Gelecek İpotek Altına Alınırsa!..

Gelecek İpotek Altına Alınırsa!..

"En büyük ve önemli yatırım geleceğe yatırım" dersek, bunun karşısında herkes saygılı davranır.

Toplumlar geleceğine sahip çıkabilir mi? Toplumların geleceğine ipotek konulabilir mi?

Alttaki beşlik, bir Japon çizgi filminde alt yazı olarak geçiyor.

İNSANLAR NİYE SİLAHLARDAN ETKİLENİR?

SİLAHLAR NEDEN BU KADAR GÜZELDİR?

BİRİNİ ÖLDÜRMENİN PİŞMANLIĞI SİLAH’A GÜZELLİK Mİ KATAR?

YOKSA ÖLDÜRME ANINI BİR SEREMONİYE DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN GÜZELLİK Mİ GEREKİR?

İNSANLAR ÖLSE DE SİLAHLAR KALACAKTIR, SİLAHLAR SONSUZA DEK ÖNEMLİ OLACAKTIR.

Yıllarca savunma sanatları ile uğraştım. Spora İlk başladığımda "SİYAH kemeri aldığımda iş tamam" demiştim.

Lakin gel gör ki kazın ayağı öyle değilmiş. Beyaz kemerden siyah kemere kadar olan zorlu süreç, aslında sporcuyu öğrenciliğe hazırlayan süreçmiş. 

"Ne oldum" değil "Ne olacağım" demenin ne demek olduğunu da çok daha iyi anlamıştım.

Bir topluma, sürekli şiddet (ahlak değerlerine saldırı da olabilir) pompalanarak gerginlik yaşatılırsa, 

O toplumun düşünmesi engellenmek isteniyordur. Düşünemeyen toplumlar akıl üretebilir mi? HAYIR. 

Akıl yok ise planlama da yapılamaz. Öyleyse her şeyi sakin ve soğukkanlılıkla karşılamak şarttır.

Çünkü şiddet sahaya indi mi akıl tribünlere çekilir.

Ahed Tamimi sonunda serbest bırakıldı.

Tutuklu kaldığı yedi ayın ardından, İsrail hapishanesinden serbest bırakılan daha on yedi yaşındaki Ahed Tamimi, haberlere düşen video yayınlarında izlediğimiz kadarı ile başörtülü bir şekilde yanından ayrılmayan annesinin aksine başı açık, gür ve kıvırcık saçlı, sarışın-kızıl tenli. Dikkat edilmesi gereken konu, başının açık olması değildir.

Küçük yaştaki bir çocuğun, programlı bir şekilde uygulanan şiddet sarmalı içinde nasıl bir kahramana dönüştüğü. Bu kahramanın etkileyemeyeceği birey çok az olacaktır.

Günümüz gençliğinde hayranlık oluşturan birisine, "Herkes topyekün" benzemeye çalışır adeta.

Ahed Tamimi’nin samimiyetine kuşku düşürmeden üzerinde durulması gereken aslı konuya dönelim.

Bir çocuk düşünün, küçük yaştan itibaren muhatap kalmak zorunda bırakıldığı şiddet uygulamalarına karşı haklı olarak direnişini geliştiriyor.

Direniş, toplumu bir şekilde dönüşüme zorlar. 

Geliştirilen bu haklı direniş kendi toplumuna faydalı bir rotada mı ilerliyor!

Yoksa direniş gösterilen şiddet uygulayıcıları, Filistinlilerin dönüştürülmesi için şiddetin artırılması ile toplumu dizayn etmek mi istiyor!

İsrail, bu uygulaması ile Ahed Tamimi için duyulan hayranlığı, sezdirmeden yönlendirerek kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor olabilir mi!..

Şayet böyle bir plan işletiyorsa çok ince hesaplar yaptığını itiraf etmek gerekir. 

*

Kabul gören bir söz: YENİLDİĞİN ZAMAN DEĞİL, DÜŞMANINA BENZEDİĞİN ZAMAN KAYBEDERSİN.

Gösterilen direniş, Filistin toplumunu nereye taşıyacaktır!

Yaşanan şiddet Filistin’i, İsrail’i ve çevre ülkeleri hangi sosyolojik patlamalara savuracaktır!

Bu hesaplar, Filistinliler tarafından yapılmalı ve disiplinli bir program ile gelişmeler takip edilmelidir. 

İsrail vatandaşlarının da kendi yöneticileri tarafından yapılan uygulamalar sayesinde, sürekli bir düşman olarak görüldüklerini kavramaları ve aynı coğrafyada huzur içinde yaşayabilecekleri bir ortamın da yok edildiğini görmeleri gerekir artık. Sonuçta hayatlar kaybediliyor, İnsanlık ölüyor.

