Türk ve Kürt birlikteliğine rağmen “Kürt devleti” ihtimali..
Türk ve Kürt birlikteliğine rağmen “Kürt devleti” ihtimali..
- 17-02-2019 10:13
- 556
- 17-02-2019 10:13
- 556
- Çatışmanın tarafları anne-baba ise doğan çocuk şiddet yıkıcı olur!
:
Tartışma, insanları şiddete yöneltiyor ise yıkıcı, yeni ve faydalı çözüm arayışlarına götürüyor ise yapıcıdır.
Toplum olarak yıkmak yerine, yapıp inşaa etmeyi öğrenemez isek, hepimizi ilgilendiren gelecek konusundaki açmazlarımız ve önyargılarımız ile hepimiz yüzleşmek zorunda kalırız.
Birinci Paylaşım Savaşı’nın ardından Anadolu’yu mesken edinmiş kadim geleneğe sahip insanlarımızın her renginden teşkil olacak şekilde yapılandırılan devletimiz, milletinin tarih içerisindeki seyahatini devam ettirmeye gayret etmiştir.
İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında NATO (gladio) yapılanmaları eli ile birlikte, Kürt vatandaşlarımız hedef alınmış ve şiddete bulaşmaları noktasında türlü girişimlerde bulunulmuştur.
Bu girişimlerin hedefinin, her ne kadar komünizme karşı olacak şekilde yapılandırıldığı söylense de, aslında kadim Anadolu insanını en kılcal damarlarına varana dek ayrıştırmayı hedefine oturtmuş bir stratejidir.
Batı ittifakının, bu stratejisini hayata geçirebilmek için Kürt vatandaşlarımızı seçmiş olması, coğrafyamızda büyük bir yıkımı tetiklemek adına kurgulanan stratejidir.
Kürtler, şiddete neden bulaştırılmak istenmektedir?
Başka bir devlet kurulması için midir?
Yoksa Anadolu insanını ayrıştırıp bloklaştırmak ve karşılıklı çatıştırarak enerjisini harcamak için midir?
Yoksa bu strateji, ardıl şekilde devam eden çok daha geniş bir plana hizmet mi etmektedir?
Bu ince çizginin ele alınması ve açığa çıkartılması bugün elzemdir.
İlk etapta, ayrı bir devlet kurmak için olduğu zayıf bir ihtimaldir, çünkü Kürtlerin binlerce yıldır ayrılmaz birliktelik kurdukları Türkler ile olan ortaklıkları hala sarsılmaz şekilde devam etmektedir.
Bu birliktelik, aynı zamanda coğrafyada kanlı planlarını uygulamaya çalışanların önünde ciddi bir set görevini de görmektedir.
Şayet şiddet üzerinden ayrışma gerçekleşir ise bu olasılık hiç de uzak bir ihtimal değildir…
Katlanmak zorunda kalınan sancılı dönemin ardından sayın Mehmet Ağar’ın ‘’Dağda silah tutacağına, düz ovada siyaset yapsın’’ çıkışı ile birlikte, şiddete bulaşan zihniyetin yumuşatılması hedeflenmiş ve siyasi arenada çatışmanın önü alınarak, şiddet üzerinden Anadolu insanının ayrışması engellenmek istenmiştir.
Geçmiş isimleri ve bugünkü hali ile HDP’nin her ne kadar Kürtlerin şiddetten uzaklaşabilmesi için gerek duyulan dönüşüm sürecinin manüplasyonları dahil olmak üzere geçiş süreci başlatılmış olsa da bugün bu stratejiye hizmet edecek niteliğe sahip değildir.
Yaklaşan 2019 Yerel Seçimleri açısından CHP’nin kurduğu ittifakları sayesinde, doğacak boşlukları doldurmak adına bu misyona soyunması ihtimaller dahilindedir.
Bu açıdan bakıldığında sorulması elzem sorunun şöyle olması gerekmektedir;
“CHP, kürtleri şiddetten uzaklaştırma çabalarına, birleştirici ve sağlıklı boyutlar mı kazandıracak? Yoksa kendi pozisyonunu güçlendirmek için şiddet potansiyelinin çıtasını üst seviyelere taşıyarak şiddeti mi artıracak?”
Hepimizin devleti olan kadim yapı, bu konuda hassas ve dikkatli olmak zorundadır…
Bundan dolayı, herkesin “Devletimiz” olarak görmek zorunda olduğu “kadim akıl ve birleştirici anlayış”ın, siyasi çıkar ve menfaatlerin manevraları karşısında akamete uğramaması adına, tüm Anadolu insanının, devletine sahip çıkacak şekilde davranması elzemdir.
Şiddete bulaşmış ve sürekli çatışıp yıkan bir zihniyet ve davranışlar silsilesinde mi yaşamak istiyoruz!..
