Sivilleşecek miyiz yoksa mafyatik bir dünyaya mı gidiyoruz!

Sivilleşecek miyiz yoksa mafyatik bir dünyaya mı gidiyoruz!

COĞRAFYA OLARAK SİVİLLEŞECEK MİYİZ, YOKSA MAFYATİK BİR DÜNYA ANLAYIŞINA DOĞRU MU GİDİYORUZ?

İdareciler tarafından topluma zihinsel sıçramalarını yaptırabilen imkanları sunacak zeminin hazırlanması, tarihten ibretlik dersler alınmasını sağlayacaktır. 

Liderlerin topluma bilim, sanat, teknoloji, edebiyat vb. alanlarda sıçramalar yapmalarına imkân sağlayacak zemini sunması asli görevleri arasındadır. 

Bu sayede toplumun yapacağı atılımlar ile elde edilen başarıların getirileri, liderlerin ve kadrolarının karinelerini taçlandırabilir.

Hiçbir lider, şahsi olarak yaptıkları atılımlar ile anılmaz. Çünkü bir liderin kendi şahsı için faydalı olan girişimlerde bulunması sadece kendisini bağlar, bundan dolayı liderlik karinesine herhangi bir not düşülmesi mümkün değildir.

Tüm “LİDER”ler, kendi milletlerine yaptırabildikleri değişim, dönüşüm ve gelişimler sayesinde tarihin sayfalarına altın harflerle adlarını yazdırabilirler...

Kesintisiz mücadelenin temeline, kendi milletinin ilerlemesine ivme kazandırmak ve bu ivmeden elde edilecek getirilerin doğru planlanması sayesinde kurulması gereken değerler manzumesi ile insanlığı beslemeyi yerleştirebilmek, yaşanılası bir medeniyet kurabilmenin anahtarıdır diyebiliriz…

Bu öngörü ile hamlelerini yapan tüm liderlere bin selam olsun!

BAŞKALARININ DOĞRULARI İLE KENDİMİZİ İNŞA EDEMEYİZ…

Kendi kendimizi inşa etmek doğru olandır diyelim ve devam edelim!

Eğitimsiz olsa bile idarecisine sadık olanı tercih etmek, ehliyet ve liyakat sahibi olanı ise yöneticisine sadık olmadığı gerekçesini ileri sürerek reddetmeyi, sistemin çürümesine yol taşlarını döşeyen yanlış davranış kalıpları olarak görme zorunluluğumuz vardır.! 

Görev talimatına sadakat göstermek, görevini kötüye kullanan üstünü sorgulatan bir otokontrolü kuracak olan mekanizmayı güçlendirmektedir!

Şayet otokontrol mekanizması bir şekilde yok edilecek olunursa, görevini icra eden bireyin kullanılmaya ve dahi satın alınmaya müsait hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır. 

Böylelikle, hangi görevde olursa olsun devletin imkân ve kudretini kullanma salahiyetini ellerinde bulunduranların, bölgemiz dışından gelen sömürü odakları tarafından satın alınmaları mümkün hale gelecektir!

Bu sayede, milletin çok güçlü bir kıskaç içerisine alınması gerçekleşerek, yıllarca süren sömürü sisteminin tıkır tıkır işlemesi sağlanmış olacaktır!

Bu notu buraya düşmüş olalım ve devam edelim;

Farklı bir açıdan bakmak gerekirse, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın Ermenistan ordusuna karşı geliştirmiş olduğu tavır, Ermenistan ordusunun çıkışlarını törpüleyen bir işleve sahip görünmekte midir?

Bu durumda, “Coğrafyada kışkırtmaları Paşinyan mı, yoksa Ermenistan ordusu mu yapmaktadır” şeklinde bir soru sormak gerekmez mi.? 

Paşinyan barışa mı hizmet etmektedir; yoksa orduyu kontrolü altına alıp başka bir hamle yapmayı mı planlamaktadır?

Tüm bu gelişmeleri, “Ermenistan sivilleşmek mi istiyor, yoksa radikal askeri hamleler yapmak yolunda hazırlıklar mı yapıyor” şeklinde okumak gerekiyor?

