Suriye’deki binlerce ton kimyasal atığın akibeti ne oldu!?.

Suriye’deki binlerce ton kimyasal atığın akibeti ne oldu!?.

Türk devleti, dünyayı neden iki adım geriden takip eder bilir misiniz!?

Yok yok geri kalmışlıktan değil…

Ne doğuluyuz, ne de batılıyız, merkezde olmaktan  mutluyuz da ondan.

Bu işin şaka tarafıydı. 

Neden geriden takip eder” diye sormuştuk…

Aptal olan kendi düştüğü durumdan ders alır, Akıllı olansa başkalarının düştüğü durumdan ders alır” diyerek nasihat ederdi büyüklerimiz; hatırlayanınız vardır pek tabii…

Yazımıza birkaç soru daha sorarak  devam edelim isterseniz!..

Suriye’deki kimyasal atıkların akibetini tam da bugünlerde neden soran yok arkadaş!..

Neden imha etme çalışmalarının neticesi insanlık ile paylaşılmamıştır?

Suriye'de ki kimyasal atıkların yok edilmesini, hayati derecede önemli gören Batı İttifakı, planladıkları bir KİMYASAL VİRÜSLER SAVAŞI ÇAĞINI başlatmak isterken, kendilerine rakip olabilecek diğer tarafları imha etmeyi mi amaçlıyorlardı acaba” demeden edemiyor insan değil mi!..

Hakikaten, Batı’nın kimyasal-atık çöplüğü durumuna getirilen Suriye’deki binlerce ton kimyasal atığın akibeti ne oldu!?..

Öyle ya; 

Bu gün tüm insanlığı tehdit eden kimyasal koronavirüs vakıası ile karşı karşıyayız diyerek devam edelim…

Görülmeyeni, daha doğrusu gösterilmeyen, gizlenen vakıaları görebilmek için bakış açıları geliştirmek adına diyelim ve devam edelim…

İnsanoğlu, hayatın akışında iki türlü düşünce sistematiğini işletmektedir. 

Birincisi; var olan bilgileri işlemek ve gerçekleşmiş olanı anlamak üzere çalıştırmak.

İkincisi; Öngörü, çapraz sorgulamaların ardından farklı ve çok yönlü olmak üzere çözüm amaçlı bilgi üreterek Sistemler & Planlamalar kurmak üzere çalıştırmak.

İnsanımızı bu bahsi geçen ikinci yöntem ile kucaklaştırabilmek ve bilgiyi, bilince taşımak sorumluluğu omuzlarımızdadır diyerek devam edelim...

Bir taraftan; Çatışma kültürünün düşünceyi kısır hale getirdiğini bilmelerine rağmen, çözümsüzlük üzerine sadece sorunları şikayet eder halde olanlarımız sayesinde içine düşülen kısır döngü. 

Bir diğer taraftan; Özgür, meraklı ve araştırmacı kültür ile Oluşturulan yaşam tarzı ile düşünceyi özgürleştirip doğurganlaştıranlar sayesinde, zihinsel sıçramaların yaşanması durumunun toplumu taşıdığı ileri seviye.

Kurulan dünya sisteminde ilişkiler, etken ve edilgenlik noktasında devletlerin borçluluk oranı ile resmedilmişti.

Akabinde alınan borçlardan kaynaklı sıkışmışlıklıktan kurtulabilmek için ciddi devlet destekleri ile özel sektörde geliştirilen şirketler, devletlerin ekonomik olarak başvurdukları can simidi durumuna getirilmiştir.

Suriye’deki kimyasal atıkların yok edilmesi görevi bile özel şirketlere ihale edildiğine göre, özel şirketlerin hayli etkin ve çok değerli oldukları ve dahi bir o kadar da şımarık ve sorumsuz davranmaları kaçınılmaz olmuştur zamanla, dersek abartmış olur muyuz…

Özel sektörde faaliyet gösterdikleri için devlet sorumluluğu şeklinde bir sorumluluk sahibi olmayan şirketlerin “kelam yerindeyse” bu kadar şımartılmaması gerektiği defaatle vurgulanmasına rağmen, iktidar yanlısı şirketlere devlet garantisi ile “millet kefil tutularak” sınırsız desteklerin verildiği bilinmektedir.

İktidar sahibi olmak, yaşanılan tüm yanlış ve kayıpların sorumluluğunu göğüslemek ve bedelini ödemek anlamına gelmektedir.

Türk akıl ve düşünce sistematiği, insanlığı virüs savaşlarının yaşandığı yeni bir çağın içine sürüklemek için yapılan çalışmaları öngördüğü dönemde, gerekli tedbirlerini almakla birlikte, bu suça ortak olmamak adına karşı duruşunu göstererek, tavrını insanlıktan yana koymuştur. 

