İkinci Konya ve İkinci Ankara

İkinci Konya ve İkinci Ankara

Har.2: Halife el-Mu’tasım’ın 838 Ammûriye’nin Fethinde yürüdüğü yollar. Tarsus, Karra, Serûc, Tuzla, Ankara, Rabaz-ı Konya, Ammûriye.

İKİNCİ KONYA VE İKİNCİ ANKARA

Öz

Makalenin amacı herkesçe bilinen Konya ve Ankara’nın dışında ikinci bir Konya ile ikinci bir Ankara’nın daha bulundukları ve Kıral Yolu’nun, bu ikinci Konya ve bu ikinci Ankara’dan geçtiği hakkındadır. Bu ikinci Ankara da Bukular temasında bulunmaktadır. Bu konuda delillerimiz İslâm tarihçi ve coğrafyacıları ile Remsi’nin [Ramsay] Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adlı eseridir. İkinci Konya, Rabaz-ı Konya ve Konya Kapı denilen Yalvaç-Manarga köyü, ikinci Ankara ise Engüri de denilen Suğla Gölü kıyısındaki Seydişehir- Karaviran veya Kuran [Kuru-eñ] idi.

Açar Kelimeler: Konya, Rabaz-ı Konya, Ankara, Ankyra, Engürü, Anatolia, Natulus, Bukular, Buccellariote

Giriş

Tarihçi, ikinci bir Konya ve ikinci bir Ankara olabileceğini hesaba katmamış; tarih okuma ve yorumlarını bugün mevcut olan şehirlere göre yaparak büyük bir hataya düşmüştür. Ol bakımdan Göller Bölgesi ve Batı Anadolu tarihi külliyen yanlıştır denilebilir. Bu yanılgıda Eğirdir ve Beyşehir göllerindeki coğrafî değişimin de büyük payı vardır.

2014 yılında neşrettiğimiz Ammûriye’nin Fethi Risâlesi ile Ankara konusunu tartışmış ve Suğla Gölü yanında bir Ankara daha bulunduğu ispat etmiştik. Şimdi bunu, el-İdrîsî, Bizans vs. gibi diğer kaynaklar ile pekiştirmek ve bazı kaynaklarda Konya ve Rabaz-ı Konya olarak zikredilen ikinci bir Konya’nın varlığını tartışmak istiyoruz.

“el-Mu’tasım, Afşin’i buradan [Mersin] Serûc’a [Bozkır] gönderdi; Derbü’l-Hades [Mut yolu] üzerinden gitmesini emretti. Ona şu günde Serûc’a varmalısın diye bir gün belirledi. Aşina ile kendisinin [Afşin] arasında oraya [Serûc] gireceği gün itibariyle bir günlük bir mesafe kalmasını tenbih etti. Bu bir günlük mesafe, buluşacakları yere tekabül etmekte olup burası Ankara idi” (Topraklı, 2014: 13) kaydı Müslümanlar’ın yol bilgilerinin iyi olduğuna iyi bir misaldir.

İkinci bir Konya ile ikinci bir Ankara’yı haber veren tarihî metinler

1. Amorion’un Uluborlu oluşu. 2. İbn Hordazbih ve el-İdrîsî’nin verdikleri Ammûriye-Tarsus yolu ve el-İdrîsî’nin verdiği Konya-Antakya yolu. 3. Peutinger tablosu; Antonin yolu; Kudüs yolu ve Kudüs yolunda zikredilen Mukaddes nehir Hyeron. 4. İmruülkays’ın zikrettiği Ankara. 5. Halife el-Mu’tasım’ın Ammûriye seferi. 6. Ankara adının geçtiği diğer bazı metinler. 7.Kapadokya güneyinde bir Ankara.

Bu maddelere göre Yalvaç-Manarga köyüne yerleşen bir Konya ile Suğla Gölü yanına yerleşen bir Ankara vardır [bk.Har.2]. Şimdi bu maddeleri sırayla açalım:

Har.2: Halife el-Mu’tasım’ın 838 Ammûriye’nin Fethinde yürüdüğü yollar. Tarsus, Karra, Serûc, Tuzla, Ankara, Rabaz-ı Konya, Ammûriye.

