Prof. Bilge Umar anısına ‘Boğazda geçen olayların destanı’

Prof. Bilge Umar anısına ‘Boğazda geçen olayların destanı’

PROF. BİLGE UMAR ANISINA

“Boğazda Geçen Olayların Destanı”

Özet

Bu makalenin amacı 8 Tem. 2023 Cmt günü vefat eden Prof. Bilge Umar’ı Türk tarih ve coğrafyasına yaptığı büyük hizmetler dolayısıyla anmaktır.

Merhum, bir hukukçu olmasına rağmen tarihimiz açısından çok mühim olan birçok Bizans kaynağını dilimize kazandırmış, tercüme sırasında da ufuk açıcı açıklamalar yapmıştır.

Açıklamaların bazısında bu yeri tespit edemedim der; bazıları yanlıştır, ama yol göstericidir. Ayrıca birçok telif eser de vermiştir.

Açar Kelimeler: Bilge Umar, Alexiad, Anna Komnena, Kemer Boğazı, Helene, Boğazdaki Kadın, Kelene

Giriş

03.01.22 tarihli dikGazete “Bilge Umar’a Teşekkür” başlıklı yazımda, “Anadolu Selçukluları tarihiyle ilgili bir şeyler öğrenmek ve yazmak isteyen birisinin karşına muhakkak Bilge Umar çıkar. Onun çevirileri ve telif eserleri, şahsen bana çalışmalarımda yol gösterdi ve onun eserleri benim başucu kitaplarımdır. Çevirilerinde sıkça açıklama yapması araştırmacıya büyük kolaylık sağlar” demiştim.

Merhum, tarihe yaptığı büyük hizmetler sebebiyle anılmayı ziyadesiyle hak etmiştir.

Bu makalede Merhumun açıklamalarından, nasıl doğruya eriştiğimi anlatacağım.

Attaleiates’in Tarih, Bryennios’un Tarihin Özü, Zonaras’ın Tarihlerin Özeti, Anna Komnena’nın Alexiad ve Akropolites’in Vekayinâme tercümeleri yanında Bithynia, İonia, Karadeniz Kappadokia'sı (Pontos), Karia, Kilikia, Lydia, Mysia, Paphlagonia, Pisidia, Trakya, Troas ve Türkiye’deki Tarihsel Adlar gibi tarihî coğrafya eserleri vardır. Bunlardan başka İlkçağ’da Türkiye Halkı, Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi, İzmir Narlıdere, Hukuk Başlangıcı, Eski Eserler Hukuku, İzmir Bindokuzyüzelli, Ege Kültürü, Börklüce, İzmir’de Yunanlıların Son Günleri ve İngiliz Amerikan Şiiri gibi birçok telif eseri vardır. Bunlar içinde Tarih, Tarihin Özü, Tarihlerin Özeti gibi tercümelerinden, ama en çok Alexiad ve Vekayinâme’den yararlandım.

Üniversitenin, bunlara yeteri kadar önem vermediği kanaatindeyim. Bunlar üzerinde eleştiriler yapılması gerekirdi ki, yapılmamıştır. Kanaatimce akademisyenlerin bu tercümeler üzerine söz edecek cesaretleri yoktur. Çünkü Türk üniversiteleri içinde tarihi coğrafya çalışan yok gibidir. Onun için de Türkiye’deki Eskiçağ ve Ortaçağ tarihlerinde yapılan hatalardan geçilememektedir.

Alexiad: Alexios’un Destanı: Anna Komnena

A. Umar şöyle der: “Anna Komnena'nın, İliada'da kullanılan dile yaklaşmak istediğini belirtmiştik. Onun bu eğilimi, daha yapıtının adında kendini gösterir ve Alexias adı, İliada adının asıl biçimi İlias'dan esinlenmiştir. İlias, eski Hellen diline göre türetilmiş bir dişi sıfattır ve "İlion'sal, İlion ile ilgili" (Destan) diye anlaşılır.

