Rus Büyükelçi’ye saldırıyı bir de bu yazı ile okuyalım!..

Rus Büyükelçi’ye saldırıyı bir de bu yazı ile okuyalım!..

"Rusya ile ABD yakınlaşırken Türkiye içeride mi dışarıda mı kalacak” şeklinde bir başlıkla “Arşiv”leyeceğimiz bir yazı iken, yazının yayımlandığı günün akşamında Ankara’da gerçekleşen Rusya Büyükelçisi’nin suikast sonucu katledilmesi üzerine daha bir önemli hale geldi bu yazı.

“Rusya-ABD yakınlaşmasına doğru” başlığı altındaki Rus büyükelçinin katli ile sonuçlanan suikast öncesinde kaleme alıp yayınladığı yazıda Süleyman Seyfi Öğün, ortadaki resme dikkat çekerek başladı ve çok önemli saptamalarla çeşitli denklemlere dikkat çekti.

Türkiye içinde yapılmak istenenlerden dünya ölçekli belli başlı stratejik hamlelere, oradan Trump ile değişip değişmeyeceği belli olmasa da eski usül gitmeyeceği de aşikar olan ABD - Rusya ilişkilerine; Avrupa, Amerika, Rusya, Çin, Türkiye, İran, İsrail, Kürt koridoru, Körfez, petrol, doğalgaz, enerji ve pazarlıklar eksenindeki noktalara dikkat çekti ve en nihayetinde, Trump ile birlikte -kuvvetle muhtemel- Amerikan - Rus yakınlaşması halinde Türkiye’nin avantaj elde edebileceği yere işaret etti. -Bu arada, CIA Başkanının ingiliz BBC kanalında Trump’ın Rusya ile yakınlaşma "ihtimali" üzerine “Bunca emek verdik, olmaz böyle bir şey…Olursa iyi olmaz...” tarzı yaklaşımı ile İran ve Avrupa’nın da ABD-Rusya yakınlaşmasından memnuniyetsiz pozlarını ayrıca hatırlayalım- Yazıyı, bütünlüğünü bozmadan ara başlıklarla aktardık.

İşte, sindirilerek okunması gereken ve yakın gelecekte neler olabileceğine sorular ve işaretlerle açılımlar getiren o yazı

:

Önce resmi bir ortaya koyalım: Türkiye 7 Haziran seçimleri sonrasında ağır ve sürekli bir terör sağanağına yakalandı. 

Bir hafta arayla patlayan iki bomba bunun tipik göstergesi olarak anlaşılabilir. 

Bunun ârızî olmadığını ve Türkiye'ye diz çöktürmeye; onu parçalamaya mâtuf olduğunu görmek zorundayız. 

KANIRTMAYA DEVAM EDİYORLAR...

Çok şükür, Türkiye bugüne kadar bu bâdireleri atlatmaya muvaffak oldu.

Öncelikle hendek terörünü söndürdü. Şehir isyanlarını bastırdı.

Ardından 15 Temmuz Darbe girişimi geldi. 

Bunu da atlattık. 

Kanırtmaya devam ediyorlar.

KİTLESEL İTTİFAKI TAHRİK EDİYORLAR...

Yapılmak istenenin Türkiye'de bir iç savaş çıkarmak olduğu anlaşılıyor. 

Bunun için iki fay hattında sunî bir hareketlendirme yaratmak; Sünnî-Alevî ve Türk-Kürt kutuplarını kullanarak kirli bir senaryoyu hayâta geçirmek istiyorlar. 

Bunun için de 15 Temmuz'da oluşan ve siyâsal tabanı büyük ölçüde AK Parti ve MHP'ye oturan bir kitlesel ittifâkı tahrik ediyorlar. 

Dönemsel olarak çok dikkat edilmesi gereken nokta bu.

“Onlar Sünnileri kesiyorsa biz de Alevîleri keseriz” diye konuşan, sağa sola, kuduzluğa özgü hislerle tweetler atanlar olsa olsa provakatörler olabilir. 

Buna HDP'nin teşkilât merkezlerine dönük saldırıları da ekleyebiliriz. 

Çok dikkat etmek ve bu tarz eylemlerin önünü almak gerekiyor. 