1. Amorion’un Uluborlu oluşu

Ammûriye Uluborlu olunca; Tarsus, Pozantı, Karaman, Beyşehir ve Kemer Boğazı’ndan geçen Anayol [Kıral Yolu], Ammûriye’den geçmiş oluyordu. Ammûriye seferine çıkan İslâm orduları mecburen bu yolu takip ediyorlar ve hatta Kemer Boğazı’ndan sonra da Bozdurmuşbeli, Afyon [veya Bolvadin] ve Eskişehir üzeri İstanbul’a yürüyorlardı. Onun için bu yolları İbn Hordazbih ve el-İdrîsî kaydetmişlerdi. Olaylar da bu yollar üzerinde vuku buluyordu:

Muaviye 646 yılında Ammûriye’ye kadar gelmiş; Halid bin Velid’in oğlu Abdurrahman ise, 666’da şehri haraç ödemeye mecbur etmiştir. Şehir, 669 yılı İstanbul kuşatması dönüşünde ilk defa fethedilmiş, ama ardından istirdad edilmiştir. 708’de Mesleme, Amorion önünde bir Bizans ordusunu mağlup etti. Ammûriye, 716 yılında Mesleme’nin İstanbul seferi sırasında Mesleme’nin zabitlerinden birisi ve 779 yılında da Hasan bin Kahtaba tarafından kuşatıldı. Şehir, 797 Harun Reşid zamanında tekrar kuşatıldı, ancak 838’de Halife el-Mu’tasım tarafından fethedildi [EI].

713 yılında Mesleme Amasya’yı, Abbâs b. Velid b. Abdilmelik ise Yalvaç’ı [Antakya el-Muhterika] zaptettiler (İbnü’l-Esîr, 1986: 4/ 523; el-Belâzurî, 2002: 243). Ammûriye, 931 yılı baharında Tarsus emiri Semel ve 1068’de de Alpaslan’ın komutanlarından Afşin Bey tarafından yağmalandı (İbnü’l-Esîr, 1986: 8/ 193; Turan, 1998: 20).

2. İbn Hordazbih [820?-912] ve el-İdrîsî’nin [1100-1166] verdikleri yollar

En-Natulus [Anatolia] eyaleti: Mânâsı, el-Maşrık [güneşin doğduğu yer] demek. Bu eyalet, Rûm/Anadolu’nun en büyük eyaletidir. Burada Ammûriye şehri var. Ammûriye’nin [surlarının] 44 burcu vardır. Kalelerine gelince el-Alemeyn [Kötürnek], Mercü’ş-Şahm {Akça-[kale]: Şarkîkaraağaç çayırı}, [Ayn-ı] Burgos [Eflâtun Pınarı], el-Miskinin [Beyşehir] ve 30 kale ve el-Bisin/Belisiye [Senirkent-Bisse/Belisiye: Başköy] ve’l-Mesbatlevin. Hursiyon bölgesi, Malatya yolu üzerindedir. Ankara ve Semalu şehirleri Bukular bölgesindedir. Ermenyak bölgesi, Bukular bölgesinin aşağı kısmındadır (İbn Hordazbih, 2008: 92).

Görüldüğü gibi Anadolu eyaletinden sonra Hursiyon, ondan sonra Bukular, ondan sonra da Ermenyak bölgesi verilmiş ve Bukular’ın aşağı kısmında denilmiştir. Hâlbuki genel kabul ve Har.3’e göre Ermenyak ili, Başkent-Ankara’nın bulunduğu Bukular ilinin şarkında ve uzağındadır. Bize göre Bukular, Anadolu eyaletinin şark sınırında [Seydişehir- Huğlu-Bozkır çevresi] olup, bunun güneyinde ve aşağı kısmında bir Ermenyak [İbradı-Ermenek] ili daha vardır. Bu konuda 2,5 Asır sonra el-İdrîsî şöyle der:

5. İklimin 5. Bölgesinde “doğu” anlamına gelen Natulus ülkesinde Ammûriye şehri, Alemeyn kalesi, Mercü’ş-Şahm, Burgus kalesi ve’l-Miskinin var. Baklar [Bukular] ilinde Ankara şehri, Selamu [Semalu], Tuhat ve Harlasa var. Ermeniye ili var. Konya, Lazkiye, Zerkuyu, Felumi [Akşehir], Bollutin [Bolvadin] ve bir dizi kale var. Kapaduk bölgesi, Tarsus ve birçok kale var. Ubsik bölgesinde İznik şehri, el-Yahudi [Şuhut], Garabuli [Eskişehir-İnönü civarı], el-Ağraz [Şuhut-Arızlı?] ve Libadiye [Eskişehir] gibi birçok şehir/kale var (el-İdrîsî, 2002: II, 808).

Bu kayıtlardan Bukular’ın [Buccellariote] Suğla Gölü, Bozkır, Huğlu, Derebucak çevresi olduğu ve zikredilen Ankara’nın, Arap müverrihlerin dediği gibi bu bölgede bulunduğu anlaşılıyor. Biz [B] harfinin [F] sesi verdiğine bakarak, Bukular [Bukkellar] kelimesini Fukular [Fukkelar] olması gerektiğini düşündük. Burası hâlâ av tüfekleriyle ünlü Huğlu kasabasıdır.

Huğlu adı [387 Nu. Karaman ve Rum Defteri I]’de Fuğlu olarak yazılmıştır. Özetle Fukular adı, Huğlu olmuştur. Mükremin Hoca, “Bukkellaryen, bugünkü Ankara ve Bolu vilâyetlerini içine alır; merkezi Ankara şehridir” demekle ya yanılmıştır, ya da ikinci bir Bukkellaryen vardır (Yinanç, 2013: 14).

