Şablon

Şablon

Şablon

Küçükken görme engelli arkadaşımı anlayabilmek için evde gözlerimi kapatarak dolaşırdım; küçük parmaklar, dirsekler sehpa köşelerine ve kapı kollarına nasıl çarpar o zaman öğrendim...

Bugün aç bırakılan Gazzelileri anlamak için yemek yememek istedim; gözlerim karardı ölüyorum sandım ama sonra bir şeyler yedim ve fark ettim ki sosyal medyada onları daha iyi savunuyorum yani bunun için yemeğe ihtiyacım var.

Tuhaf bir şeyden bahsediyorum değil mi; bu söylediklerime ne gerek var!

Öldürülmüş çocuğuna sarılan bir annenin feryadına bakarken un çuvalının hemen yanından kanı süzülen gencin son bakışına bakarken “bu görüntüye de bakmayayım” deyip, hızlıca kaydırırken, duadan başka bir şey elimizden gelmezken...

Günlerdir süren yangınlarımız bizim yangınlarımız, yitip giden canlar, ekosistemimiz, “bir günde bu kadar yangın nasıl olur” sorularının cevabı yokken şiire vakit mi kalır ruh mu yeter?

Ruhumuz kayıp nicedir...

Ne yaptığını bilmez bir halde yaşayıp gidiyormuşuz gibi, sanki tüm stratejiler bitti, tüm cevaplar tükendi, tüm biten şeylerin bizle ilgisi yok sanki ve bir o kadar da bizim...

Bir yerde yanılıyor, zalimleşiyoruz demiyorum; hala insanız ama bir yerde yanılıyoruz, bir yerde varız, bir yerde yokuz, bir yerde sahteyiz, bir yerde gerçeğiz, sabit bir yerimiz yok, şekil almalarımız su üstüne yazı yazan bir kalem gibi…

Günlük, ani planımızı bozmayan, aksaklığa mahal vermeyecek kadar gerçek...

Yorgunuz.

Bu ‘Çağ'da kuyruğu dik tutmak, bağlantı kurmak, gerçek yaralarını, gerçek kabuklarını, gerçek rüyalarını, gerçek hayallerini aynı kâsede birleştirmekten yorgunuz; olmuyor çünkü.

Allah'ım bize biraz yağmur

Bize biraz umut, biraz feraset, biraz secde, bize biraz gerçek lazım…

Başkasının ölümü bir taziye mesajı çünkü.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

...