Küresel terörist/ haydut İsrail; Fesâdında boğulacaksın!

Küresel terörist/ haydut İsrail; Fesâdında boğulacaksın!

Küresel terörist/ haydut İsrail; Fesâdında boğulacaksın!

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons/ NPT) rağmen, İsrail; nükleer silahlara sahip olmaya devam ediyor. 1960’lı yıllardan itibaren; nükleer cephaneliğini güçlendirdi.

İsrail, 'belirsizlik politikasını' sürdürüyor, nükleer silahlara sahip olduğunu ne doğruluyor ne de reddediyor.

İsrail'in nükleer kapasitesi hakkında yalnızca sınırlı bilgi mevcut. İki tür yerden fırlatılan balistik füze ve havadan bombalara sahip olduğu tahmin ediliyor.

Ayrıca, açık denizlerde faaliyet gösteren İsrail denizaltıları seyir füzeleri taşıyor. 2020 yılı başı itibarıyla İsrail'in elinde yaklaşık 300 kg yüksek zenginleştirilmiş uranyum (HEU) ve yaklaşık 980 kg silah sınıfı plütonyum bulunmaktadır (Uluslararası Fissile Malzeme Paneli 2021).

İsrail, 180-270 savaş başlığına eşdeğer nükleer fisyon malzemesine sahiptir. Ancak daha yüksek teknik gelişmişlik seviyeleriyle 2-4 kg plütonyumdan bir bomba elde etmek mümkün. İsrail stokunun 262-515 savaş başlığından oluşan bir cephaneliğe işaret ettiği söylenebilir.

Üretilen parçalanabilir malzeme miktarı ve mevcut nükleer kabiliyeti göz önünde bulundurulduğuna göre, İsrail en az 90 Nükleer Savaş Başlığına sahip. Bu rakama 10 SLCM (Hava/ Kara Füzesi/ Uzak Mesafedeki Büyük Hedeflere Karşı Hassas Saldırı için tasarlanmış) dahildir. İsrail'in nükleer savaş başlıklarını ve yerden fırlatılan füzelerini ayrı ayrı depoladığı düşünülüyor.

Ortadoğu’da nükleer ve diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge (KİSZ) için çağrılar yapılmıştı. Ancak İsrail, bölgesel barış ve istikrar için öncelik iddia ederek böyle bir çağrıyı duymazlıktan geliyor. Ortadoğu’da Nükleer Silaha sahip olma hakkını kendinde gören İsrail; İran’ın aynı şekilde nükleer silah geliştirme kapasitesini engellemeye çalışıyor.

ABD Başkanı Trump tarafından bir süredir dillendirilen: “İsrail’in İran Nükleer Tesislerine saldıracağı” sözü; Müslümanlar için öneme haiz olan bir Cuma günü 13 Haziran itibari ile karşılığını buldu.

İran-Amerika Nükleer Müzakerelerinin atmış birinci gününde İsrail saldırıyı başlattı.

Küresel Şer Gücün ileri karakolu haydut/ terörist devlet İsrail; aynı zamanda Vekil/ Proxy bir devlettir. İngiltere ve ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını gözeten ve onlar adına bölgeyi ateşe atan bir yapılanma. İsrail, siyasi desteği İngiltere’den alırken; askeri desteği de Amerika’dan alıyor.

Bu arada gözden kaçırılmaması gereken bir diğer husus; İsrail, motivasyon için tahrif edilmiş Tevrat’a gönderme yapıyor. Eylem ve planlarını Tevrat okuması üzerinden yapmaktadır. Bu sefer İncil’den alıntı yaparak Hristiyan dünyasına da mesaj verdi. İsrail, aynı zamanda Hristiyanların da savunmasını yapıyor.

İsrail, İran’ın çok şiddetli bir şekilde geri saldırı yapacağını ve Demir Kubbenin delineceğini elbette ön görüyor. Tevrat, İsrail üst düzey aklının elini kolunu bağlıyor. İsrail, ezoterik ve metafizik bağlantılarını kullanarak hareket ediyor. Ta Babil Sürgününden itibaren Kabala öğretileri takip ediliyor. Kabala (İbraniceקַבָּלָה‎, “gelenek /yazışma”) veya KabbalahYahudi mistisizminde ezoterik bir disiplin, düşünce okulu veya kurallar bütünüdür.

Katil Netanyahu, saldırının ismini “Yükselen Aslan/ Rising Lion” olarak açıkladı. İsrail Başbakanı’nın saldırı öncesi Ağlama Duvarı’nı ziyaret ettiği; duvarın aralığına saldırı ile ilgili bir not bıraktığı ortaya çıktı.