İbn Hordazbih ve el-İdrîsî, Ammûriye [Uluborlu]-Tarsus yolunun, Uluborlu-Akise [Seydişehir] arasını, nerede ise aynı duraklar ve aynı rakamlarla verirler. Ammûriye- Ābrū Mesmâne [Medinetü’l-İndosyâne] 24 mil, el-Alemeyn [Hısnu’l-Meclis] 20 mil, Rabaz-ı Konya 15 mil, Nehrü’l-Ahsa 18 mil, el-Miskinin 30 [İdrîsî Hısnu’l-Şemeşki 28] mil, Medinetü’l-Leben 31 [İdrîsî 26] mildir.

İdrîsî, Şemeşki’den Konya’ya bir yol var demekle bazen Konya olarak da yazılan Rabaz-ı Konya ile şimdiki Konya’nın farklı ve Hısnu’l-Şemeşki’nin Beyşehir olduğuna işaret eder. Miskinin, muhtemelen Mistia adının değişmiş hâlidir (Özsait, 1985: 126). Meşki ve Şemeşki kara demek olup, oradaki dağ için şimdi Karadağ deniliyor. Farklı mesafeler için İbn Hordazbih daha doğru. Görüldüğü gibi iki kaynak da Ankara adını zikretmiyor. Hâlbuki Peutinger, Antonin ve Kudüs cetvelleri Ankara adını zikrederler. Bunun sebebini iyi bilmiyorum, ama bölgeyi ziyaretimde Anayol’un, göl kıyısından değil, dağlık yerden geçtiğini gördüm. Gölün 13-14 km kuzeyindeki Dikilitaş köyü, bu köyde bir Miltaşı varlığına; yolun oradan geçtiğine işarettir. Kanaatimce Hıristiyan Hacılar nazarında Ankara’nın bir önemi vardır. Onlar Ankara’ya uğramakta ve adını kaydetmektedirler.

Konya’dan Antakiyye’ye Giden Yol. İdrîsî, aynı sayfada alt alta iki paragrafta şöyle der:

2.1. Bu yoldan gitmek isteyen kişi, Konya’dan Ankara’ya gider. Bu şehre Engüri de denir. Konya’dan burası beş merhaledir. Bu şehir, gezinti yerleri bol, çok güzel bir şehirdir; yolu oldukça geniştir; buradan Larende şehrine dört gün; Larende’den Santi şehrine beş günlük yoldur. Santi’den Minkari şehrine altı gündür. Buradan Handeke şehrine beş gündür. Buradan Hısn-ı Mansur’a üç ve buradan Antakiyye’ye yedi gündür (el-İdrîsî, 2002. II, 813).

2.2. Konya’dan şarka giden yolu takip eden kişi, Konya’dan Ankara’ya beş gündür. Bu güzel bir şehirdir. Fitne zamanı insanlar, neredeyse burayı boşaltmışlardı. Ankara’dan Amasya bir gündür (el-İdrîsî, 2002: II, 813).

Her iki paragrafta zikredilen Konya, bugünkü Konya değil, Rabaz-ı Konya, Ankara ise, Suğla Gölü yanındaki Ankara, Larende Karaman, Hısn-ı Mansur Adıyaman, Antakiyye ise Hatay-Antakya’dır. Bugünkü Ankara Konya’nın şarkında değil, kuzeyindedir. Burada, el-idrîsî’nin Konya dediği yer, Rabaz-ı Konya’dır. Çünkü Rabaz-ı Konya, Konya olarak da yazılır (İbn Hordazbih, 2008: 97).

Fitne zamanı harap olan Ankara, Suğla kıyısındaki Ankara olmalıdır. el-İdrîsî, bir merhale [bir günlük] mesafeyi, bazen kervan yürüyüşü [40-45 km], bazen ordu yürüyüşü [22-25 km] alır. Minkari Göksun, Handeke Gölbaşı civarı olmalıdır. Ankara- Amasya bir gün denilen yer, şimdiki Amasya değil, Huğlu civarı bir yerdir. “Konya’dan keza Ammûriye şehrine beş gündür” (el-İdrîsî, 2002: II, 813) dediği Konya, şimdiki Konya, Ammûriye ise Uluborlu olup, kervan yürüyüşüyle tam beş gündür (Topraklı, 2020a: 665-666).

İbn Battuta, Uluborlu-Senirkent [1232 Ahi Ali dergâhı]- Konya arası beş gün der. 1073 yılı Russel, dörtnala at koşturarak, uyumadan, durmadan Armeniakon ilinden Zompos Köprüsü [Kemer Boğazı] şarkına geldi (Attaleiates, 2008: 189). İşte bu Amasya, Huğlu bölgesindeki Armeniakon ilindeydi. Nişanyan’dan aldığım Har.3 ile karşılaştır.

