Devlet mekanizması, kontrolsüz şekilde tavır sergileyemez!

Devlet mekanizması, kontrolsüz şekilde tavır sergileyemez!

Zulmü kimse destekleyemez, ayrıca zulme sessiz kalmak dahi zulme ortak olmak anlamına gelmektedir...

Mesele “Mazlumu korumak kollamak ise insanlık topyekün bu safta durmalıdır” diyerek sözlerimize başlayalım…

Lakin başka bir bakış açısı var ki kesinlikle gözden kaçırılmaması gerekmektedir…

Toplum psikolojisini etkileyen ve yönlendirme kapasitesine sahip olan (mağduriyetler) gelişmeler ve buna bağlı oluşan kötü olaylar karşısında bireylerin kontrolsüz şekilde tavır sergilemesi “yanlışa yanlış ile cevap vermek” çoğu zaman kullanılmaya sebebiyet verdiği gibi dikkatli olunmadığı taktirde, birilerinin ekmeğine yağ sürmek anlamına da gelebilmektedir.

Elbette bireyler için bunun adına “gaza gelmek” veya “kullanılmak” da denilebilir…

Fakat; Devlet mekanizması kontrolsüz şekilde tavır geliştiremez… 

Velev ki devletin sergileyeceği ‘tavır’a etki etmek ve yönlendirmek üzere geliştirilen (zorlama) toplumsal hareketler oluşturulsa dahi, bunun karşısında balansı kurma görevi bürokrasiye ve STK’lara düşmektedir.

Dünya dengelerinin anlık değişme kaydettiği günümüz şartlarında, Ne “gaza gelme” hatasına düşülmeli, ne de “mazlumun hakkına” tecavüz edenlere fırsat verilmemelidir!

Tam da bu noktada balansı kurgulayabilmek için gereken kadim tecrübelere ihtiyaç duyulmakta olunduğunu hatırlatmakla birlikte, yegane savunma aygıtımız ve kutsalımız olan devletin güçlendirilmesi gerektiğini de her daim hatırlatmak elzem bir görevdir.

Adalet, Devlet, Akıl ve Hakkına Kanaat şiarı ile bin yıllar boyunca damıtılarak biriktirilmiş engin tecrübenin, “Çin’in çok çeşitli kültüre aşina yapısından faydalanması” gerekmektedir.

Kadim Türk devletinin, insanlığın huzuru için yaptığı çalışmalarını akamete uğratmak isteyen bir takım fitne odaklarının KARŞI çalışmaları gözlerden kaçmamaktadır.

Buna rağmen de olsa;

Çin devleti acilen; “Algı oyunları üzerinden yönlendirilen cüz-i miktarda aykırı Çinli nüfus zulüm etmiştir” demeli ve ivedi olarak uygulanan yanlışlardan dönülmesini sağlamakla birlikte, suçlulara gerekli cezayı hukuk çerçevesinde vermelidir.

Çin devletinin dikkat etmesi gereken bir diğer konu ise masumların ve samimi inananların, teröristlerden ayrıştırılması konusudur ki bu konu, bir devlet için kurulması gereken en hassas iç ve dış dengedir. 

Bu dengeyi kuramayan yapı, gerçek bir devlet olarak algılanamaz.

Kadim Türk devleti tarafından bakılacak olunursa;

-Başta masumane bir şekilde mazlumun hakkını aramak üzere başlatılması planlanan “Çin devleti, Türkler’e zulüm ediyor” düşüncesi ve başlatılması talep edilen karşı hamlenin, öngörülemediği ve kontrol edilemediği taktirde, uzun bacaklıların (İngilizlerin) komplo ve kışkırtmaları ile birlikte bir Türk-Çin mücadelesine evrilmeyeceğinin garantisini kim verebilir?..

Bu hesabı yapmak elzem olsa gerek.

Daha ileri olasılıkları öngörmek gerekir ise;

-Ortadoğu’da işleri bittiği için çıkartılıp, Çin sınırlarına kaydırılan terör örgütleri üzerinden, Türk Devleti’nin ve dahi isminin terör yapıları ile yan yana getirilme çabaları ile birlikte itibarsızlaştırma çalışmalarına dikkat edilmesi de gerekmektedir.

