Neva Çiftçioğlu’nu değil, Cem Yılmaz’ı dinlediler!
Neva Çiftçioğlu’nu değil, Cem Yılmaz’ı dinlediler!
- 07-01-2022 07:37
- 14351
- 07-01-2022 07:37
- 14351
Merak duygusunu kaybetmiş bir insan, sorgulama yetisini de kaybetmiş demektir. 2022 yılında sormamız gereken esas soru: “Nasıl oldu da insanlar kendi hayatları üzerinde muazzam bir değişime yol açacak kuralları hemen benimseyiverdiler?” olmalı.
Bu soruya verilebilecek çeşitli cevaplar arasında “korku faktörü” başı çekiyor gibi görünse de, korkudan çok daha büyük bir etkenin “cehalet” olduğunu söyleyebiliriz.
Hemen herkes bilmediğinden korkabilir.
Karşınıza aniden çıkan bir böceğin zehirli olduğunu düşünüp irkilmeniz doğal.
Hele evinizde bir yılan görmeniz, başınızı döndürebilecek derecede korkunç. Fakat korku, karşınıza çıkan denklemi çözmeniz için yeterli bir savunma mekanizması değil.
Bundan sonra aklı harekete geçirmeniz lazım; tabii eğer birilerinin aklı devreye girip size “evine asla girme, o böcek ya da yılan seni öldürür!” deyip, almanız gereken gerçek tedbirler yerine manipülatif tedbirler aldırtmıyorsa bu mümkün.
Buradaki en korkunç senaryo; evinize yılanı sokanlar ile, o yılan sebebiyle evinize asla girmemenizi, mahalleden taşınmanızı ve başka bir mahallede yeni bir hayata başlamanızı telkin edenlerin aynı kişiler olması.
Son iki yıldır insanların cehaletlerinin üzerine boca edilmiş korkuları yüzünden esas meseleyi kaçırdıkları ortada. “cnnturk.com"un 13 Haziran 2018 tarihli haberinde:
“Yapılan hesaplamalara göre, zekâ düzeyi ortalama bir nesil başına 7 puan düşüyor. IQ'deki düşüşün kısmen çevre faktörlerinin yan ısıra insanların yaşam tarzındaki değişikliklerle ilgili olabileceği düşünülüyor,” deniyor. (*)
Yaşam tarzı değişiklikleri demişken, 2010 yılından beri hayatımızın merkezinde olmaya başlayan sosyal medya ile bağımızı sorgulamamız elzem.
“Z kuşağı” dediğimiz kuşağın en çok beslendiği yer de sosyal medya.
Bütün bu sosyal medya mecraları arasında en inanılmaz hız ile büyüyen mecraysa “TikTok”. 2020 verilerine göre “TikTok” uygulaması kullanımda 28.4 milyon indirme sayısı ile 3. sırada yer alan Türkiye, nüfusa oranla indirme sayısında dünya birincisi.
Peki “TikTok nasıl bir mecra” mı?
Uzmanından öğrenelim:
Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dijital İletişim Araştırmacısı Doç. Dr. Ali Murat Kırık;
"TikTok'un video içerikleri ve yorumlar incelendiğinde ne yazık ki küfür ve argo kullanımı, şiddet, cinsellik, çıplaklık, uyuşturucuya teşvik, siber zorbalık ve cinsel istismar had safhaya ulaşmıştır. Terör örgütlerini öven türden video ve içerikler de son dönemlerde TikTok'ta giderek artmaktadır.” (**)
Tüm dünyadaki tiktoklaşma eğilimi, Türkiye’deki hızına ulaşmış değil.
Bu da, düşünme becerisi yerine, haz ve tatmin olmayan isteklerini ön plana çıkaran neslin neden yaygın olarak agresif, küfürbaz ve alaycı olduğunu gösteren etkenlerden biri.