Fitne zamanı [656-787] insanlar, neredeyse burayı [Ankara] boşaltmışlardı (el-İdrîsî, 2002: II, 813). Mu’tasım Ankara’yı tahrip etmiş, Ammûriye’yi fethetmiştir. Hüseyin İbn-i ed-Dahhak, “Ankara’dan bir oyuk bile kalmadı, Büyük Ammûriye onun yerini aldı [ona baş eğdi]” der ki, bu Ankara, Başkent Ankara olamaz (İbn Hordazbih, 2008: 88). Suğla Gölü yanındaki Ankara’nın bir kalesi yok. Başkent Ankara’nın kalesi olduğu gibi durmaktadır. Taberî’ye göre Ankara halkı Tuzla’ya [Belviran yanı, bk.Har.2] kaçmış, Aşina, çok rahat şehre girmişti [bk. Topraklı, 2014].

Açıklama: Büyük Fitne 656 Hz. Osman’ın, Küçük Fitne 661 Hz. Ali’nin şahadetiyle başlar, 8. Asrın başlarına kadar sürer. Bizans’ta da [730-787] arası ve daha sonraları ikono-klast [tasvir-şiken, put kırıcı] dönemler vardır.

3. Peutinger, Antonin ve Kudüs [Jerusalem] yol cetvelleri

Bizans Askerî Yolu bahsi: 1. Hacılar, yâni Kudüs Yolu, 2. Malagina [İnegöl], Dorylaion [Eskişehir], Polybotos [Bolvadin], Akşehir, Konya, Cilicia geçidi veya Toros bellerinden biri, 3. Malagina, Dorylaion, Amorion, Cilicia geçidi. Ve açık.1’de “İstanbul’dan doğuya giden yolların üstünde olduğu söylenilen Khelidon nehrinin bu yolların hangisinde olduğu belli değildir. […] Batıdan gelen Hacılar için en ucuz Kudüs seyahati, İstanbul yolu ile İzmit yahut bazen gemi ile İznik; oradan Ankara-Tarsus tariki idi” diye üç yol verilir, ama [1] ile [3] aynı yoldur (Remsi, 1960: 216, 266).

Remsi, Kudüs Yolu için -Anadolu’nun bu yolu bütün öteki yollardan daha çok tarif edilmiştir. Peutinger'de tam olarak ve çok az inkıtalarla gösterilmiştir. Antonin seyahatnamesi ve Kudüs cetvelinde tafsilatla tarif edilmiştir. Bütün Bizans müelliflerinde, bilhassa son devirlerde yaşayanlarda sık sık bahsi geçmektedir. İstanbul-Ankara arasındaki kısmı bugün bile memleketin en mühim ticaret yollarından birisidir- der. Remsi, Askerî Yolu, Anayol [Kıral Yolu] ve Amorion’un Uluborlu olduğunu bilmiyor. Khelidon denilen nehir Uluborlu Papa çayıdır. Kudüs Yolu veya Bizans Askerî Yolu, İnegöl ve İznik üzeri Eskişehir’e, oradan kâh Bolvadin, kâh Afyon üzeri Şuhut-Arızlı [Kedrea] ve Şuhut-Oyniğan’a [Oynan: Eumeneia], oradan da Bozdurmuşbeli ve Khelidon çayını aşarak Kemer Boğazı’na [Mukaddes Nehir Geçidi] gelir. İsteyen Mukaddes Firikya’da bulunan Uluborlu ve Yalvaç’ı ziyaret eder. İsteyen de Bolvadin’den sonra Çay, Akşehir ve Konya yoluyla Karaman’a gelir. Bu yolların üçü de Başkent Ankara’dan geçmez.

3.1. Remsi, s.264’de İstanbul-Ankara yolunu, Peutinger, Antonin ve Jerusalem cetvellerinden şöyle nakleder:

3.1.1. Peutinger tablo: Constantinopolis, Calcedonia, Livissa XXXVII, Nicomedia XXIII, Eribulo, Nicea XXXIII, Tateabio XL, Dablis XXIII, Dadastana XL, Juliopoli XXIX, Lagania XXVIII, Migaza XXXVIII, [Ancyra] XXVIII.

3.1.2. Antonin cet.: Byzantio, Calcedonia llll, Panticio XV, Libissa XXIV, Nicomedia XXII, Libo XXI, Nicia XXIII, Moedo Orientis XVI, Tottaio XXVIII, Dablis XXVIII, Cenon Gallicanon XVIII, Dabastana XXI, Juliopolim XXVI, Laganeos XXIV, Minizo XXIII, Manegordo XXVIII, Ancyra XXIV.

