İnsanlığı kula kul eden zihniyete karşı, kadim gelenek ve kök kuralların mücadelesi
İnsanlığı kula kul eden zihniyete karşı, kadim gelenek ve kök kuralların mücadelesi
- 27-05-2021 09:03
- 555
- 27-05-2021 09:03
- 555
Bu nasıl bir beyin tutulması ve beyin yıkamasıdır ARKADAŞ!..
Gelişmiş ülkeler, otonom robotik sistemlerden, uzaydan, yüksek teknolojiden bahsediyor ve hatta kıran kırana yarış içine girmişken, bizdeki fosiller, milleti dedikodu ile meşgul etmekteler...
Kimi zaman, “rasathanelerde meleklerin bacaklarını izliyorlar!” diye rasathaneleri yıktırdılar, kimi zaman putlar oluşturdular ve zihinlere ideolojik kelepçeler taktılar...
Anlayacağımız, ülkenin önünü açacak konuları değil de dedikoduları konuşanlar ve konuşturanlar, farklıymış gibi görünseler de aynı çirkef zihniyetin zürriyetidirler...
Her seferinde zamanı (ÇAĞI) yakalamamızın önü kapatılmakta ve geri bıraktırılmaktayız; bu boş ve saçma konulardan dolayı...
Gerçi dedikodu yapanlar da haklı galiba, yapabilecekleri veya ürettikleri bir şey olmadığından mıdır nedir, konuyu hep çatışmaya ve geçmişe saplanıp kalmış sakat zihniyetleri ile geleceği ıskalamamıza sebebiyet vermekteler.
Kime sorarsanız sorun, kendisi sütten çıkma temiz kaşık ve hep başkaları suçlu...
“Bu ülkeyi, genç nesillerden emanet aldık” diyenler bile, zannedersiniz ki ülkenin tek sahibi ve söz hakkı sadece kendilerindeymiş gibi davranırlar maalesef...
Gençlik, er ya da geç bu kokuşmuş zihin kalıplarını yıkarak çağı yakalamayı başaracaktır...
Herkesten ricamızdır;
Siyaset rant kapısı değil, devlet mekanizmasını geçici bir süreliğine kullanarak, millete hizmet edilmesi gereken kapıdır...
Beceriksizler, terbiyesi ile çekip gitsin lütfen...
Çünkü, sürekli tartışmaktan ve enerjimizi kendi kendimizi yıpratarak tükenmekten başka yaptığınız bir şey yok. Sürekli olarak tabir yerindeyse havanda su dövmekle meşgul ediliyoruz...
“Yeter artık” demek ve son sürat giden dünya ile yarışmamız gerekmektedir artık.
Aksi taktirde, bir 50 yıl sonra yine, “neden geri kaldık” kısır döngüsü içinde birbirimizi yemekte bulacağız kendimizi.
Yine “senin hatandı” veya “onun hatasıydı” diyerek birilerini ihanet ile suçlayarak, kendimizi temizleyip konunun dışına çıkarak avunmaya çalışacağız maalesef...
Bu akıl tutulmasına bir son vermek ve çağın ihtiyaçlarına karşılık vermek ile mükellef olduğumuzu hatırlamak ve gelecek nesillere kölelik sistemini dayatmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemek lazım gelir.
İddia edildiği gibi, madem muhalefet partileri, teamüller gereği prensiplere bağlı kalmadan yıpratıcı siyaset izlemektedir ve Devletin rotasındaki ilerleyişini zaafiyete uğratmaktadırlar; o zaman millet, eleştiri cephesinde buluşturulmalı ve iktidarın ihtiyaç duyduğu yol gösterici, düşünsel muhalefeti, devletin asıl sahibi olarak “MİLLET” hayata geçirmelidir teklifini yapıyoruz...
Şayet bu düşünce hayata geçirilebilir ve uygulanabilir ise millet iradesi, hem iktidarı, hem de muhalefeti devlet teamüllerine uygun davranmaya zorunlu hale getirmiş olacaktır ve hiçbir vazife, tevdi edilmiş görevli, devlet mekanizmasını babasının çiftliği gibi kullanmaya cüret edemeyecektir kanaatindeyiz...
Buraya kadar iç işleyişin kritiğini yaparak, yeni bir çıkış yolu göstermeye gayret ettik…
Bu noktadan sonra dikkatlerimizi uluslararası rekabet ve hesaplaşma alanına çekmeye gayret edeceğiz…
Gündemi haddinden fazla meşgul eden kaç video karşılıklı olarak yayınlandı, artık takip etmekte zorlanıyoruz…
Bir taraf, diğer tarafı çete olmakla, uyuşturucu baronu olmakla suçlarken, ne tuhaftır ki suçlanan taraf, suçlayan tarafı aynı yasadışılıkla ve mafyalıkla, kirlenmişlikle suçlamaktadır…
Zamanı ve sırası gelince açıklanır mı bilemem ama, artık tüm bu karşılıklı suçlamaların, milleti dış dünyanın gelişmelerinden kopartarak kafasını kuma gömen “devekuşu” misali bir duruma soktuğunu görmek, bakmasını bilene ayan olmuştur…
Kime ve hangi güç odağına hizmet ederseniz edin, milletin nazarında her iki tarafın da bu minvalde yargılanarak mahkum edileceği yakındır…
Neden mi?