Ayrıca tüm dünya insanlarının bilişsel yeteneklerinin körelmesi ve internet dünyası haricindeki sosyal iletişimin körelmesinin nedenleri arasında sadece “TikTok”a bağlanamayacak ama genel olarak sosyal medya ağlarının amiral gemisi olduğu bir bayağılaşma eğilimi var.
İşin daha kötü tarafı, “YouTube”, “Facebook”, “Instagram”, ve “Twitter”in bayağılaştırıcı ve bel altına yönelten argo ve cinsel içerikli videoları çekmeyi teşvik ederken, bilimsel fikir ayrılıkları üzerinden yürüyen tartışmalara taraf olarak koskoca bilim adamlarını ve araştırmacıları, kendi mecralarından yasaklamaya kalkmaları, videolarını sansürlemeleri, bunun bilimsel bir tartışma ortamına değil, cadı avına yol açacağını herkes bilir.
Ancak bu sosyal medya lokomotifleri, yeterince bayağılaştırdıkları kitleleri aldıkları karara ikna etme konusunda kendilerini başarılı görüyor demektir.
Zira bilhassa “mavi tik” verilen komedyenler ve “gamer”ler üzerinden cips yiyerek video çeken, çiğ tavuğun içine lav döken ya da küfür etme yarışması yapan fenomenler oldukça “cool” yani havalı sayılıyor.
Şu faşist dayatmalar için kaldıraca dönüşen Covid 19 sürecinde ise, Vanden Bossche, Sucharit Bhakdi, Robert Melone, Neva Çiftçioğlu ve Luc Montegnier’i bahsi geçen o mecralarda dinlemek ne havalı ne de akli.
Zaten sansürlüler.
Cem Yılmaz’ın “aşı olun” demesi, “bilim adına” yeterli.
Bu yüzden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Twitter” üzerinden, uygulanan sağlık politikalarına itiraz eden tıpçılara değil, “aşı olun” diyen popçulara destek ve cevap veriyor.
‘Trend’i o da biliyor.
.
Erkan Trükten, dikGAZETE.com
(*) https://www.cnnturk.com/yasam/iq-seviyesi-giderek-dusuyor-mu
(**) https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/uzmanlar-tiktoka-karsi-aileleri-ve-gencleri-uyardi-41310248
Merak duygusunu kaybetmiş bir insan, sorgulama yetisini de kaybetmiş demektir. 2022 yılında sormamız gereken esas soru: “Nasıl oldu da insanlar kendi hayatları üzerinde muazzam bir değişime yol açacak kuralları hemen benimseyiverdiler?” olmalı.
Bu soruya verilebilecek çeşitli cevaplar arasında “korku faktörü” başı çekiyor gibi görünse de, korkudan çok daha büyük bir etkenin “cehalet” olduğunu söyleyebiliriz.
Hemen herkes bilmediğinden korkabilir.
Karşınıza aniden çıkan bir böceğin zehirli olduğunu düşünüp irkilmeniz doğal.
Hele evinizde bir yılan görmeniz, başınızı döndürebilecek derecede korkunç. Fakat korku, karşınıza çıkan denklemi çözmeniz için yeterli bir savunma mekanizması değil.
Bundan sonra aklı harekete geçirmeniz lazım; tabii eğer birilerinin aklı devreye girip size “evine asla girme, o böcek ya da yılan seni öldürür!” deyip, almanız gereken gerçek tedbirler yerine manipülatif tedbirler aldırtmıyorsa bu mümkün.
Buradaki en korkunç senaryo; evinize yılanı sokanlar ile, o yılan sebebiyle evinize asla girmemenizi, mahalleden taşınmanızı ve başka bir mahallede yeni bir hayata başlamanızı telkin edenlerin aynı kişiler olması.
Son iki yıldır insanların cehaletlerinin üzerine boca edilmiş korkuları yüzünden esas meseleyi kaçırdıkları ortada. “cnnturk.com"un 13 Haziran 2018 tarihli haberinde:
“Yapılan hesaplamalara göre, zekâ düzeyi ortalama bir nesil başına 7 puan düşüyor. IQ'deki düşüşün kısmen çevre faktörlerinin yan ısıra insanların yaşam tarzındaki değişikliklerle ilgili olabileceği düşünülüyor,” deniyor. (*)
Yaşam tarzı değişiklikleri demişken, 2010 yılından beri hayatımızın merkezinde olmaya başlayan sosyal medya ile bağımızı sorgulamamız elzem.
