İkilemli düşünceye sokan ve kararsızlaştıran plan ve projeler, İngiliz akıl yapısı tarafından üretilir
İkilemli düşünceye sokan ve kararsızlaştıran plan ve projeler, İngiliz akıl yapısı tarafından üretilir
- 29-06-2022 07:02
- 2885
- 29-06-2022 07:02
- 2885
Toplum mühendisliği yapan İngiliz akıl yapısının planlaması temelde İnsanı, genelde ise toplumu ikilemli düşünceye sokarak kararsız kılmak üzere kurgulanır. Bununla birlikte, koca bir devletin refleksleri, sonsuz itiş gücüne sahip Milletinin desteğinden mahrum bırakılarak zayıflatılmış olur.
İkilemli düşünceye sokan ve kararsızlaştıran plan ve projeler, İngiliz akıl yapısı tarafından üretilir.
Temelde insanın, genelde toplumun kararlı duruşu sayesinde devlet yapısı, kendi politikalarını sırasıyla hayata geçirebilir.
Aslında, hayatın gerçekleri ile değerlendirmeler yaparak durum okuması yapan Akıl yapıları, çok daha net ve sağlam adımlar atabilme şansına sahiptirler.
Lakin Din ve kutsallar sayesinde toplum üzerinde baskı aracı olarak kullanılan hamleler, hayatın gerçekleri ile gün ve gün yüzleşmek zorunda olan toplum “Din elden gidiyor” naraları sayesinde yine ikileme sokulmaktadır.
Tekrarlayalım ki akıllardan çıkmasın; İngiliz aklının planladığı her projede, düşünce yapınız sürekli ikilemde kalır ve kararsızlık hali alırsınız.
Tekrarını birkaç defa yaptığımız vurgu, toplumun güçlü desteğinin devlet mekanizması üzerindeki yapıcı etkisini hem kırmak hem de global emelleri olanların çıkarları doğrultusunda köleleştirilmek istenilen insanlığın reflekslerini yok etmek için olduğunu asla unutmamalıyız.
“Siyasal İslam” olarak anılan yapının, ilk başta İktidar alternatifi şeklinde yola çıkmış olması, ardından uzun soluklu bir yol kat ederek devletin kudretini nasıl ele geçirebildiğini birlikte inceleyelim isterseniz.
ABD ve Sovyetler Birliği arasında yaşanılan “Soğuk Savaş” (projesi) konsepti, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucunda soğutulmaya alınmış ve Batı kampı galibiyetini ilan etmişti.
Ardından hiç gecikmeden yeni bir düşman olarak ilan edilen “İslam Dünyası” üzerine hazırlanan projeler devreye sokulmuştu.
Zaten “Soğuk Savaş Konsepti” sırasında kullanışlı aparat olduğu keşfedilen “Siyasal İslam”ın saha adamları, yeniden yapılandırılarak karşı güç (yeni düşman) şeklinde dünyaya sunulmuştu.
Bu rüzgârı yakalamak ve kendi çıkarları için kullanabilmek adına “Siyasal İslam” temsilcisi olduğunu ileri sürenler, sert esen bu rüzgâr ile yelkenlerini doldurmuş ve istedikleri itiş gücüne sahip olmuşlardı.
Projenin sahada uygulanabilmesi için gerekli olan tüm aparatlar hazırdı artık. Bu arada herkes ‘keser’ misali kendi cephesine yontmaya başlamıştı.
İslam Dünyası, global bir güç olma yolunda örtülü - açık hamlelerini yer yer çatışarak, yer yer anlaşıp uzlaşarak uygulamaya başlatılmış ve ciddi de yol kat etmiştir.
Tüm bu yaşananların sonunda, toplumun belli bir kesiminin mağduriyet algısı köpürtülerek iktidarlar “Siyasal İslam” anlayışının eline geçmiştir de diyebiliriz.
