Tunceli (Dersim) ve Diyarbakır (Diyar-i Bekir)

Tunceli (Dersim) ve Diyarbakır (Diyar-i Bekir)

Tunceli (Dersim)’de feodal nizama onun otoritesi ağaya ve Şeyh, Şıh kılıklı din bezirgânlarına karşı mücadele eden, Cumhuriyet nizamının özgür bireyi olmak isteyenlerin yardımına Cumhuriyet’in devleti yetişti. 

Cumhuriyet, devleti dışında otorite ve silahlı güç olmaz şiarıyla egemenliğini vatan sathında tesis etmek istedi. 

Sevaplar yanında hatalar da suç ta işlendi. 

Feodalite kısmen tasfiye edildi. 

Ancak Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal, hasta düşünce, ardından ölünce vizyonunu devam ettirecek cesur liderlerin eksikliği yaşandı. 

Kolay zannedilen yol seçildi. 

Canla kazanılan egemenlik kolay yola kurban edildi. 

Ve ülke kurtulmak istediği sömürge devletlere ekonomik yardımlar, teknik asistanlık ve Moskova tehdidinden korunma bahaneleriyle idam sehpasına taşındı. 

Cumhuriyet düşmanı sömürge zihniyet ile iktidar olma ve orada kalma uğruna yerli partiler Cumhuriyet nizamını tasfiye eden sürece destek verdi. 

Feodal yapıya dokunulmadı. 

Ağalar, Şeyhler, Şıhlar, tarikat liderleri, silahlı güçleri, kaçakçılık, terör yeniden hortladı güç kazandı.

Cumhuriyet kanunu buzdolabına sokuldu, feodal zihniyet kanun oldu. 

Bir zamanlar Dersim’de Cumhuriyet devrimlerinin özgürleştirmek istediği köylü ve çiftçiler, bizatihi “Cumhuriyet” devleti tarafından DiyarbakırBismil'de ağaların önüne kurban olarak atıldı, sahipsiz bırakıldı. 

Diyarbakır Bismil’i hatırladınız mı? 

11 sene önce bir sıcak Temmuz sabahında Temmuz ayında (17 Temmuz 2008) önce yolları kesilen ardından vahşice katledilen Muhyettin Öksün ve yeğeni Ömer Öksün’ü hatırladınız mı?

Köyün “Kürt ve Sünni” sakinleri köyün ismini Cumhuriyet Köyüolarak değiştirmiş ve evlerin çatılarına Türk bayrakları asmışlardı. 

Topraksız köylülerin, Ağalığa ve feodal düzene karşı mücadelesine “Yıkılsın ağalık yaşasın Cumhuriyet” sloganıyla önderlik ediyordu.

-Diyarbakır Bismil Aslanoğlu köyü. Köylünün deyimiyle "Cumhuriyet Köyü"-

Cinayetten 7 ay önce, köylüler ağaya karşı büyük bir başarı kazanmışlardı. 

Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde ağaya karşı dava açılmış, mahkeme hazine arazilerinin ağadan alınıp topraksız köylülere dağıtılmasına hükmetmişti. 

Muhyettin Öksün ve yeğeni Ömer Öksün, yanlarında eşleriyle birlikte kendilerine ait araçla Diyarbakır’ın Cumhuriyet Köyü’nden, Bismil İlçesi’ne doğru yola koyulduklarında, takvimler 17 Temmuz 2008’i, saatler 09.30’u gösteriyordu. 

Çok geçmeden 2 aracın kendilerini takip ettiğini farkettiler.

Çemberli köyü yakınlarında, araçlardan Öksünler’e uzun namlulu silahlarla ateş edilmeye başlandı. 

Ömer Öksün, omzundan yaralandı. 

Muhyettin Öksün, aracından inerek ateşe karşılık vermeye başladı. 

Ancak araçlar zırhlıydı, sıktığı kurşunlar saldırıyı püskürtmeye yetmiyordu. 