3.1.3.Jerusalem cet.: Constantinopoli, Calcedoniam, Massete Vll, Pancidia VII, Pontamus XIII, Libissa IX, Brunca XII, Nicomedia şehri XIII, Hyribolun X, Libum XI, Liada XII, Nicia şehri VIII, Schinae VIII, Mido VII, Chogeae VI, Thateso X, Tutalo IX, Protunica Xl, Artemis XII, Dablae VI, Ceratae VI, Finis (Cilicia hududu) X, Dadastana VI, Dağdan aşmak VI, Milia XI, Juliopolis şehri VIII, Hyeron (Mukaddes nehir) XIII, Agannia XI, Ipotobrogen VI, Mnizos X, Prasmon XII, Cenaxem palidem XIII, Anchira Galatia şehri [Mesafe verilmemiştir]. Juliopolis-Lagania arası 24 mil olup, Antonin ile Kudüs doğrudur.

Bu yoldaki Kalkedon Kadıköy, Livissa/Libissa Gebze, Nikomedia İzmit, Nikia İznik şehirleri bilinmektedir. Ancyra ve Anchira yazılan Ankara ise Başkent Ankara değil, Suğla Gölü kıyındaki bir Ankara’dır. Yol, Eskişehir’den geçmek gerektiği için İznik-Eskişehir arası mesafe yaklaşık 136 km [90 mil] olup, Antonin cetvelindeki Cenon Gallicanon Eskişehir’e yerleşir.

Bu üç cetvelde Juliopolis ve Lagania ortak olup Juliopolis, Kemer Boğazı’ndaki Mukaddes nehir Hyeron’un 13 mil öncesi Senirkent-Genceli köyü, Lagania [Agannia, Laganeos] ise Kutsal nehrin şarkındaki Köke köyü Gavuröreni’ne yerleşir. Lagania, bilâhare Anastasiopolis adını alır. Bunun 12 mil garbında Mukaddes nehir üzerinde Sykeon vardı ve büyük imparatorluk yolu [Publica regii cursus via // via regia] buradan geçerdi kaydı hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde beni tasdik etti (Remsi, 1960: 268).

Yine üç ortak isim Migaza [Minizo: Mnizos] için 38, 23 ve16 mil gibi üç; Ankara içinse 28 ve 24 mil gibi iki farklı rakam verilir. O yüzden Anayol [Kıral Yolu] üzerindeki Minizo, Manarga ile Hüyük-Çavuş; Ankara ise Beyşehir’in 4 mil kuzeyi ile 5 mil güneyine yerleşir.

Bu üç cetvele göre Minizo ile Ankara’nın yerleri tam bilinemez, ama Ankara’nın Başkent-Ankara olmadığı kesinleşir. Eskişehir ile Juliopolis arasında üç ortak isim olan Dadastana’nın yeri de bilinmez. Kudüs cetveline göre Juliopolis’ten 8 mil evvelki Milia, Şuhut-Oynan’a [Eumeneia] yerleşir. Oynan’dan Eskişehir’e, Afyon ve Bolvadin üzerinden iki yol olduğu için Oynan’dan 17 [18, 21] mil önce olması gereken Dadastana, Şuhut veya Çay ilçesi Karamık köyü, Eskişehir’i esas alırsak, Eskişehir’in 1 [bir], 16 ve 21 mil Seyitgazi tarafına yerleşir ki, yeri bilinmez.

Juliopolis, eski Gordou Komi’ye verilen isimdi; son Bizans devrinde ismi tekrar değiştirilmiş, Basileon olmuştur. X. ve XIII. Kilise listelerinde Ankyra'ya tâbi bir piskoposluk olarak “Juliopolis ve Basilio” şeklinde mukayyettir. Son Bizans devirlerine tesadüf eden listelerde Basileon, Ankyra metropolitine tâbi olmayıp, müstakil bir piskoposluk olarak gösterilmiştir (Remsi, 1960: 268). Bu kayıt bizi, -Juliopolis’i Hoyran Gölü’nün kuzey-batı kıyısındaki Genceli köyüne yerleştirme ve Ankara’nın, Başkent-Ankara olmadığı hususunda- tasdik etmiştir. Çünkü Hoyran Gölü’nün bir diğer adı Basilyon Gölü’dür (İbn Hordazbih, 2008: 88; bk.Har.1). Ipotobrogen, Kötürnek yanına yerleşiyor.

Har.1: Hoyran ve Eğirdir gölleri, Kemer ve Firigos Boğazı, Kıral Yolu, Bizans Askerî Yolları, Menderes, Marsyas [Asib] ve Orgas ırmakları.