İman, her halükarda mücadele için en güçlü motivasyon kaynağıdır. 

Akıl süzgecinde saflaştırılan planlar ise mücadelenin rotasını çizer. 

Tüm bunlara vicdanı da katarsanız, neticeyi kazanımlar ile birlikte barışa ve huzura ulaştırırsınız.  

Savunma sanatlarında etkili bir uygulama vardır: Rakibinden gelen darbeye karşı, asla şiddet ile karşı koymayacaksın; gelen darbenin yönünü değiştirmen yeterlidir. 

Bunun bir ileri aşaması ise; rakibinden gelen darbenin yönünü tersine çevirmen olacaktır.

*

Yapılan incelemeler sonucunda ulaşılan gerçekler, coğrafyaların yatay ve dikey olarak hem fiziki, hem de zihinlerde ayrıştırılmış olduğudur. 

Ayrıştırılan coğrafya devletlerinin kullandıkları silah sistemleri dahi birbirlerine uyumlu değil, birinin silahının mermisi bir diğerinin silahına bile uymuyor. Yani dayanışma kararı alınsa dahi birisi diğerini mühimmat olarak bile destekleyemeyecek durumdadır. Komşusu olan devlet sağ düşüncede ise diğeri sosyalist dünya görüşüne sahip.

Nasıl bir savrulmadır ki bu, bin yıllardır birlikte yaşayanlar, bu gün birbirinden farklı ve birbirine ters durumdadır!

Kılcal damarlar misali en ince ayrıntılarımıza kadar farklılaşmışız, ayrılmışız. 

Aynı coğrafyada yaşıyorsun ama birlikteliğin altına dinamit koyuyorsun veya koyulmasına engel olamıyorsun. 

Yaşanan her olayda bir düşman bularak sorumluluk almamak adına ellerini yıkayıp işin içinden çıkıyorsun. 

Tasavvuf ehli ne güzel demiş: HER NE ARAR İSEN KENDİNDE ARA.

Sorunların çözümünü kendimizde aramaz isek; GELECEĞİMİZİN DE İPOTEK ALTINA ALINMASI KAÇINILMAZ OLACAKTIR. 

Hem de üç yıl, beş yıl, on yıl değil, tüm geleceğimiz ipotek altına alınacaktır.

Daha işin üretim ve ekonomi ayağını konuşmadık bile.

Kalın sağlıcakla.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com

"En büyük ve önemli yatırım geleceğe yatırım" dersek, bunun karşısında herkes saygılı davranır.

Toplumlar geleceğine sahip çıkabilir mi? Toplumların geleceğine ipotek konulabilir mi?

Alttaki beşlik, bir Japon çizgi filminde alt yazı olarak geçiyor.

İNSANLAR NİYE SİLAHLARDAN ETKİLENİR?

SİLAHLAR NEDEN BU KADAR GÜZELDİR?

BİRİNİ ÖLDÜRMENİN PİŞMANLIĞI SİLAH’A GÜZELLİK Mİ KATAR?

YOKSA ÖLDÜRME ANINI BİR SEREMONİYE DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN GÜZELLİK Mİ GEREKİR?

İNSANLAR ÖLSE DE SİLAHLAR KALACAKTIR, SİLAHLAR SONSUZA DEK ÖNEMLİ OLACAKTIR.

Yıllarca savunma sanatları ile uğraştım. Spora İlk başladığımda "SİYAH kemeri aldığımda iş tamam" demiştim.

Lakin gel gör ki kazın ayağı öyle değilmiş. Beyaz kemerden siyah kemere kadar olan zorlu süreç, aslında sporcuyu öğrenciliğe hazırlayan süreçmiş. 

"Ne oldum" değil "Ne olacağım" demenin ne demek olduğunu da çok daha iyi anlamıştım.

Bir topluma, sürekli şiddet (ahlak değerlerine saldırı da olabilir) pompalanarak gerginlik yaşatılırsa, 

O toplumun düşünmesi engellenmek isteniyordur. Düşünemeyen toplumlar akıl üretebilir mi? HAYIR. 

Akıl yok ise planlama da yapılamaz. Öyleyse her şeyi sakin ve soğukkanlılıkla karşılamak şarttır.

Çünkü şiddet sahaya indi mi akıl tribünlere çekilir.

Ahed Tamimi sonunda serbest bırakıldı.

Tutuklu kaldığı yedi ayın ardından, İsrail hapishanesinden serbest bırakılan daha on yedi yaşındaki Ahed Tamimi, haberlere düşen video yayınlarında izlediğimiz kadarı ile başörtülü bir şekilde yanından ayrılmayan annesinin aksine başı açık, gür ve kıvırcık saçlı, sarışın-kızıl tenli. Dikkat edilmesi gereken konu, başının açık olması değildir.