Anlamındadır demiyorum, "diye anlaşılır" diyorum. Çünkü kanımca, anlam, aslında biraz değişikti ve Troia kentinin diğer adı olan İlion'dan türetilmiş değildi, o adın dahi kök sözcüğü olan, Luwi/ Pelasgos dilinin Ela/ İla (= Boğaz, Geçit) sözcüğünün İla biçimi, İlias sıfatındaki kök sözcüğü oluşturuyordu; daha açık söyleyişle, İlias sıfatı, "İla =Boğaz'sal" (Destan), "Boğazda geçen olayların destanı" anlamındaydı. İlion adı, bir yiğit ata İlos'un adıyla filan bağlantılı değildir, bu İla kök sözcüğüne Hellen dilinin -yeri anlamındaki -ion takısının eklenmesiyle türetilmiştir, "Boğaz/Geçit-Yeri" demektir. İşte, Anna Komnena'nın kendi yapıtına verdiği Alexias adı, İlias adına öykünerek; "Alexios'sal" (Destan), "İmparator Alexios'un Destanı" demeye geliyor” (Anna, 1996: 6).

Çıkarım A: Umar’ın “Boğazda geçen olayların destanı” ifadesindeki boğaz, hangi boğazdı?

İşte bu Çanakkale Boğazı değil, arşivdeki Hamid livası, Afşar kz., Maziye (Marsia) köyü, Firigos Boğazı (Kemer Boğazı), yâni Phrygia Hellespontia idi (Remsi, 1960: 165).

Bu tesbit, tarihte büyük bir devrimdir.

Umar, Eğirdir Gölü’ndeki değişimi bilmediği için bunu fark etmemişti. Kemer Boğazı’nın İbn Hordazbih’teki adı “Abrū Mesmâne” =Kutsal Geçit, Bizans kaynaklarında “Tzibritze Kleisoura” ve “Taurokomos”, Osmanlı arşivinde ise “Firigos Boğazı ve Yenice Derbendi”.

Boğaz ve geçidin başka adları da var. Prof. Günal, “Türkiye Geçidi” de denilebileceğini söyler (Günal, 2023: 137).

Kemer Boğazı çevresinde, Truva savaşından tutun, ta 1924 yılındaki Hıristiyan Türklerin Yunanistan’a gidişine kadar pek çok olay meydana gelmiştir.

2021 yılında yayınladığım Göller Bölgesi- Miryokefalon Savaşı Gezi Rehberi adlı kitapçıkta “Tarihin düğüm, düğüm olduğu Kemer Boğazı’nda zaman” başlığı altında 194 olay kaydettim.

Tesbit edebildiğim bu kadar; tesbit edemediğim kim bilir ne kadar. Eski ve Ortaçağ tarihi sanki “Kemer Boğazı civarında geçen olayların destanı”. Ünlü Firik şehri Kelene (Kelainai) buradadır. “Her yanı dik bayır Kelene Hisarı” ise boğazın 9 bm şarkındaki Yenice Sivrisi. Bütün bu yorumları Merhum Bilge Umar’ın açıklamaları sayesinde yapabildim.

***

B.“O [Alexios], düşmanın hızla varışını öğrenince, takviye birliklerini beklemeden hem kendisi silah kuşandı hem de askerlerine silâh kuşandırdı; Kentlerin Kraliçesinden çıktı; Trakya'ya varınca, ordugâhını hendek kazdırmadan, kazıklı çitle çevirmeden, Almyros ırmağının [Çanakkale Boğ.] [5] yakınında kurdu” (Anna, 1966: 26).