Biliyorum çok zor; ama sabır ve akıl denkleminden çıkmamak gerekiyor.

Eğer bunu başaramazsak terörün amacına hizmet etmiş oluruz. 

TRUMPIN SEÇİM BAŞARISI HALA SİNDİRİLEMEDİ EĞER TRUMP...

Herşey Trump'ın ipleri eline almasıyla netlik kazanacak. 

Bunun stratejik bir dönüşüme evrilmesi durumunda yapılacaklar ayrıca tartışılabilir. 

Unutmayalım Trump'ın seçim başarısı ABD'de hâlâ sindirilemedi. 

“Müesses Nizâm Amerikası” ile Trump arasındaki gerilim tâkip edilmesi gereken başlıca hususlardan birisi. 

Eğer Trump geri adım atarsa-ki olmayacak işlerden değildir- bunun sonuçlarını ayrıca tartışacağız demektir. 

Eğer Trump bastırır ve siyâsetlerini doğrudan hayâta geçirirse bunun sonuçları yine farklı olacaktır. 

Şu artık hayli berrak görülüyor ki, Trump, Demokratların bugüne kadar kör topal sürdürdüğü ve orta vâdede Türkiye ile İran'ı kapıştırmaya mâtuf bir plânı da içerdiği anlaşılan vesâyet savaşlarından hazzetmiyor. 

Eğer bu siyâset tasfiye edilirse çok açık görülüyor ki hem İran hem de onun desteklediği Pankürdizm mühim bir oranda gerileme riski kazanacaktır. 

Bunun Türkiye'yi rahatlatacağını söyleyebiliriz.


TRUMP, RUSYA İLE YUMUŞAMA ÇİN-RUSYA AVRUPA VE RUSYA-AMERİKA-İSRAİL ARASINDA DOĞACAK YENİ PAZARLIKLAR...

Diğer taraftan Trump, bugüne kadarki açıklamalarından anlaşılıyor ki, Rusya ile bir yumuşamayı öngörüyor. 

Amacı daha küresel ölçekte Çin'i yalnızlaştırmaktır. 

Bir bakıma Nixon'ın 1970'lerdeki siyâsetinin bir versiyonudur bu. 

Ama bu konjonktürde Çin ile Rusya'yı birbirinden uzaklaştırmak, Rusya'nın ne ölçüde kabûl edeceği bir siyâset olabilecektir; bilemiyoruz. 

Rusya ile yumuşamak, Avrupa'ya da negatif bir etki doğuracaktır. 

Avrupa'nın kurtulmak istediği Rusya'nın doğal gaz ve petrol bağımlılığını yeniden üretecektir. (Trump'ın Dışişleri Bakanı olarak düşündüğü kişinin bir petrolcü olduğunu ve Putin ile çok sıkı ilişkileri yürüttüğünü dikkate almak gerekiyor. Ayrıca Avrupa'nın Trump'ın seçilmesinden duyduğu rahatsızlığı temelde buraya bağladığımı söylemeliyim).


Rusya'nın Suriye'de boy göstermesinin bu Körfez petrolü ile Rusya petrolünün rekâbetinden kaynaklandığını görebiliyoruz.

Rusya ile yumuşamanın bedeli Avrupa'yı enerji açısından Rusya'ya bağımlı kılmak sonucunu doğurursa Körfez'den gelecek petrol hattı devre dışı kalacak; Doğu Akdeniz kaynaklarının Avrupa'ya ulaştırılması ise Rusya-Amerika ve İsrâil arasındaki yeni pazarlıkları doğuracaktır.

İRAN - TÜRKİYE - RUSYA… ÇATIŞMA VEYA...

Bütün bu ihtimâllerin bölgenin iki temel gücü olan İran ve Türkiye'nin geleceği açısından ciddî neticeleri olacağı muhakkaktır. 

İran'ın Clinton'ın seçilememesinden duyduğu rahatsızlık ve son olarak Halep odağından siyâsetlerini Rusya'yı da rahatsız edecek ölçülerde keskinleştirmesi dikkat çekicidir.

