Yeni insan sürümü; “Modern Köleler”

Yeni insan sürümü; “Modern Köleler”

Sürdürülebilirliğinin ancak bilgiye dayandığı yeni bilgilerin işlenmesi, eski bilgilerin devamlı güncellenmesi ile baş döndürücü bir hızla akan bilgi trafiği...

Ve Dijital Çağ...

"ŞİMDİLERDE İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ÇAĞ"a adını veren ve “Parmak" demek olan bu kelime, antik çağların “Parmakla saymak” eyleminden türemiş.

"Zamanının çok önemli bir kısmını ekranların önünde geçiren 'Ekran Nesli', dijital ya da 'Bilgi Çağı' dediğimiz içinde bulunduğumuz bu dönemi nasıl yaşıyor? Nelere maruz kalıyor? Bundan nasıl faydalanıyor? Ne kadar zarar görüyor?.." gibi bir yığın soru sorulabilir..

Teknolojiyi, sahip olduğumuz son model ve en popüler markaların cihazlarını almak, günün önemli bir kısmını internetin büyülü dünyasının içinde kaybolmak olarak algıladığımız sürece, yan etkilere maruz kalmaya devam edeceğiz.

Birçok platform, her yaştan herkesin ilgisini çekecek zengin içeriği, oyunları, sosyal ağları ve istediğin an istediğin bilgiye bir parmak uzaklığında olan etkileşim içinde olduğumuz dijital dönem…

Entegre olmakta zorluk yaşamadığımız, hatta balıklama atladığımız ve bizden alıp götürdüklerinden haberimizin olmadığı, insanoğlunun faydadan çok zararına maruz kalacağını düşündüğüm bir dönem..

Ekonomik enstrümanların, bilgi ile birleşerek teknolojiye dönüşmesi, gelişmesi, yayılması ve her gün artan hızı ile karekterize olan dijital çağ, aynı zamanda daha yaşanılabilir bir dünyanın evrensel değerlerini yok eden, toplumsal dejenere hızını artıran, modernizm maskesi ve çekiciliği ile herkesi büyüleyen ışık gölge oyunları ile makyaj yapılmış genç kız görünümlü kocakarı

Giderek insanların tek tek kontrol sistemlerini bozan, "kitleler halinde yönetilebilir insan tasarımı"ndaki mühendislik alanının en çok beslendiği mama DİJİTAL...

Bazen fantastik hayal kahramanları bazen de proje diziler ve daha pek çok çeşitli operasyonel enstrümankullanılarak eğitilen, istedikleri gibi yön verecekleri insan modeli oluşturmaya devam ediyorlar…

Modern yozlaşmanın çıktısına bakınca, insanı insan yapan değerlerden soyutlanmış, yaradılış gayesinin dışında düşünme ve vicdan ekseni silikleşmiş ve zamanla silinmiş bir insan!..

Özü bozulmuş, yapay ve tasarım insan...

Ve bütün bu planların Dijital Çağ’da hayat bulması...

Öldürdüklerimiz ve üstüne kurduğumuz bu sahte saçmalık...

"Sanal bir evren oluşturduk kendi kendimize" desek çok mu abartmış oluruz...

Teknolojiye karşı değilim; elbette teknoloji bir nimet olarak görülüp doğru kullanılırsa…

Teknoloji pazarında, dijital dönemin sermayesi olan ruhlarımızın satılmasına razı değilim sadece...

Yeni model "Alamut Kalesi" ve sahte cennetlerle örülen büyülü bir dünya. 

Yarınlarımız olan gençlerimizin hayalleri, dijital dünya ile parmak uçları arasındaki teknolojik bağımlılıklar ve bağımlılık teknolojileri ile yok oluyor...

Umursamaz, hissiz, aile-eş-dost kavramını önemsemeyen, akrabalık bağları kopuk, bireyselcilik anlayışı üzerine yönlendirilen robotlaşmış insanlar yığını olmaya koşuyor dünya.

Bir toplumu ayakta tutan millet olma yapısı açısından çimento görevi gören gelenek, görenek ve tarihten devr aldığımız bağlarımız, kültürümüz, ananelerimizden bihaber nesiller...

Hatta “Geç bunları!.." diyerek dalga geçen; “O sizin döneminizdeymiş!..” deyip geçen ya da “Sizin yaşadığınız zamanla bizimki aynı değil...” diye işi geçiştirerek, geçip giden bir gençlik…

Elbette çocuklarımızı kendi dönemimize göre değil, yaşadıkları ve yaşayacakları dönemin şartlarına göre yetiştirmeli ve tecrübelerimizle de donatmalıyız…

Ayakları üstüne sağlam basan, ne istediğini bilen, sorgulayan, araştıran, tarihini ve yaşadığı coğrafyayı bilen, birkaç dil konuşan, gelişen dünyayı yalnızca teknolojik olarak değil, bilgi bazındaki değişimi de yakalama gayreti ve bilinci olan, kişilik, idrak ve irade sahibi çocuklar yetiştirmek zorundayız..

Sanal olanı bu kadar cazip hale getiren evrensel algı mühendislerinin, çocuklarımız üzerindeki kurgularına karşı, ebeveynler olarak, eğitimciler olarak ve devletingençleri dert edinen -kalmışsa ya da olacaksa- kurumları olarak bu konuda geç kalınmış büyük bir eksiğimizi görmezden gelmeyi bırakıp, bu doğrultuda hızlı ve etkili adımlar atmalıyız.

Yarınlara ve ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimize ihtiyacımız var.