Üstüne bir de sağ elinden kurşun yedi, silahı elinden düştü.

Saldırganlar, en az 8 kişiydi; 4’ü araçlarından indi. 

Yüzlerini saklamaya bile gerek duymamışlardı. 

Yıllardır toprak ve özgürlük için mücadele ettikleri ağanın adamları vardı karşılarında. 

İsim isim, hepsini tanıyorlardı. 

Kendini ağa ilan eden Nevaf Kahraman’ın yeğeni Nadir Kaplan, silahını doğrultup önce omzundan yaralanan Ömer’in kafasına sıktı. 

Ardından Öksünler’in eşlerini arabadan indirip asıl hedefleri olan Muhyettin’e yöneldiler…

Ağanın diğer yeğeni Mustafa KahramanMuhyettin’in yanına kadar gelip başına bir el ateş etti. 

Jandarma, olay yerine geldiğinde Muhyettin’in telefonunun üzerinden en az bir saat geçmiş, her şey olup bitmişti. 

Katillerin isimleri belli, araçları belliydi; üstelik çok sayıda da tanık vardı. 

Ancak katiller ellerini kollarını sallayarak araçlarına binip uzaklaşmıştı. 

Bu olay yaşandığında Sol Liboşlar, solak matbuat ve holdingmedya bu olay karşısında dilsiz, erdemsiz ve kepaze kaldılar.

Cumhuriyet’i kuran CHP, feodalizmi ve siyasi-sosyal kalıntılarını ortadan kaldırmak isteyen, “kahrolsun ağalık yaşasın Cumhuriyet” diyen Muhyettin ve Ömer Öksünler için ne yaptı?

Kaç CHP’li kardeşim bu olaydan haberdar? 

Öksünler’in mücadelesine sevdalanmadan Cumhuriyet aydınıdevrimci, çağdaş, demokrat, çevreci olmakmillet olmak mümkün mü? 

.

Prof. Dr. Mehmet Yuva, dikGAZETE.com

Tunceli (Dersim)’de feodal nizama onun otoritesi ağaya ve Şeyh, Şıh kılıklı din bezirgânlarına karşı mücadele eden, Cumhuriyet nizamının özgür bireyi olmak isteyenlerin yardımına Cumhuriyet’in devleti yetişti. 

Cumhuriyet, devleti dışında otorite ve silahlı güç olmaz şiarıyla egemenliğini vatan sathında tesis etmek istedi. 

Sevaplar yanında hatalar da suç ta işlendi. 

Feodalite kısmen tasfiye edildi. 

Ancak Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal, hasta düşünce, ardından ölünce vizyonunu devam ettirecek cesur liderlerin eksikliği yaşandı. 

Kolay zannedilen yol seçildi. 

Canla kazanılan egemenlik kolay yola kurban edildi. 

Ve ülke kurtulmak istediği sömürge devletlere ekonomik yardımlar, teknik asistanlık ve Moskova tehdidinden korunma bahaneleriyle idam sehpasına taşındı. 

Cumhuriyet düşmanı sömürge zihniyet ile iktidar olma ve orada kalma uğruna yerli partiler Cumhuriyet nizamını tasfiye eden sürece destek verdi. 

Feodal yapıya dokunulmadı. 

Ağalar, Şeyhler, Şıhlar, tarikat liderleri, silahlı güçleri, kaçakçılık, terör yeniden hortladı güç kazandı.

Cumhuriyet kanunu buzdolabına sokuldu, feodal zihniyet kanun oldu. 

Bir zamanlar Dersim’de Cumhuriyet devrimlerinin özgürleştirmek istediği köylü ve çiftçiler, bizatihi “Cumhuriyet” devleti tarafından DiyarbakırBismil'de ağaların önüne kurban olarak atıldı, sahipsiz bırakıldı. 

Diyarbakır Bismil’i hatırladınız mı? 