3.2. Hıristiyan Hacılar, Bizans askerî yolunu takiple Eskişehir üzeri Kemer Boğazı’na [Hyeron: Mukaddes nehir geçidi] gelir, oradan da Kıral Yolu’nu takiple Suğla Gölü kıyısındaki veya Bukular’daki Ankara üzerinden Kudüs’e giderlerdi. Şimdi bu yolun, Ankara-Ereğli [Archelais] arasını Peutinger, Antonin ve Kudüs cetvellerinden verelim:

3.2.1. Peutinger II:  [Ancyra] X Corveunte XIII Garmias X Aspona XII Aspasi XXXI Nita…zo XXX [Archelais] (Remsi, 1960: 280). Toplam 106 mil [159 bm].  Peutinger hatalı veya hatalı okunmuştur. Peutinger’de bir yol daha var (Remsi, 1960: 399):

Abrostola XXIII Tolosocorio VII Bagrum XX Vetisso XV Egdava XX Pegella XX Conguso XX Perta XX Comitanasso XII [Archelais]. Toplam 157 mil [236 km]. Bagrum, Seydişehir-Bağra olup, bu cetvele göre Abrostola, Beyşehir’in 11 km güneyine yerleşir. Hâlbuki Asia eyaletindeki Abrostola (Remsi, 1960: 261), Manlius Vulso’nun seferine göre Beyşehir’in kuzeyine yerleşir.

3.2.2. Antonin cetveli: Ancyre XX Corbeunca XII Rolosaciaco XXXIII Aspona XXIV Parnasso XVII Ozzala XVIII Nitazi [?] XXVII Colonia Arcilaida (Remsi, 1960: 280), toplam 151 mil [226 km]. Cetveller arasında bazı farklar vardır

3.2.3. Kudüs cetveli: Ancyra X Dilimnia XI Gorbeous XII Rosolodiaco XIII Aliassus XVIII Aspona XIII Galea IX Andrapa XIII Parnassos XVI Logola XVIII Nitalis [?] XIII Argustana XVI Colonia Anchelais (Remsi, 1960: 280). Toplam 162 mil [243 km]. Hac Yolu’nun bir kısmı olan cetvellerde bazı farklar var, ama yol doğrudur ve Gurgurum bölgesinde bir Ankara vardır.

Galatlar, Beyşehir-Gurgurum civarında yoğun olarak yaşamaktaydılar. Bu civarlar, Galatlar’ın Tolistoboglar boyunun topraklarıydı (Kaya, 2000: 56). Beyşehir Gölü’nün eski adı olan Trogitis, Galat halkıyla alâkalı idi. Trogini, burada [Latince sözlük: Trogini, ōrum, m., a people of Galatia, Cic. Div. 2, 37] görüldüğü gibi bir Galat halkının adı idi. Galatları, sadece Başkent-Ankara civarına yerleştirmek büyük hatadır.

Galatlar, bir aralık Uluborlu’yu ele geçirdi (Demirdal, 1968: 30-31). Ankara [Karaviran] ile Konya-Ereğli arası 200, Eflâtun Pınarı ile Ereğli arası 268, Beyşehir ile Ereğli arası 250 km’dir. Görüldüğü gibi, Peutinger tablosu ile Antonin ve Kudüs cetvellerinde zikredilen Ankara, Suğla Gölü civarındaki bir Ankara’dır [bk.Har.2]; belki Karaviran, belki de Kuru-eñ [Eñ-güri?], yâni Kuran köyüdür.

4. İmruülkays’ın [497-545] İstanbul dönüşü zikrettiği Ankara

1173’de Eskişehir-Ammûriye-Konya-Kayseri yoluyla seyahat eden el-Herevî [öl. 1215], Kayseri'ye vardığında yakın çevresinde İmruülkays’ın mezarının bulunduğu Asib dağı için alttaki beyit’i verir. Dr. Ali Şakir Ergin, “Ankara-Hüseyin Gazi Dağı diyenler olduğu gibi, Arabistan’da bir dağdır diyenler de vardır. Şair, İstanbul dönüşü Ankara’ya yaklaşınca hastalığı şiddetlenir; Asib yanına varınca öleceğini tahmin ederek şu beyit’i söyler” der:

“Ey bana yakın olan sen! Felâketler çullanıyor, ama Asib burada durdukça ben de duracağım.

Ey bana yakın olan sen! Burada şimdi iki yabacıyız, ama her yabancı bir akrabadır”.

F. W Hasluck, “Tarihçiler, İmruülkays’ın Ankara civarında öldüğünü söyler; Yakut’un zikretmediği Asib dağını buralara yerleştirmeli; bu adın bulunduğu beyit, Ebû’l-Ferec el-İsfahani [Ağani, VIII, 72] tarafından nakledilir ve İmruülkays divanında da görülür” der (Hasan es-Sendûbî, Kahire, 1939: 55). Görüldüğü gibi kaynakta “dağ” değil, sadece Asib denilir. Asib dağı değil, Firikya’da Aisepos [Asopos] adında bir ırmak var (Ramsay, 1960: 145, 166-169; Strabon, 2009: 34, 57, 58, 59 vs.).

Asib, bir ırmak olabildiği gibi, bu ırmağın kaynadığı dağ da olabilir. Aisepos [Asib], Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmağa karışan ünlü Marsyas ırmağının diğer adıdır [bk.Har.1].