.

Elif Rana, dikGAZETE.com

Sürdürülebilirliğinin ancak bilgiye dayandığı yeni bilgilerin işlenmesi, eski bilgilerin devamlı güncellenmesi ile baş döndürücü bir hızla akan bilgi trafiği...

Ve Dijital Çağ...

"ŞİMDİLERDE İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ÇAĞ"a adını veren ve “Parmak" demek olan bu kelime, antik çağların “Parmakla saymak” eyleminden türemiş.

"Zamanının çok önemli bir kısmını ekranların önünde geçiren 'Ekran Nesli', dijital ya da 'Bilgi Çağı' dediğimiz içinde bulunduğumuz bu dönemi nasıl yaşıyor? Nelere maruz kalıyor? Bundan nasıl faydalanıyor? Ne kadar zarar görüyor?.." gibi bir yığın soru sorulabilir..

Teknolojiyi, sahip olduğumuz son model ve en popüler markaların cihazlarını almak, günün önemli bir kısmını internetin büyülü dünyasının içinde kaybolmak olarak algıladığımız sürece, yan etkilere maruz kalmaya devam edeceğiz.

Birçok platform, her yaştan herkesin ilgisini çekecek zengin içeriği, oyunları, sosyal ağları ve istediğin an istediğin bilgiye bir parmak uzaklığında olan etkileşim içinde olduğumuz dijital dönem…

Entegre olmakta zorluk yaşamadığımız, hatta balıklama atladığımız ve bizden alıp götürdüklerinden haberimizin olmadığı, insanoğlunun faydadan çok zararına maruz kalacağını düşündüğüm bir dönem..

Ekonomik enstrümanların, bilgi ile birleşerek teknolojiye dönüşmesi, gelişmesi, yayılması ve her gün artan hızı ile karekterize olan dijital çağ, aynı zamanda daha yaşanılabilir bir dünyanın evrensel değerlerini yok eden, toplumsal dejenere hızını artıran, modernizm maskesi ve çekiciliği ile herkesi büyüleyen ışık gölge oyunları ile makyaj yapılmış genç kız görünümlü kocakarı

Giderek insanların tek tek kontrol sistemlerini bozan, "kitleler halinde yönetilebilir insan tasarımı"ndaki mühendislik alanının en çok beslendiği mama DİJİTAL...

Bazen fantastik hayal kahramanları bazen de proje diziler ve daha pek çok çeşitli operasyonel enstrümankullanılarak eğitilen, istedikleri gibi yön verecekleri insan modeli oluşturmaya devam ediyorlar…

Modern yozlaşmanın çıktısına bakınca, insanı insan yapan değerlerden soyutlanmış, yaradılış gayesinin dışında düşünme ve vicdan ekseni silikleşmiş ve zamanla silinmiş bir insan!..

Özü bozulmuş, yapay ve tasarım insan...

Ve bütün bu planların Dijital Çağ’da hayat bulması...

Öldürdüklerimiz ve üstüne kurduğumuz bu sahte saçmalık...

"Sanal bir evren oluşturduk kendi kendimize" desek çok mu abartmış oluruz...

Teknolojiye karşı değilim; elbette teknoloji bir nimet olarak görülüp doğru kullanılırsa…

Teknoloji pazarında, dijital dönemin sermayesi olan ruhlarımızın satılmasına razı değilim sadece...

Yeni model "Alamut Kalesi" ve sahte cennetlerle örülen büyülü bir dünya. 

Yarınlarımız olan gençlerimizin hayalleri, dijital dünya ile parmak uçları arasındaki teknolojik bağımlılıklar ve bağımlılık teknolojileri ile yok oluyor...

Umursamaz, hissiz, aile-eş-dost kavramını önemsemeyen, akrabalık bağları kopuk, bireyselcilik anlayışı üzerine yönlendirilen robotlaşmış insanlar yığını olmaya koşuyor dünya.

Bir toplumu ayakta tutan millet olma yapısı açısından çimento görevi gören gelenek, görenek ve tarihten devr aldığımız bağlarımız, kültürümüz, ananelerimizden bihaber nesiller...

Hatta “Geç bunları!.." diyerek dalga geçen; “O sizin döneminizdeymiş!..” deyip geçen ya da “Sizin yaşadığınız zamanla bizimki aynı değil...” diye işi geçiştirerek, geçip giden bir gençlik…

Elbette çocuklarımızı kendi dönemimize göre değil, yaşadıkları ve yaşayacakları dönemin şartlarına göre yetiştirmeli ve tecrübelerimizle de donatmalıyız…

Ayakları üstüne sağlam basan, ne istediğini bilen, sorgulayan, araştıran, tarihini ve yaşadığı coğrafyayı bilen, birkaç dil konuşan, gelişen dünyayı yalnızca teknolojik olarak değil, bilgi bazındaki değişimi de yakalama gayreti ve bilinci olan, kişilik, idrak ve irade sahibi çocuklar yetiştirmek zorundayız..

Sanal olanı bu kadar cazip hale getiren evrensel algı mühendislerinin, çocuklarımız üzerindeki kurgularına karşı, ebeveynler olarak, eğitimciler olarak ve devletingençleri dert edinen -kalmışsa ya da olacaksa- kurumları olarak bu konuda geç kalınmış büyük bir eksiğimizi görmezden gelmeyi bırakıp, bu doğrultuda hızlı ve etkili adımlar atmalıyız.

Yarınlara ve ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimize ihtiyacımız var.

.

Elif Rana, dikGAZETE.com