Böylelikle, asıl olan TEVHİD anlayışı, tüm bu yaşanılan iktidar kavgaları arasında tükenmeye ve yok olmaya başlamıştır.
Gözden kaçırılan çok önemli bir şey daha var!..
Birinci Dünya (paylaşım) Savaşının ardından, insanlığı köleleştirmeye çalışanlara karşı haykırılan, “Sömürüyü ve Köleliği elimizin tersi ile tarihin çöplüğüne attık” ‘ŞİARI’ unutturulmuştu. Çünkü global güç olabilme fırsatı (havucu) önümüze konulmuştu.
“Güçlü devlet mi, global ölçekte etki sahibi olmak mı” kararsızlığıdır aslında yaşatıldığımız ikilem.
“TAM BİR İNGİLİZ PROJESİ” DİYEBİLİR MİYİZ BUNA.?
Neyse devam edelim isterseniz.
Gazi Paşam, Silah Arkadaşları ve sömürü ve kölelik zincirlerinden kurtulmayı tek hedef olarak gören Türk Milleti, ellerinin tersi ile tarihin çöplüğüne attıkları bu global efendilik anlayışını, yine kendi elleri ile kendi üzerlerine giy(diril)erek teslim alınmaya çalışılmaktadır.
Terör gurupları ile yapılan yerel, coğrafik veya global hamlelerin başlatılmış olması, hedefe alınmış ve değişimi planlanmış devlet sistemlerinin yok edilmesi ya da duruma göre teslim alınarak dönüştürülmesi planlarının gizli kalabilmesi içindir.
Hoş; Condoleezza Rice hedefe oturtulan devletlerin listesini açıktan deklare etmişti hani! Bunu da yazımıza ekleyelim isterseniz.
YAŞANILAN HER TÜRLÜ SAVAŞIN, YAPILMASI HEDEFLENEN DEĞİŞİMLERİN TEMELİNİ OLUŞTURAN HAMLELER OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Güçlü devlet yapılarının bir araya getirilmesi ile kurulacak birlikler sayesinde ancak bir güç ve etki merkezi olabilme şansı yakalanabilir.
Gelinen son süreçte görülmüştür ki, Türk milletinin sömürgeleştirilerek köle edilme projesi bir yana, dünya genelinde uygulaması yapılan, insanlığı köleleştirme projesine hizmet ettirilen örgütlendirilmiş cehalet sarmalı, “İslam” adını kullanarak, dünya genelinde hiç de hafife alınamayacak hamlelerini yapmanın arifesindedir.
Bu çok kullanışlı cehaletin örgütlendirilmiş hali, insanlığın geleceğini egemenlerin önüne altın tepside sunmaktadır.
Cehaletin, kullanışlı bir aparat olduğunu İngilizlerden öğrenen Ruslar bile bu aparatı Ukrayna üzerinde kullanmaktadır.
Sonuçta, insanlığı aydınlığa çıkartsın diye anlamaya çalışılan inanç olgusu, cehaletin dini motifler kullanılarak örgütlenmesi sayesinde, gerçeğin perdelenmesi sağlanmış ve tüm dünyayı “yapay din” eksenli bir cehaletin girdabında yok oluşa doğru sürüklemektedir.
Genişlemek ve güçlenerek etki sahibi olabilmek, farklı bir sisteme geçiş ile değil, farklı güçleri bir araya getirebilmekle olur.
Kadim Türk Devletinin iki kulvardan zaman zaman İngiltere ile ABD ile Rusya ile Uzak Doğu devletleri ile Afrika devletleri ile AB devletleri ile hem uzlaştırılan hem de zaman zaman tartıştıran Ankara ve İstanbul denklemli Siyasi ve Ticari mekanizması, Kadim Türk devletine hizmet etme disiplininden asla sapmamak zorundadır.
Çok yönlü ve çok katmanlı planlamalara hızlı şekilde adaptasyon sağlamaya alıştırılması gereken geçici siyasi figürler, Kadim Türk Devlet Aklının Proaktif hamlelerinde başarı oranını yükseltmek için makamlara oturtulurlar.
