Kafamız karışık, aklımızda deli sorular

Devlet, vatandaşından uzaklaşmaya başladığı zaman ülkede huzursuzluk artar.

Kamu gücünü, vatandaşları üzerinde deneyen devletler en küçük çatırtıda yıkılmaya mahkûmdur. 

Düşünce ve fikir özgürlüğünün olmadığı bir yerde, adaletten bahsetmek mümkün değildir.

İnsan haklarının, özgürlüğün, hukukun geri plana atılıp keyfiliğin, zorbalığın meşrulaştırıldığı toplumlarda huzur ve mutluluk hayalden ibaret kalacaktır.

Hazırlanan yasalar, toplumsal sorunlara çözüm üretmekten ziyade, daha fazla soruna kapı aralıyorsa bir yerlerde sıkıntı var demektir.

Kamu kaynakları boş yere heba edilirken, aynı anda kemer sıkma politikaları ile vatandaşın boğazındaki lokmaya göz dikiliyorsa sözün bittiği yerdeyizdir.

Kamu kurumları kötü yönetiliyorsa, personeli kurumundan umudunu kesmişse bu da “devlet elden gidiyor” anlamına gelir.

Yaraya pansuman jiletle yapılıyorsa, hastaneye gitmenin ne anlamı var!

Düşman pusuda bile değil açıkta bekliyor! İstediği zaman düşmanlığını alenen ilan ediyor. 

Askerimizin her biri Alparslan, Baybars, Mehmet, Yavuz, Mustafa

Canı, cananı bu vatana feda olan yiğitlerimiz cephede düşman ile göz göze!

Vatandaşın geçim derdiyle, siyasilerin seçim derdi birbiri ile uyuşmuyor.

Vatan bekası, sandık zekâsı ile mücadele halinde iken, seçmenin kıt aklı da karışıveriyor!

İşçisi, çiftçisi, esnafı ve memuru ay sonunu nasıl getirebilirim düşüncesi ile matematik uzmanı olmuşken, bankalar ellerini ovuşturarak onları beklerken, ülke gündemimizde sıra bir türlü seçmene gelmiyor. 

İstanbul seçimlerinde seçmen ne yapsın?

İmamoğlu’na güvenoyu mu versin; yoksa Cumhur İttifakı adayına oy verip, geçim derdine geri mi dönsün!

İstanbul bir metropol kent olduğuna göre, ülkenin nabzı konumundadır. Seçimlerin yenilenmesi, Cumhur İttifakı’na daha büyük zararlar verebilir. 

İstanbul’un taşı toprağı altın” ise bu altınları toplayanlar elbette ki İstanbul’dan vazgeçmeyeceklerdir. 

İstanbul’da paylaşılamayan rantı -altın sahiplerinin kim olacağını- yenilenen seçim ile tekrar oylayacak olan seçmenlerin tavrı, tutumu çok önemlidir. 

Koyun can derdinde, kasap et derdinde” vaziyeti, siyasilerce önlerine perdelenen rant sisi yüzünden görülemiyor ne yazık ki!

Ulufecilerin, sistematik baskıları devleti yönetmeye talip olanların gözüne perde indirmiş olsa da vatandaşın pratik zekâsı imdada yetişiyor.

Milli beka” vatandaşın canıdır, malıdır, namusudur. 

Adalet kılıcı, vatandaşı dilim dilim keserken ulufecileri kesmiyorsa hukuktan bahsetmemiz mümkün değildir. 

Uzlaşmamız, kenetlenmemiz gerekirken birbirimizden uzaklaşmamız pek tabi ki düşmanlarımızı sevindiriyor. Hani milli beka nerede? 

Cephedeki Mehmetçik, masadaki para baronları kadar umursanmıyor mu?

Ramazan ayı içinde siyasetçilerin iftar organizasyonlarında birbirlerine olan hakaretlerini mi dinleyeceğiz!

Sağduyu ve hoşgörü ile yenilenen seçimleri yapabilecek miyiz!

Seçmen kime “Geç”, kime “Dur” diyecek!

Suriye’de Rusya ve ABD’ye kafa tutabilecek miyiz!

İsrail, Ramazan ayında Gazze’de kaç masumun canına kıyacak!

Hak, hukuk, insan haklarında muasır medeniyetler seviyesinin üzerine ulaşabilecek miyiz!

Aileyi bir bütün olarak görmek yerine ısrarla kadını koruma, erkeği kovalama hassasiyetimiz devam edecek mi!

Vatandaş ay sonunu getirmek için daha ne kadar çile çekecek!..

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @leyli_serd , @dikgazete

...