Bölge ülkelerinin hesaba katması gereken çok önemli anlayış haline getirilmesi gereken gerçek, etki gücü yüksek taraflar arasında denge gözeterek hayatta kalmayı amaç edinmek, sadece nefes alıp vermek anlamına gelecektir. 

Milletin, sivilleşerek şiddet sarmalına kurban olmaktan kurtarılması, üreten gücün etkisini artırarak daha ileri seviyelere taşınması anlamına gelmektedir.

Coğrafyamız üzerinde emperyal emelleri olan dış odaklı tüm yapılar, bölgemize sürekli olarak taciz atışları yapmakla birlikte, coğrafyamızı radikalizm çemberinin içerisinde kalmaya mahkûm bırakmaktadır.

UNUTMAYALIM!.. 

Zihin dünyası, radikal davranış kalıplarının içerisinde yapılandırılan toplum, kendi kendisine zarar vermekten öteye gidemez.

Bundan dolayı acilen sivilleşme yolunda adımların atılması, coğrafyamızda ön açıcı rol oynayacaktır.

Ordu millet anlayışı devam ettirilmekle birlikte, tamamlayıcı unsur olan sivil hayat anlayışının önünün açılması için gerekli zeminin hazırlanması da elzem görülmektedir.

Yeni bir anlayış inşa edebilmek için ortaya derin bir akıl koymak lazım geliyor.

COĞRAFYAMIZIN SAHİP OLDUĞU İMKANLARIN, BAŞKA COĞRAFYALARIN KALKINMASI İÇİN DEĞİL, KENDİ COĞRAFYAMIZIN KALKINMASI İÇİN KULLANILMASI ŞARTTIR.

Hiç değişmeyecek altın kural olsa gerek;

Bizler bu toprakların yerlisiyiz, dışarıdan gelenler her ne kadar içimizden birileri ile birlikte çalışıyor olsalar da kalıcı olanlar bizleriz. 

Onlar işbirlikçileri ile birlikte bir gün çekip gitmek zorundadırlar.

İhtirasları uğruna insanlığa ait tüm iyi ve geliştirici değerlerin yok olmasına göz yumanların azalması ve de yekünde cem ettiren, insanlığın ilerlemesini tetikleyen doğru ve sağlıklı değerlerin çoğalması için gayret edenlerin sayısının artmasını temenni dileriz...

Saygılarımla.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com

COĞRAFYA OLARAK SİVİLLEŞECEK MİYİZ, YOKSA MAFYATİK BİR DÜNYA ANLAYIŞINA DOĞRU MU GİDİYORUZ?

İdareciler tarafından topluma zihinsel sıçramalarını yaptırabilen imkanları sunacak zeminin hazırlanması, tarihten ibretlik dersler alınmasını sağlayacaktır. 

Liderlerin topluma bilim, sanat, teknoloji, edebiyat vb. alanlarda sıçramalar yapmalarına imkân sağlayacak zemini sunması asli görevleri arasındadır. 

Bu sayede toplumun yapacağı atılımlar ile elde edilen başarıların getirileri, liderlerin ve kadrolarının karinelerini taçlandırabilir.

Hiçbir lider, şahsi olarak yaptıkları atılımlar ile anılmaz. Çünkü bir liderin kendi şahsı için faydalı olan girişimlerde bulunması sadece kendisini bağlar, bundan dolayı liderlik karinesine herhangi bir not düşülmesi mümkün değildir.

Tüm “LİDER”ler, kendi milletlerine yaptırabildikleri değişim, dönüşüm ve gelişimler sayesinde tarihin sayfalarına altın harflerle adlarını yazdırabilirler...

Kesintisiz mücadelenin temeline, kendi milletinin ilerlemesine ivme kazandırmak ve bu ivmeden elde edilecek getirilerin doğru planlanması sayesinde kurulması gereken değerler manzumesi ile insanlığı beslemeyi yerleştirebilmek, yaşanılası bir medeniyet kurabilmenin anahtarıdır diyebiliriz…

Bu öngörü ile hamlelerini yapan tüm liderlere bin selam olsun!

BAŞKALARININ DOĞRULARI İLE KENDİMİZİ İNŞA EDEMEYİZ…

Kendi kendimizi inşa etmek doğru olandır diyelim ve devam edelim!

