Türkiye - ABD müttefikliği ve dünya dengeleri

Devletimiz uzun yıllardan beri ABD’nin stratejik müttefikidir. 

ABD ile iyi ilişkiler kurmak, devletimizin menfaati gereğidir! ABD, ilk bakışta devlet gibi görünse de aslında büyük sermaye şirketlerinin birleşimi bir anonim şirkettir. Bir başka ifade ile söylemek gerekirse; Amerika’yı, sadece başkanı değil şirketleri de yönetir. 

Bu cümlenin geniş anlamı ise; dünyayı yöneten güç sermayedir. 

Huzur ve refah istiyorsan sermayeye çatmayacaksın! O senin kuyruğuna da bassa, boğazını da sıksa sen ses etmeyeceksin! 

Ülkemiz işte bu şartlar altında ABD ile derin ilişkiler kurmaya devam etti. Lakin devir değişti ve politik dengeler devletimizin elini güçlendirdi. 

Son gelişmeler gösterdi ki ABD bizi hedef tahtasına oturttu ve av yapmaya karar verdi. Bunu daha önce de çeşitli vesilelerle ülkemizi hizaya getirmek için (ölümü gösterip sıtmaya razı ederek) yapmışlardı. 

Ülkemiz içerisine yerleştirdiği adamları vasıtasıyla iliğimizi - kemiğimizi çok defa sömürmüştü. 

FETÖ hamlesiyle güçsüz düşürmeye çalıştıkları devletimiz bu süreçten daha da güçlenerek çıktı. 

S-400 meselesi, ABD’nin kendi ayağına kurşun sıkmasının bir sonucuydu ve devletimiz, kararlı duruş sergileyerek Rusya’dan aldığı S-400’lerle dünya dengelerini değiştirecek rasyonel bir adım attı.

ABD, devletimize karşı yaptırım uygulama kararını bundan sonra kolaylıkla alamayacaktır. Bunu daha önce farklı mecralarda söylemiştim. ABD’nin devletimize uygulayacağı en ufak yaptırım, devletimizin Çin ve Rusya ile birlikteliğini perçinleyecektir.

Suriye meselesinde ABD ile Rusya arasında denge politikası yürütüyoruz. 

ABD her ne kadar bizi oyalamış olsa da devletimiz sabırlı hareket etti, ediyor. Lakin ABD, devletimizi daha fazla oyalayamaz. 

Hele bir de yaptırım uygulama gafletine hiç düşemez. 

ABD, İran konusunda devletimize muhtaçtır. 

ABD, devletimizi karşısına alırsa İslam coğrafyasından çekilmek zorunda kalır. Fayda-maliyet analizini yaparlarsa zaten düşmanlığın sonucunda zararlı çıkacaklarını Pentagon yetkililerinin anlaması gerekiyor. 

Akdeniz’de sular ısınırken kazanda olan sadece ABD değildir.

Kazanın kepçesini ise devletimiz tutmaktadır. 

ABD, devletimizle müttefik olmaya devam edecekse üzerimizdeki kur ve faiz baskısını kırmak durumundadır.

Devletimizi bu şekilde sıkıştırmaya devam ederlerse yine kendileri zararlı çıkacaktır.

Sıcak para ülkemize girmek durumundadır! 

Devletimizi küçük düşürmek, zor duruma düşürmek isteyenler “Türkiye’siz” hiçbir şey yapamayacaklarını acilen görseler iyi olur. Aksi halde kendi aralarındaki savaş her geçen gün büyürken ‘tarafsız kalsa dahi devletimiz’ önemli bir aktördür ve müttefik olmayı bizimle kim başarırsa savaşın galibi o olacaktır. 

Devletimizin gücünü kabullenin ve bizim çizeceğimiz sınırlara saygı duyun. 

Kazan-kazan politikasında bizim yanımızda kim olursa o güçlenirken diğerleri çürüyüp gidecektir.

Devletimiz, yakın zamanda Suriye’de Fırat’ın doğusunda veya batısında ciddi bir harekât başlatacaktır ve ‘güvenli bölge’ konusunda istediğini bir an evvel yapmak zorundadır.

Sermaye grupları, hesap hatası yaparak ülkemize epeyce bir avans hesabı açtılar. 

Biz de bu avansın bir kısmını Suriye’de harcamaya başladık ve Irak içinde bir miktar avansımız halen varlığını devam ettiriyor.

Avansımızı çarçur etmeden son kuruşuna kadar harcayacağımız ‘yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ ölçüsünde bilinen bir gerçektir. 

Devlet hafızamız bu konuda oldukça iyi birikime sahiptir ve avansı harcama biçimimize de bakarak sermaye gruplarının avansını çok tatlı bir zevkle harcadığımız da doğrudur.

Devletimiz dış politikada son yıllar göz önüne alındığı zaman planlı ve hesaplı hareket etmektedir. İç politikada geçen hafta yaşanan gelişmeler de daha önce dile getirdiğimiz ‘Türkiye İttifakı’na dair adımların atıldığının göstergesidir. 

Her ne kadar AYM başta olmak üzere toplumda yankı bulan, tepki çeken gelişmelerin bütünün birer parçası olduğu kanaatindeyim. Bugün bu durum, tam anlaşılamasa da zamanla ‘parça bütün analizi’ yapanlar olacaktır. Hiçbir şey sebepsiz değildir. 

Yakın orta gelecekte ekonomik anlamda rahatlamanın olabileceğini, faizlerin ve enflasyonun düşüş seyrini devam ettireceğini öngörmek mümkündür. 

Tabi yapısal reformlar ara vermeden acilen yapılmalıdır. 

Süper ligde mücadele etmenin belli sıkıntıları olduğu gibi heyecanları da olacaktır. 

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @leyli_serd , @dikgazete

...