Bu durumda ya İran'ı bölgeden Basra ve Körfez'e doğru püskürtecekler; veyâ Allah esirgesin Türkiye ile çatışmaya sokabileceklerdir. 

İran'ın Halep'deki saldırgan çırpınışları, durumunun umutsuz olduğunu gösteriyor. 


RUSYA - ABD YAKINLAŞMASI İLE TÜRKİYE, İÇERİDE Mİ DIŞARIDAMI KALACAK İŞTE ORASI BELİRSİZ...

Ama bizim için mühim olan Rusya ve ABD arasındaki muhtemel yakınlaşmanın bölgesel olarak Türkiye'yi içine alan bir yumuşamaya mı; değilse Türkiye'yi dışarıda bırakan bir anlaşmaya mı evrileceği hususundaki belirsizliktir. 

Acaba Rusya Körfez petrolünün Avrupa'ya ulaştırılmasını veya bu ihtimâlin ertelenmesini hangi koşullarda kabul edebilir?

Varsayalım ki bir anlaşma sağlandı. 

Bu anlaşma, Kürt koridorunun da bir aşamada Rusya tarafından kabul edilmesi sonucunu doğurabilir. 

En kötü senaryo da bu olsa gerekir. 

Putin'in Kürtçü hareket konusunda bugüne kadar hep pas geçmesi, belirsiz davranmasını dikkate almak gerekiyor.


RUSYAYA YAKIN DURARAK ELDE EDİLECEK AVANTAJLAR...

Denklem ortada:

Türkiye, ABD ile Rusya arasındaki gerilimler sürerse Rusya'ya yakın durarak hem İran hem Avrupa baskısı hem de de Kürtçü tehlikeye karşı bir avantaj elde edebilecektir. 

Diğer taraftan bu yakınlaşma sağlanırsa yapılacak şey, elini güçlendirerek muhtemel anlaşmadaki ağırlığını ve katılımını sağlayacak adımları atmaktır.


Süleyman Seyfi Öğün, Yeni Şafak -19 Aralık 2016, Pazartesi-

:

Yazıda, bütün ara başlıklar ve siyahlaştırmalar ile rahat okutma amaçlı paragraf ayırmalar bize aittir.

dikGAZETE.com

"Rusya ile ABD yakınlaşırken Türkiye içeride mi dışarıda mı kalacak” şeklinde bir başlıkla “Arşiv”leyeceğimiz bir yazı iken, yazının yayımlandığı günün akşamında Ankara’da gerçekleşen Rusya Büyükelçisi’nin suikast sonucu katledilmesi üzerine daha bir önemli hale geldi bu yazı.

“Rusya-ABD yakınlaşmasına doğru” başlığı altındaki Rus büyükelçinin katli ile sonuçlanan suikast öncesinde kaleme alıp yayınladığı yazıda Süleyman Seyfi Öğün, ortadaki resme dikkat çekerek başladı ve çok önemli saptamalarla çeşitli denklemlere dikkat çekti.

Türkiye içinde yapılmak istenenlerden dünya ölçekli belli başlı stratejik hamlelere, oradan Trump ile değişip değişmeyeceği belli olmasa da eski usül gitmeyeceği de aşikar olan ABD - Rusya ilişkilerine; Avrupa, Amerika, Rusya, Çin, Türkiye, İran, İsrail, Kürt koridoru, Körfez, petrol, doğalgaz, enerji ve pazarlıklar eksenindeki noktalara dikkat çekti ve en nihayetinde, Trump ile birlikte -kuvvetle muhtemel- Amerikan - Rus yakınlaşması halinde Türkiye’nin avantaj elde edebileceği yere işaret etti. -Bu arada, CIA Başkanının ingiliz BBC kanalında Trump’ın Rusya ile yakınlaşma "ihtimali" üzerine “Bunca emek verdik, olmaz böyle bir şey…Olursa iyi olmaz...” tarzı yaklaşımı ile İran ve Avrupa’nın da ABD-Rusya yakınlaşmasından memnuniyetsiz pozlarını ayrıca hatırlayalım- Yazıyı, bütünlüğünü bozmadan ara başlıklarla aktardık.

