Ud-i hindiyi kullanmaya devam ediniz!

Ud-i hindiyi kullanmaya devam ediniz!

Ümmi Kays anlatıyor:

Süt emen oğlumun bademcik hastalığını tedavi etmiştim. Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna girdiğimde, bana şöyle buyurdu:

‘Niçin çocuklarınızın boğaz hastalığını, elle sıkıp, acıtarak tedavi etmeye çalışıyorsunuz? Şu 'Ud-i Hindi''yi kullanmaya devam ediniz. Çünkü bu 'Hind bitkisi'nde yedi türlü şifa vardır. Zatu'l-Cenb hastalığının ilacı ondadır.’ O, üzre (Bademcik iltihabı/tonsillit) denilen boğaz hastalığı için buruna çekilir. Zatu'l-Cenb (Akciğer ile ilgili iltihabi hastalıklar) hastalığı için de, hastaya içirilir.” (Müslim)

Ud-i hindi (Aquilaria Agallocha) ağacının odunsu kısımları, eski çağlardan beri öğütülerek kullanılmaktadır. 

Rasulullah (s.a.v)’in yaşadığı Asrı Saadet’te de Hind bölgelerinde yetişen bu ağaçın kısımları; gemilerle gelen tüccarlar vesilesi ile Arap yarımadasına taşınmış, ilaç olarak kullanılmıştır.

Bu bitki; şifaya vesile olan güçlü etkisi ile Nebevi Tıbbın da önerileri arasında yer almış, ancak günümüzde bilim camiasının dikkatini yeteri kadar çekememiştir. 

Bilim; kapitalist sistemin hegemonyasına girdiği son yüzyılda iyileşmeyi değil, geçici iyilik hali oluşturarak modern tıbbın aracılığıyla, insanları kurulan küresel sömürü sisteminin kulları haline getirmeyi amaç edindiğinden beri bu durum sürüp gitmektedir.

Son günlerde meydana gelen Ud-i hindi tartışmasında, “Bilim”i referans aldığını iddia eden güruhun ortaya sunduğu tek şey bu konuda yeterli bilimsel çalışmanın olmadığı…

Halbuki, iddia edilen ilkeler ile “bilimciler”in yapması gereken şey; Covid ve benzeri enfektif üst solunum yolları hastalıklarında ciddi faydaları gözlemlenen bu yağın, hızla çalışmalarını sonuçlandırıp insanlığın faydasına hızla sunmak olmalıydı.

Böyle bir şey bekler miyiz?

Hayır!..

O zaman kimse bize, hastalarımızı nasıl tedavi edeceğimizi öğretmesin!

Bu tarz şifa kaynaklarının faydalı olduğuna dair ciddi çalışmaları günümüzdekiler değil torunları ancak görür bu kafa yapısıyla.

Bekleyedursunlar!..

Binlerce yıldır, insanların baş ucu olmuş şifa kaynaklarına burun kıvırırken, her gün piyasaya sürülen deney ürünü ucube ilaçları ve aşıları beklesinler.

Yasaklamak ise sadece engellenenin kıymetini artırır.

-Tıbb-ı Nebevi’den öğütler, 9-

.

Dr. Bekir Tok, dikGAZETE.com

Ümmi Kays anlatıyor:

Süt emen oğlumun bademcik hastalığını tedavi etmiştim. Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna girdiğimde, bana şöyle buyurdu:

‘Niçin çocuklarınızın boğaz hastalığını, elle sıkıp, acıtarak tedavi etmeye çalışıyorsunuz? Şu 'Ud-i Hindi''yi kullanmaya devam ediniz. Çünkü bu 'Hind bitkisi'nde yedi türlü şifa vardır. Zatu'l-Cenb hastalığının ilacı ondadır.’ O, üzre (Bademcik iltihabı/tonsillit) denilen boğaz hastalığı için buruna çekilir. Zatu'l-Cenb (Akciğer ile ilgili iltihabi hastalıklar) hastalığı için de, hastaya içirilir.” (Müslim)

Ud-i hindi (Aquilaria Agallocha) ağacının odunsu kısımları, eski çağlardan beri öğütülerek kullanılmaktadır. 

Rasulullah (s.a.v)’in yaşadığı Asrı Saadet’te de Hind bölgelerinde yetişen bu ağaçın kısımları; gemilerle gelen tüccarlar vesilesi ile Arap yarımadasına taşınmış, ilaç olarak kullanılmıştır.

Bu bitki; şifaya vesile olan güçlü etkisi ile Nebevi Tıbbın da önerileri arasında yer almış, ancak günümüzde bilim camiasının dikkatini yeteri kadar çekememiştir. 

Bilim; kapitalist sistemin hegemonyasına girdiği son yüzyılda iyileşmeyi değil, geçici iyilik hali oluşturarak modern tıbbın aracılığıyla, insanları kurulan küresel sömürü sisteminin kulları haline getirmeyi amaç edindiğinden beri bu durum sürüp gitmektedir.

Son günlerde meydana gelen Ud-i hindi tartışmasında, “Bilim”i referans aldığını iddia eden güruhun ortaya sunduğu tek şey bu konuda yeterli bilimsel çalışmanın olmadığı…

Halbuki, iddia edilen ilkeler ile “bilimciler”in yapması gereken şey; Covid ve benzeri enfektif üst solunum yolları hastalıklarında ciddi faydaları gözlemlenen bu yağın, hızla çalışmalarını sonuçlandırıp insanlığın faydasına hızla sunmak olmalıydı.

Böyle bir şey bekler miyiz?

Hayır!..

O zaman kimse bize, hastalarımızı nasıl tedavi edeceğimizi öğretmesin!

Bu tarz şifa kaynaklarının faydalı olduğuna dair ciddi çalışmaları günümüzdekiler değil torunları ancak görür bu kafa yapısıyla.

Bekleyedursunlar!..

Binlerce yıldır, insanların baş ucu olmuş şifa kaynaklarına burun kıvırırken, her gün piyasaya sürülen deney ürünü ucube ilaçları ve aşıları beklesinler.

Yasaklamak ise sadece engellenenin kıymetini artırır.

-Tıbb-ı Nebevi’den öğütler, 9-

.

Dr. Bekir Tok, dikGAZETE.com