Muharrem ayı Hicret’in yıldönümü değildir!
Muharrem ayı Hicret’in yıldönümü değildir!
- 16-10-2015 08:18
- 32
- 16-10-2015 08:18
- 32
Hicrî Yılbaşı olarak belirlenmiştir evet ama o kutlu yolculuk, Muharrem Ayı’nda gerçekleşmemiştir.
Nedense Diyanet’imiz, her Hicrî yıldönümünde, müftülüklerde ve Cuma hutbelerinde bunu ısrarla ve anlaşılmaz bir inatla “Hicret Yıldönümü” olarak “Kutlamakta”dır.
Muharrem ayı, ta Hazreti Adem’e kadar gidiveren bir yıldönümü başlangıcı olarak esas alınmış olması sebebiyle, daha önceki dönemlerde de zaten hep “yılbaşı” idi. Yani Hicret öncesi de zaten “yılbaşı” yine Muharrem Ayı idi.
Hicret Yılı, “başlangıç” noktası olarak “İslâm Takvimi” için esas alındı.
“Hicrî Takvim”, Hicret’tten yıllar sonra, Hicret zamanı esas alınarak Hazreti Ömer’in Hilafeti döneminde, “Hicret’ten 3 yıl sonra… Hicret’ten 7 yıl sonra…” gibi söylemlerde daha fazla karışıklığa mahal vermemek ve bir “takvim” gerekliliği sonucu oluş(turul)muş bir başlangıç noktası, bir “Milat”tır.
Takvimin Hicret’le tek alakası ise o yıl içinde “İlahi Emir”le gerçekleşen bir kutlu yolculuktur.
Mekkeli Muhacirân ile Medineli Ensar’ı kavuşturan; Peygamber-i Zî-Şân’ın doğup büyüdüğü yurdunu terk ile 26 Safer’de başlayıp, 12 Rebiülevvel’de nihayete eren ve adı her ne kadar “HİCRET” olsa da asla bitmeyen, ta bu günlere uzanan ve içinde binbir manayı barındıran sadece bir “göç” ya da “yolculuk” değil, devasa bir başlangıçtır.
12 Rebiülevvel’de dünyayı teşrif buyuran…
Yine bir
12 Rebiülevvel’de ulaştığı menzili Münevver eyleyip Medine haline getiren…
Ve yine bir
12 Rebiülevvel’de ahireti teşrif eden Habibi Kibriya’nın, dünya kurulurken başlayıp Kıyamet’e dek sürecek hicretinin, bir “yılbaşı” vesilesi ile ve Hicri Takvim uğruna, üstelik de Diyanet eliyle, getirilip de Muharrem ayına sıkıştırılması diğer zamanlara da haksızlık olmuyor mu!..
Diyanet bilmez mi 26 Safer’de başlayıp, 12 Rebiülevvel’de tamama eren o mûbarek yolculuğun sene-i devriyesinin zamanını!..
Safer ayının son günlerinden başlatılıp 12 Rebiülevvel’deki Kandil Gecesi’nde taçlandırılarak bir “HİCRET HAFTASI” düzenlemek daha doğru değil mi!
Muharrem Ayı’nda Adem Baba’dan başlayıp, İbrahim Aleyhisselâm’a, Nuh’a, Yakub’a, Yusuf’a ve İsa Aleyhisselâm’a kadar onlarla ilgili vuku bulan pek çok hadiseyi zaten hatırlayan ve hatırlatan da pek kalmadı.
Muharrem'ül Haram'in ilk haftasının Hicret, ikinci haftasının Aşura olarak hatırlanması değil..
Bu ayın sancısını katmerleyen ve Muharrem-i Şerif’e asıl anlamını yükleyen, onu terk etmeyip yanında şehid olan Hazreti Hüseyin ve 72 masuma; Kerbela esirlerine selam eylemek daha makbul ve yerinde olmaz mı!
Hak ile Batıl’ın nasıl ayrıştığının en bariz göstergesi haline gelen Kerbela apaçık ortada dururken…
Son zamanlarda “Aşure Şölenleri” gibi cahil ve gafil hareketler içine dahi girilirken…
Bu “Muhterem Ay”a bir de “Hicret Hadisesi”ni eklemlemeye kalkmak ne kadar doğru!..
Neye “paralel” bir akıldır Muharrem-i Şerif’i “Hicri Yılbaşı” diye “HİCRET”i de vesile ederek kendi öz ikliminden koparmaya çalışmak.
"Yılbaşı/Yıldönümü" olarak ne yapacaksan yap tamam!
DA...
Her şeyi de zamanında yap!
Ki,
"Ayrı" değil, "BİR" olunsun.
İlave not:
Yazı yayına verildiğinde, geçen senelerdeki örnekler, özellikle Muharrem Ayı'nın ilk Cuma'sında verilen hutbeler esas alınmış ve bu ayın ilk günü bazı din görevlisi ve bir-iki müftülük eliyle dile getirilen HİCRET ile ilgili açıklamalar sonucu "Eyvah" nidası ile yukarıdaki ifadeler dile getirilmiş ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl, geçen senelerdeki o yanlışı tekrarlamaktan tam vaktinde dönmüştür.
Tebrik ve teşekkürler...
Şimdi, 12 Rebiülevvel'e giden haftayı bekleyelim ve bakalım o günler yaklaştığında, Peygamber-i Zî-Şân'ın dünyayı ve Ahiret'i teşrifi ile taçlandırılan bir "Hicret Haftası" düzenlenir mi!..