Açık.5. Latin yazımında Halmyros. Hellen dilinde: "Tuzlu, yavan". Herodotos, Çanakkale Boğazını, Almyros Potamos, "Suları yavan ırmak" diye anmıştır, daha doğrusu İran Şahı Xerxes'in, kurdurduğu geçici köprüleri bozduğu için Çanakkale Boğazı sularına sövüp sayarken onu bu deyimle aşağıladığını aktarmıştır. Anna'nın da aynı adı kullanması, Herodotos'a "nazire"dir. Leib ve Sewter, bunu farkedememişler; hiçbir açıklama vermiyorlar.

Çıkarım B: Bu, 1078 yılındaki bir olaydır; Alexios henüz bir kumandandır. Umar, Almyros ırmağının Çanakkale Boğazı olduğunu söylemekle büyük bir hataya düştü. Herodotos, Çanakkale Boğazı için niçin ırmak desin? Almyros ırmağı Kemer Boğazı’ndaki ırmaktır.

Kentlerin Kraliçesi Uluborlu, Trakya denilen yer ise Almyros ırmağının içinden aktığı Thrakesia temasıdır. Herodotos, MÖ 547’de bu ırmağı Halys olarak kaydetmiştir (Herodotos, I. 75). Merhum Umar, bu ırmak (Almyros) için yavan, tuzlu diyor ki, zaten Halys de tuzlu demektir.

***

C. Böylece, Vardar ırmağına geldi; ona, ülkede bu ad veriliyor [5]. Bu ırmak, Moesia'ya [1] komşu dağların yücelerinden çıkar, akışı boyunca pek çok ülkeden geçer ve Berroia ile Selanik yöresini, biri doğudaki, diğeri batıdaki [olmak üzere], ikiye böldükten sonra, sonunda, bizim güney denizimize [2] dökülür (Anna, 1996: 35-36).

Açık.5. Bu, aslında, ilkçağda Hellenler öncesi dönemden kalma bir addır ve Anadolu’da da benzeri vardır. Açık.1. Anna'da Mysia geçiyor. Açık.2. İstanbul’a göre güneyde kalan denize, Ege Denizi’ne dökülüyor.

Çıkarım C: Bu olay, 1079’da olmuş olmalıdır. Umar, açık.5’de Vardar ırmağı, Anadolu’da da bulunuyor der. Anna ise Mysia’ya komşu dağların yücelerinden çıkar ve bizim güney denizimize dökülür der. Mysia, Uluborlu ile Yalvaç arasındaki bölgedir. Barla dağının adı Mysia Olympos (Anna, 1996: 460-461).

Vardar ırmağı ise Sultan dağlarından çıkarak, önce kuzey-güney yönü, sonra batı yönünde aktıktan sonra iki göl arasındaki ırmağa dökülür. Daha sonra da Eğirdir Gölü, yâni güney denizine dökülür.

Eğirdir Gölü ayağı Akdeniz’e döküldüğü için, güneyimizde denilen deniz, Akdeniz de olabilir.  Buradan Hoyran tarafı Selânik, Şarkîkaraağaç tarafı Berroia demektir. Vardar ırmağının Popa çayı olma ihtimali de vardır ki, buna göre Kemer Boğazı’nın şarkı Berroia, garbı Selânik olur.

***

D. İlhan onun niyetini sezdi; ondan önce, gölün girişini [içeridekilere göre çıkışı], keza ırmak üzerindeki köprüyü [2] tuttu; bu yerde eskiden [Constantinus'un anası] Ermiş Helena tarafından [oğlu] Büyük Constantinus onuruna yaptırılmış bir kilise vardı; köprünün hala taşıdığı ad [Helena Köprüsü] buradan gelir [3] (Anna, 1996: 208).

Açık.2. Köprü, göl ile deniz arasında suyolu işlevi de gören kanalın gölden çıktığı yerin çok yakınında idi. Şimdiki ana yolun, göl kuzeybatı ucunu dönüp doğuya (Bursa yönüne) kıvrılırken o ırmak/ kanal'ı aştığı yerin biraz doğu ilerisinde önemsiz kalıntıları suyun içinde görülür.

