Hurafecilerin Piri Cübbeli

Hurafecilerin Piri Cübbeli

Prof. Dr. Bedri Gencer yazdı:

Hurafecilerin Piri Cübbeli

Genelde yaşarken insanların, bilhassa büyük insanların kadri tam bilinmez. Mahmud Efendi Hazretlerinin sermayesi ilim, işi sünnet, ahlakı sıdk, derdi ümmet, gayesi rıza-yı Bârî, yatırımı ahiret idi. Hilafetin ilga edildiği modern çağda dini ihyaya ömrünü adadı, hayatı boyunca Müslümanları ilme (şeriatı öğrenme) ve amele (sünnetle kurtulma) teşvik etti. Çocuklara ilim okumayı, hocalara ilim okutmayı tavsiye etti, “Ya ders alın, ya ders verin, ya talebe olun, ya hoca olun.” dedi.

Cübbeli Ahmet, bizzat itiraf etti: “Mahmut Efendi, defalarca “Hz. Ömer’in “Ahmet’e söyle, ders okutsun.” buyurduğunu bana bildirdi.

Efendi, yıllarca Cübbeli’ye, “Vaaz verme, talebe okut.” dedi. Ama Cübbeli, Mahmud Efendi gibi ilme, ahirete değil, şöhrete, dünyaya yatırım yaptı. İnsan yetiştirme yerine taraftar toplamayı tercih etti. İlmini sadece şöhret ve menfaat için kullandı. Öyle ki mahkemede mesleğini soran hâkime “müderrisim” yerine “YouTuberım” dedi. İlimle şöhret arayışının sonu böyle ilimle zilletti.

Dini Dünyaya Satan Adam...

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz, “Dünya sevgisi her hatanın başıdır.” buyurmuş. Hocası Resul Bölükbaş, talebesi için, “Cübbeli'nin ilmi dünya kadar, dünya sevgisi ilmi kadardır.” dermiş. Resul Hoca, talebesinin ilmini överken, aslında “O, dünyaya tapar.” demek istemiş. Buna göre Cübbeli için ne kadar ilim, o kadar dünyalık, ne kadar dünyalık, o kadar hata, masiyet demekti. Duyanlarda “Cübbeli” isminin çağrıştırdığı ilk kelimeler, “yalan, gıybet, iftira, fitne, fesat” idi. O, fakir gibi hayatında bir kez karşılaştığı birine bile Kürt âlimleri ırkından dolayı karaladığı iftirasını atabilen biriydi.

Mahmud Efendi ve Hasan Efendi’den sonra İsmailağa tekkesinin şeyhi olmadan önce Fikri (Doğan) Efendi’nin ismi internette neredeyse hiç geçmezken, Cübbeli’nin ismi, on binlerce kez geçiyordu. Cübbeli, hayatı boyunca ilmî çalışmaları, İslâm’a hizmetleri ile değil, hep skandallar, davalar, tartışmalar, çekişmeler (jet ski, jet Fadıl vs.) ile ismi anılan bir kişi oldu. Mahmud Efendi’nin oğlu Ahmet Ustaosmanoğlu ile merhum Abdülmetin Balkanlıoğlu’nun ikisi de, “Cübbeli hakkında bildiklerimizin ancak yüzde 1'ini söyleyebiliyoruz.” diyorlardı. 

Ahmet Hoca, “Babamı hayatta en çok üzen kişi Cübbeli'dir”, Abdülmetin Hoca da, “Başımızın belası adam. Paraya ve şöhrete tapan bir adam desem yeridir.” diye Cübbeli hakkında bildiklerinin çok azını açıklayabiliyorlardı. Mahmud Efendi’nin dünürü, sırdaşı ve halefi olan Hasan Efendi de Cübbeli için, “O adamın ateşi azdır ama çok yakar. O, Allah'tan manevî tokadı yemiştir, artık düzelmez, yanıma gelmesin.” buyurmuştu.