Gelelim algılar üzerindeki akıl oyunları kısmına…

Görsel medyada öyle şeyler paylaşılıyor ki, kapı komşumuzu bile kendi iç dünyamızda vatan haini olarak düşünmemizi sağlayabilecek şaşırtmaca ve kurgulamalar sayesinde, zihin dünyalarımız sanki hızla akan bir suya kapılmış misali bir yerlere kontrolsüzce akıp gidebilmektedir.

Çin'in “One Belt One Road” (OBOR) “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin dünya ticareti ve tüm dengeleri değiştireceği ve dahi yeni ilişkiler üzerinden tek kutupluluktan çıkartılıp çok kutuplu oluşturulması planlanan dünyada, yine otokontrolü elinde tutmaya gayret eden İngiltere’nin hamleleri görülmekle birlikte, tarafını belirlemeye zorlanan dünya devletleri ve karşı karşıya kaldıkları gerçekler tüm planları alt üst eder vaziyettedir.

Tüm dünya insanları; “Dünya artık o eski dünya değil” diyerek, acı da gelse, bu gerçeği İngiltere’nin yüzüne haykırmak zorundadır… 

Çünkü insanlık savaşlardan ve çatışmalardan kaynaklı tüm kayıplarından büyük zararlar ve acılar çekmektedir…

Türkiye, insanlığa ortak bir gelecek sunma stratejisini hayata geçirmek üzere ciddi yol almıştır demekle birlikte.

En etkili devlet olan başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere diğer tüm dünya devletleri, bu gerçeği bir an önce haykırmalı ve insanlığı birleştirmelidir.

Her kim bu stratejinin öncülüğünü yapar ve başarır ise tarih sayfalarına altın harfler ile adını yazdıracaktır.

Derin tecrübeye sahip olanlar bu zorlu şartlar karşısında, insanlık adına kendilerini isbatlamak ile mükelleftirler.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com

Zulmü kimse destekleyemez, ayrıca zulme sessiz kalmak dahi zulme ortak olmak anlamına gelmektedir...

Mesele “Mazlumu korumak kollamak ise insanlık topyekün bu safta durmalıdır” diyerek sözlerimize başlayalım…

Lakin başka bir bakış açısı var ki kesinlikle gözden kaçırılmaması gerekmektedir…

Toplum psikolojisini etkileyen ve yönlendirme kapasitesine sahip olan (mağduriyetler) gelişmeler ve buna bağlı oluşan kötü olaylar karşısında bireylerin kontrolsüz şekilde tavır sergilemesi “yanlışa yanlış ile cevap vermek” çoğu zaman kullanılmaya sebebiyet verdiği gibi dikkatli olunmadığı taktirde, birilerinin ekmeğine yağ sürmek anlamına da gelebilmektedir.

Elbette bireyler için bunun adına “gaza gelmek” veya “kullanılmak” da denilebilir…

Fakat; Devlet mekanizması kontrolsüz şekilde tavır geliştiremez… 

Velev ki devletin sergileyeceği ‘tavır’a etki etmek ve yönlendirmek üzere geliştirilen (zorlama) toplumsal hareketler oluşturulsa dahi, bunun karşısında balansı kurma görevi bürokrasiye ve STK’lara düşmektedir.

Dünya dengelerinin anlık değişme kaydettiği günümüz şartlarında, Ne “gaza gelme” hatasına düşülmeli, ne de “mazlumun hakkına” tecavüz edenlere fırsat verilmemelidir!

Tam da bu noktada balansı kurgulayabilmek için gereken kadim tecrübelere ihtiyaç duyulmakta olunduğunu hatırlatmakla birlikte, yegane savunma aygıtımız ve kutsalımız olan devletin güçlendirilmesi gerektiğini de her daim hatırlatmak elzem bir görevdir.