Bırakılan notta, İncil'den 'Bir halk dişi aslan gibi ayağa kalkar ve bir aslan gibi kendini yüceltir” ifadesinin yer aldığı anlaşıldı. Burada kastedilen halk tabi ki Yahudiler.

İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in dış politika danışmalarından Ali Ekber Velayati, birkaç gün önce; Ermenistan’dan geçerek Azerbaycan’ı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne ve devamında Türkiye’ye bağlamayı hedefleyen Zengezur Koridorunu engellediklerini öne sürmüştü.

Türkiye ile Türkistan’ı birbirine doğrudan bağlayan Zengazur Koridoru’nu engellemekle övünen İran; terörist devlet İsrail’in saldırısına uğradı.

Türkiye ve Türkistan arasındaki doğal/ coğrafi engel İran; jeopolitik konumunu fırsata çeviriyor. İran siyasi ve askeri aklı, zaman zaman tarihi gerçekleri görmezden gelerek; Türkiye aleyhine kışkırtıcı konuşsa da vakit, düşmana karşı yek/ tek duruş sergileme vakti.

Türkiye, İran ile ilişkilerini Stratejik Müttefik Seviyesine çıkartmalı. İran, Türkiye ve Ortadoğu Müslümanlarına karşı hasmane tutumundan vazgeçmelidir.

İran, yol ayrımında. Ya safımıza gelir ya da saf dışı olur!

İran halkı, Türk kökenli halkların kadim dostu. İran toplumunu oluşturan halkın yarısının Türk olduğu; özellikle Türklerin yaşadığı başkent Tahran ve Tebriz gibi şehirlerin açık hedef olması, İsrail’e karşı tavır almamızı gerektiriyor. Ki zaten bırakın halkın Türk olmasını; katil devlet İsrail’in durdurulması insanlık onuru gereğidir.

“Dünyadan bir cerahati söküp atar gibi sökülüp atılması gereken ilk ve öncelikli unsur İsrail terör devleti ve lanetlenmiş Yahudi kavmidir. Nitekim gün gelecek, Ehl-i Salib ile Müslümanlar bir olup bunları halledecektir. Onun dışındaki bütün düşmanlıklar ve hesaplar ikincildir.”

Mekke, Kahire, Kudüs, Şam, Konya ve İstanbul

Bağdat, Saraybosna, Bursa, Tahran, Semerkand, Buhara.

Kardeş Şehirler; İntibaha gelsinler.

İntibah; bir diriliş, bir uyanıştır. Küfrü, emperyalizmi rettir. Kurtuluşa/ Dirilişe giden yoldur. Cevher/ Kuran, uzak değil; elimizde!

Tel Aviv, sen İSYANDASIN! Kafirler için hazırlanan CEHENNEM’e ateşini taşıyor; FESAD yayıyorsun.

“4. Biz, İsrâiloğulları’na Kitab’da (Tevrat’ta) şu hükmü bildirdik: ‘Siz o (mukaddes) yerde, mutlaka iki defa fesat (bozgunculuk) çıkaracaksınız ve muhakkak surette, büyük bir kibirle çalım satacak ve azgınlık yapacaksınız.’

5. İşte o iki (fesat)tan birincisinin (ceza) vakti gelince, size, çok kuvvetli birtakım kullarımızı gönderdik de evlerin aralarında (bile sizi yakalamak, esir etmek için) araştırdılar. (Bu da) yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.

6. (Tevbe ettikten) sonra size, onlara karşı tekrar (imkân ve galibiyet) verdik; mallarla, oğullarla yardım ettik ve sizi sayıca (evvelkinden) daha çok yaptık.

7. İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Şâyet kötülük ederseniz o da kendinizedir. Diğerinin (ceza) vakti gelince, yüzlerinizi (üzüntüden) kötü duruma sokmaları, birinci defa girdikleri gibi Mescid’e (Beyt-i Makdis’e) yine girmeleri ve bütün ele geçirdiklerini, yerle bir etmeleri için size tekrar düşmanlar gönderdik.” İsrâ Sûresi

“45. Allah, sizin düşmanlarınızı çok iyi bilendir. Allah, (size) bir dost olarak kâfîdir, bir yardımcı olarak da Allah yeter.” Nisâ Sûresi

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.armscontrol.org/sites/default/files/images/Factsheets/WarheadInventories_Map2025v2.png

Error: Tweet not found

...