Özel şirketlerin bu kadar desteklenerek donatılmasını göz önünde bulunduracak olursak, Korona virüsün insanlığı tehdit ettiği bugünlerde herkes bir sorumlu ararken, bir sorumlunun bulunamamış olması çok doğal bir durumdur öyle değil mi.?

Çünkü her istediklerini yapmakta özgür ve hiçbir sorumluluk altında olmadıkları için kanun karşısında yargılanmaları ve dahi sorumlu tutulmaları söz konusu olamamaktadır değil mi!..

Devam edelim…

Dikkatlice bakılacak olunursa;

- Brexit, AB'ye ciddi bir nefes aldırırken, diğer AB ülkelerine aynı zamanda kendi kaderlerini belirleme yolunu açtı ve tercihlerinde çeşitliliği de artırdı diyebiliriz.

- Silah sanayi, savaşları domine ediyordu bugüne kadar...

Kimyasal silah sanayi olma yolunda ön işaretlerini veren sektörde kimyasal silahlar mı bugünden sonra dünyayı yönlendirip domine edecektir hiç düşündünüz mü?

Kanaatimce konvansiyonel silah sanayii de olsa, kimyasal silah sanayii de olsa, hepsinin göbekten bağlı olduğu ordular dönemi üstü örtülü şekilde aralanmaktadır.

Çünkü “Batı İttifakı” denilen ve dünyayı son birkaç yüzyıldan bu yana çekilmez duruma getiren yapı, tüm kurumları ile birlikte her yapmaya çalıştıkları projeyi ellerine yüzlerine bulaştırmışlardır.

Devletlerin kurulması ve yeni bir çağın açılması, emniyetli bir geçiş açısından orduların kontrolünde olmak durumunda kalmaktadır, bunu herkes bilir.

Madem yeni bir dijital çağ açılmak istenmektedir, öyleyse devletlerin emniyeti için ordular işbaşına gelmek zorundadır.

Sivil dönemlerde ordulara eziyet edenlerin sıkıntılar yaşayacağı döneme girildiğini de duyurmak lazım gelir artık…

Suriye’de, Batı İttifakı tarafından ön şart koşulan kimyasal atıkların imha edilmesi işinin kimlere teslim edildiği tek tek listelenmelidir derken ciddiye almayanlara bir serzeniştir…

Suriye’de imha edilmesi gereken kimyasal atıklar nerede ve akibeti ne oldu arkadaş bilen var mı!?.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com 

Türk devleti, dünyayı neden iki adım geriden takip eder bilir misiniz!?

Yok yok geri kalmışlıktan değil…

Ne doğuluyuz, ne de batılıyız, merkezde olmaktan  mutluyuz da ondan.

Bu işin şaka tarafıydı. 

Neden geriden takip eder” diye sormuştuk…

Aptal olan kendi düştüğü durumdan ders alır, Akıllı olansa başkalarının düştüğü durumdan ders alır” diyerek nasihat ederdi büyüklerimiz; hatırlayanınız vardır pek tabii…

Yazımıza birkaç soru daha sorarak  devam edelim isterseniz!..

Suriye’deki kimyasal atıkların akibetini tam da bugünlerde neden soran yok arkadaş!..

Neden imha etme çalışmalarının neticesi insanlık ile paylaşılmamıştır?

Suriye'de ki kimyasal atıkların yok edilmesini, hayati derecede önemli gören Batı İttifakı, planladıkları bir KİMYASAL VİRÜSLER SAVAŞI ÇAĞINI başlatmak isterken, kendilerine rakip olabilecek diğer tarafları imha etmeyi mi amaçlıyorlardı acaba” demeden edemiyor insan değil mi!..

Hakikaten, Batı’nın kimyasal-atık çöplüğü durumuna getirilen Suriye’deki binlerce ton kimyasal atığın akibeti ne oldu!?..

Öyle ya; 

Bu gün tüm insanlığı tehdit eden kimyasal koronavirüs vakıası ile karşı karşıyayız diyerek devam edelim…

Görülmeyeni, daha doğrusu gösterilmeyen, gizlenen vakıaları görebilmek için bakış açıları geliştirmek adına diyelim ve devam edelim…

İnsanoğlu, hayatın akışında iki türlü düşünce sistematiğini işletmektedir. 

Birincisi; var olan bilgileri işlemek ve gerçekleşmiş olanı anlamak üzere çalıştırmak.

İkincisi; Öngörü, çapraz sorgulamaların ardından farklı ve çok yönlü olmak üzere çözüm amaçlı bilgi üreterek Sistemler & Planlamalar kurmak üzere çalıştırmak.

İnsanımızı bu bahsi geçen ikinci yöntem ile kucaklaştırabilmek ve bilgiyi, bilince taşımak sorumluluğu omuzlarımızdadır diyerek devam edelim...