Gaflet ve delalet içinde başarısız olanlarsa, bedelini ödemek durumunda kalırlar.
Saygılarımla.
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Toplum mühendisliği yapan İngiliz akıl yapısının planlaması temelde İnsanı, genelde ise toplumu ikilemli düşünceye sokarak kararsız kılmak üzere kurgulanır. Bununla birlikte, koca bir devletin refleksleri, sonsuz itiş gücüne sahip Milletinin desteğinden mahrum bırakılarak zayıflatılmış olur.
İkilemli düşünceye sokan ve kararsızlaştıran plan ve projeler, İngiliz akıl yapısı tarafından üretilir.
Temelde insanın, genelde toplumun kararlı duruşu sayesinde devlet yapısı, kendi politikalarını sırasıyla hayata geçirebilir.
Aslında, hayatın gerçekleri ile değerlendirmeler yaparak durum okuması yapan Akıl yapıları, çok daha net ve sağlam adımlar atabilme şansına sahiptirler.
Lakin Din ve kutsallar sayesinde toplum üzerinde baskı aracı olarak kullanılan hamleler, hayatın gerçekleri ile gün ve gün yüzleşmek zorunda olan toplum “Din elden gidiyor” naraları sayesinde yine ikileme sokulmaktadır.
Tekrarlayalım ki akıllardan çıkmasın; İngiliz aklının planladığı her projede, düşünce yapınız sürekli ikilemde kalır ve kararsızlık hali alırsınız.
Tekrarını birkaç defa yaptığımız vurgu, toplumun güçlü desteğinin devlet mekanizması üzerindeki yapıcı etkisini hem kırmak hem de global emelleri olanların çıkarları doğrultusunda köleleştirilmek istenilen insanlığın reflekslerini yok etmek için olduğunu asla unutmamalıyız.
“Siyasal İslam” olarak anılan yapının, ilk başta İktidar alternatifi şeklinde yola çıkmış olması, ardından uzun soluklu bir yol kat ederek devletin kudretini nasıl ele geçirebildiğini birlikte inceleyelim isterseniz.
ABD ve Sovyetler Birliği arasında yaşanılan “Soğuk Savaş” (projesi) konsepti, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucunda soğutulmaya alınmış ve Batı kampı galibiyetini ilan etmişti.
Ardından hiç gecikmeden yeni bir düşman olarak ilan edilen “İslam Dünyası” üzerine hazırlanan projeler devreye sokulmuştu.
Zaten “Soğuk Savaş Konsepti” sırasında kullanışlı aparat olduğu keşfedilen “Siyasal İslam”ın saha adamları, yeniden yapılandırılarak karşı güç (yeni düşman) şeklinde dünyaya sunulmuştu.
Bu rüzgârı yakalamak ve kendi çıkarları için kullanabilmek adına “Siyasal İslam” temsilcisi olduğunu ileri sürenler, sert esen bu rüzgâr ile yelkenlerini doldurmuş ve istedikleri itiş gücüne sahip olmuşlardı.
Projenin sahada uygulanabilmesi için gerekli olan tüm aparatlar hazırdı artık. Bu arada herkes ‘keser’ misali kendi cephesine yontmaya başlamıştı.
İslam Dünyası, global bir güç olma yolunda örtülü - açık hamlelerini yer yer çatışarak, yer yer anlaşıp uzlaşarak uygulamaya başlatılmış ve ciddi de yol kat etmiştir.
Tüm bu yaşananların sonunda, toplumun belli bir kesiminin mağduriyet algısı köpürtülerek iktidarlar “Siyasal İslam” anlayışının eline geçmiştir de diyebiliriz.
Böylelikle, asıl olan TEVHİD anlayışı, tüm bu yaşanılan iktidar kavgaları arasında tükenmeye ve yok olmaya başlamıştır.
Gözden kaçırılan çok önemli bir şey daha var!..
