- 08-08-2018 09:18
- 778
"DOLAR, AVRO..." başlığı altındaki yazısında Emin Pazarcı, döviz kurundaki ani yükselmenin sebeplerine ve bu durum karşısında birilerinin nasıl keyiflendiğine dikkat çekerken bu tiplerin bir ileriki aşamada “Bırakın bu anlamsız direnmeyi, teslim olun, verin kapının anahtarlarını, girsinler içeri ve ülkeyi onlar yönetsinler” diyeceklerine de dikkat çekti...
"Topyekûn millet olarak saldırı altındayız aslında. Dövizdeki her kıpırdanma bizi vuruyor. Alım gücümüzü, refahımızı etkiliyor. Bakıyorsunuz, bazıları da zil takıp oynuyor! "
Yükselen döviz karşısında "Ekonomik bir gerekçe" gösteremeyen bazı uzmanların nasıl saçmaladıklarına işaret ederek başladığı yazısında, daha sonra "zilliler"deki havaya da değindi, örnekler verdi ama aynı zilli takımın, yakın geçmişte "Sezer ve Ecevit arasında Anayasa Kitapçığı fırlatılması sonucu oluşan kriz" döneminde ise bu söylemin onda birini bile dile getiremediklerine hiç girmeden "Kurtuluş Savaşı" örneği ile "bazı bilinenler"i hatırlattı...
İşte yazısı
:
Evet, döviz yükseliyor, hem de garip bir şekilde yükseliyor.
Üstelik, ekonomik bir gerekçe gösteren de yok. Sözde “uzman” dediğimiz insanların yaptıkları açıklamalarda da görünüyor bu zaten.
Her biri farklı bir sebep ortaya koyuyor…
Gariptir, CHP adına açıklamalar yapıp, döviz kurundaki yükselmeleri Başkanlık Sistemi’ne bağlayanlar bile var.
Aslında yapılan bütün açıklamalar yaşananların ekonomik değil, spekülatif ve psikolojik olduğunu gösteriyor.
Bir laf kalabalığıdır sürüp gidiyor:
Türkiye zaman zaman bazı tedbirler alıyor, adımlar atıyor.
Bazı çevreler bütün bunlara da mutlaka bir kulp buluyor.
Vay efendim atılan adımları piyasa şöyle algılamış! Vay efendim piyasalar böyle tepki vermiş! “Piyasa Hazretlerinin” peşine takılmış gidiyorlar…
İşte böyle garip bir tablo içindeyiz günlerdir.
***
EKONOMİST OLMAYA GEREK YOK!... GÖSTERGELERİ ALT ALTA KOYUN YETER...
Bu yaşananlar, Türkiye’ye yönelik ekonomik bir saldırıdır aslında.
Bunu görmek için ekonomist olmaya da gerek yok.
Evde aile bütçesini düzenleyen herkes gerekli tespiti yapabilir.
Göstergeleri alt alta koyun yeter.
Tablo daha ilk bakışta net olarak ortaya çıkacaktır.
Zaman zaman en üst düzeyde de dillendiriliyor zaten.
Devlet Başkanı Erdoğan, 100 Günlük Eylem Planı’nı açıklarken gerekenleri söyledi.
Vatandaştan, yastık altındaki döviz ve altınları T.L’ye çevirerek “milli duruşunu göstermesini” boşuna istemedi! “Türkiye bu ekonomik savaşı da kazanacak” sözlerini durup dururken sarf etmedi!
Gezi Olaylarından bu yana sürüyor saldırılar.
Doğu ve Güneydoğu’da hendek kazarak planlanan kalkışma, Türkiye’yi Suriye’den kuşatma çabaları ve 15 Temmuz Darbe Girişimi neyse, bugün Türk Ekonomisine yönelen saldırılar da odur!
Hepsinin hedefi aynı…
Tamamı Türkiye’ye diz çöktürmek için sergileniyor.
Bu ülkenin milli duruşunu kırmak için ne gerekiyorsa o yapılıyor.
Hangi araca gerek duyuluyorsa, o araç piyasaya sürülüyor.
Bunu görmeyen, ya da görmemek için direnen sözde “ekonomistlerin” diplomalarını iptal etmek lazım.
***
"ERDOĞAN SIKINTIYA GİRSİN DE NE OLURSA OLSUN" HAVASINDALAR!..
Topyekûn millet olarak saldırı altındayız aslında. Dövizdeki her kıpırdanma bizi vuruyor. Alım gücümüzü, refahımızı etkiliyor.
Bakıyorsunuz, bazıları da zil takıp oynuyor!
Her yerde görebilirsiniz onları.
Sosyal medyadan siyasete, köşe yazarlarından akademisyenlere kadar geniş bir çevreye yayılmışlar.
Dövizin her kıpırdanışında zafer çığlıkları atıyorlar.
Zevk içinde ellerini ovuşturuyorlar.
Milletin canı yandıkça, onlar mutlu oluyorlar.
Hastalıklı bir ruh hali içindeler.
“Erdoğan sıkıntıya girsin de ne olursa olsun” havasındalar.
İçine düştükleri kin ve nefret o kadar kronik ki, boyunlarını giyotine uzatacak hale gelmişler.
Tarlalarını başkalarının sürmesine razılar. Bu ülke topraklarının emperyalist güçler tarafından parsellenmesini isteyecek kadar dengelerini yitirmişler.
Artık saklamıyorlar da bunu…
Attıkları sevinç naraları, milletin kulaklarını iyice tırmalıyor!
***
MADURO'YA SUİKAST TEŞEBBÜSÜ BİLE ERDOĞAN DÜŞMANLIKLARINI PEKİŞTİRİYOR!..
Sebebe değil, sonuca bakıyor hepsi.
“Ne, neden, niçin?” sorularını sormak işlerine gelmiyor. Adeta bir sele kapılmış, dengesizce sürüklenip duruyorlar…
Venezuela’da Devlet Başkanı Maduro’ya suikast teşebbüsünde bulunuluyor.
Maduro, Erdoğan’ın dostu diye darbe şakşakçılığına soyunuyorlar.
Ülkeye yönelen sistemli ABD saldırılarını görmeyip, “Venezuela’daki enflasyon şu kadar, Maduro ülkeyi ne hale getirdi” türünden paylaşımlar yapıyorlar.
Böyle giderse, bir aşama daha ilerisinde herhalde “Bırakın bu anlamsız direnmeyi, teslim olun, verin kapının anahtarlarını, girsinler içeri ve ülkeyi onlar yönetsinler”diyecekler.
Sakın abarttığımı söylemeyin…
Bu ülke Milli Kurtuluş Savaşı verirken, manda ve himayeyi savunalar yok muydu?
Bugün de sanki tarih tekerrür ediyor gibi!
Emin Pazarcı, Akşam -8 Ağustos 2018, Çarşamba-
.
Yazıda bazı siyahlaştırma ve az sayıda paragraf atlatma ile ara başlıklar bize aittir.
dikGAZETE.com