Dım tıs, dım tıs… -Kaçıncı kat?

Dım tıs, dım tıs… -Kaçıncı kat?

Sevgili günlük…

Mutsuz ama bahtiyarım…

Bugün yüksek teveccühünle…

İşler biraz karıştı ama yol yakın.

Çoğunluğun haklılığı, çok olduğu için azın haklılığı az olduğu için değildir.

Çürüyenleri atıyoruz” dedi özetle manav, “Balık baştan kokuyor, balıkçının suçu ne” dedi balıkçı.

Sadece ilgini çeken model yaygın diye diğer modeli kesmeyelim mi, kemik yapısı meselesi” dedi kuaför. 

Sütün bozuksa ağzın pis kokar” dedi sütçü.

On sefer gelemeyiz yaa!.. Gelin de alın” dedi kargo şirketi..

Benim  söylediğimi yapın, yaptığımı yapmayın” dedi imam.

Yoruldum” dedi şair.

Masum değiliz” dedi Sezen.

Kompitöre sordu Turist Ömer; “iki kere iki kaç eder” kompitör “dört” dedi.

Bi defolup gidemediniz” dedi dünya.

Kot farkı” diyorlar şimdilerde kalp göçüklerine...

Kendimle aram bozuk…

Kaçıncı kattayım!..

Garipsemez oldum…

Garipleşiyorum.

Affedilecek gibi değil.

Yalvarıyorum

-3 nokta-

-Kaçıncı kat?

Artık değiştim; “dahi” anlamında olmayan “de”yi bile ayrı yazıyorum.

Ortasını bulamamakla meşhurum.

Bir numara yok buralarda…

Daha imkansızı var mı diye bakıyorum…

Anılar dikiyorum üstümüze oturan.

Hiç kimseye mektuplar yazıyorum.

Uzaktan yakın böyle…

Delirmeyi durduruyorum muntazaman.

Uzaktan iyi böyle…

Bir numaram yok.

Daha imkansızı var mı diye bakıyorum…

“Google”dan “Google”ı aratıyorum ikidir..

Bir acıya kiracı muntazaman.

***

Yüce Rabbim, küfür ettiğinde “yakıştı” diyebileceğimiz dostlar ver bize, küfür ettiğine benzeyen degil..

Sağlam sevgiler koyalım heybemize ama en çok şefkat..

Merhameti bizimmiş gibi yaşıyoruz zira…

Elzem konuları kaçırmamayı, gülümseyebilmeyi ve uzattığımız eli, yine kendimize uzandığımızı bilerek uzatmayı…

Ne olursa olsun gitmemeyi ve gidilmesi gerekiyorsa en sevgi dolu olanını ver.

Her dünyayı, kendi dünyamızmışcasına anlayabilmeyi lütfet.

Terazisi şaşan dünya düzeninde, niyetlerimize göre muamele eyle.

Akşam-ı Şerifler fazla uzaklaşmasın ve gece, kabusu olmasın kimsenin.

Sabaha açılan gözlerimiz için şükrü nasib et.

Ve doğrudan yalanı, sahiciden sahteyi ayırmayı başaralım.

Öleceğimizi söylemesine gerek kalmasın doktorun.

Kuşların ayaklarında gelsin mesajlarımız, kar yağmasını beklediğimiz gibi bekleyelim.

Bekleye-bilmeyi bilelim.

Bir garip sis içinde akıyor zaman.

Tüm çilemiz, “canımızın istediği olmadı” diye…

Oysa “üzüntünüze sarılın” buyurdun.

*

Sûbhane Rabbiyel âlâ” diyorum, “dım-tıs” sesleri arasında.

Zor şartlarda sesleniyorum.

Sen sana yaklaşıldığı gibisin.

*

Ya Rabbi!..

Hangi akla hizmet için istemişsek aklı

Bizdeki delirmeyi gider.

Amin.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

Sevgili günlük…

Mutsuz ama bahtiyarım…

Bugün yüksek teveccühünle…

İşler biraz karıştı ama yol yakın.

Çoğunluğun haklılığı, çok olduğu için azın haklılığı az olduğu için değildir.

Çürüyenleri atıyoruz” dedi özetle manav, “Balık baştan kokuyor, balıkçının suçu ne” dedi balıkçı.

Sadece ilgini çeken model yaygın diye diğer modeli kesmeyelim mi, kemik yapısı meselesi” dedi kuaför. 

Sütün bozuksa ağzın pis kokar” dedi sütçü.

On sefer gelemeyiz yaa!.. Gelin de alın” dedi kargo şirketi..

Benim  söylediğimi yapın, yaptığımı yapmayın” dedi imam.

Yoruldum” dedi şair.

Masum değiliz” dedi Sezen.

Kompitöre sordu Turist Ömer; “iki kere iki kaç eder” kompitör “dört” dedi.

Bi defolup gidemediniz” dedi dünya.

Kot farkı” diyorlar şimdilerde kalp göçüklerine...

Kendimle aram bozuk…

Kaçıncı kattayım!..

Garipsemez oldum…

Garipleşiyorum.

Affedilecek gibi değil.

Yalvarıyorum

-3 nokta-

-Kaçıncı kat?

Artık değiştim; “dahi” anlamında olmayan “de”yi bile ayrı yazıyorum.

Ortasını bulamamakla meşhurum.

Bir numara yok buralarda…

Daha imkansızı var mı diye bakıyorum…

Anılar dikiyorum üstümüze oturan.

Hiç kimseye mektuplar yazıyorum.

Uzaktan yakın böyle…

Delirmeyi durduruyorum muntazaman.

Uzaktan iyi böyle…

Bir numaram yok.

Daha imkansızı var mı diye bakıyorum…

“Google”dan “Google”ı aratıyorum ikidir..

Bir acıya kiracı muntazaman.

***

Yüce Rabbim, küfür ettiğinde “yakıştı” diyebileceğimiz dostlar ver bize, küfür ettiğine benzeyen degil..

Sağlam sevgiler koyalım heybemize ama en çok şefkat..

Merhameti bizimmiş gibi yaşıyoruz zira…

Elzem konuları kaçırmamayı, gülümseyebilmeyi ve uzattığımız eli, yine kendimize uzandığımızı bilerek uzatmayı…

Ne olursa olsun gitmemeyi ve gidilmesi gerekiyorsa en sevgi dolu olanını ver.

Her dünyayı, kendi dünyamızmışcasına anlayabilmeyi lütfet.

Terazisi şaşan dünya düzeninde, niyetlerimize göre muamele eyle.

Akşam-ı Şerifler fazla uzaklaşmasın ve gece, kabusu olmasın kimsenin.

Sabaha açılan gözlerimiz için şükrü nasib et.

Ve doğrudan yalanı, sahiciden sahteyi ayırmayı başaralım.

Öleceğimizi söylemesine gerek kalmasın doktorun.

Kuşların ayaklarında gelsin mesajlarımız, kar yağmasını beklediğimiz gibi bekleyelim.

Bekleye-bilmeyi bilelim.

Bir garip sis içinde akıyor zaman.

Tüm çilemiz, “canımızın istediği olmadı” diye…

Oysa “üzüntünüze sarılın” buyurdun.

*

Sûbhane Rabbiyel âlâ” diyorum, “dım-tıs” sesleri arasında.

Zor şartlarda sesleniyorum.

Sen sana yaklaşıldığı gibisin.

*

Ya Rabbi!..

Hangi akla hizmet için istemişsek aklı

Bizdeki delirmeyi gider.

Amin.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com