Osman Gazi, Ulubat Tekfuru ile barış andlaşması yaparken, bu köprüden geçmemeyi üstlenmişti; Osman Oğulları tüm Anadolu’ya egemen olduktan sonra bile bu and'a bağlı kaldılar ve oraya gelince, ırmak/ kanal'dan karşıya, köprü üzerinden geçmediler, kayıkla geçtiler.

"O zamandan bu zamana kadar Osman Oğulları bu ahd'i bozmayarak Ulubat köprüsünden geçmezler, sudan kayıkla geçerler" (Neşri).

Sultan 1. Murat ile Düzmece Mustafa denen Mustafa Çelebi'nin ordularının, biri bir yanda diğeri öte yanda, karşı karşıya geldiği köprü de, bu köprüdür.

Açık.3. İşte orası çok kuşkulu. İzmit Körfezinde kuzey kıyı ile güney kıyı arasında karşıdan karşıya geçişin güney iskelesinde bulunan kentçiğe de, kenti kuran Justinianus'un, aynı Helena dolayısiyle Helenopolis adını verdiği sanılır.

Oysa Elana (Rum ağzında: Helana/ Helena/ Helene) Luwi/ Pelasgos dilinde "Boğaz'sal, Geçitsel" demektir (Troia destanındaki güzel Helena'nın adı aslında, "Boğazdaki kadın"ı kasdediyor).

Helenopolis kentlerinin adı gerçekte onların bir boğaz, geçit yeri ile bağlantısına işaret eder.

Konu, Türkiye’deki Tarihsel Adlar kitabımda (İnkılap Kitabevi, İstanbul 1993) ilgili adların açıklanması sırasında tartışılmıştır.

Ulubat Gölüyle deniz arasında su geçidi. Boğaz işlevinde olan bu ırmak/kanal üzerinde bulunan köprüye Helena köprüsü denmesi kanımca besbelli ki o geçide Elana denmesinden kaynaklanıyordu; yani bu köprü adı, "Geçitsel (suyolunun) köprüsü" demeye geliyordu.

Sözünü ettiğim kitabı yazma öncesinde, Tarih ve Toplum Dergisinde dizi halinde yayınlanan üç inceleme yazısında, içinde Ela/İla sözcüğünün geçtiği tam 52 adı inceleyerek ve tümevarım yoluyla, bu sözcüğün Luwi/ Pelasgos dilinde "Boğaz, geçit" anlamına geldiğini ortaya koymuştum. Anna'daki bu bölüm o zaman dikkatimi çekmemiş; çekmiş olsaydı Helena Köprüsü’nü de 53. örnek olarak değerlendirirdim.

Çıkarım D: Bu olay, 1086 ve Kutalmışoğlu Süleymanşah’ın ölüm haberi, henüz Kemer Boğazı civarına ulaşmadan olmuş olmalıdır. Çünkü İlhan, Bizans’ın ikinci saldırısında Bizans’a teslim ile Hıristiyan olmuştur (Anna, 1996: 209).

Bu olayda geçen ırmak, Kemer Boğazı ve iki göl arasındaki ırmaktır. Bu ırmak için daha önce Almyros ve Halys denildiğini gördük. Bazen de Euros denilir (Anna, 1996: 211-212).

Aynı ırmak Akropolites’te Ebros geçer (Akropolites, 2008: 35, 49-51 vd.). Merhum Umar, Euros ve Ebros için Meriç demiştir ki, yanlıştır.

Dikkatli bakılırsa Euros’un Oyro, Ebros’un da Evro olduğu görülecektir ki, her ikisi de Avrupa ırmağı demektir. Pahimeris ise aynı ırmak için Boğazın Asia (Asya) ırmağı der (Pahimeris, 2009: 80).