:
Yunus Fırat, dikGAZETE.com
canlı casino siteleri - kaçak iddaa siteleri - deneme bonusu - canlı bahis siteleri - güvenilir bahis siteleri - bahis siteleri - illegal bahis siteleri - kaçak bahis siteleri
Hicrî Yılbaşı olarak belirlenmiştir evet ama o kutlu yolculuk, Muharrem Ayı’nda gerçekleşmemiştir.
Nedense Diyanet’imiz, her Hicrî yıldönümünde, müftülüklerde ve Cuma hutbelerinde bunu ısrarla ve anlaşılmaz bir inatla “Hicret Yıldönümü” olarak “Kutlamakta”dır.
Muharrem ayı, ta Hazreti Adem’e kadar gidiveren bir yıldönümü başlangıcı olarak esas alınmış olması sebebiyle, daha önceki dönemlerde de zaten hep “yılbaşı” idi. Yani Hicret öncesi de zaten “yılbaşı” yine Muharrem Ayı idi.
Hicret Yılı, “başlangıç” noktası olarak “İslâm Takvimi” için esas alındı.
“Hicrî Takvim”, Hicret’tten yıllar sonra, Hicret zamanı esas alınarak Hazreti Ömer’in Hilafeti döneminde, “Hicret’ten 3 yıl sonra… Hicret’ten 7 yıl sonra…” gibi söylemlerde daha fazla karışıklığa mahal vermemek ve bir “takvim” gerekliliği sonucu oluş(turul)muş bir başlangıç noktası, bir “Milat”tır.
Takvimin Hicret’le tek alakası ise o yıl içinde “İlahi Emir”le gerçekleşen bir kutlu yolculuktur.
Mekkeli Muhacirân ile Medineli Ensar’ı kavuşturan; Peygamber-i Zî-Şân’ın doğup büyüdüğü yurdunu terk ile 26 Safer’de başlayıp, 12 Rebiülevvel’de nihayete eren ve adı her ne kadar “HİCRET” olsa da asla bitmeyen, ta bu günlere uzanan ve içinde binbir manayı barındıran sadece bir “göç” ya da “yolculuk” değil, devasa bir başlangıçtır.
12 Rebiülevvel’de dünyayı teşrif buyuran…
Yine bir
12 Rebiülevvel’de ulaştığı menzili Münevver eyleyip Medine haline getiren…
Ve yine bir
12 Rebiülevvel’de ahireti teşrif eden Habibi Kibriya’nın, dünya kurulurken başlayıp Kıyamet’e dek sürecek hicretinin, bir “yılbaşı” vesilesi ile ve Hicri Takvim uğruna, üstelik de Diyanet eliyle, getirilip de Muharrem ayına sıkıştırılması diğer zamanlara da haksızlık olmuyor mu!..
Diyanet bilmez mi 26 Safer’de başlayıp, 12 Rebiülevvel’de tamama eren o mûbarek yolculuğun sene-i devriyesinin zamanını!..
Safer ayının son günlerinden başlatılıp 12 Rebiülevvel’deki Kandil Gecesi’nde taçlandırılarak bir “HİCRET HAFTASI” düzenlemek daha doğru değil mi!
Muharrem Ayı’nda Adem Baba’dan başlayıp, İbrahim Aleyhisselâm’a, Nuh’a, Yakub’a, Yusuf’a ve İsa Aleyhisselâm’a kadar onlarla ilgili vuku bulan pek çok hadiseyi zaten hatırlayan ve hatırlatan da pek kalmadı.
Muharrem'ül Haram'in ilk haftasının Hicret, ikinci haftasının Aşura olarak hatırlanması değil..
Bu ayın sancısını katmerleyen ve Muharrem-i Şerif’e asıl anlamını yükleyen, onu terk etmeyip yanında şehid olan Hazreti Hüseyin ve 72 masuma; Kerbela esirlerine selam eylemek daha makbul ve yerinde olmaz mı!
Hak ile Batıl’ın nasıl ayrıştığının en bariz göstergesi haline gelen Kerbela apaçık ortada dururken…
Son zamanlarda “Aşure Şölenleri” gibi cahil ve gafil hareketler içine dahi girilirken…
Bu “Muhterem Ay”a bir de “Hicret Hadisesi”ni eklemlemeye kalkmak ne kadar doğru!..
Neye “paralel” bir akıldır Muharrem-i Şerif’i “Hicri Yılbaşı” diye “HİCRET”i de vesile ederek kendi öz ikliminden koparmaya çalışmak.
"Yılbaşı/Yıldönümü" olarak ne yapacaksan yap tamam!
DA...
Her şeyi de zamanında yap!
Ki,
"Ayrı" değil, "BİR" olunsun.
İlave not:
Yazı yayına verildiğinde, geçen senelerdeki örnekler, özellikle Muharrem Ayı'nın ilk Cuma'sında verilen hutbeler esas alınmış ve bu ayın ilk günü bazı din görevlisi ve bir-iki müftülük eliyle dile getirilen HİCRET ile ilgili açıklamalar sonucu "Eyvah" nidası ile yukarıdaki ifadeler dile getirilmiş ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl, geçen senelerdeki o yanlışı tekrarlamaktan tam vaktinde dönmüştür.
Tebrik ve teşekkürler...
Şimdi, 12 Rebiülevvel'e giden haftayı bekleyelim ve bakalım o günler yaklaştığında, Peygamber-i Zî-Şân'ın dünyayı ve Ahiret'i teşrifi ile taçlandırılan bir "Hicret Haftası" düzenlenir mi!..
:
Yunus Fırat, dikGAZETE.com
canlı casino siteleri - kaçak iddaa siteleri - deneme bonusu - canlı bahis siteleri - güvenilir bahis siteleri - bahis siteleri - illegal bahis siteleri - kaçak bahis siteleri