Bir taraftan; Çatışma kültürünün düşünceyi kısır hale getirdiğini bilmelerine rağmen, çözümsüzlük üzerine sadece sorunları şikayet eder halde olanlarımız sayesinde içine düşülen kısır döngü. 

Bir diğer taraftan; Özgür, meraklı ve araştırmacı kültür ile Oluşturulan yaşam tarzı ile düşünceyi özgürleştirip doğurganlaştıranlar sayesinde, zihinsel sıçramaların yaşanması durumunun toplumu taşıdığı ileri seviye.

Kurulan dünya sisteminde ilişkiler, etken ve edilgenlik noktasında devletlerin borçluluk oranı ile resmedilmişti.

Akabinde alınan borçlardan kaynaklı sıkışmışlıklıktan kurtulabilmek için ciddi devlet destekleri ile özel sektörde geliştirilen şirketler, devletlerin ekonomik olarak başvurdukları can simidi durumuna getirilmiştir.

Suriye’deki kimyasal atıkların yok edilmesi görevi bile özel şirketlere ihale edildiğine göre, özel şirketlerin hayli etkin ve çok değerli oldukları ve dahi bir o kadar da şımarık ve sorumsuz davranmaları kaçınılmaz olmuştur zamanla, dersek abartmış olur muyuz…

Özel sektörde faaliyet gösterdikleri için devlet sorumluluğu şeklinde bir sorumluluk sahibi olmayan şirketlerin “kelam yerindeyse” bu kadar şımartılmaması gerektiği defaatle vurgulanmasına rağmen, iktidar yanlısı şirketlere devlet garantisi ile “millet kefil tutularak” sınırsız desteklerin verildiği bilinmektedir.

İktidar sahibi olmak, yaşanılan tüm yanlış ve kayıpların sorumluluğunu göğüslemek ve bedelini ödemek anlamına gelmektedir.

Türk akıl ve düşünce sistematiği, insanlığı virüs savaşlarının yaşandığı yeni bir çağın içine sürüklemek için yapılan çalışmaları öngördüğü dönemde, gerekli tedbirlerini almakla birlikte, bu suça ortak olmamak adına karşı duruşunu göstererek, tavrını insanlıktan yana koymuştur. 

Özel şirketlerin bu kadar desteklenerek donatılmasını göz önünde bulunduracak olursak, Korona virüsün insanlığı tehdit ettiği bugünlerde herkes bir sorumlu ararken, bir sorumlunun bulunamamış olması çok doğal bir durumdur öyle değil mi.?

Çünkü her istediklerini yapmakta özgür ve hiçbir sorumluluk altında olmadıkları için kanun karşısında yargılanmaları ve dahi sorumlu tutulmaları söz konusu olamamaktadır değil mi!..

Devam edelim…

Dikkatlice bakılacak olunursa;

- Brexit, AB'ye ciddi bir nefes aldırırken, diğer AB ülkelerine aynı zamanda kendi kaderlerini belirleme yolunu açtı ve tercihlerinde çeşitliliği de artırdı diyebiliriz.

- Silah sanayi, savaşları domine ediyordu bugüne kadar...

Kimyasal silah sanayi olma yolunda ön işaretlerini veren sektörde kimyasal silahlar mı bugünden sonra dünyayı yönlendirip domine edecektir hiç düşündünüz mü?

Kanaatimce konvansiyonel silah sanayii de olsa, kimyasal silah sanayii de olsa, hepsinin göbekten bağlı olduğu ordular dönemi üstü örtülü şekilde aralanmaktadır.

Çünkü “Batı İttifakı” denilen ve dünyayı son birkaç yüzyıldan bu yana çekilmez duruma getiren yapı, tüm kurumları ile birlikte her yapmaya çalıştıkları projeyi ellerine yüzlerine bulaştırmışlardır.

Devletlerin kurulması ve yeni bir çağın açılması, emniyetli bir geçiş açısından orduların kontrolünde olmak durumunda kalmaktadır, bunu herkes bilir.

Madem yeni bir dijital çağ açılmak istenmektedir, öyleyse devletlerin emniyeti için ordular işbaşına gelmek zorundadır.

Sivil dönemlerde ordulara eziyet edenlerin sıkıntılar yaşayacağı döneme girildiğini de duyurmak lazım gelir artık…

Suriye’de, Batı İttifakı tarafından ön şart koşulan kimyasal atıkların imha edilmesi işinin kimlere teslim edildiği tek tek listelenmelidir derken ciddiye almayanlara bir serzeniştir…

Suriye’de imha edilmesi gereken kimyasal atıklar nerede ve akibeti ne oldu arkadaş bilen var mı!?.

.

Ali Karani, dikGAZETE.com