Sen bırakırsın nasibin bırakmaz

Sen bırakırsın nasibin bırakmaz

Olmayana teşne, varlığa inat.

Varlık bir skandal.

Hava - toprak - ateş - su

Altı yön…

Beş duyu.

Hiçlenmeler...

Ve dönülmez akşamın ufku.

Acı kol geziyor…

Bombalar patlıyor şehirlerde…

Güç, mukadderata evriliyor.

Yol - iz - kervan

Hangi tepede bıraktığın ayak izidir hayatın.

Ah Pakize...

Sen iyiysen herkes iyi…

Ödeşmek yüceltmez ki insanı…

Aynı düzleme çeker.

İnandığın uğurda yaktığın can varsa, inanmana tükürdüm.

Ben onların; “öyleyse, böyle!” diyen cahilliğini yedim.

Ah Pakize, bıraktım…

Bıraktım “kendini beğenmiş” dediler.

Bıraktım aciz bildiler…

Yarışacağım” diye nefes nefese kalan atları gördüm.

Yapılan iyiliği unutup, küçük hesaplarda kendini ödediğinden beri kendime dürüst olmayı öğrendim.

Ağzınla kuş tut!..

Ben tuttum.

Çarkların arasında ezildiğinde tam o anda duyduğun acıya sığın.

Hiçbir şey büyük savaşı teskin edemez.

Zaman kazanıyoruz; yapıp-ettiğimiz bu. 

Alın yazısı” dedikleri, kavşakları şaşmış dünyanın.

Mazluma ve aşka bandrol…

Kader hangi kapıya hangi anahtar.

Temiz  kalmak mümkün değildi az kirlenmeye şükür.

Yanlış daha efdal çok yanlıştan…

Sokağa çıkmadan içten yanmalı insan.

Sokağa, ölmeye hazırsan…

Dünya düzelme yeri değil, kabul görme yeri…

Ah Pakize…

Sen iyiysen, herkes iyi.

Yalan üstünde durduğun topraktır kaderin.

Çürümüşlüğün arasında çürümeye direnmektir yaşamak. 

Naraların atıldığı yerde bir inilti

Çığlıkların arasında bir yakarış

Işıkların arasında bir ateşböceği

Yoruldum Pakize… 

İyiler çıkamazlar işin içinden…

Dua çıkar gökyüzüne…

Zamanını beklerken vaad

Üstüne bastığın toprakta ayak izindir sıratın…

Ben geldim, gidiyorum…

Çocuklar geldiler ne çabuk gidiyorlar…

Cilveleridir dünyadaki kaos

Ahlarıdır…

Yoruldum Pakize; güneş tepemde…

Anakaraya, eve az kaldı…

Ne olacaksa olsun.

O kadar kötü değilsem…

Ne olacaksa olsun.

Bitse de gitsek…

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

Olmayana teşne, varlığa inat.

Varlık bir skandal.

Hava - toprak - ateş - su

Altı yön…

Beş duyu.

Hiçlenmeler...

Ve dönülmez akşamın ufku.

Acı kol geziyor…

Bombalar patlıyor şehirlerde…

Güç, mukadderata evriliyor.

Yol - iz - kervan

Hangi tepede bıraktığın ayak izidir hayatın.

Ah Pakize...

Sen iyiysen herkes iyi…

Ödeşmek yüceltmez ki insanı…

Aynı düzleme çeker.

İnandığın uğurda yaktığın can varsa, inanmana tükürdüm.

Ben onların; “öyleyse, böyle!” diyen cahilliğini yedim.

Ah Pakize, bıraktım…

Bıraktım “kendini beğenmiş” dediler.

Bıraktım aciz bildiler…

Yarışacağım” diye nefes nefese kalan atları gördüm.

Yapılan iyiliği unutup, küçük hesaplarda kendini ödediğinden beri kendime dürüst olmayı öğrendim.

Ağzınla kuş tut!..

Ben tuttum.

Çarkların arasında ezildiğinde tam o anda duyduğun acıya sığın.

Hiçbir şey büyük savaşı teskin edemez.

Zaman kazanıyoruz; yapıp-ettiğimiz bu. 

Alın yazısı” dedikleri, kavşakları şaşmış dünyanın.

Mazluma ve aşka bandrol…

Kader hangi kapıya hangi anahtar.

Temiz  kalmak mümkün değildi az kirlenmeye şükür.

Yanlış daha efdal çok yanlıştan…

Sokağa çıkmadan içten yanmalı insan.

Sokağa, ölmeye hazırsan…

Dünya düzelme yeri değil, kabul görme yeri…

Ah Pakize…

Sen iyiysen, herkes iyi.

Yalan üstünde durduğun topraktır kaderin.

Çürümüşlüğün arasında çürümeye direnmektir yaşamak. 

Naraların atıldığı yerde bir inilti

Çığlıkların arasında bir yakarış

Işıkların arasında bir ateşböceği

Yoruldum Pakize… 

İyiler çıkamazlar işin içinden…

Dua çıkar gökyüzüne…

Zamanını beklerken vaad

Üstüne bastığın toprakta ayak izindir sıratın…

Ben geldim, gidiyorum…

Çocuklar geldiler ne çabuk gidiyorlar…

Cilveleridir dünyadaki kaos

Ahlarıdır…

Yoruldum Pakize; güneş tepemde…

Anakaraya, eve az kaldı…

Ne olacaksa olsun.

O kadar kötü değilsem…

Ne olacaksa olsun.

Bitse de gitsek…

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com