Birinci Dünya (paylaşım) Savaşının ardından, insanlığı köleleştirmeye çalışanlara karşı haykırılan, “Sömürüyü ve Köleliği elimizin tersi ile tarihin çöplüğüne attık” ‘ŞİARI’ unutturulmuştu. Çünkü global güç olabilme fırsatı (havucu) önümüze konulmuştu.
“Güçlü devlet mi, global ölçekte etki sahibi olmak mı” kararsızlığıdır aslında yaşatıldığımız ikilem.
“TAM BİR İNGİLİZ PROJESİ” DİYEBİLİR MİYİZ BUNA.?
Neyse devam edelim isterseniz.
Gazi Paşam, Silah Arkadaşları ve sömürü ve kölelik zincirlerinden kurtulmayı tek hedef olarak gören Türk Milleti, ellerinin tersi ile tarihin çöplüğüne attıkları bu global efendilik anlayışını, yine kendi elleri ile kendi üzerlerine giy(diril)erek teslim alınmaya çalışılmaktadır.
Terör gurupları ile yapılan yerel, coğrafik veya global hamlelerin başlatılmış olması, hedefe alınmış ve değişimi planlanmış devlet sistemlerinin yok edilmesi ya da duruma göre teslim alınarak dönüştürülmesi planlarının gizli kalabilmesi içindir.
Hoş; Condoleezza Rice hedefe oturtulan devletlerin listesini açıktan deklare etmişti hani! Bunu da yazımıza ekleyelim isterseniz.
YAŞANILAN HER TÜRLÜ SAVAŞIN, YAPILMASI HEDEFLENEN DEĞİŞİMLERİN TEMELİNİ OLUŞTURAN HAMLELER OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Güçlü devlet yapılarının bir araya getirilmesi ile kurulacak birlikler sayesinde ancak bir güç ve etki merkezi olabilme şansı yakalanabilir.
Gelinen son süreçte görülmüştür ki, Türk milletinin sömürgeleştirilerek köle edilme projesi bir yana, dünya genelinde uygulaması yapılan, insanlığı köleleştirme projesine hizmet ettirilen örgütlendirilmiş cehalet sarmalı, “İslam” adını kullanarak, dünya genelinde hiç de hafife alınamayacak hamlelerini yapmanın arifesindedir.
Bu çok kullanışlı cehaletin örgütlendirilmiş hali, insanlığın geleceğini egemenlerin önüne altın tepside sunmaktadır.
Cehaletin, kullanışlı bir aparat olduğunu İngilizlerden öğrenen Ruslar bile bu aparatı Ukrayna üzerinde kullanmaktadır.
Sonuçta, insanlığı aydınlığa çıkartsın diye anlamaya çalışılan inanç olgusu, cehaletin dini motifler kullanılarak örgütlenmesi sayesinde, gerçeğin perdelenmesi sağlanmış ve tüm dünyayı “yapay din” eksenli bir cehaletin girdabında yok oluşa doğru sürüklemektedir.
Genişlemek ve güçlenerek etki sahibi olabilmek, farklı bir sisteme geçiş ile değil, farklı güçleri bir araya getirebilmekle olur.
Kadim Türk Devletinin iki kulvardan zaman zaman İngiltere ile ABD ile Rusya ile Uzak Doğu devletleri ile Afrika devletleri ile AB devletleri ile hem uzlaştırılan hem de zaman zaman tartıştıran Ankara ve İstanbul denklemli Siyasi ve Ticari mekanizması, Kadim Türk devletine hizmet etme disiplininden asla sapmamak zorundadır.
Çok yönlü ve çok katmanlı planlamalara hızlı şekilde adaptasyon sağlamaya alıştırılması gereken geçici siyasi figürler, Kadim Türk Devlet Aklının Proaktif hamlelerinde başarı oranını yükseltmek için makamlara oturtulurlar.
Gaflet ve delalet içinde başarısız olanlarsa, bedelini ödemek durumunda kalırlar.