Eğitimsiz olsa bile idarecisine sadık olanı tercih etmek, ehliyet ve liyakat sahibi olanı ise yöneticisine sadık olmadığı gerekçesini ileri sürerek reddetmeyi, sistemin çürümesine yol taşlarını döşeyen yanlış davranış kalıpları olarak görme zorunluluğumuz vardır.! 

Görev talimatına sadakat göstermek, görevini kötüye kullanan üstünü sorgulatan bir otokontrolü kuracak olan mekanizmayı güçlendirmektedir!

Şayet otokontrol mekanizması bir şekilde yok edilecek olunursa, görevini icra eden bireyin kullanılmaya ve dahi satın alınmaya müsait hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır. 

Böylelikle, hangi görevde olursa olsun devletin imkân ve kudretini kullanma salahiyetini ellerinde bulunduranların, bölgemiz dışından gelen sömürü odakları tarafından satın alınmaları mümkün hale gelecektir!

Bu sayede, milletin çok güçlü bir kıskaç içerisine alınması gerçekleşerek, yıllarca süren sömürü sisteminin tıkır tıkır işlemesi sağlanmış olacaktır!

Bu notu buraya düşmüş olalım ve devam edelim;

Farklı bir açıdan bakmak gerekirse, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın Ermenistan ordusuna karşı geliştirmiş olduğu tavır, Ermenistan ordusunun çıkışlarını törpüleyen bir işleve sahip görünmekte midir?

Bu durumda, “Coğrafyada kışkırtmaları Paşinyan mı, yoksa Ermenistan ordusu mu yapmaktadır” şeklinde bir soru sormak gerekmez mi.? 

Paşinyan barışa mı hizmet etmektedir; yoksa orduyu kontrolü altına alıp başka bir hamle yapmayı mı planlamaktadır?

Tüm bu gelişmeleri, “Ermenistan sivilleşmek mi istiyor, yoksa radikal askeri hamleler yapmak yolunda hazırlıklar mı yapıyor” şeklinde okumak gerekiyor?

Bölge ülkelerinin hesaba katması gereken çok önemli anlayış haline getirilmesi gereken gerçek, etki gücü yüksek taraflar arasında denge gözeterek hayatta kalmayı amaç edinmek, sadece nefes alıp vermek anlamına gelecektir. 

Milletin, sivilleşerek şiddet sarmalına kurban olmaktan kurtarılması, üreten gücün etkisini artırarak daha ileri seviyelere taşınması anlamına gelmektedir.

Coğrafyamız üzerinde emperyal emelleri olan dış odaklı tüm yapılar, bölgemize sürekli olarak taciz atışları yapmakla birlikte, coğrafyamızı radikalizm çemberinin içerisinde kalmaya mahkûm bırakmaktadır.

UNUTMAYALIM!.. 

Zihin dünyası, radikal davranış kalıplarının içerisinde yapılandırılan toplum, kendi kendisine zarar vermekten öteye gidemez.

Bundan dolayı acilen sivilleşme yolunda adımların atılması, coğrafyamızda ön açıcı rol oynayacaktır.

Ordu millet anlayışı devam ettirilmekle birlikte, tamamlayıcı unsur olan sivil hayat anlayışının önünün açılması için gerekli zeminin hazırlanması da elzem görülmektedir.

Yeni bir anlayış inşa edebilmek için ortaya derin bir akıl koymak lazım geliyor.

COĞRAFYAMIZIN SAHİP OLDUĞU İMKANLARIN, BAŞKA COĞRAFYALARIN KALKINMASI İÇİN DEĞİL, KENDİ COĞRAFYAMIZIN KALKINMASI İÇİN KULLANILMASI ŞARTTIR.

Hiç değişmeyecek altın kural olsa gerek;

Bizler bu toprakların yerlisiyiz, dışarıdan gelenler her ne kadar içimizden birileri ile birlikte çalışıyor olsalar da kalıcı olanlar bizleriz. 

Onlar işbirlikçileri ile birlikte bir gün çekip gitmek zorundadırlar.

İhtirasları uğruna insanlığa ait tüm iyi ve geliştirici değerlerin yok olmasına göz yumanların azalması ve de yekünde cem ettiren, insanlığın ilerlemesini tetikleyen doğru ve sağlıklı değerlerin çoğalması için gayret edenlerin sayısının artmasını temenni dileriz...

Saygılarımla.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com