İmruülkays, Anayol’u takiple Kemer Boğazı’na, buradan itibaren de Bizans Askerî Yolu’nu takiple İstanbul’a gitmiş ve aynı yoldan dönmüştür. Günde 28 km yol alan el-Mu’tasım için Ankara-Ammûriye [Uluborlu] arası yedi merhale [7 gün], günde 40-45 km yol alan bir kervan için Ankara-Asib nehri kaynağı [Yenice Sivrisi] arası 4, İstanbul-Kemer Boğazı [Asib nehri] arası 13 gün tutar. 13 gündür yol yürüyen bir kervan, elbette 4 gün mesafedeki Ankara’ya yaklaşmış sayılır ve ünlü şair, Yenice Sivrisi eteğinden kaynayan Asib [dağ/ırmak] yanında ölmüş demektir [bk. Topraklı, 2020b]. Bu olay, Suğla Gölü yanındaki bir Ankara’yı doğrular.

5. Halife el-Mu’tasım’ın 838 Ammûriye seferi

Halife el-Mu’tasım’ın 838 yılındaki Ammûriye seferinde zikredilen Ankara, Suğla Gölü yanındaki Ankara olup, Tarsus-Uluborlu Yolu, bu Ankara yanından geçmektedir [bk.Har.2; Topraklı, 2014: Ammûriye’nin Fethi Risâlesi]. 

6. Ankara adının geçtiği diğer bazı metinler.

Boğa el-Kebîr, 244 Rebiülahir [17 Tem.-15 Ağu. 858] ayında Orta Anadolu’da Ankara yakınlarında bulunan ve bu seferler sırasında sık sık ele geçen Samalû’yu fethetti (Komisyon, 1986-1992: 3/ 239). Harun, H.163 [780]’de Semâlu kalesini fethetti (İbnü’l-Esîr, 1986: 6/ 60). Harun er-Reşid [786-809], bütün yaz muhasara ettikten sonra Semalu’yu [Semalouos] Eylül’de fethetti. Semalu kalesi Erminiya temasında idi (Remsi, 1960: 393). Semalu, hiçbir surette Har.3’teki Erminiya [Armeniakon] temasına uymaz. O tarihte Müslümanlar, Anayol’u takip etmektedirler.

Tarsus valisi Semel [Samal], 319 Rebiülevvel ayında [931 baharı] Roma topraklarına doğru bir gazaya çıktı. Bir nehri [iki göl arası nehri?] aştı. Yolda müthiş bir kar fırtınasına tutuldu. Karlar, atların göğsüne kadar çıkıyordu. Semel Ammûriye’ye ulaştı; bunu duyan Roma askeri şehri terk etti ve Müslümanlar şehre girdiler. Günümüzde Engûriye denilen Ankara’ya kadar ulaştılar. Ramazan ayı sonunda Tarsus’a indiler (İbnü’l-Esîr, 1986: 8, 193).

Bu tarihî metinler, şimdiki Ankara ve Ammûriye [Emirdağ] görüşüne göre yazılmış olmalıdır. Orta Anadolu tâbiri Komisyon’un kendi yorumudur. Henüz o tarihte ne Anadolu, ne de Orta Anadolu tâbiri vardır. İbnü’l-Esîr [1160-1233], Ammûriye’den sonra Ankara’ya kadar ulaştı diyemez. Şayet demişse Ammûriye’den Emirdağı, Ankara’dan şimdiki Ankara’yı anlamış demektir ki, yanlıştır. Muaviye, Fedâle, Mesleme, Battâl Gâzî, Abbâs b. Velid, Harun [er-Reşid], Hasan b. Kahtaba, Kâsım b. Harun, Me’mûn, Abbâs b. Me’mûn, Mu’tasım, Tarsus emiri Yazmaz [Bâzmâr], Ahmed el-Uceyfî, Zürâka’nın kölesi, Ahmed ibn Kayıglıg, hepsi de Anayol çevresinde gâza ettiler. Anayol ve Bizans Askerî Yolu’nun güzergâhını bilmeyenler, Anayol’u Başkent Ankara’dan geçirenler bu hatalara sebep olmuşlardır, olmaktadırlar. Uluborlu’yu [Ammûriye] zapteden Semel’in şimdiki Ankara’ya kadar gitmesi izah edilemez.