İşte, sindirilerek okunması gereken ve yakın gelecekte neler olabileceğine sorular ve işaretlerle açılımlar getiren o yazı

:

Önce resmi bir ortaya koyalım: Türkiye 7 Haziran seçimleri sonrasında ağır ve sürekli bir terör sağanağına yakalandı. 

Bir hafta arayla patlayan iki bomba bunun tipik göstergesi olarak anlaşılabilir. 

Bunun ârızî olmadığını ve Türkiye'ye diz çöktürmeye; onu parçalamaya mâtuf olduğunu görmek zorundayız. 

KANIRTMAYA DEVAM EDİYORLAR...

Çok şükür, Türkiye bugüne kadar bu bâdireleri atlatmaya muvaffak oldu.

Öncelikle hendek terörünü söndürdü. Şehir isyanlarını bastırdı.

Ardından 15 Temmuz Darbe girişimi geldi. 

Bunu da atlattık. 

Kanırtmaya devam ediyorlar.

KİTLESEL İTTİFAKI TAHRİK EDİYORLAR...

Yapılmak istenenin Türkiye'de bir iç savaş çıkarmak olduğu anlaşılıyor. 

Bunun için iki fay hattında sunî bir hareketlendirme yaratmak; Sünnî-Alevî ve Türk-Kürt kutuplarını kullanarak kirli bir senaryoyu hayâta geçirmek istiyorlar. 

Bunun için de 15 Temmuz'da oluşan ve siyâsal tabanı büyük ölçüde AK Parti ve MHP'ye oturan bir kitlesel ittifâkı tahrik ediyorlar. 

Dönemsel olarak çok dikkat edilmesi gereken nokta bu.

“Onlar Sünnileri kesiyorsa biz de Alevîleri keseriz” diye konuşan, sağa sola, kuduzluğa özgü hislerle tweetler atanlar olsa olsa provakatörler olabilir. 

Buna HDP'nin teşkilât merkezlerine dönük saldırıları da ekleyebiliriz. 

Çok dikkat etmek ve bu tarz eylemlerin önünü almak gerekiyor. 

Biliyorum çok zor; ama sabır ve akıl denkleminden çıkmamak gerekiyor.

Eğer bunu başaramazsak terörün amacına hizmet etmiş oluruz. 

TRUMPIN SEÇİM BAŞARISI HALA SİNDİRİLEMEDİ EĞER TRUMP...

Herşey Trump'ın ipleri eline almasıyla netlik kazanacak. 

Bunun stratejik bir dönüşüme evrilmesi durumunda yapılacaklar ayrıca tartışılabilir. 

Unutmayalım Trump'ın seçim başarısı ABD'de hâlâ sindirilemedi. 

“Müesses Nizâm Amerikası” ile Trump arasındaki gerilim tâkip edilmesi gereken başlıca hususlardan birisi. 

Eğer Trump geri adım atarsa-ki olmayacak işlerden değildir- bunun sonuçlarını ayrıca tartışacağız demektir. 

Eğer Trump bastırır ve siyâsetlerini doğrudan hayâta geçirirse bunun sonuçları yine farklı olacaktır. 

Şu artık hayli berrak görülüyor ki, Trump, Demokratların bugüne kadar kör topal sürdürdüğü ve orta vâdede Türkiye ile İran'ı kapıştırmaya mâtuf bir plânı da içerdiği anlaşılan vesâyet savaşlarından hazzetmiyor. 

Eğer bu siyâset tasfiye edilirse çok açık görülüyor ki hem İran hem de onun desteklediği Pankürdizm mühim bir oranda gerileme riski kazanacaktır. 

Bunun Türkiye'yi rahatlatacağını söyleyebiliriz.


TRUMP, RUSYA İLE YUMUŞAMA ÇİN-RUSYA AVRUPA VE RUSYA-AMERİKA-İSRAİL ARASINDA DOĞACAK YENİ PAZARLIKLAR...

Diğer taraftan Trump, bugüne kadarki açıklamalarından anlaşılıyor ki, Rusya ile bir yumuşamayı öngörüyor. 

Amacı daha küresel ölçekte Çin'i yalnızlaştırmaktır. 

