MİT’in belgeleri hangi şifreleri barındırıyor?
MİT’in belgeleri hangi şifreleri barındırıyor?
- 31-10-2024 20:20
- 2434
- 31-10-2024 20:20
- 2434
MİT’İN BELGELERİ HANGİ ŞİFRELERİ BARINDIRIYOR?
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), özel koleksiyonunda yer alan resmi istihbarat belgelerinin bir bölümünü paylaştı. (*)
1920-1948 dönemine ait istihbarat raporlarında önemli bilgiler yer almaktadır. MİT’in topluma açılma süreciyle entegre biçimde medyaya servis edilen raporlar, günümüz gelişmeleriyle ilişkilendirilebilir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Yeni Çözüm Süreci” toplumda uç noktaların oluşmasına ve törpülenmesine neden olan bir handikapı doğurmaktadır.
Osmanlı mirası üzerine inşa edilen Cumhuriyet, kendine özgü bir takım mekanizmalarını barındırmasına rağmen, İslam coğrafyası, damıtılmış bir Hilafet şuuru beklentisi içerisinde olmaktadır. AK Parti’nin geliştirdiği “Yeni Osmanlıcılık” politikası, bölgesinde olanlara duyarsız kalmaması üzerine değerlendirilmektedir. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’na atfedilen proje, şahsa münhasır bir politik bilinç değildir, tarihe özlem duyan bir devletin sistematik tezahürü olarak algılanabilir.
“Yeni Çözüm Süreci” ve siyaset yapıcıların Türk-Kürt kardeşliği üzerine mesajlar verdiği bir dönemde MİT’in arşivindeki, “MAH'ın kuruluş yıllarında savunma bakımından mesaisinin bir bölümünü oluşturan hilafetin geri gelmesine yönelik faaliyetlerine dair ‘Kürt-Türk İade-yi Hilafet Komitesi Teşkilatı’ adıyla oluşturulan istihbari şemanın” yer alması daha usturuplu bir zemini oluşturmaktadır.
Hilafet makamının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) uhdesine verildiği göz ardı edilmeden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MİT’in raporları yayınlamadan bir gün önce, “Ey Türk'ü ve Kürt'ü İslam'ın şanlı ordusu kılan Allah'ım! Bizi tekrar bu kadim coğrafyanın huzur ve barış ordusu yap" söylemi, amacın bütünlüğü bakımından önem arz etmektedir.
Satır araları, geçmişe özlemin ipuçlarını mı vermektedir? “Türk ve Kürt’ün ordusu” Türk Silahlı Kuvvetleri ise Cumhurbaşkanı Erdoğan “tekrar” ifadesini neden kullanmıştır? Kürt ve Türk ordusu ayrıysa bundan kasıt nedir? Bütünlük var mıdır, yeni bir bütünlük mü sağlanacaktır?
Vurgulanan sorular sıradanlaştırılmadan ele alınmalı, politikacıların bilinçaltlarına ışık tutmaları bakımından özellikle cümleleriyle karşılaştırma yapılmalıdır.
MİT’in "Rebeka" kod adlı Dilber Cavidan isimli kadın casusa ilişkin "çift hilal" simgesiyle damgalanan 1921 tarihli "acil" ibareli rapor da dikkat çeken noktalardan biri olarak ele alınabilir.
“Rebeka ya da Rifka, İbranice Kutsal Kitap'ta İshak'ın karısı ve Yakup ile Esav'ın annesi olarak görünür” ifadesinden yola çıkılırsa; mesajın net bir şekilde İsrail’e olduğu anlaşılabilir. İsrail’in bölgeyi işgali döneminde, Yahudi kültürünü uyandıran müstear isimin yayınlanması “faaliyetlerin izlendiği” mesajını oluşturabilir.
MİT’in yakın dönemde MOSSAD’a yönelik operasyonları incelendiğinde olağan kanıya daha sade ulaşılabilir. Bugün de bölgedeki gelişmeler ışığında İsrail, “acil” kod ile bürokrasinin masasında duran konular arasında yer almaktadır.
Diğer bir raporda, “Rusya” ibaresi geçmektedir. Geçtiğimiz günlerde MİT’in, terör örgütü PKK’ya yönelik faaliyetlerinde Rusya yapılanması üzerinde duruldu. Rusya, Kazakistan ve Ermenistan’da faaliyet yürüten ismin, “4 yıldır takip edildiği” ifade edilmektedir.