11 sene önce bir sıcak Temmuz sabahında Temmuz ayında (17 Temmuz 2008) önce yolları kesilen ardından vahşice katledilen Muhyettin Öksün ve yeğeni Ömer Öksün’ü hatırladınız mı?

Köyün “Kürt ve Sünni” sakinleri köyün ismini Cumhuriyet Köyüolarak değiştirmiş ve evlerin çatılarına Türk bayrakları asmışlardı. 

Topraksız köylülerin, Ağalığa ve feodal düzene karşı mücadelesine “Yıkılsın ağalık yaşasın Cumhuriyet” sloganıyla önderlik ediyordu.

-Diyarbakır Bismil Aslanoğlu köyü. Köylünün deyimiyle "Cumhuriyet Köyü"-

Cinayetten 7 ay önce, köylüler ağaya karşı büyük bir başarı kazanmışlardı. 

Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde ağaya karşı dava açılmış, mahkeme hazine arazilerinin ağadan alınıp topraksız köylülere dağıtılmasına hükmetmişti. 

Muhyettin Öksün ve yeğeni Ömer Öksün, yanlarında eşleriyle birlikte kendilerine ait araçla Diyarbakır’ın Cumhuriyet Köyü’nden, Bismil İlçesi’ne doğru yola koyulduklarında, takvimler 17 Temmuz 2008’i, saatler 09.30’u gösteriyordu. 

Çok geçmeden 2 aracın kendilerini takip ettiğini farkettiler.

Çemberli köyü yakınlarında, araçlardan Öksünler’e uzun namlulu silahlarla ateş edilmeye başlandı. 

Ömer Öksün, omzundan yaralandı. 

Muhyettin Öksün, aracından inerek ateşe karşılık vermeye başladı. 

Ancak araçlar zırhlıydı, sıktığı kurşunlar saldırıyı püskürtmeye yetmiyordu. 

Üstüne bir de sağ elinden kurşun yedi, silahı elinden düştü.

Saldırganlar, en az 8 kişiydi; 4’ü araçlarından indi. 

Yüzlerini saklamaya bile gerek duymamışlardı. 

Yıllardır toprak ve özgürlük için mücadele ettikleri ağanın adamları vardı karşılarında. 

İsim isim, hepsini tanıyorlardı. 

Kendini ağa ilan eden Nevaf Kahraman’ın yeğeni Nadir Kaplan, silahını doğrultup önce omzundan yaralanan Ömer’in kafasına sıktı. 

Ardından Öksünler’in eşlerini arabadan indirip asıl hedefleri olan Muhyettin’e yöneldiler…

Ağanın diğer yeğeni Mustafa KahramanMuhyettin’in yanına kadar gelip başına bir el ateş etti. 

Jandarma, olay yerine geldiğinde Muhyettin’in telefonunun üzerinden en az bir saat geçmiş, her şey olup bitmişti. 

Katillerin isimleri belli, araçları belliydi; üstelik çok sayıda da tanık vardı. 

Ancak katiller ellerini kollarını sallayarak araçlarına binip uzaklaşmıştı. 

Bu olay yaşandığında Sol Liboşlar, solak matbuat ve holdingmedya bu olay karşısında dilsiz, erdemsiz ve kepaze kaldılar.

Cumhuriyet’i kuran CHP, feodalizmi ve siyasi-sosyal kalıntılarını ortadan kaldırmak isteyen, “kahrolsun ağalık yaşasın Cumhuriyet” diyen Muhyettin ve Ömer Öksünler için ne yaptı?

Kaç CHP’li kardeşim bu olaydan haberdar? 

Öksünler’in mücadelesine sevdalanmadan Cumhuriyet aydınıdevrimci, çağdaş, demokrat, çevreci olmakmillet olmak mümkün mü? 

.

Prof. Dr. Mehmet Yuva, dikGAZETE.com