Bir ırmak, hem Avrupa, hem de Asya adını alabiliyorsa, bu ırmak hudutta demektir ki, tarih boyunca Yunan ile Suriye, Roma ile Emevi ve Abbasi, Bizans ile Selçuklu arasında hudut olmuştur. Bu nehrin bir adı da el-Battâl olup, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında hudut olarak zikredilir (İbn Said el-Mağribî, Pol Vittek, 1999: 2).

Neşrî, doğru değildir. Umar, bu ırmağı Ulubat Gölü ile Marmara Denizi arasındaki ırmak anlamıştır. Anna’da zikredilen göl, Hoyran Gölü, ırmak ise iki göl arasındaki ırmaktır.

Anna’nın deniz dediği Eski Eğirdir Gölü’dür; köprü ise Kemer Boğazı’nda Anayol’un (Kıral Yolu) üzerinden geçtiği ırmak üzerindeki ünlü köprü olup, Yenice Köyü Köprüsü, Helena Köprüsü, Pontogefura ve Zompos gibi adları var.

Umar’ın izahına göre Helena Köprüsü, Boğaz Köprüsü demektir ve doğrudur. Pontogefura, Beşköprü değil, boğaz köprüsü demektir. Lopadion köprüsü. Pithekas yanındaki köprü ve Çeşnigir köprüsü de aynı köprüdür.

Merhum Umar, açık.3’te Boğaz hakkında çok mühim açıklamalar yapmıştır ki, buna göre Troia savaşının Kemer Boğazı bölgesinde yapıldığına dair büyük işaretler olup, 17.04.2023 tarihli DikGazete’deki makalemde bunu ispat ettim.

***

E. “(İskitler) Böylece [1090] İpsala'dan ayrılıp Taurokomos'u [5] işgal ettiler; kışı, komşu hisarları talan ederek, orada geçirdiler (Anna, 1996: 227). Açık.5. Tauro-komos, Hellen dilinde, “Boğa-şenliği" demek.

Bu ileride de göreceğimiz üzere, bir dağ geçidinin adıdır; dağ geçidinin dibinde bir ova vardır ve ovadan da çay geçer. Geçidin yerini belirleyemedim.

Çıkarım E: Umar’ın açıklamasına göre bu olay 1090’da oldu; bir yıl sonra, 29 Nisan 1091 tarihinde de, Kemer Boğazı’nın sekiz bm güneyi ile Barla önünde ünlü Lebounion (Küçük Aslan) savaşı yapılacak, Peçenekler büyük bir yenilgi alacak ve Çaka Bey, kurtulabilen Peçenekleri tekneleriyle Eğirdir Gölü’ndeki (Uz/Oğuz Gölü) adalara taşıyacaktır.  

Taurokomos, Kemer Boğazı ve Yenice Derbendi’dir. Filhakika Yenice Derbendi’nin güney kıyısından Marsias (Maziye) suyu (Bigadiç nehri) akar. Bu ırmağın aktığı ovanın adı Mercü Hüseyin (Battâl Gâzî) ovasıdır ve Umar’ın izahına birebir uyar.

Taurokomos, Toros (Tauros) Geçidi demektir ki, Kemer Boğazı’nın bulunduğu dağlar için Toros Dirseği denilir. Umar, Tauros için “boğa” derse de, Sevan Nişanyan Süryanca “dağ” der; Sevan Bey doğru olmalıdır.

İpsala (Kipsalla) denilen kent ise, Kemer Boğazı’nın 13 bm şarkındaki “İp” Kuyusu denin mevkidedir.

Kelenai’nin sikke ve kitâbelerde Zeus Keleneus yazılışı (Remsi, 1960: 409), Kelene’nin Kemer Boğazı’nda bulunuşu, Kelene-Helene benzerliği ve Kelena için K(uwa)-Ela, “Güzel-Geçit' anlamına bakınca, Kelene ve Helene başlangıçta aynı ve Truva savaşına işaret eden “Boğazdaki kadın” anlamı da olabilir (Anna, 1996: 481, açık.1). 