Cübbeli, Allah, Rasûlü ve Mahmud Efendi adına söz, hadis uydurmanın, yalan söylemenin, onlarla aldatmanın, din istismarının, mukaddesat (kefen, terlik vs.) ticaretinin, hurafeciliğin, büyücülüğün sembolü oldu. Tanıyanların kanaatine göre, değil günümüzde, İslâm tarihinde bile Cübbeli kadar dine, ümmete zarar veren biri görülmedi. Öyle ki insanlar, Peygamber Efendimiz veya İmam Gazalî’nin sünnetle ilgili bir sözünü aktaranlara, “Cübbeli gibi konuşma.” der oldular. Söylediği doğrular, durmuş bir saatin günde iki defa doğruyu göstermesi kabilindendi. “Ehl-i sünnetin kalesi”yim iddiasıyla devirdiği çamlarla Ehl-i sünnetin çukuru oldu. Sünnete, dine, yarardan çok zarar verdi. Vehhabîler, onun kadar insanları dinden, sünnetten, Müslümanlardan soğutmadı.

Din İstismarının Timsali...

Mahmud Efendi, hâşâ sümme hâşâ, güya Cübbeli’ye demiş ki: “Allah, tecellî buyurarak, “Ahmet'i bana bırakın, onun işlerini ben, hususî yönetiyorum, ona kimseyi dokundurmayın.” buyurdu!Allah, hâşâ, “Kâinat İmamı” (!) için bile, “Ben, Fetullah Gülen’in işlerini hususî yönetiyorum” dememişti. Cübbeli, çekinmeden aynı anda Allah Teâlâ’nın ve Mahmud Efendi’nin ağzından söz uyduruyor, yalan söylüyordu.

Bunu yapan, her gün Mahmud Efendi’nin ağzından kendisini övecek sözler uydurmaz mıydı? “Korkma, doğruyu söyle; Ümmeti kime bırakacaksın; Meşayıh senden başkasına rıza göstermiyor; Ben seni o kadar severim ki sen de bilemezsin; Senin duan müstecaptır; Ahmet'im yanlış anlamaz; Ahmet haram işlemez; Cübbeli Ahmet, sarıklı Ahmet, 300 senelik ilmi var; Ben aynı ilmi verdim, herkes kaşık ile aldı, Ahmet kepçe ile aldı” vs.

Merhum Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca, “Paraya ve şöhrete tapan bir adam desem yeridir. Ne Mahmud Efendi ile alakası var, istismardan başka bir halt yok.” sözüyle Cübbeli’nin sürekli ağzından kendisini öven sözler uydurarak Mahmud Efendi’yi istismar etmesine tepki göstermişti. Bu kaynaksız, yapmacık sözlerin uydurma olduğunu bir çocuk bile anlayabilirdi ama karşısında büyülü dualarla, lokumlarla robotlaştırdığı, ne uydursa inanacak bir kitle vardı.

Haşhaşîlerin Şeyhi Hurafecilerin Piri...

Cübbeli, Allah’a, Rasûlüne ve Ulemaya bağlı şuurlu müminler değil, âyetler, hadisler, dinî hükümler yerine sadece kendi sözlerine inanan, “Cübbeli hocamız ne diyorsa doğrudur” diyen Haşhaşîler ordusu, halka dinini öğretecek hocalar zümresi yerine dinin altını oyan, sermayeleri ilim değil, hurafe olan hurafeciler güruhu yetiştirdi. Cenneti huriler pazarı, şehvet çiftliği olarak sunan, din istismarında level atlayan hurafecilerin piri, din istismarının timsali oldu. “Boynuz kulağı geçer.” tabirince tıfıl hurafeciler, hurafe uydurmada pirleri Cübbeli’yi geçtiler.

Daha da vahimi, Cübbeli, “allame” dediği iki hocayı (Hüsamettin Vanlıoğlu, Fatih Kalender) da para toplama showunda konu mankeni olarak kullanarak, hurafecilerin derekesine indirdi. Allah korusun, Mahmud Efendi HazretlerininNuh’un gemisi gibidir, asla ayrılmayın” dediği İsmailağa kürsüsünde vaizlikten himmet showu mankenliğine, âlimin trajedisi...

Vanlıoğlu ile Kalender’i, zamanında (8 Mayıs 2024) “Cenab-ı Hakkın “Sadıklarla beraber olun” emrini dinlemeyenlerin sonu, hüsran ve nedamettir” diye hak adına uyarmıştım…

Bunlar daha iyi günleriniz...

Kendi düşen ağlamaz...

.

Prof. Dr. Bedri Gencer, dikGAZETE.com

...