TRT Genel Müdürü Sobacı: Sosyal medyanın ön plana çıkmasıyla aslında gerçeklikle bağımız kopuyor

TRT Genel Müdürü Sobacı: Sosyal medyanın ön plana çıkmasıyla aslında gerçeklikle bağımız kopuyor

TRT Genel Müdürü Sobacı, "Gazze'deki soykırım çerçevesinde, birçok toplumda, bir farkındalık yükselse de yine de bu acıyı, bu gerçekliği görmemeye çalışmak var. Sosyal medyanın ön plana çıkmasıyla aslında gerçeklikle bağımız kopuyor" dedi

Bursa

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, Türkiye'nin krizlere ve algı operasyonlarına meydan okuyan tek devlet olduğunu, dezenformasyonun ve tahrif edilmiş iletişimin hüküm sürdüğü bir dünyada, bir kamu yayıncısı olarak, TRT'nin Türkiye'nin sesini duyurmak, hakkını, iddiasını, sözünü farklı coğrafyalara ulaştırmak içi çalıştığını ifade etti.

Bursa Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde "Dijital Çağda Dezenformasyon ve Kamu Yayıncılığı" konulu açılış dersini veren Sobacı, lisans öğrencisi, araştırma görevlisi, doktora ve profesörlükte yaklaşık 20 yılının geçtiği üniversitede yeniden bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Sobacı, küresel sistemin dünyadaki kültürel çeşitliliğe neredeyse savaş açmışçasına tek bir kültürün egemen olması için kültürsüzleştirme politikası uyguladığını söyledi.

Palyatif toplumda, bireylerin acı görmek istemediğini vurgulayan Sobacı, "Toplum, tüm olumsuzluklardan sıyrılarak, o olumsuzlukları bertaraf ederek olumluluk toplumu olmak istiyor. Hatta bu dönemde psikoloji disiplini, olumluluk, mutluluk ideolojisine hizmet eder hale geliyor. Son dönemlerde gündelik hayatta kullandığımız, duyduğumuz spot ifadelerden biri; 'Evrene olumlu enerji verelim.' Mutluluk ideolojisine hizmet eder şekilde psikoloji disiplini de aslında hep bunu telkin ediyor, bu duyguyu, bu motivasyonu topluma, bireylere vermeye çalışıyor." diye konuştu.

"Yalan ile hakikatin karışması değil, hakikatin kendisine olan inancın kaybolması"

Sobacı, palyatif toplumun aslında bir beğeni toplumu olduğuna dikkati çekti.

Bunun sıcak gelişmelerle ilişkilendirilebileceğini kaydeden Sobacı, şöyle devam etti:

"Son 1 yılda Gazze'de yaşanan soykırım çerçevesinde, birçok toplumda, birçok devlette özellikle toplum, halk düzeyinde bir farkındalık yükselse de yine de birçok devlette, toplumun birçok kesiminde bu acıyı, bu gerçekliği görmemeye çalışmak, hak vermemeye çalışmak var. Çünkü acı görmek istemiyoruz. Sosyal medyanın ön plana çıkmasıyla aslında gerçeklikle bağımız kopuyor. Palyatif toplumda bir hakikat anestezisi yaşanıyor. Yani sosyal medyadan sahte haberlere o kadar maruz kalıyoruz ki gerçeklikle ilişkimiz kopuyor ve deyim yerindeyse hakikate ilişkin bir duyu yitimi, hissizleşme, kör olma hali yaşıyoruz."

Yalan ile hakikatin karışması değil, hakikatin kendisine olan inancın kaybolması durumunun yaşandığını vurgulayan Sobacı, "O derece bir hissizleşme, hakikate karşı kör olma. Gazze, soykırım hakikatine karşı hissiz olma. Dolayısıyla bunları görebilirsek niye belgesel yaptığımızı, TRT World'ün niye 'Kutsal İşgal' belgeselini yaptığını daha iyi anlamlandırabiliriz." ifadesini kullandı.

Mehmet Zahid Sobacı, küresel sistemin sorunların, zafiyetlerin üstünü örtmek, insani krizleri olağanlaştırmak, sisteme yeniden meşruiyet kazandırmak için algı operasyonlarına giriştiğini, psikolojik operasyonlara başvurduğunu, dezenformasyon ve manipülasyon faaliyetleri yürüttüğünü anlattı.

Bu dönemi aslında tahrip edilmiş bir iletişimin karakterize ettiğine değinen Sobacı, "Türkiye tam da uluslararası sistemin, küresel sistemin krizlerine neredeyse tek başına meydan okuyan, bu krizlerin semptomlarını, kabiliyetlerini, yetersizliklerini, uluslararası kamuoyuna duyurmaya gayret eden, bunun için mücadele eden tek devlet. O yüzden de daha fazla hedefe konulan, algı operasyonlarına daha fazla maruz kalan bir devlet." dedi.

Sobacı, TRT'nin Türkiye'nin sesini duyurmak, hakkını, iddiasını, sözünü farklı coğrafyalara ulaştırmak amacıyla çaba içinde olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü Türkiye, aslında bu algı operasyonlarına karşı işbirliğini, lider diplomasisini ön plana çıkaran, içeride güven, dışarıda itibar odaklı ve bugün gelinen noktada sadece askeri gücünü kullanan değil, kamu diplomasisini ve yumuşak güç unsurlarını da kullanmayı önceleyen bir bütüncül stratejik iletişim sürdürme çabası içindedir. Bunun tam da merkezinde kamu yayıncısı olarak, TRT yer almaktadır. TRT, bu stratejik iletişim yaklaşımının merkezinde yer alarak, etkin kamu diplomasisine katkı sağlamaya çalışır."

Sobacı, Türkiye'nin ABD'den sonra en çok dizi ihraç eden ülke olduğunu bildirdi.

Dünya genelinde Türk dizilerinin hedef kitlesinin 800 milyonlara ulaştığını vurgulayan Sobacı, "Bugün Türk dizileri ve TRT dizileri, Orta Doğu'dan Latin Amerika'ya kadar birçok ülkeye satılmaktadır. TRT, bugün 110 ülkeye 50'den fazla dilde dizi satmaktadır." bilgisini paylaştı.

Sobacı, TRT dizilerinin ihraç edilmesinin sadece bir para transferi meselesi olmadığını, milli manevi değerlerin, dilin transferi, öğrenilmesi meselesi olduğunu aktardı.

Yükselen bir güç olan Türkiye'nin uyguladığı dış politikayla uyumlu uluslararası yayıncılık yapmak zorunda olduklarını belirten Sobacı, bu yılın sonunda TRT Farsça’nın açılacağını belirtti.

Sobacı, sözlerine şöyle devam etti:

"41 dil ve lehçede yaptığımız web ve radyo yayınlarını dış yayınlar bağlamında daha kaliteli bir noktaya getirmek durumundayız."

BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz tarafından Sobacı'ya hediye takdim edilmesinin ardından Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria'da Filistinlilere karşı gerçekleştirdikleri vahşeti anlatan "Kutsal İşgal" (Holy Redemption) belgeseli gösterildi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...