Sonuç

Tarihimize büyük emek veren, birçok kaynak eseri dilimize çeviren, birçok telif eser üreten Prof. Bilge Umar’ı büyük bir saygıyla anıyorum. Tabii bu arada Arkeoloji ve Sanat Yayınları’na da teşekkür etmeyi kendime bir borç biliyorum. O’nun çevirileri olmasaydı, Bizans-Selçuklu ve Bizans-Peçenek mücadelesinin vukû bulduğu coğrafyayı asla tesbit edemezdim.

Merhum, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi bilemediği için izahlarında hatalar yapmasına rağmen, araziye uymayan olaylara itiraz etmekten geri kalmamıştır.

O’nun itirazları ve yorumları bizim ayıkmamıza ve doğru kabul edilen birçok şehrin yerine şüpheyle bakmamıza sebep olmuştur.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com 

Kaynaklar

Akropolites, Georgios (2008): Vekayinâme, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Attaleiates, Mikhael (2008): Tarih, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Bryennios, Nikeforos (2008): Tarihin Özü, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Günal, Zerrin (2023): Uc Savaşçıları (Uc Türkmenleri, Akritai, Anadolu Sultanları, Ümerâ ve Beyler), Urzeni-İstanbul.

Herodotos (2015): Herodot Tarihi, Çeviri: Müntekim Özkan, Sunan Azra Erhat, Remzi Kitabevi-11. Baskı-İstanbul.

Pahimeris (Pachymeres), Georges (2009): Bizanslı Gözüyle Türkler, Çeviri: İlcan Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat-İstanbul.

Remsi (Ramsay, WM) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Zonaras, Ionnes (2008): Tarihlerin Özeti, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

.

-Prof. Bilge Umar, son yolculuğuna İzmir'den uğurlandı... 

8 Temmuz Cumartesi günü, 87 yaşında vefat eden Prof. Dr. Bilge Umar’ın cenazesi, İzmir, Alsancak’taki Hocazade Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Soğukkuyu Mezarlığı’nda defnedildi.

 

Prof. Dr. Bilge Umar kimdir?

30 Mart 1936, Karşıyaka, İzmir doğumlu Bilge Umar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1958) mezunu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul - İcra İflas Hukuku kürsüsünde asistan olarak göreve başladı. İÜ Hukuk Fakültesinde “Türk İcra-İflas Hukukunda İptal Davası” adlı tez ile (1962) doktora yaptı, “İspat Yükü” adlı çalışmasıyla 1967’de doçent oldu.

Öğretim üyeliğini, İzmir İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nde sürdüren Bilge Umar, burada 1970’de profesör, 1974’te ise kürsü başkanı oldu. 1984 yılında üniversiteden ayrılarak hukuk danışmanlığı ve avukatlık yapmaya başladı. Daha sonra Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü başkanlığı görevinde bulundu.

Eserleri:

İzmir’de Yunanlıların Son Günleri (1974), Ionia (1979), Aiolis (1980), Lydia (1981), Türkiye Halkının İlkçağ Tarihi (2 cilt, 1982, 1984), Phrygia (1982), Troas (1983), Myssia (1984), Trakya (1986), Btynia (1987), Paphlagonia (1988), Türkiye’de Tarihsel Anıtlar (1995), Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi / Türkiye Türkleri Ulusunun Oluşması (1998), Kilikia (2000), Yunanlılar ve Anadolu Rumlarının Anlatımıyla İzmir Savaşı (2002), Karia (2005).

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzun Mehaz Neuchâtel Kantonundaki Tatbikatı (1967), İcra ve İflas Hukukunun Tarihi Gelişmesi ve Genel Teorisi (1973), Türk Kalkınma Hukuku (1976), Eski Eserler Hukuku (A. Çilingiroğlu ile, 1990).

dikGAZETE.com

...