Küçük yaştaki bir çocuğun, programlı bir şekilde uygulanan şiddet sarmalı içinde nasıl bir kahramana dönüştüğü. Bu kahramanın etkileyemeyeceği birey çok az olacaktır.

Günümüz gençliğinde hayranlık oluşturan birisine, "Herkes topyekün" benzemeye çalışır adeta.

Ahed Tamimi’nin samimiyetine kuşku düşürmeden üzerinde durulması gereken aslı konuya dönelim.

Bir çocuk düşünün, küçük yaştan itibaren muhatap kalmak zorunda bırakıldığı şiddet uygulamalarına karşı haklı olarak direnişini geliştiriyor.

Direniş, toplumu bir şekilde dönüşüme zorlar. 

Geliştirilen bu haklı direniş kendi toplumuna faydalı bir rotada mı ilerliyor!

Yoksa direniş gösterilen şiddet uygulayıcıları, Filistinlilerin dönüştürülmesi için şiddetin artırılması ile toplumu dizayn etmek mi istiyor!

İsrail, bu uygulaması ile Ahed Tamimi için duyulan hayranlığı, sezdirmeden yönlendirerek kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor olabilir mi!..

Şayet böyle bir plan işletiyorsa çok ince hesaplar yaptığını itiraf etmek gerekir. 

*

Kabul gören bir söz: YENİLDİĞİN ZAMAN DEĞİL, DÜŞMANINA BENZEDİĞİN ZAMAN KAYBEDERSİN.

Gösterilen direniş, Filistin toplumunu nereye taşıyacaktır!

Yaşanan şiddet Filistin’i, İsrail’i ve çevre ülkeleri hangi sosyolojik patlamalara savuracaktır!

Bu hesaplar, Filistinliler tarafından yapılmalı ve disiplinli bir program ile gelişmeler takip edilmelidir. 

İsrail vatandaşlarının da kendi yöneticileri tarafından yapılan uygulamalar sayesinde, sürekli bir düşman olarak görüldüklerini kavramaları ve aynı coğrafyada huzur içinde yaşayabilecekleri bir ortamın da yok edildiğini görmeleri gerekir artık. Sonuçta hayatlar kaybediliyor, İnsanlık ölüyor.

İman, her halükarda mücadele için en güçlü motivasyon kaynağıdır. 

Akıl süzgecinde saflaştırılan planlar ise mücadelenin rotasını çizer. 

Tüm bunlara vicdanı da katarsanız, neticeyi kazanımlar ile birlikte barışa ve huzura ulaştırırsınız.  

Savunma sanatlarında etkili bir uygulama vardır: Rakibinden gelen darbeye karşı, asla şiddet ile karşı koymayacaksın; gelen darbenin yönünü değiştirmen yeterlidir. 

Bunun bir ileri aşaması ise; rakibinden gelen darbenin yönünü tersine çevirmen olacaktır.

*

Yapılan incelemeler sonucunda ulaşılan gerçekler, coğrafyaların yatay ve dikey olarak hem fiziki, hem de zihinlerde ayrıştırılmış olduğudur. 

Ayrıştırılan coğrafya devletlerinin kullandıkları silah sistemleri dahi birbirlerine uyumlu değil, birinin silahının mermisi bir diğerinin silahına bile uymuyor. Yani dayanışma kararı alınsa dahi birisi diğerini mühimmat olarak bile destekleyemeyecek durumdadır. Komşusu olan devlet sağ düşüncede ise diğeri sosyalist dünya görüşüne sahip.

Nasıl bir savrulmadır ki bu, bin yıllardır birlikte yaşayanlar, bu gün birbirinden farklı ve birbirine ters durumdadır!

Kılcal damarlar misali en ince ayrıntılarımıza kadar farklılaşmışız, ayrılmışız. 

Aynı coğrafyada yaşıyorsun ama birlikteliğin altına dinamit koyuyorsun veya koyulmasına engel olamıyorsun. 

Yaşanan her olayda bir düşman bularak sorumluluk almamak adına ellerini yıkayıp işin içinden çıkıyorsun. 

Tasavvuf ehli ne güzel demiş: HER NE ARAR İSEN KENDİNDE ARA.

Sorunların çözümünü kendimizde aramaz isek; GELECEĞİMİZİN DE İPOTEK ALTINA ALINMASI KAÇINILMAZ OLACAKTIR. 

Hem de üç yıl, beş yıl, on yıl değil, tüm geleceğimiz ipotek altına alınacaktır.

Daha işin üretim ve ekonomi ayağını konuşmadık bile.

Kalın sağlıcakla.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com