Raporda, bir servis (MAH/MİT) mensubunun, İsmetpaşa mahallesindeki camide hafız olan şahsın Rusya ile irtibatı olan Kürkçü dükkanıyla temasını ele almaktadır. Dükkanın sahibinin iki kızının da Rus uyruklu kişilerle münasebetinden söz edilmektedir. Hafız şahsın, maddi durumunda ise son günlerde ciddi olarak olumlu anlamda değişiklik olduğu gözlemlenmiştir.
MİT’in yayımladığı raporu, Rusya’nın Türk Cumhuriyetlerindeki faaliyetleriyle bağdaşlaştırılması ve İslami kimlik oluşumunda Rus etkisinden bahsedilmesi anlamı çıkarılabilir. Değişim, ideolojik dönüşüm sağlayanların, maddi anlamda yükselebileceği olgusu ile açıklanabilir.
Yayımlanan diğer raporlarda İstanbul Bölge Amirliğinin, Milli Emniyet Hizmeti Riyaset-i Aliyyesi'ne gönderdiği 31 Mart 1928 tarihli raporda Sovyet yazarı Maksim Gorki'nin ünlü romanı "Ana"nın film olarak İstanbul'da gösterime girdiği ve bu eserin, kuvvetli bir komünizm propagandası olabileceği konusunda görüşleri içeren istihbari belge de dikkati çekmektedir. 2024 yılında Türk Devleti’nin kodlarının Komünizm ile barışmadığı yinelenmektedir.
Almanya ve Fransa ülkeleri de belgelerde yer almaktadır. Alman Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in Türkiye ziyaretinde görevli bir memur tarafından takip edilmesi ve Almanya’nın geçmişten günümüze Türkiye üzerinde emelleri olduğunu deklare etmektedir. Görevli memurun adının Turan olması da atlanmaması gereken bilgi olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca Alman istihbarat servisi BND’nin Almanya’daki Türk sosyolojisine karşılık, Türkiye’de farklı etnisiteler üzerinde çalışma yaptığı bilinmektedir. Terör örgütü PKK’nın Avrupa’daki karargahlarından biri Almanya olarak belirtilmektedir.
Sonuç olarak istihbarat servisleri, kendilerine has gelenekleri olan, istihbarat terminolojisinde bilinmeyen alfabeye sahip nitelikli okullardır. “En gizli yapılan faaliyet ulu orta gerçekleştirilendir.”
.
Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com
(*) https://www.dikgazete.com/haber/mit-ozel-koleksiyondan-istihbarat-raporlari-yayimladi-917625.html
MİT’İN BELGELERİ HANGİ ŞİFRELERİ BARINDIRIYOR?
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), özel koleksiyonunda yer alan resmi istihbarat belgelerinin bir bölümünü paylaştı. (*)
1920-1948 dönemine ait istihbarat raporlarında önemli bilgiler yer almaktadır. MİT’in topluma açılma süreciyle entegre biçimde medyaya servis edilen raporlar, günümüz gelişmeleriyle ilişkilendirilebilir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Yeni Çözüm Süreci” toplumda uç noktaların oluşmasına ve törpülenmesine neden olan bir handikapı doğurmaktadır.
Osmanlı mirası üzerine inşa edilen Cumhuriyet, kendine özgü bir takım mekanizmalarını barındırmasına rağmen, İslam coğrafyası, damıtılmış bir Hilafet şuuru beklentisi içerisinde olmaktadır. AK Parti’nin geliştirdiği “Yeni Osmanlıcılık” politikası, bölgesinde olanlara duyarsız kalmaması üzerine değerlendirilmektedir. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’na atfedilen proje, şahsa münhasır bir politik bilinç değildir, tarihe özlem duyan bir devletin sistematik tezahürü olarak algılanabilir.
“Yeni Çözüm Süreci” ve siyaset yapıcıların Türk-Kürt kardeşliği üzerine mesajlar verdiği bir dönemde MİT’in arşivindeki, “MAH'ın kuruluş yıllarında savunma bakımından mesaisinin bir bölümünü oluşturan hilafetin geri gelmesine yönelik faaliyetlerine dair ‘Kürt-Türk İade-yi Hilafet Komitesi Teşkilatı’ adıyla oluşturulan istihbari şemanın” yer alması daha usturuplu bir zemini oluşturmaktadır.
Hilafet makamının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) uhdesine verildiği göz ardı edilmeden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MİT’in raporları yayınlamadan bir gün önce, “Ey Türk'ü ve Kürt'ü İslam'ın şanlı ordusu kılan Allah'ım! Bizi tekrar bu kadim coğrafyanın huzur ve barış ordusu yap" söylemi, amacın bütünlüğü bakımından önem arz etmektedir.