Millet artık soruyor ve diyor ki.!
Bahsettiğiniz konular sadece buzdağının görünen kısmıdır!.. Neden buzdağının tamamından bahsetmiyor ve devletleri tehdit edebilen güce kavuşmuş olmalarını geçtik, insanlığın tamamını rehin almış olan global çetelerden, silah kaçakçılarından, uyuşturucu kartellerinden, insan kaçakçılarından, organ mafyalarından ve dahi insanlığı tehdit eden nicelerinden bahsetmiyorsunuz ARKADAŞ!..
İlan ediyoruz…
Bu işin uluslararası denklemdeki hesaplaşma boyutuna sıçraması demek, insanlığın geleceğini borçlandırarak rehin almayı hedefine yerleştirmiş olan global düzen, tersine işletilmek üzere tetiklenmiş olacaktır.
Yanisi;
İnsanlığı teslim almak üzere işleyen düzenin tersine döndürülecek olması, geleneksel devlet refleksine sahip “KADİM GELENEK VE KÖK KURALLARIN” çıkarına olacak şekilde yeni bir rotaya girecek olması demektir...
İnsanlığın geleceği, hiçbir sorumluluğu olmayan üç-beş tane “KARTEL”in eline bırakılamaz.
İnsanlık, kendi mücadelesini bir üst aşamaya taşımakla birlikte, önümüzdeki sürecin, global oyuncu olabilmiş çeteler ile hesaplaşma döneminin kapısının aralandığı yeni bir dönem olarak tarihe kayıt edilecektir kanaatindeyiz...
Bundan dolayı, insanlığa hizmet etmeyi asli görev olarak gören devlet yapıları, birbirleri ile ciddi işbirliğine girmek üzere hazırlıklı olmalı ve süreci kontrol altına almak üzere yeni ilişki ağlarını örmelidirler...
İnsanlığı köleleştirmeye çalışanların tahtları yıkılınca, insanlık özgürleşecek ve kula kul olmaktan kurtarılacaktır...
Saygılarımla…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Bu nasıl bir beyin tutulması ve beyin yıkamasıdır ARKADAŞ!..
Gelişmiş ülkeler, otonom robotik sistemlerden, uzaydan, yüksek teknolojiden bahsediyor ve hatta kıran kırana yarış içine girmişken, bizdeki fosiller, milleti dedikodu ile meşgul etmekteler...
Kimi zaman, “rasathanelerde meleklerin bacaklarını izliyorlar!” diye rasathaneleri yıktırdılar, kimi zaman putlar oluşturdular ve zihinlere ideolojik kelepçeler taktılar...
Anlayacağımız, ülkenin önünü açacak konuları değil de dedikoduları konuşanlar ve konuşturanlar, farklıymış gibi görünseler de aynı çirkef zihniyetin zürriyetidirler...
Her seferinde zamanı (ÇAĞI) yakalamamızın önü kapatılmakta ve geri bıraktırılmaktayız; bu boş ve saçma konulardan dolayı...
Gerçi dedikodu yapanlar da haklı galiba, yapabilecekleri veya ürettikleri bir şey olmadığından mıdır nedir, konuyu hep çatışmaya ve geçmişe saplanıp kalmış sakat zihniyetleri ile geleceği ıskalamamıza sebebiyet vermekteler.
Kime sorarsanız sorun, kendisi sütten çıkma temiz kaşık ve hep başkaları suçlu...
“Bu ülkeyi, genç nesillerden emanet aldık” diyenler bile, zannedersiniz ki ülkenin tek sahibi ve söz hakkı sadece kendilerindeymiş gibi davranırlar maalesef...
Gençlik, er ya da geç bu kokuşmuş zihin kalıplarını yıkarak çağı yakalamayı başaracaktır...
Herkesten ricamızdır;
Siyaset rant kapısı değil, devlet mekanizmasını geçici bir süreliğine kullanarak, millete hizmet edilmesi gereken kapıdır...
Beceriksizler, terbiyesi ile çekip gitsin lütfen...
Çünkü, sürekli tartışmaktan ve enerjimizi kendi kendimizi yıpratarak tükenmekten başka yaptığınız bir şey yok. Sürekli olarak tabir yerindeyse havanda su dövmekle meşgul ediliyoruz...