Adalet, Devlet, Akıl ve Hakkına Kanaat şiarı ile bin yıllar boyunca damıtılarak biriktirilmiş engin tecrübenin, “Çin’in çok çeşitli kültüre aşina yapısından faydalanması” gerekmektedir.

Kadim Türk devletinin, insanlığın huzuru için yaptığı çalışmalarını akamete uğratmak isteyen bir takım fitne odaklarının KARŞI çalışmaları gözlerden kaçmamaktadır.

Buna rağmen de olsa;

Çin devleti acilen; “Algı oyunları üzerinden yönlendirilen cüz-i miktarda aykırı Çinli nüfus zulüm etmiştir” demeli ve ivedi olarak uygulanan yanlışlardan dönülmesini sağlamakla birlikte, suçlulara gerekli cezayı hukuk çerçevesinde vermelidir.

Çin devletinin dikkat etmesi gereken bir diğer konu ise masumların ve samimi inananların, teröristlerden ayrıştırılması konusudur ki bu konu, bir devlet için kurulması gereken en hassas iç ve dış dengedir. 

Bu dengeyi kuramayan yapı, gerçek bir devlet olarak algılanamaz.

Kadim Türk devleti tarafından bakılacak olunursa;

-Başta masumane bir şekilde mazlumun hakkını aramak üzere başlatılması planlanan “Çin devleti, Türkler’e zulüm ediyor” düşüncesi ve başlatılması talep edilen karşı hamlenin, öngörülemediği ve kontrol edilemediği taktirde, uzun bacaklıların (İngilizlerin) komplo ve kışkırtmaları ile birlikte bir Türk-Çin mücadelesine evrilmeyeceğinin garantisini kim verebilir?..

Bu hesabı yapmak elzem olsa gerek.

Daha ileri olasılıkları öngörmek gerekir ise;

-Ortadoğu’da işleri bittiği için çıkartılıp, Çin sınırlarına kaydırılan terör örgütleri üzerinden, Türk Devleti’nin ve dahi isminin terör yapıları ile yan yana getirilme çabaları ile birlikte itibarsızlaştırma çalışmalarına dikkat edilmesi de gerekmektedir.

Gelelim algılar üzerindeki akıl oyunları kısmına…

Görsel medyada öyle şeyler paylaşılıyor ki, kapı komşumuzu bile kendi iç dünyamızda vatan haini olarak düşünmemizi sağlayabilecek şaşırtmaca ve kurgulamalar sayesinde, zihin dünyalarımız sanki hızla akan bir suya kapılmış misali bir yerlere kontrolsüzce akıp gidebilmektedir.

Çin'in “One Belt One Road” (OBOR) “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin dünya ticareti ve tüm dengeleri değiştireceği ve dahi yeni ilişkiler üzerinden tek kutupluluktan çıkartılıp çok kutuplu oluşturulması planlanan dünyada, yine otokontrolü elinde tutmaya gayret eden İngiltere’nin hamleleri görülmekle birlikte, tarafını belirlemeye zorlanan dünya devletleri ve karşı karşıya kaldıkları gerçekler tüm planları alt üst eder vaziyettedir.

Tüm dünya insanları; “Dünya artık o eski dünya değil” diyerek, acı da gelse, bu gerçeği İngiltere’nin yüzüne haykırmak zorundadır… 

Çünkü insanlık savaşlardan ve çatışmalardan kaynaklı tüm kayıplarından büyük zararlar ve acılar çekmektedir…

Türkiye, insanlığa ortak bir gelecek sunma stratejisini hayata geçirmek üzere ciddi yol almıştır demekle birlikte.

En etkili devlet olan başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere diğer tüm dünya devletleri, bu gerçeği bir an önce haykırmalı ve insanlığı birleştirmelidir.

Her kim bu stratejinin öncülüğünü yapar ve başarır ise tarih sayfalarına altın harfler ile adını yazdıracaktır.

Derin tecrübeye sahip olanlar bu zorlu şartlar karşısında, insanlık adına kendilerini isbatlamak ile mükelleftirler.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com