Kıbrıs'ın Anavatana köprü ile bağlanması Akdeniz'de Ankara'nın elini güçlendirir
Kıbrıs'ın Anavatana köprü ile bağlanması Akdeniz'de Ankara'nın elini güçlendirir
- 11-12-2020 10:18
- 678
- 11-12-2020 10:18
- 678
Kıbrıs’ın Anavatana (karayolu ve demir yolu) Yüzer Köprü ile Bağlanması, Akdeniz’de Ankara’nın elini güçlendirir.
Ticarette “zayıf karın” olarak adlandıracağımız “ürünlerin güvenli şekilde müşterisine ulaştırılması yolları” üst düzeyde verimli olmadığı taktirde, aksamaların hatta gerilemelerin yaşanması kaçınılmazdır.
ANADOLU COĞRAFYASI, KIBRIS ADASINA KÖPRÜ İLE BAĞLANMALI…
Kıbrıs’ta yapılan zirai çalışmaların gelişmesini ve kalkınmasını hedefleyen proje kapsamında, (Kıbrıs’ın lojistik üs olarak yapılandırılması) deniz altından geçirilen borular sayesinde tatlı suyun Kıbrıs’a aktarılması, zaman içerisinde ciddi ekonomik yansımaları da beraberinde getirmektedir.
Benzer atılımlar yapan diğer bir bölge; ÇİN…
Çin coğrafyası incelediğinde, görülen ciddi alt yapı çalışmaları ile karşılaşılmaktadır.
Stratejik olarak planlaması yapılan bağlantı yolları ve geçiş güzergahlarının, “Otobanlar ve Demir Yolları ile” muntazam şekilde kurgulanmış olması, üretimin ve tüketimin birbirleri ile güvenli, hızlı, sağlıklı ve profesyonel şekilde ilişkilendirilmiş olması sayesinde, ticaretteki aksamaların halledildiği gerçeği ile karşılaşılmaktadır.
Çin’in, birinci ve ikinci “AFYON Savaşları”nda zayıf karnı olarak belirlediği adacıklar arasında askeri, ticari ve ekonomik iletişimini güçlendirmek için alt yapısında yaptığı yatırımlar ile iç ve dış bağlantı yollarını kurmuş olması, zayıf karnı olarak gördüğü zaafından kurtulabilmesini sağlamıştır.
Bu etki sayesinde itici güç olarak gerçekleşen rüzgâr ile yelkenlerini doldurarak, stratejik hamlelerinde ileri sıçramalar yapabilme şansını da yakalayabilmiştir diyebiliriz.
Çin’in dikkatlice izlenmesi gereken hamleleri arasında “Stratejilerini hayata geçirebilmek için iş gücü sömürüsünde ne kadar acımasız olduğu”nu gözlemlemek, almamız gereken dersler açısından elzemdir.
Çin, uluslararası rekabet arenasındaki çekişmelerin üstesinden gelebilmek ve rekabet gücünü artırabilmek için kendi iç dinamiklerini sonuna kadar kullanan işverenleri sayesinde, stratejilerinde başarılı olduktan sonra, çember genişletme politikası uygulayacaktır.
Yani Çin’in kendi sınırları dışında yeni yapılanmalar kurarak çember genişletmesi kaçınılmaz olarak görülmelidir.
Çinli girişimcilerin, çember genişletme politikaları sayesinde nüfuz edecekleri yeni coğrafyalarda, hangi etik sınırlar içerisinde kalacaklarını taahhüt etmektedirler mi bilen varsa beri gelsin.
Kendi vatandaşının emeğini sınırsız sömüren yüksek etkiye sahip bu güç, bizleri de sömürü çemberine dahil ederse “nasıl bir cevap verilmesi gerekmektedir” diye hiç düşündük mü!?.
Bu öngörüden yola çıkacak olursak;
Hangi ön hamleleri yaparak üzerimize gelmekte olan bu devasa etkiyi denge de tutabileceğiz? Bilen varsa beri gelsin!..
Batı ile girilen “serbest ticaret piyasası” ilişkileri ve NATO güvenlik konseptinin ardından şimdi de doğudan gelen etkiyi dengelemek ve gerekli ön alışları hayata geçirmek durumunda olduğumuzu göz ardı etmek hayati bir hata olacaktır.
Bundan dolayıdır ki;
Ticari ve politik açıdan ortak gelecek vizyonu geliştirmek zorunda olduğumuz alanlar ile her açıdan geçişkenliği artırmalı ve hızlı bağlantı yollarının yol taşlarını acilen döşemek zorunluluğumuz olduğunu asla ıskalamamalıyız.
