Kaç Haziran bilmem...

Kaç Haziran bilmem...

Pangloss; "Bütün bu sözünü ettikleriniz kaçınılmazdı" diye cevap verdi tek gözlü hoca, “küçük çaplı musibetler genelin iyiliği içindir, öyle ki, ne kadar küçük musibet varsa her şey o kadar yolunda demektir.” Voltaire

***

Söyleyecekleriniz bitmeden ayrılmışlığınız vardır masadan…

Aşkın duygular içindesinizdir ama sizinle aynı hissi yakalaya-bilinemediği için vaz geçersiniz; “hadi hep birlikte kabul edelim” dersiniz içinizden, “hadi beraber ağlayalım”, “bak bu dediğini biliyorum ben”, “bu dediğim doğru mu” dersiniz.

"Hak verilsin" derdinde olduğunuzu düşünenler olabilir yahut fazlaca zorladığınızı her şeyi…

Böylesi zamanlardır işte, masadan yarım kalkmalar...

Tarih Haziran bilmem kaç…

Sırtınızda onca birikmişlik...

***

İnsan varsa, planlar hiç olur.

İradesine güvenen nicesi, irade kaderinin olduğunu geç öğrenir.

Belki de çok konuşanlar, en çok dinlemek isteyenlerdir.

Ama nafile…

Çantanızda bi-dolu kelime…

***

Ne ektim de ne yedim, ne sakladım ne buldum, ne dedim ne yuttum...

Be hey muzdarip!

Kime kafa tutmaktasın!..

Elinde avucunda onca gebermişlikle kuyruğu dik tutma çabası.

Oysa…

Her şey bi-gözyaşına bakar.

Dilimizde bir sürü inkâr...

***

Somuncu Baba, Bursa ahalisinin büyüğü, bir sevgi ki sıcak ekmek gibi.

Bir kutlu kişi ki gökyüzünden seslenir gibi

Hamur kokan avuçları, aşikar etmesin diye sırrı.

Bir gün…

Somuncu Baba (ks), ziraatle uğraşan talebesine bir miktar tohum verir ve bu tohumları, tarlasının bir bölümüne kendisi için, bir bölümüne de talebesi için ekmesini söyler.

Mahsül vakti, tarlaya giderler lakin tarlanın bir bölümünde mahsül gayet güzelken diğer yarısında hiç yoktur.

Somuncu Baba (ks) talebesine, hangi tarafın kendisine ait olduğunu sorar.

Talebesi, mahcup bir ifadeyle kendi tarafını göstererek “burası sizin efendim” der.

Somuncu Baba;

“Hayreet!..” der; “biz ahiret için çalıştığımızı sanıyorduk… Acaba hangi günahımız sebebiyle dünyamız mamur oldu” buyururlar.

*

Haziran bilmem kaç…

Aktaracaklarım bu kadar.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

Pangloss; "Bütün bu sözünü ettikleriniz kaçınılmazdı" diye cevap verdi tek gözlü hoca, “küçük çaplı musibetler genelin iyiliği içindir, öyle ki, ne kadar küçük musibet varsa her şey o kadar yolunda demektir.” Voltaire

***

Söyleyecekleriniz bitmeden ayrılmışlığınız vardır masadan…

Aşkın duygular içindesinizdir ama sizinle aynı hissi yakalaya-bilinemediği için vaz geçersiniz; “hadi hep birlikte kabul edelim” dersiniz içinizden, “hadi beraber ağlayalım”, “bak bu dediğini biliyorum ben”, “bu dediğim doğru mu” dersiniz.

"Hak verilsin" derdinde olduğunuzu düşünenler olabilir yahut fazlaca zorladığınızı her şeyi…

Böylesi zamanlardır işte, masadan yarım kalkmalar...

Tarih Haziran bilmem kaç…

Sırtınızda onca birikmişlik...

***

İnsan varsa, planlar hiç olur.

İradesine güvenen nicesi, irade kaderinin olduğunu geç öğrenir.

Belki de çok konuşanlar, en çok dinlemek isteyenlerdir.

Ama nafile…

Çantanızda bi-dolu kelime…

***

Ne ektim de ne yedim, ne sakladım ne buldum, ne dedim ne yuttum...

Be hey muzdarip!

Kime kafa tutmaktasın!..

Elinde avucunda onca gebermişlikle kuyruğu dik tutma çabası.

Oysa…

Her şey bi-gözyaşına bakar.

Dilimizde bir sürü inkâr...

***

Somuncu Baba, Bursa ahalisinin büyüğü, bir sevgi ki sıcak ekmek gibi.

Bir kutlu kişi ki gökyüzünden seslenir gibi

Hamur kokan avuçları, aşikar etmesin diye sırrı.

Bir gün…

Somuncu Baba (ks), ziraatle uğraşan talebesine bir miktar tohum verir ve bu tohumları, tarlasının bir bölümüne kendisi için, bir bölümüne de talebesi için ekmesini söyler.

Mahsül vakti, tarlaya giderler lakin tarlanın bir bölümünde mahsül gayet güzelken diğer yarısında hiç yoktur.

Somuncu Baba (ks) talebesine, hangi tarafın kendisine ait olduğunu sorar.

Talebesi, mahcup bir ifadeyle kendi tarafını göstererek “burası sizin efendim” der.

Somuncu Baba;

“Hayreet!..” der; “biz ahiret için çalıştığımızı sanıyorduk… Acaba hangi günahımız sebebiyle dünyamız mamur oldu” buyururlar.

*

Haziran bilmem kaç…

Aktaracaklarım bu kadar.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com