Ankara
Uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember'in analizine göre, hibrit GES yatırımları sayesinde şebekeye ek yatırım yapılmadan Türkiye'nin güneş kurulu gücü yüzde 35 artabilir, toplam kapasite ise 30 gigavatın üzerine çıkabilir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Ulusal Enerji Planı'na göre Türkiye'nin elektrik talebi 2030'da 455 teravatsaat, 2035'te ise 510 teravatsaate ulaşacak. Bu artışa bağlı olarak talebin 2030'da 17 gigavat, 2035'te ise 27 gigavat yükselmesi bekleniyor. Daha düşük büyüme senaryosunda dahi 2035'e kadar 16 gigavat ilave kapasite ihtiyacı bulunuyor.
????
konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök, "Türkiye'nin 2030 ve 2035 için öngörülen artan enerji talebini karşılamak ve yeşil dönüşümü hızlandırmak için hibrit güneş yatırımlarıyla birlikte geniş bir politika setine ihtiyaç olduğu aşikar." dedi.
Özkök, esnek piyasa mekanizmaları oluşturmanın yatırımların önünü açacağını belirterek, "Hibrit GES yatırımlarıyla birlikte depolama, piyasa teşvikleri, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliğini merkeze alan politikalar eş zamanlı hayata geçirilirse Türkiye, önümüzdeki 10-15 yıl içinde enerji dönüşümünü çok daha hızlı ve güçlü bir şekilde gerçekleştirebilir." diye konuştu.
Enerji depolama sistemlerinin yaygınlaşmasını sağlayacak düzenlemelerin kritik olduğunu vurgulayan Özkök, batarya ve pompaj depolamalı HES'lerin GES ve RES gibi değişken kaynaklardan gelen üretimin daha verimli kullanılmasına imkan verdiğinin altını çizdi.
Hibrit kapasite, tüketim merkezlerine yakın noktalarda arz güvenliğini artırabilir
Özkök, Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda ihtiyaç duyacağı ek elektrik kapasitesinin, mevcut HES ve RES'e entegre edilebilecek hibrit GES yatırımlarıyla karşılanabileceği öngörüsü hakkında, "Güneş üretiminin zirve yaptığı öğle saatlerinde barajlı HES'lerde su tutulabilir, akşam saatlerinde devreye girerek yük eğrisini dengeler. Rüzgarın düşük estiği yaz günlerinde ise güneş üretimi devreye girerek arz açığını kapatır. Hibrit kapasite, özellikle tüketim merkezlerine yakın noktalarda arz güvenliğini artırır." değerlendirmesinde bulundu.
Hibrit tesislerin frekans ve reaktif güç gibi yan hizmetleri destekleyerek şebeke esnekliğine katkı sunduğunu, tesislere ek elektriksel güç tahsis edilmediğini ancak mevcut kapasiteyi destekleyici üretim profili sunduğunu kaydeden Özkök, pompaj depolamalı HES'lerin ise büyük kapasitelerle uzun süreli depolama sağlayarak gündüz fazla üretilen elektriği geceye taşıdığını ve şebekenin istikrarlı çalışmasına katkı verdiğini ifade etti.
Özkök, hibrit santral projelerinin önündeki en büyük engelin kapasite kısıtı olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Santral işletmecilerinin istediği kapasitelerin kamu tarafından verilmemesinin nedenleri daha uygun fiyatlı elektrik üretimine erişim sağlama isteği. Kamunun ve mevcut santral işletmecilerinin ortak hedefine hizmet edecek modeller üzerinde kanun koyucular çalışıyor ve uygun modellerin ivedilikle uygulamaya geçme ihtiyacı olduğunun bütün paydaşlar farkında. Her iki teknolojinin de elektrik şebekesinde hem yük hem de üreteç olarak kullanılabilmesi şebeke esnekliğinin artırılmasına destek verici nitelikte."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com