Global ölçekte bakıldığında Türkiye’nin önünde hendekler şeklinde sıralı bölgeler oluşturulmuş durumdadır.
- ERMENİSTAN, Orta Asya geçiş güzergahında HAZAR DENİZİ’ne kolayca ulaşabilmemizin önündeki bir hendektir.
- K. KIBRIS ve G. KIBRIS SORUNSALI, Akdeniz kıta sahanlığında önümüze dikilen bir diğer hendektir.
- EGE ADALARI, Deniz ticaretinde Batıya açılma noktasındaki geçiş yollarımızın önünde oluşturulmuş bir diğer hendektir. Bu adalar, dünyanın çekim merkezi haline gelme potansiyelini de bünyesinde barındırmaktadır.!
Nasıl mı!?
Bütün adacıklar, birbirleri ile köprüler sayesinde bağlantılı hale getirilebilir.
“Hendek” örnekleri çoğaltılacağı gibi bu hendeklerden kurtulmanın yol ve yöntemleri de KADİM AKIL tarafından projelendirilmiştir.
Bir taş ile birkaç kuş vurabilmek derin tecrübeye sahip AKIL tarafından yapılabilir ancak; diyerek devam edelim.
Türkiye’nin Kıbrıs’a demir yolu ve otoyol olarak kurgulanacak bir köprü ile bağlanması, bu köprünün yüksek teknoloji desteği ile deniz dalga etkisinden faydalanarak elektrik üretimi yapması, Akdeniz’in ortasında sağlam bir temel atmamızı sağlayacaktır.
Köprü projesi, Ada’nın canlanmasını ve Ada’ya geçişin hızlandırılmasını da tetikleyecektir.
Aynı zamanda, elektrik enerjisini karşılamak üzere kurulmuş olan bir proje olarak hayata geçmesinin etkisi, ciddi dönüşlerin potansiyelini de bünyesinde barındırmaktadır.
TİCARİ POTANSİYELİN ARTIRILDIĞI HER BÖLGE VEYA KARA PARÇASI, SAVAŞ TEHLİKESİNİN MİNİMİZE EDİLDİĞİ ALANLAR OLARAK KARŞILIK BULACAKTIR.
Bu projeler birer hayal değildir ve teker teker hayata geçirilecektir.
Saygılarımla…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Kıbrıs’ın Anavatana (karayolu ve demir yolu) Yüzer Köprü ile Bağlanması, Akdeniz’de Ankara’nın elini güçlendirir.
Ticarette “zayıf karın” olarak adlandıracağımız “ürünlerin güvenli şekilde müşterisine ulaştırılması yolları” üst düzeyde verimli olmadığı taktirde, aksamaların hatta gerilemelerin yaşanması kaçınılmazdır.
ANADOLU COĞRAFYASI, KIBRIS ADASINA KÖPRÜ İLE BAĞLANMALI…
Kıbrıs’ta yapılan zirai çalışmaların gelişmesini ve kalkınmasını hedefleyen proje kapsamında, (Kıbrıs’ın lojistik üs olarak yapılandırılması) deniz altından geçirilen borular sayesinde tatlı suyun Kıbrıs’a aktarılması, zaman içerisinde ciddi ekonomik yansımaları da beraberinde getirmektedir.
Benzer atılımlar yapan diğer bir bölge; ÇİN…
Çin coğrafyası incelediğinde, görülen ciddi alt yapı çalışmaları ile karşılaşılmaktadır.
Stratejik olarak planlaması yapılan bağlantı yolları ve geçiş güzergahlarının, “Otobanlar ve Demir Yolları ile” muntazam şekilde kurgulanmış olması, üretimin ve tüketimin birbirleri ile güvenli, hızlı, sağlıklı ve profesyonel şekilde ilişkilendirilmiş olması sayesinde, ticaretteki aksamaların halledildiği gerçeği ile karşılaşılmaktadır.
Çin’in, birinci ve ikinci “AFYON Savaşları”nda zayıf karnı olarak belirlediği adacıklar arasında askeri, ticari ve ekonomik iletişimini güçlendirmek için alt yapısında yaptığı yatırımlar ile iç ve dış bağlantı yollarını kurmuş olması, zayıf karnı olarak gördüğü zaafından kurtulabilmesini sağlamıştır.
