Tarihin akışını değiştirecek tercih zorlamalarında Türkler ve Araplar
Tarihin akışını değiştirecek tercih zorlamalarında Türkler ve Araplar
- 22-12-2018 08:46
- 506
- 22-12-2018 08:46
- 506
Birinci Paylaşım Savaşı ile birlikte coğrafyanın kırılan fay hatlarında, Arapların (körfez) bölgesel ittifaktan kopartılarak ingilizler ile ittifaka sokulmasının ardından neler yaşandı ve değişti?..
Türkler ile Arapların ittifakı, Müslümanlık üzerinden başlatıldı ve ittifakın devamı süresince ödenmesi gereken bedel, Türkler’in sırtına yüklendi.
Çünkü Türkler, sistem kurmak adına mücadele eden toplum özelliğine sahiptir.
Birinci Paylaşım Savaşı ile birlikte Araplar’ın kahir ekseriyeti, İngiliz Milletler Topluluğuna geçmeyi tercih ettikleri için, coğrafyada arapların tarihi serüveni, İngilizler ile birlikte yeni bir yol haritasına kavuşmuş oldu.
Kurdukları yeni ittifakta, Arapların bir bedel ödemesi gerekmiş ise de, bunu ortaklarına ödetip kendi rahatlarına bakmayı tercih ettikleri öngörüsü hakimdir.
Nasıl mı?
İşin bu tarafı tam bir sihr!..
Çünkü coğrafyanın yeraltı zenginliklerini kendi iktidarlarının devamını sağlamak adına, ittifakta oldukları ile paylaşmakta sakınca görmemişlerdir.
Konuyu biraz daha açmak gerekir ise…
Mekke’de Hazreti Muhammed’i taşlatan müşrikler, İslam adına sistem kurulduktan belli bir süre sonra, iktidar koltuğuna oturanlar arasında yer aldılar.
Bu müşrikler, Türkler ile Araplar’ın ittifakını bozmayı amaç edinmekle birlikte, Türk akıl ve düşünce sistematiğini tarihe gömmek için Birinci Dünya Savaşı’na kadar dahi gayret sarf ettiler.
Demek ki “Araplar ile kurulan ittifak, sadece Türk töre ve yaşama tarzına değil, akıl ve düşünce sistematiğinin de üzerine serpilen ölü toprağı görevi görmüştür” dersek kelam yerini bulacaktır.
Çünkü Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar neredeyse Türklüğün esamesi bile okunmaz olmuştu.
Bu yol ayrımı ile birlikte Arap cahiliye adetlerinin, İslâm kimliği altında, kadim Türk töresini yok etmesi engellenmiş oldu. Aslında ayrışma, Araplar ile değil, müşrikler ile yaşanmıştır.
Neyse ki Türkler, küllerinden yaniden doğarak tarih sahnesindeki seyahatlerine devam etti.
Yani; Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Araplar ile Türkler’in ittifakı bozuldu.
Denir ya hep ‘’Her Şerde Bir Hayr Gizlidir’’ diye.
Bugün, Anadolu topraklarında kurulan Arap (müşrikler) ve Kürt ittifakından söz etmek de gerekmektedir.
Arap (körfez) sermayesi, cemaatler şeklinde yapılandırılan Kürtler’e verdikleri maddi ve siyasi destek sayesinde, Türkiye Cumhuriyeti devlet idaresinin önemli kısmını ele geçirmiş durumdadırlar.
Dolayısı ile Arapların, İngiliz Milletler Topluluğu’nda olması, konuyu daha derin dehlizlere taşımaktadır.
Lakin, ezilmişlik ve hakları gasp edilmiş vatandaşlar psikolojisine sokulan Kürtler ve Karadeniz Bölgesi sakinlerinin ittifakı da bugün için söz konusudur.
Bu psikoloji üzerinden hareket ile sistemi ele geçirmek adına sınır tanımaz şekilde davranılması, tam bir karmaşa ve talan etme halini almış durum olarak görünmektedir.
Sormak gerekirse;
Kurulan bu ittifak, tarihin sayfalarına yağmacı ve talancı olarak mı not düşülecektir?
Gelelim asıl konuya;
Araplar (körfez) gerek maddi, gerekse paralı askerlere destek ile birlikte Suriye iç savaşına dahil oldular mı?
EVET!..
Gelinen son aşamada, Türkiye karşıtı açıklamalar yaptılar mı?
EVET!..
SORULMASI GEREKEN ASIL SORU BUDUR.
Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde askeri müdehale başlatmasının akabinde, körfez ülkeleri bu ateşi Anadolu’ya taşıma gayretine girerler mi?..
Oluşan kanaat şöyledir;
Körfez ülkeleri, ait oldukları İngiliz Milletler Topluluğunun çıkarlarına hizmet etmek adına, Anadolu’da nüfuz sahibi olarak sistemi, hatta devleti ele geçirme gayretindedirler.
Nasıl mı!..
Destekledikleri işbirlikçiler sayesinde.
Kaşıkçı cinayetinde kullandıkları şu cümle çok manidardır; “YERLİ İŞBİRLİKÇİMİZ…”
- Türk ordusunun Suriye’nin kuzeyinde yapmayı planladığı askeri operasyona karşılık, Arap (körfez) ülkeleri Türk ordusuna karşı savaşacak yapıları destekler mi?..
- Çatışmaların Anadolu topraklarına taşınmasını sağlayacak girişimlerde bulunurlar mı?..
- Çatışmaları alevlendirecek paralı askerleri coğrafyamıza taşıyacak aparatları devreye sokarlar mı?..
- Böylelikle Arap ve Türk savaşı başlatılmak isteniyor olabilir mi?..
