Sloganlarla yaşama kültürü

Sosyal medyada birkaç gündür şeriat üzerine kavramsal bilgiden yoksun, son derece ezberci ve solcuların da zararına olacak şekilde abuk sabuk paylaşımlar yapılıyor. 

Bu saçmalığı eleştiren aklı başında bir solcu da ne yazık ki göremedim. 

Kahrolsun Şeriat” demenin dahi ne anlama geldiğini bilmeyen, günlerdir sloganlar dışında mevcut sorunlar konusunda reel yorumlar yapamayan sayısız solcu ve milliyetçi kesimler de boş yere İslamcılara laf atıyorlar. 

Onların reel politik sığlığı ve politik entelektüel zaafları böyle zamanlarda her daim nüksediyor.

Öyle anlaşılıyor ki yakın gelecekte seçimleri hasbelkader kazansalar dahi mevcut siyasal akımlar sorun üretme konusunda birbirlerine fark atacaklar. 

Kahrolsun İsrail!.. Kahrolsun faşizm!.. Kahrolsun feminizm!..” vs. demek de doğru değildir.

Terminoloji bilmeden veya sırf bir şeyleri eleştirmek için slogan üretmek cehalet göstergesidir. 

Ne yazık ki sloganlardan öteye gidemeyen birçok nesil, zihnen uyuşturuluyor, yönlendiriliyor.

Böylece hiçbir siyasal akım ve parti, stratejik olaylar, olgular hakkında ayağı yere sağlam basan politikalar üretemiyor. 

Hep bir ayrıştırma ve dar görüşlülük, siyasi partilerin hemen hemen hepsine ayrı ayrı yapışmış durumda.

Afganistan’daki kadınların burka giymesi, tecavüze uğraması veya öldürülmesi yine günlerdir kadın örgütleri başta olmak üzere sosyal medyanın gündeminde.

Temel insan haklarına aykırı her türlü tavrı şiddetle telin ediyorum.

Kadına, çocuğa şiddet ve tecavüzde batı ile doğu arasında fark yok. 

Doğu yapınca gerici, yobaz; Batı yapınca modern ve yenilikçi olması ve hatta özgürlükçü olması ise yadırgadığım bir durumdur. 

Her nerede olursa olsun kadına, çocuğa, yaşlıya yapılan kötü muamelede etik davranmak zorundayız.

Doğudan (geri kalmış ülkelerden) kaçırılan binlerce çocuk, Batıda eğlence ortamlarında tecavüz ve kötü muamele görüyor. 

Porno sektöründe kullanıldıklarını belirtmeye bile gerek yok!

Ülkemizde de durum çok farklı değil. 18 yaşını doldurmamış birçok genç, çeşitli sebeplerle bekâretini kaybediyor. 

Severek evlense bu tecavüz kanunlarımıza göre suç; lakin sevgili hayatı içinde olsa bu doğal, olağan bir durum kabul ediliyor. 

Elbette ki hangi yaşta olursa olsun birey özgür olmalıdır. Lakin çoğunluğu tecavüzle başlayan bu kötü muamele sonrasında ne yazık ki genç kızlarımız intihar ediyor. 

Bir başka ülkeyi, halkı eleştirmeden evvel kendi sokağımıza veya özendiğimiz sokaklara bakmamızda fayda var.

Sloganlarla yaşamaya alışan ve bu kültürü bir yaşam biçimi haline getiren elbette ki dar görüşlü olmaya mahkûmdur.

Sığındığı özel alanından slogan atmaya devam eder ve kendi mahallesinden bihaber yaşamaktan da gurur duyar!

Her ne konuda olursa olsun objektif bakış açısıyla doğruya doğru diyebilen aynı zamanda yanlışa da yanlış diyebilir. 

Kendi mahallesinin yanlışını kılıflara sarıp, yokmuş gibi davrananın başka bir mahallede gördüğü kötülüğü kategorize etmesi kendisini aldatmanın, kendisini avutmanın bir yöntemidir. 

Doğudaki bazı kadınlar şeriat altında dehşet sıkıntılar içindedir, doğrudur. Bu sıkıntıyı yaşamaları ‘Şeriat’ yüzünden değildir. Batıdaki bazı kadınlar da benzer kaderi yaşamaktadır.

Kadınları giyim kuşamları başta olmak üzere sınıflandırmak ve bu sözde kriterlere göre onlar hakkında hüküm ve yargıda bulunmak da doğru değildir. 

Sosyal medyada açık ve kapalı kadınlar üzerinden bu minvalde yorumda bulunmak ve bu yorum neticesinde bir yargıya varmak da her şeyden önce insanların temel haklarına müdahaledir. 

İnsana saygı duymayan, ötekileştiren, sınıflandıran, ayrıştıran, bölen, yok sayan zihniyetler dünyanın her yerinde vardır. 

Laik ülkelerde de insan hakları ihlalleri vardır, liberal ülkelerde de benzer ihlalleri gözlemlemek mümkündür.

Solcular ve Kemalistler, “Kahrolsun Şeriat” sloganı atmaya devam edebilirler. Hatta Atatürk resmi paylaşarak, son derece nefis güzellemeler de paylaşabilirler. 

Atatürk olmasaydı…” ile başlayan sayısız cümle de kurabilirler. 

Herkes özgürdür. Yeter ki kendi mahallelerini de görebilsinler.

Siyasal İslamcılar da “Kahrolsun İsrail” diyebilirler.

Onlar da kendi mahallelerinde ne olup bitiyor bilsinler yeter ki.

Kendine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmasın yeter ki…

Slogan atmanın faydasız olduğunu, çalışmanın ve üretmenin sonucunda çözüme ulaşmanın daha kıymetli olduğunu bilenlerin çoğalması ümidiyle. 

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com

...