Bu etki sayesinde itici güç olarak gerçekleşen rüzgâr ile yelkenlerini doldurarak, stratejik hamlelerinde ileri sıçramalar yapabilme şansını da yakalayabilmiştir diyebiliriz.
Çin’in dikkatlice izlenmesi gereken hamleleri arasında “Stratejilerini hayata geçirebilmek için iş gücü sömürüsünde ne kadar acımasız olduğu”nu gözlemlemek, almamız gereken dersler açısından elzemdir.
Çin, uluslararası rekabet arenasındaki çekişmelerin üstesinden gelebilmek ve rekabet gücünü artırabilmek için kendi iç dinamiklerini sonuna kadar kullanan işverenleri sayesinde, stratejilerinde başarılı olduktan sonra, çember genişletme politikası uygulayacaktır.
Yani Çin’in kendi sınırları dışında yeni yapılanmalar kurarak çember genişletmesi kaçınılmaz olarak görülmelidir.
Çinli girişimcilerin, çember genişletme politikaları sayesinde nüfuz edecekleri yeni coğrafyalarda, hangi etik sınırlar içerisinde kalacaklarını taahhüt etmektedirler mi bilen varsa beri gelsin.
Kendi vatandaşının emeğini sınırsız sömüren yüksek etkiye sahip bu güç, bizleri de sömürü çemberine dahil ederse “nasıl bir cevap verilmesi gerekmektedir” diye hiç düşündük mü!?.
Bu öngörüden yola çıkacak olursak;
Hangi ön hamleleri yaparak üzerimize gelmekte olan bu devasa etkiyi denge de tutabileceğiz? Bilen varsa beri gelsin!..
Batı ile girilen “serbest ticaret piyasası” ilişkileri ve NATO güvenlik konseptinin ardından şimdi de doğudan gelen etkiyi dengelemek ve gerekli ön alışları hayata geçirmek durumunda olduğumuzu göz ardı etmek hayati bir hata olacaktır.
Bundan dolayıdır ki;
Ticari ve politik açıdan ortak gelecek vizyonu geliştirmek zorunda olduğumuz alanlar ile her açıdan geçişkenliği artırmalı ve hızlı bağlantı yollarının yol taşlarını acilen döşemek zorunluluğumuz olduğunu asla ıskalamamalıyız.
Global ölçekte bakıldığında Türkiye’nin önünde hendekler şeklinde sıralı bölgeler oluşturulmuş durumdadır.
- ERMENİSTAN, Orta Asya geçiş güzergahında HAZAR DENİZİ’ne kolayca ulaşabilmemizin önündeki bir hendektir.
- K. KIBRIS ve G. KIBRIS SORUNSALI, Akdeniz kıta sahanlığında önümüze dikilen bir diğer hendektir.
- EGE ADALARI, Deniz ticaretinde Batıya açılma noktasındaki geçiş yollarımızın önünde oluşturulmuş bir diğer hendektir. Bu adalar, dünyanın çekim merkezi haline gelme potansiyelini de bünyesinde barındırmaktadır.!
Nasıl mı!?
Bütün adacıklar, birbirleri ile köprüler sayesinde bağlantılı hale getirilebilir.
“Hendek” örnekleri çoğaltılacağı gibi bu hendeklerden kurtulmanın yol ve yöntemleri de KADİM AKIL tarafından projelendirilmiştir.
Bir taş ile birkaç kuş vurabilmek derin tecrübeye sahip AKIL tarafından yapılabilir ancak; diyerek devam edelim.
Türkiye’nin Kıbrıs’a demir yolu ve otoyol olarak kurgulanacak bir köprü ile bağlanması, bu köprünün yüksek teknoloji desteği ile deniz dalga etkisinden faydalanarak elektrik üretimi yapması, Akdeniz’in ortasında sağlam bir temel atmamızı sağlayacaktır.
Köprü projesi, Ada’nın canlanmasını ve Ada’ya geçişin hızlandırılmasını da tetikleyecektir.
Aynı zamanda, elektrik enerjisini karşılamak üzere kurulmuş olan bir proje olarak hayata geçmesinin etkisi, ciddi dönüşlerin potansiyelini de bünyesinde barındırmaktadır.
TİCARİ POTANSİYELİN ARTIRILDIĞI HER BÖLGE VEYA KARA PARÇASI, SAVAŞ TEHLİKESİNİN MİNİMİZE EDİLDİĞİ ALANLAR OLARAK KARŞILIK BULACAKTIR.
Bu projeler birer hayal değildir ve teker teker hayata geçirilecektir.
Saygılarımla…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com