“Yeter artık” demek ve son sürat giden dünya ile yarışmamız gerekmektedir artık.
Aksi taktirde, bir 50 yıl sonra yine, “neden geri kaldık” kısır döngüsü içinde birbirimizi yemekte bulacağız kendimizi.
Yine “senin hatandı” veya “onun hatasıydı” diyerek birilerini ihanet ile suçlayarak, kendimizi temizleyip konunun dışına çıkarak avunmaya çalışacağız maalesef...
Bu akıl tutulmasına bir son vermek ve çağın ihtiyaçlarına karşılık vermek ile mükellef olduğumuzu hatırlamak ve gelecek nesillere kölelik sistemini dayatmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemek lazım gelir.
İddia edildiği gibi, madem muhalefet partileri, teamüller gereği prensiplere bağlı kalmadan yıpratıcı siyaset izlemektedir ve Devletin rotasındaki ilerleyişini zaafiyete uğratmaktadırlar; o zaman millet, eleştiri cephesinde buluşturulmalı ve iktidarın ihtiyaç duyduğu yol gösterici, düşünsel muhalefeti, devletin asıl sahibi olarak “MİLLET” hayata geçirmelidir teklifini yapıyoruz...
Şayet bu düşünce hayata geçirilebilir ve uygulanabilir ise millet iradesi, hem iktidarı, hem de muhalefeti devlet teamüllerine uygun davranmaya zorunlu hale getirmiş olacaktır ve hiçbir vazife, tevdi edilmiş görevli, devlet mekanizmasını babasının çiftliği gibi kullanmaya cüret edemeyecektir kanaatindeyiz...
Buraya kadar iç işleyişin kritiğini yaparak, yeni bir çıkış yolu göstermeye gayret ettik…
Bu noktadan sonra dikkatlerimizi uluslararası rekabet ve hesaplaşma alanına çekmeye gayret edeceğiz…
Gündemi haddinden fazla meşgul eden kaç video karşılıklı olarak yayınlandı, artık takip etmekte zorlanıyoruz…
Bir taraf, diğer tarafı çete olmakla, uyuşturucu baronu olmakla suçlarken, ne tuhaftır ki suçlanan taraf, suçlayan tarafı aynı yasadışılıkla ve mafyalıkla, kirlenmişlikle suçlamaktadır…
Zamanı ve sırası gelince açıklanır mı bilemem ama, artık tüm bu karşılıklı suçlamaların, milleti dış dünyanın gelişmelerinden kopartarak kafasını kuma gömen “devekuşu” misali bir duruma soktuğunu görmek, bakmasını bilene ayan olmuştur…
Kime ve hangi güç odağına hizmet ederseniz edin, milletin nazarında her iki tarafın da bu minvalde yargılanarak mahkum edileceği yakındır…
Neden mi?
Millet artık soruyor ve diyor ki.!
Bahsettiğiniz konular sadece buzdağının görünen kısmıdır!.. Neden buzdağının tamamından bahsetmiyor ve devletleri tehdit edebilen güce kavuşmuş olmalarını geçtik, insanlığın tamamını rehin almış olan global çetelerden, silah kaçakçılarından, uyuşturucu kartellerinden, insan kaçakçılarından, organ mafyalarından ve dahi insanlığı tehdit eden nicelerinden bahsetmiyorsunuz ARKADAŞ!..
İlan ediyoruz…
Bu işin uluslararası denklemdeki hesaplaşma boyutuna sıçraması demek, insanlığın geleceğini borçlandırarak rehin almayı hedefine yerleştirmiş olan global düzen, tersine işletilmek üzere tetiklenmiş olacaktır.
Yanisi;
İnsanlığı teslim almak üzere işleyen düzenin tersine döndürülecek olması, geleneksel devlet refleksine sahip “KADİM GELENEK VE KÖK KURALLARIN” çıkarına olacak şekilde yeni bir rotaya girecek olması demektir...
İnsanlığın geleceği, hiçbir sorumluluğu olmayan üç-beş tane “KARTEL”in eline bırakılamaz.
İnsanlık, kendi mücadelesini bir üst aşamaya taşımakla birlikte, önümüzdeki sürecin, global oyuncu olabilmiş çeteler ile hesaplaşma döneminin kapısının aralandığı yeni bir dönem olarak tarihe kayıt edilecektir kanaatindeyiz...
Bundan dolayı, insanlığa hizmet etmeyi asli görev olarak gören devlet yapıları, birbirleri ile ciddi işbirliğine girmek üzere hazırlıklı olmalı ve süreci kontrol altına almak üzere yeni ilişki ağlarını örmelidirler...
İnsanlığı köleleştirmeye çalışanların tahtları yıkılınca, insanlık özgürleşecek ve kula kul olmaktan kurtarılacaktır...
Saygılarımla…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com