Ne olacak bu Fener'in, pardon muhalefetin hali?

Ne olacak bu Fener'in, pardon muhalefetin hali?

Ne olacak bu Fener'in, pardon muhalefetin hali? Ne olacak bu Fener'in, pardon muhalefetin hali?

NE OLACAK BU FENER’İN, PARDON MUHALEFETİN HALİ? 

Bugün olduğu gibi geçmiş yıllarda da Fenerbahçe’den beklenen başarılar gelmeyince halk arasında bir deyim olarak yerini almış “ne olacak bu Fener’in hali” sorusu. Duraklarda, toplu taşımada, sınıfta, işyerinde her yerde bu mesele tartışılırmış.

Fenerbahçe bazen başarısız dönemler geçirse de sonrasında elde ettiği başarılarla taraftarını mutlu edebiliyor. Hatta bu sene taraftarları büyük bir heyecan içerisinde şampiyonluk hasretini dindirmeyi bekliyor.

Sahi bu deyime maruz kalmış Fenerbahçe dahi dönem dönem çok başarılı sonuçlara imza atarak taraftarlarını mutlu edebiliyorken Türkiye Muhalefeti neden hiçbir başarıya imza atamıyor.

Muhalif vatandaşlarımız da başarılar görmek, alınan mağlubiyetleri yeni zaferlerle unutmak istiyor ama bu mümkün olmuyor.

Aslında nedeni çok basit.

Muhalif seçmenler, kendilerine dayatılan adaylara, “tıpış tıpış oy vereceksiniz” çağrılarına ve taleplerinin karşılık görmemesine rağmen ilgili partilere ceza kesmiyor, hatta daha da destekleyerek kendi kendilerinin üzülmesine neden oluyorlar.

Bu durum, kendilerinin üzülme evresini süresiz olarak uzatıyor. Unutmayın, ceza kesilmeden değişim olmaz.

DEZENFORMASYONA YENİLMEMEK!..

Şüphesiz dezenformasyona en çok maruz kaldığımız dönemlerden geçiyoruz. Teknolojinin ilerlemesiyle beraber algı yapmanın da kolaylaştığı bir çağdayız.

İyiyle kötüyü, gerçekle yanlışı ve at iziyle it izini ayırt etmek zorlaştı.

Makama, akademik vizyona, güçlü kariyere sahip insanlar bile sosyal ve dijital medya algılarına yenik düşebiliyor. Bunun temel sebebinin sorgulamaya üşenmek olduğu kanaatindeyim.

Hayır, yanlış okumadınız “sorgulamaya üşenmek” dedim.

Gördüğümüz basit bir ‘tweet’ bile bize yalan olanı doğruymuş gibi gösterebiliyor; çünkü sorgulamıyoruz.

Bu algılara ve dezenformasyona yenik düşmemek için gördüğümüz ve tepkimizi çeken bir olayı sadece 1 dakika ayırarak başka kaynaklardan taratabilir, araştırabilir, karşılaştırabilir ve gerçeğe ulaşabiliriz.

Her şeyi aziz devletimizden beklememek gerek. “Armut piş, ağzıma düş” devri bitti. Sosyal ve dijital medya, üşenmeye gelmeyecek kadar tehlike ve zorbalık dolu.

Elbette ilgili makamlardan dezenformasyonla mücadele edilmesini talep edeceğiz ama kendi mücadelemizi de vermekten kaçınmayacağız.

CEVAPSIZ SORULAR…

- Adana makus talihini bu kez yenecek mi?

- CHP Genel Başkanı Özgür Özel mi Ekrem İmamoğlu mu?

- İstanbul’un gidişi mi güzel yoksa kalışı mı?

- Yaşar Kemal mi Orhan Kemal mi?

- Yazmak mı güzel okumak mı?

- Masmavi denizlere açılmak mı yemyeşil ormanlarda dolaşmak mı?

.

Mustafa Aygül, dikGAZETE.com

NE OLACAK BU FENER’İN, PARDON MUHALEFETİN HALİ? 

Bugün olduğu gibi geçmiş yıllarda da Fenerbahçe’den beklenen başarılar gelmeyince halk arasında bir deyim olarak yerini almış “ne olacak bu Fener’in hali” sorusu. Duraklarda, toplu taşımada, sınıfta, işyerinde her yerde bu mesele tartışılırmış.

Fenerbahçe bazen başarısız dönemler geçirse de sonrasında elde ettiği başarılarla taraftarını mutlu edebiliyor. Hatta bu sene taraftarları büyük bir heyecan içerisinde şampiyonluk hasretini dindirmeyi bekliyor.

Sahi bu deyime maruz kalmış Fenerbahçe dahi dönem dönem çok başarılı sonuçlara imza atarak taraftarlarını mutlu edebiliyorken Türkiye Muhalefeti neden hiçbir başarıya imza atamıyor.

Muhalif vatandaşlarımız da başarılar görmek, alınan mağlubiyetleri yeni zaferlerle unutmak istiyor ama bu mümkün olmuyor.

Aslında nedeni çok basit.

Muhalif seçmenler, kendilerine dayatılan adaylara, “tıpış tıpış oy vereceksiniz” çağrılarına ve taleplerinin karşılık görmemesine rağmen ilgili partilere ceza kesmiyor, hatta daha da destekleyerek kendi kendilerinin üzülmesine neden oluyorlar.

Bu durum, kendilerinin üzülme evresini süresiz olarak uzatıyor. Unutmayın, ceza kesilmeden değişim olmaz.

DEZENFORMASYONA YENİLMEMEK!..

Şüphesiz dezenformasyona en çok maruz kaldığımız dönemlerden geçiyoruz. Teknolojinin ilerlemesiyle beraber algı yapmanın da kolaylaştığı bir çağdayız.

İyiyle kötüyü, gerçekle yanlışı ve at iziyle it izini ayırt etmek zorlaştı.

Makama, akademik vizyona, güçlü kariyere sahip insanlar bile sosyal ve dijital medya algılarına yenik düşebiliyor. Bunun temel sebebinin sorgulamaya üşenmek olduğu kanaatindeyim.

Hayır, yanlış okumadınız “sorgulamaya üşenmek” dedim.

Gördüğümüz basit bir ‘tweet’ bile bize yalan olanı doğruymuş gibi gösterebiliyor; çünkü sorgulamıyoruz.

Bu algılara ve dezenformasyona yenik düşmemek için gördüğümüz ve tepkimizi çeken bir olayı sadece 1 dakika ayırarak başka kaynaklardan taratabilir, araştırabilir, karşılaştırabilir ve gerçeğe ulaşabiliriz.

Her şeyi aziz devletimizden beklememek gerek. “Armut piş, ağzıma düş” devri bitti. Sosyal ve dijital medya, üşenmeye gelmeyecek kadar tehlike ve zorbalık dolu.

Elbette ilgili makamlardan dezenformasyonla mücadele edilmesini talep edeceğiz ama kendi mücadelemizi de vermekten kaçınmayacağız.

CEVAPSIZ SORULAR…

- Adana makus talihini bu kez yenecek mi?

- CHP Genel Başkanı Özgür Özel mi Ekrem İmamoğlu mu?

- İstanbul’un gidişi mi güzel yoksa kalışı mı?

- Yaşar Kemal mi Orhan Kemal mi?

- Yazmak mı güzel okumak mı?

- Masmavi denizlere açılmak mı yemyeşil ormanlarda dolaşmak mı?

.

Mustafa Aygül, dikGAZETE.com