Asıl sormak istediğim soruya gelecek olursak, İngiltere, Amerika ile bu coğrafyada üstü örtülü bir soğuk savaşa girdiler de haberimiz mi olmadı.?
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Birinci Paylaşım Savaşı ile birlikte coğrafyanın kırılan fay hatlarında, Arapların (körfez) bölgesel ittifaktan kopartılarak ingilizler ile ittifaka sokulmasının ardından neler yaşandı ve değişti?..
Türkler ile Arapların ittifakı, Müslümanlık üzerinden başlatıldı ve ittifakın devamı süresince ödenmesi gereken bedel, Türkler’in sırtına yüklendi.
Çünkü Türkler, sistem kurmak adına mücadele eden toplum özelliğine sahiptir.
Birinci Paylaşım Savaşı ile birlikte Araplar’ın kahir ekseriyeti, İngiliz Milletler Topluluğuna geçmeyi tercih ettikleri için, coğrafyada arapların tarihi serüveni, İngilizler ile birlikte yeni bir yol haritasına kavuşmuş oldu.
Kurdukları yeni ittifakta, Arapların bir bedel ödemesi gerekmiş ise de, bunu ortaklarına ödetip kendi rahatlarına bakmayı tercih ettikleri öngörüsü hakimdir.
Nasıl mı?
İşin bu tarafı tam bir sihr!..
Çünkü coğrafyanın yeraltı zenginliklerini kendi iktidarlarının devamını sağlamak adına, ittifakta oldukları ile paylaşmakta sakınca görmemişlerdir.
Konuyu biraz daha açmak gerekir ise…
Mekke’de Hazreti Muhammed’i taşlatan müşrikler, İslam adına sistem kurulduktan belli bir süre sonra, iktidar koltuğuna oturanlar arasında yer aldılar.
Bu müşrikler, Türkler ile Araplar’ın ittifakını bozmayı amaç edinmekle birlikte, Türk akıl ve düşünce sistematiğini tarihe gömmek için Birinci Dünya Savaşı’na kadar dahi gayret sarf ettiler.
Demek ki “Araplar ile kurulan ittifak, sadece Türk töre ve yaşama tarzına değil, akıl ve düşünce sistematiğinin de üzerine serpilen ölü toprağı görevi görmüştür” dersek kelam yerini bulacaktır.
Çünkü Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar neredeyse Türklüğün esamesi bile okunmaz olmuştu.
Bu yol ayrımı ile birlikte Arap cahiliye adetlerinin, İslâm kimliği altında, kadim Türk töresini yok etmesi engellenmiş oldu. Aslında ayrışma, Araplar ile değil, müşrikler ile yaşanmıştır.
Neyse ki Türkler, küllerinden yaniden doğarak tarih sahnesindeki seyahatlerine devam etti.
Yani; Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Araplar ile Türkler’in ittifakı bozuldu.
Denir ya hep ‘’Her Şerde Bir Hayr Gizlidir’’ diye.
Bugün, Anadolu topraklarında kurulan Arap (müşrikler) ve Kürt ittifakından söz etmek de gerekmektedir.
Arap (körfez) sermayesi, cemaatler şeklinde yapılandırılan Kürtler’e verdikleri maddi ve siyasi destek sayesinde, Türkiye Cumhuriyeti devlet idaresinin önemli kısmını ele geçirmiş durumdadırlar.
Dolayısı ile Arapların, İngiliz Milletler Topluluğu’nda olması, konuyu daha derin dehlizlere taşımaktadır.
Lakin, ezilmişlik ve hakları gasp edilmiş vatandaşlar psikolojisine sokulan Kürtler ve Karadeniz Bölgesi sakinlerinin ittifakı da bugün için söz konusudur.
Bu psikoloji üzerinden hareket ile sistemi ele geçirmek adına sınır tanımaz şekilde davranılması, tam bir karmaşa ve talan etme halini almış durum olarak görünmektedir.
Sormak gerekirse;
Kurulan bu ittifak, tarihin sayfalarına yağmacı ve talancı olarak mı not düşülecektir?
Gelelim asıl konuya;
Araplar (körfez) gerek maddi, gerekse paralı askerlere destek ile birlikte Suriye iç savaşına dahil oldular mı?
EVET!..
Gelinen son aşamada, Türkiye karşıtı açıklamalar yaptılar mı?
EVET!..
SORULMASI GEREKEN ASIL SORU BUDUR.
Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde askeri müdehale başlatmasının akabinde, körfez ülkeleri bu ateşi Anadolu’ya taşıma gayretine girerler mi?..
Oluşan kanaat şöyledir;
Körfez ülkeleri, ait oldukları İngiliz Milletler Topluluğunun çıkarlarına hizmet etmek adına, Anadolu’da nüfuz sahibi olarak sistemi, hatta devleti ele geçirme gayretindedirler.
Nasıl mı!..
Destekledikleri işbirlikçiler sayesinde.
Kaşıkçı cinayetinde kullandıkları şu cümle çok manidardır; “YERLİ İŞBİRLİKÇİMİZ…”
- Türk ordusunun Suriye’nin kuzeyinde yapmayı planladığı askeri operasyona karşılık, Arap (körfez) ülkeleri Türk ordusuna karşı savaşacak yapıları destekler mi?..
- Çatışmaların Anadolu topraklarına taşınmasını sağlayacak girişimlerde bulunurlar mı?..
- Çatışmaları alevlendirecek paralı askerleri coğrafyamıza taşıyacak aparatları devreye sokarlar mı?..
- Böylelikle Arap ve Türk savaşı başlatılmak isteniyor olabilir mi?..
Asıl sormak istediğim soruya gelecek olursak, İngiltere, Amerika ile bu coğrafyada üstü örtülü bir soğuk savaşa girdiler de haberimiz mi olmadı.?
.
Ali Karani, dikGAZETE.com