Bir bakıma Nixon'ın 1970'lerdeki siyâsetinin bir versiyonudur bu. 

Ama bu konjonktürde Çin ile Rusya'yı birbirinden uzaklaştırmak, Rusya'nın ne ölçüde kabûl edeceği bir siyâset olabilecektir; bilemiyoruz. 

Rusya ile yumuşamak, Avrupa'ya da negatif bir etki doğuracaktır. 

Avrupa'nın kurtulmak istediği Rusya'nın doğal gaz ve petrol bağımlılığını yeniden üretecektir. (Trump'ın Dışişleri Bakanı olarak düşündüğü kişinin bir petrolcü olduğunu ve Putin ile çok sıkı ilişkileri yürüttüğünü dikkate almak gerekiyor. Ayrıca Avrupa'nın Trump'ın seçilmesinden duyduğu rahatsızlığı temelde buraya bağladığımı söylemeliyim).


Rusya'nın Suriye'de boy göstermesinin bu Körfez petrolü ile Rusya petrolünün rekâbetinden kaynaklandığını görebiliyoruz.

Rusya ile yumuşamanın bedeli Avrupa'yı enerji açısından Rusya'ya bağımlı kılmak sonucunu doğurursa Körfez'den gelecek petrol hattı devre dışı kalacak; Doğu Akdeniz kaynaklarının Avrupa'ya ulaştırılması ise Rusya-Amerika ve İsrâil arasındaki yeni pazarlıkları doğuracaktır.

İRAN - TÜRKİYE - RUSYA… ÇATIŞMA VEYA...

Bütün bu ihtimâllerin bölgenin iki temel gücü olan İran ve Türkiye'nin geleceği açısından ciddî neticeleri olacağı muhakkaktır. 

İran'ın Clinton'ın seçilememesinden duyduğu rahatsızlık ve son olarak Halep odağından siyâsetlerini Rusya'yı da rahatsız edecek ölçülerde keskinleştirmesi dikkat çekicidir.

Bu durumda ya İran'ı bölgeden Basra ve Körfez'e doğru püskürtecekler; veyâ Allah esirgesin Türkiye ile çatışmaya sokabileceklerdir. 

İran'ın Halep'deki saldırgan çırpınışları, durumunun umutsuz olduğunu gösteriyor. 


RUSYA - ABD YAKINLAŞMASI İLE TÜRKİYE, İÇERİDE Mİ DIŞARIDAMI KALACAK İŞTE ORASI BELİRSİZ...

Ama bizim için mühim olan Rusya ve ABD arasındaki muhtemel yakınlaşmanın bölgesel olarak Türkiye'yi içine alan bir yumuşamaya mı; değilse Türkiye'yi dışarıda bırakan bir anlaşmaya mı evrileceği hususundaki belirsizliktir. 

Acaba Rusya Körfez petrolünün Avrupa'ya ulaştırılmasını veya bu ihtimâlin ertelenmesini hangi koşullarda kabul edebilir?

Varsayalım ki bir anlaşma sağlandı. 

Bu anlaşma, Kürt koridorunun da bir aşamada Rusya tarafından kabul edilmesi sonucunu doğurabilir. 

En kötü senaryo da bu olsa gerekir. 

Putin'in Kürtçü hareket konusunda bugüne kadar hep pas geçmesi, belirsiz davranmasını dikkate almak gerekiyor.


RUSYAYA YAKIN DURARAK ELDE EDİLECEK AVANTAJLAR...

Denklem ortada:

Türkiye, ABD ile Rusya arasındaki gerilimler sürerse Rusya'ya yakın durarak hem İran hem Avrupa baskısı hem de de Kürtçü tehlikeye karşı bir avantaj elde edebilecektir. 

Diğer taraftan bu yakınlaşma sağlanırsa yapılacak şey, elini güçlendirerek muhtemel anlaşmadaki ağırlığını ve katılımını sağlayacak adımları atmaktır.


Süleyman Seyfi Öğün, Yeni Şafak -19 Aralık 2016, Pazartesi-

:

Yazıda, bütün ara başlıklar ve siyahlaştırmalar ile rahat okutma amaçlı paragraf ayırmalar bize aittir.

dikGAZETE.com