Maneviyatın bilinmeyen -unutulan- diğer boyutu

Maneviyatın bilinmeyen -unutulan- diğer boyutu

Tarihsel dönemlerde, taş ve ahşabın kullanıldığı dönemlerin teknolojisi ile metal ve petrol türevi ürünlerin kullanıldığı teknoloji arasındaki fark, tüm stratejilerin denklemini de değiştirmektedir.

Artık çağımızda insanlık, sadece petrol türevleri ve metal türevlerinin birleştirilerek uyumlu şekilde çalıştırılması ile kullanıldığı teknolojik sıkışmışlıktan kurtulmalı ki insanlığın önü açılabilsin.

Ancak böylelikle yeni bir medeniyet tasavvuru kurgulanabilir...

Tahıl ile başlatılan medeniyet kuramı, ardından metal ve petrol üzerine kurgulanan medeniyet kuramı, son değil fakat günümüzde ise farklı olan ve yenilikler getirecek madde ve maneviyatın birleştirilerek uygun şekilde çalıştırılması ile insanlığın önü açılarak yeni bir medeniyet kuramından bahsedilebilir ancak... 

Çünkü, keşif edilip geliştirilen ve insanlığın hizmetine hatta tüketimine sunulan her yeni madde, medeniyetin gelişmesinde ve şeklen değişmesinde katkı sağlamıştır. 

Bundan dolayıdır ki insanlık, maddenin dönüştürücü etkisi altında maneviyattan uzaklaşmış ve maddeciliği benimsemiştir.

“Balans” tam da bu noktada kaçmaktadır.

İnsanın maddi yönü olduğu gibi manevi yönünün de olduğu bir gerçekliktir. İnsanlığı maneviyata yönlendirebilme etkisine sahip maddelerin keşfedilip, insanlığın hizmetine sunulması balansın yakalanmasını da tetikleyecektir.

İnsanın manevi yönünü geliştiren din faktörü, devlet yapılanmasına da bürünür ise büyük bir sıkıntı olacaktır. Çünkü, bu sefer de maddi yön çöküp, manevi yönün yükselmesi ile balans yine kaçacaktır.

Bir toplumun tepkileri siyasi, ekonomik ve sosyal kurumlarına ve kültürel değerlerine bağlıdır.

Arkeologların incelemelerinde rastladıkları örnekler; devasa kayaların nasıl olup da o kadar uzak mesafelerden getirilerek, yerleştirildikleri yapılardaki yerlerine nasıl oturtulduğuna dair çeşitli soruları da beraberinde getirdiği biliniyor. 

Sorularımız, kayaları profesyonel şekilde işleyen, kusursuz delikler delebilen teknoloji örnekleri ile çoğaltılabilir. 

Araştırmalar sonucu açıklaması getirilebilen en yakın tezlerin ışığında görebildiğimiz detay; frekans, rözenans, enerji kontrolü vb. diğer yeteneklerin gelişmesini ve kullanılmasını sağlayabilen manevi aydınlanma olasılığıdır. 

Tam da bu noktada insanlığın eksik kaldığı ve önünün tıkandığı konu; 

Metal ve petrol türevleri kullanılarak kurgulanan "çağımız medeniyeti"ni zirveye taşıyabilecek manevi yetiler ve melekelerin açığa çıkartılması ile birlikte yeni keşiflerinin yapılamamasıdır.

Günümüzde örnekleri çoğalan ve bir takım objelerin bazı özel insanlar tarafından dokunulmadan hareket ettirilebilmesi, ufkumuzu zorlayıcı olaylar olmak zorundadır.

Erenler der ya; “Her ne ararsan kendinde ara” diye. 

İnsanlığın önünü tıkayan algı yanılsamasının kaynağı olan ve uzaklaşılan maneviyatın ve hatta unutulan diğer boyutunun ön açıcı etkileri, insanlığın hafızasında mevcuttur. 

Taş ve ahşabı işleyen medeniyetlerin zirve yapmasını sağlayan yönleri, manevi gelişimlerinden kaynaklı olarak kullanabildikleri “Frekans, rezonans, enerji kontrolü vb." yetiler sayesinde, bugün hala çözemediğimiz teknolojiye sahip olabildiklerini hatırlamalıyız.

Günümüzde eksik olan yönümüz işte tam da budur.

Bizler, maneviyatın ne olduğunu ve neden geliştirilip, ne için kullanılması gerektiğini çözebilmiş değiliz.

Teori ve pratik birleştirilmediği taktirde sonuca gidilemez. Bir şeye anlam veren ise zıddı olandır. 

Aslında "zıt" olarak tabir ettiğimiz yanılsama, eksik olanı tamamlayandır.

Bu realitelerden yola çıkıldığında sorulması gereken elzem soruyu soralım:

Maneviyatı, sadece sosyal davranışların düzenlenmesi olarak mı algılamamız gerekmektedir?

Yoksa unuttuğumuz ve keşfedilmesi gereken başka bir boyutu da var mıdır?