7. Kapadokya’nın güneyindeki Ankara

“Arap müverrihleri Ankara'yı o sene [776] zaptettiklerini söylerlerse de, Bizans menabii bunu tasdik etmiyor; Araplar, hududa yakın bir yerin ismini Galatia'daki Ankyra ile karıştırmamışlar ise, buna imkân yoktur. Bu zamana ait başka menabide de Cappadocia'nın güneyinde olması icab eden bir Ankyra'dan bahsedilmektedir; fakat bunların da Galatia'daki Ankyra'yı başka yerle karıştırmış olmaları daha muhtemeldir” (Remsi, 1960: 395) ifadesiyle Remsi, Suğla Gölü yanındaki Ankara’yı reddetmektedir. Hâlbuki onun, Kütahya ile Akhisar arasına koyduğu Ankyra, Suğla Gölü kıyısındaki Ankara’dır. Arap müverrihleri değil, Remsi yanılmış ve Yalvaç ile Beyşehir arasındaki birçok eski kenti Balıkesir bölgesinde göstermiştir [bk. Remsi, 1960: 23 Eski Küçük Asya Haritası, s.100 Asia, Lydia ve Caria Haritası]. Arap müverrihlerinin kaydettikleri Ankara, Suğla Gölü yanı ve Bukular bölgesindeki Ankara’dır.

Sonuç

Çoğu tarihçi Galatlar’ı sadece Başkent-Ankara çevresine yerleştirmekle büyük hata yapmıştır. M. Ali Kaya’nın kitabını okuyan biri, Galatlar’ın Beyşehir ve Suğla gölleri civarında çok kalabalık yaşadıklarını görecektir. Bu çalışma ile “Tarihî Coğrafyada Yeni Keşifler” adlı makalede belirttiğim Hyeron [Kutsal Nehir: Ābrū Mesmâne], Juliopolis, Lagania [Anastasiopolis], Ipotobrogen, II. Konya ve II. Ankara’nın yerleri tasdik edildi; Milia’nın Şuhut-Oynan köyüne yerleştiği görüldü.

Yine bu makaleyle İbn Hordazbih, el-İdrîsî, Peutinger, Antonin ve Kudüs yol cetvelleri doğrulandı; ancak Ankara’yı -Konya’dan [Rabaz-ı Konya] Ankara beş gün demekle- en yakın veren el-İdrîsî ile Ammûriye’nin fethini veren Taberî’dir. Peutinger, Antonin ve Kudüs cetvellerindeki Ankara, Suğla Gölü yanındaki Ankara; Bukular [Buccellariote], Suğla Gölü-Huğlu çevresi; ikinci bir Armeniakon ili ise, İbradı ve Ermenek çevresi olmalıdır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Attaleiates, Mikhael (2008): Tarih, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Canard, M. (-): ‘Ammûriya Maddesi, Encyklopaedia of İslam EI.

Demirdal, Said (1968): Bütünüyle Uluborlu ‘Monografi’ –İstanbul.

el-Belâzurî (2002): Fütûhu’l-Büldân, Çev. Fayda, Mustafa, T. C. Kültür Bakanlığı-Ankara.

el-İdrîsî [Ebû A. b. Muham. b. A. b. İdrîs el-Hamûdi el-Hasenî] (2002): Kitâbu Nüzheti’l-Müştâk fî İhtirâkî’l-Âfâk, I-II, Kahire.

Heyet (1986-1992): Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Zaman, Çağ Yayınları-İstanbul.

İbnü’l-Esîr (1986): El-Kâmil Fî’t Târîh Tercümesi, Çeviri: Ahmet Ağırakça, Türkiyat Matbaacılık-İstanbul.

İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çeviri: Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.

İbn Hordazbih (1889): el-Mesalik ve’l-Memalik, Beril Matbaası-Leiden.

Kaya, M. Ali (2000): Anadolu’daki Galatlar ve Galatya Tarihi, Ege Ü. Ed. Fak. Yayınları-İzmir.

Latince Sözlük, Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi-Ankara, Trogini Maddesi.

Özsait, Mehmet (1985): Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi, İÜEF Yay.-Ed. Fak. Basımevi- İstanbul.

Remsi/ Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Topraklı, Ramazan (2014): Ammûriye’nin Fethi Risâlesi, Sistem Ofset-Ankara.

Topraklı. Ramazan (2020a): “Tarihî Yollar ve Göller Bölgesi”, Selçuklu Tarihi ve Tarihçiliğinin Temel Meseleleri, Ed. M. Ali Hacıgökmen vd. Selçuklu Araştırmaları ve Yayınları I, Konya, s.645-686.

Topraklı, Ramazan (2020b): “Ünlü Arap Şairi İmru’ul-Kays’ın Mezarı Nerededir? 16.10.2020, DikGazete, erişim 7.4.2024.

https://www.dikgazete.com/yazi/unlu-arap-sairi-imruul-kaysin-mezari-nerededir-makale,2917.html-2917.html

Yinanç, M. Halil (2013): Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu [TTK]-Ankara.

Har.3: 803 yılından sonra Anatolikon thema’sı (Kaynak: Kazhdan sf. 2035) [Bukular-Armeniakon karşılaştır]. Thrakesion Barla-Gelendost arası, Anatolikon Uluborlu-Beyşehir arası, bir Bukular da Suğla Gölü yanı. RT

Kitap Kapağı [2014 yılı, arka kapakta Har.2 var].

 

 

...