Satır araları, geçmişe özlemin ipuçlarını mı vermektedir? “Türk ve Kürt’ün ordusu” Türk Silahlı Kuvvetleri ise Cumhurbaşkanı Erdoğan “tekrar” ifadesini neden kullanmıştır? Kürt ve Türk ordusu ayrıysa bundan kasıt nedir? Bütünlük var mıdır, yeni bir bütünlük mü sağlanacaktır?
Vurgulanan sorular sıradanlaştırılmadan ele alınmalı, politikacıların bilinçaltlarına ışık tutmaları bakımından özellikle cümleleriyle karşılaştırma yapılmalıdır.
MİT’in "Rebeka" kod adlı Dilber Cavidan isimli kadın casusa ilişkin "çift hilal" simgesiyle damgalanan 1921 tarihli "acil" ibareli rapor da dikkat çeken noktalardan biri olarak ele alınabilir.
“Rebeka ya da Rifka, İbranice Kutsal Kitap'ta İshak'ın karısı ve Yakup ile Esav'ın annesi olarak görünür” ifadesinden yola çıkılırsa; mesajın net bir şekilde İsrail’e olduğu anlaşılabilir. İsrail’in bölgeyi işgali döneminde, Yahudi kültürünü uyandıran müstear isimin yayınlanması “faaliyetlerin izlendiği” mesajını oluşturabilir.
MİT’in yakın dönemde MOSSAD’a yönelik operasyonları incelendiğinde olağan kanıya daha sade ulaşılabilir. Bugün de bölgedeki gelişmeler ışığında İsrail, “acil” kod ile bürokrasinin masasında duran konular arasında yer almaktadır.
Diğer bir raporda, “Rusya” ibaresi geçmektedir. Geçtiğimiz günlerde MİT’in, terör örgütü PKK’ya yönelik faaliyetlerinde Rusya yapılanması üzerinde duruldu. Rusya, Kazakistan ve Ermenistan’da faaliyet yürüten ismin, “4 yıldır takip edildiği” ifade edilmektedir.
Raporda, bir servis (MAH/MİT) mensubunun, İsmetpaşa mahallesindeki camide hafız olan şahsın Rusya ile irtibatı olan Kürkçü dükkanıyla temasını ele almaktadır. Dükkanın sahibinin iki kızının da Rus uyruklu kişilerle münasebetinden söz edilmektedir. Hafız şahsın, maddi durumunda ise son günlerde ciddi olarak olumlu anlamda değişiklik olduğu gözlemlenmiştir.
MİT’in yayımladığı raporu, Rusya’nın Türk Cumhuriyetlerindeki faaliyetleriyle bağdaşlaştırılması ve İslami kimlik oluşumunda Rus etkisinden bahsedilmesi anlamı çıkarılabilir. Değişim, ideolojik dönüşüm sağlayanların, maddi anlamda yükselebileceği olgusu ile açıklanabilir.
Yayımlanan diğer raporlarda İstanbul Bölge Amirliğinin, Milli Emniyet Hizmeti Riyaset-i Aliyyesi'ne gönderdiği 31 Mart 1928 tarihli raporda Sovyet yazarı Maksim Gorki'nin ünlü romanı "Ana"nın film olarak İstanbul'da gösterime girdiği ve bu eserin, kuvvetli bir komünizm propagandası olabileceği konusunda görüşleri içeren istihbari belge de dikkati çekmektedir. 2024 yılında Türk Devleti’nin kodlarının Komünizm ile barışmadığı yinelenmektedir.
Almanya ve Fransa ülkeleri de belgelerde yer almaktadır. Alman Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in Türkiye ziyaretinde görevli bir memur tarafından takip edilmesi ve Almanya’nın geçmişten günümüze Türkiye üzerinde emelleri olduğunu deklare etmektedir. Görevli memurun adının Turan olması da atlanmaması gereken bilgi olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca Alman istihbarat servisi BND’nin Almanya’daki Türk sosyolojisine karşılık, Türkiye’de farklı etnisiteler üzerinde çalışma yaptığı bilinmektedir. Terör örgütü PKK’nın Avrupa’daki karargahlarından biri Almanya olarak belirtilmektedir.
Sonuç olarak istihbarat servisleri, kendilerine has gelenekleri olan, istihbarat terminolojisinde bilinmeyen alfabeye sahip nitelikli okullardır. “En gizli yapılan faaliyet ulu orta gerçekleştirilendir.”
.
Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com
(*) https://www.dikgazete.com/haber/mit-ozel-koleksiyondan-istihbarat-raporlari-yayimladi-917625.html