.

Ali Karani, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @KARANIAli , @dikgazete

Tarihsel dönemlerde, taş ve ahşabın kullanıldığı dönemlerin teknolojisi ile metal ve petrol türevi ürünlerin kullanıldığı teknoloji arasındaki fark, tüm stratejilerin denklemini de değiştirmektedir.

Artık çağımızda insanlık, sadece petrol türevleri ve metal türevlerinin birleştirilerek uyumlu şekilde çalıştırılması ile kullanıldığı teknolojik sıkışmışlıktan kurtulmalı ki insanlığın önü açılabilsin.

Ancak böylelikle yeni bir medeniyet tasavvuru kurgulanabilir...

Tahıl ile başlatılan medeniyet kuramı, ardından metal ve petrol üzerine kurgulanan medeniyet kuramı, son değil fakat günümüzde ise farklı olan ve yenilikler getirecek madde ve maneviyatın birleştirilerek uygun şekilde çalıştırılması ile insanlığın önü açılarak yeni bir medeniyet kuramından bahsedilebilir ancak... 

Çünkü, keşif edilip geliştirilen ve insanlığın hizmetine hatta tüketimine sunulan her yeni madde, medeniyetin gelişmesinde ve şeklen değişmesinde katkı sağlamıştır. 

Bundan dolayıdır ki insanlık, maddenin dönüştürücü etkisi altında maneviyattan uzaklaşmış ve maddeciliği benimsemiştir.

“Balans” tam da bu noktada kaçmaktadır.

İnsanın maddi yönü olduğu gibi manevi yönünün de olduğu bir gerçekliktir. İnsanlığı maneviyata yönlendirebilme etkisine sahip maddelerin keşfedilip, insanlığın hizmetine sunulması balansın yakalanmasını da tetikleyecektir.

İnsanın manevi yönünü geliştiren din faktörü, devlet yapılanmasına da bürünür ise büyük bir sıkıntı olacaktır. Çünkü, bu sefer de maddi yön çöküp, manevi yönün yükselmesi ile balans yine kaçacaktır.

Bir toplumun tepkileri siyasi, ekonomik ve sosyal kurumlarına ve kültürel değerlerine bağlıdır.

Arkeologların incelemelerinde rastladıkları örnekler; devasa kayaların nasıl olup da o kadar uzak mesafelerden getirilerek, yerleştirildikleri yapılardaki yerlerine nasıl oturtulduğuna dair çeşitli soruları da beraberinde getirdiği biliniyor. 

Sorularımız, kayaları profesyonel şekilde işleyen, kusursuz delikler delebilen teknoloji örnekleri ile çoğaltılabilir. 

Araştırmalar sonucu açıklaması getirilebilen en yakın tezlerin ışığında görebildiğimiz detay; frekans, rözenans, enerji kontrolü vb. diğer yeteneklerin gelişmesini ve kullanılmasını sağlayabilen manevi aydınlanma olasılığıdır. 

Tam da bu noktada insanlığın eksik kaldığı ve önünün tıkandığı konu; 

Metal ve petrol türevleri kullanılarak kurgulanan "çağımız medeniyeti"ni zirveye taşıyabilecek manevi yetiler ve melekelerin açığa çıkartılması ile birlikte yeni keşiflerinin yapılamamasıdır.

Günümüzde örnekleri çoğalan ve bir takım objelerin bazı özel insanlar tarafından dokunulmadan hareket ettirilebilmesi, ufkumuzu zorlayıcı olaylar olmak zorundadır.

Erenler der ya; “Her ne ararsan kendinde ara” diye. 

İnsanlığın önünü tıkayan algı yanılsamasının kaynağı olan ve uzaklaşılan maneviyatın ve hatta unutulan diğer boyutunun ön açıcı etkileri, insanlığın hafızasında mevcuttur. 

Taş ve ahşabı işleyen medeniyetlerin zirve yapmasını sağlayan yönleri, manevi gelişimlerinden kaynaklı olarak kullanabildikleri “Frekans, rezonans, enerji kontrolü vb." yetiler sayesinde, bugün hala çözemediğimiz teknolojiye sahip olabildiklerini hatırlamalıyız.

Günümüzde eksik olan yönümüz işte tam da budur.

Bizler, maneviyatın ne olduğunu ve neden geliştirilip, ne için kullanılması gerektiğini çözebilmiş değiliz.

Teori ve pratik birleştirilmediği taktirde sonuca gidilemez. Bir şeye anlam veren ise zıddı olandır. 

Aslında "zıt" olarak tabir ettiğimiz yanılsama, eksik olanı tamamlayandır.

Bu realitelerden yola çıkıldığında sorulması gereken elzem soruyu soralım:

Maneviyatı, sadece sosyal davranışların düzenlenmesi olarak mı algılamamız gerekmektedir?

Yoksa unuttuğumuz ve keşfedilmesi gereken başka bir boyutu da var mıdır?

.

Ali Karani, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @KARANIAli , @dikgazete