“Z kuşağı” dediğimiz kuşağın en çok beslendiği yer de sosyal medya.
Bütün bu sosyal medya mecraları arasında en inanılmaz hız ile büyüyen mecraysa “TikTok”. 2020 verilerine göre “TikTok” uygulaması kullanımda 28.4 milyon indirme sayısı ile 3. sırada yer alan Türkiye, nüfusa oranla indirme sayısında dünya birincisi.
Peki “TikTok nasıl bir mecra” mı?
Uzmanından öğrenelim:
Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dijital İletişim Araştırmacısı Doç. Dr. Ali Murat Kırık;
"TikTok'un video içerikleri ve yorumlar incelendiğinde ne yazık ki küfür ve argo kullanımı, şiddet, cinsellik, çıplaklık, uyuşturucuya teşvik, siber zorbalık ve cinsel istismar had safhaya ulaşmıştır. Terör örgütlerini öven türden video ve içerikler de son dönemlerde TikTok'ta giderek artmaktadır.” (**)
Tüm dünyadaki tiktoklaşma eğilimi, Türkiye’deki hızına ulaşmış değil.
Bu da, düşünme becerisi yerine, haz ve tatmin olmayan isteklerini ön plana çıkaran neslin neden yaygın olarak agresif, küfürbaz ve alaycı olduğunu gösteren etkenlerden biri.
Ayrıca tüm dünya insanlarının bilişsel yeteneklerinin körelmesi ve internet dünyası haricindeki sosyal iletişimin körelmesinin nedenleri arasında sadece “TikTok”a bağlanamayacak ama genel olarak sosyal medya ağlarının amiral gemisi olduğu bir bayağılaşma eğilimi var.
İşin daha kötü tarafı, “YouTube”, “Facebook”, “Instagram”, ve “Twitter”in bayağılaştırıcı ve bel altına yönelten argo ve cinsel içerikli videoları çekmeyi teşvik ederken, bilimsel fikir ayrılıkları üzerinden yürüyen tartışmalara taraf olarak koskoca bilim adamlarını ve araştırmacıları, kendi mecralarından yasaklamaya kalkmaları, videolarını sansürlemeleri, bunun bilimsel bir tartışma ortamına değil, cadı avına yol açacağını herkes bilir.
Ancak bu sosyal medya lokomotifleri, yeterince bayağılaştırdıkları kitleleri aldıkları karara ikna etme konusunda kendilerini başarılı görüyor demektir.
Zira bilhassa “mavi tik” verilen komedyenler ve “gamer”ler üzerinden cips yiyerek video çeken, çiğ tavuğun içine lav döken ya da küfür etme yarışması yapan fenomenler oldukça “cool” yani havalı sayılıyor.
Şu faşist dayatmalar için kaldıraca dönüşen Covid 19 sürecinde ise, Vanden Bossche, Sucharit Bhakdi, Robert Melone, Neva Çiftçioğlu ve Luc Montegnier’i bahsi geçen o mecralarda dinlemek ne havalı ne de akli.
Zaten sansürlüler.
Cem Yılmaz’ın “aşı olun” demesi, “bilim adına” yeterli.
Bu yüzden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Twitter” üzerinden, uygulanan sağlık politikalarına itiraz eden tıpçılara değil, “aşı olun” diyen popçulara destek ve cevap veriyor.
‘Trend’i o da biliyor.
.
Erkan Trükten, dikGAZETE.com
(*) https://www.cnnturk.com/yasam/iq-seviyesi-giderek-dusuyor-mu
(**) https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/uzmanlar-tiktoka-karsi-aileleri-ve-gencleri-uyardi-41310248