Yoksa, birliktelik ve ortak gelecek ruhunu inşaa ederek topyekün kalkınma yolunda mı ilerleyeceğiz!..
Çünkü, geçmiş nesillerin fedakarlıkları sayesinde bugünkü sahip olduğumuz mirası, gelecek nesillere devretme şansını yitirmemiz kaçınılmaz olacaktır.
Son Söz;
Emanet aldığımız mirasın sahibi değil ‘’emanetçisiyiz’’ bu böyle bilinmeli ve sorumluluklar çok ağır olsa dahi unutulmamalı…
Kalın sağlıcakla…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @KARANIAli , @dikgazete
- Çatışmanın tarafları anne-baba ise doğan çocuk şiddet yıkıcı olur!
:
Tartışma, insanları şiddete yöneltiyor ise yıkıcı, yeni ve faydalı çözüm arayışlarına götürüyor ise yapıcıdır.
Toplum olarak yıkmak yerine, yapıp inşaa etmeyi öğrenemez isek, hepimizi ilgilendiren gelecek konusundaki açmazlarımız ve önyargılarımız ile hepimiz yüzleşmek zorunda kalırız.
Birinci Paylaşım Savaşı’nın ardından Anadolu’yu mesken edinmiş kadim geleneğe sahip insanlarımızın her renginden teşkil olacak şekilde yapılandırılan devletimiz, milletinin tarih içerisindeki seyahatini devam ettirmeye gayret etmiştir.
İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında NATO (gladio) yapılanmaları eli ile birlikte, Kürt vatandaşlarımız hedef alınmış ve şiddete bulaşmaları noktasında türlü girişimlerde bulunulmuştur.
Bu girişimlerin hedefinin, her ne kadar komünizme karşı olacak şekilde yapılandırıldığı söylense de, aslında kadim Anadolu insanını en kılcal damarlarına varana dek ayrıştırmayı hedefine oturtmuş bir stratejidir.
Batı ittifakının, bu stratejisini hayata geçirebilmek için Kürt vatandaşlarımızı seçmiş olması, coğrafyamızda büyük bir yıkımı tetiklemek adına kurgulanan stratejidir.
Kürtler, şiddete neden bulaştırılmak istenmektedir?
Başka bir devlet kurulması için midir?
Yoksa Anadolu insanını ayrıştırıp bloklaştırmak ve karşılıklı çatıştırarak enerjisini harcamak için midir?
Yoksa bu strateji, ardıl şekilde devam eden çok daha geniş bir plana hizmet mi etmektedir?
Bu ince çizginin ele alınması ve açığa çıkartılması bugün elzemdir.
İlk etapta, ayrı bir devlet kurmak için olduğu zayıf bir ihtimaldir, çünkü Kürtlerin binlerce yıldır ayrılmaz birliktelik kurdukları Türkler ile olan ortaklıkları hala sarsılmaz şekilde devam etmektedir.
Bu birliktelik, aynı zamanda coğrafyada kanlı planlarını uygulamaya çalışanların önünde ciddi bir set görevini de görmektedir.
Şayet şiddet üzerinden ayrışma gerçekleşir ise bu olasılık hiç de uzak bir ihtimal değildir…
Katlanmak zorunda kalınan sancılı dönemin ardından sayın Mehmet Ağar’ın ‘’Dağda silah tutacağına, düz ovada siyaset yapsın’’ çıkışı ile birlikte, şiddete bulaşan zihniyetin yumuşatılması hedeflenmiş ve siyasi arenada çatışmanın önü alınarak, şiddet üzerinden Anadolu insanının ayrışması engellenmek istenmiştir.
Geçmiş isimleri ve bugünkü hali ile HDP’nin her ne kadar Kürtlerin şiddetten uzaklaşabilmesi için gerek duyulan dönüşüm sürecinin manüplasyonları dahil olmak üzere geçiş süreci başlatılmış olsa da bugün bu stratejiye hizmet edecek niteliğe sahip değildir.
Yaklaşan 2019 Yerel Seçimleri açısından CHP’nin kurduğu ittifakları sayesinde, doğacak boşlukları doldurmak adına bu misyona soyunması ihtimaller dahilindedir.
Bu açıdan bakıldığında sorulması elzem sorunun şöyle olması gerekmektedir;
“CHP, kürtleri şiddetten uzaklaştırma çabalarına, birleştirici ve sağlıklı boyutlar mı kazandıracak? Yoksa kendi pozisyonunu güçlendirmek için şiddet potansiyelinin çıtasını üst seviyelere taşıyarak şiddeti mi artıracak?”
Hepimizin devleti olan kadim yapı, bu konuda hassas ve dikkatli olmak zorundadır…
Bundan dolayı, herkesin “Devletimiz” olarak görmek zorunda olduğu “kadim akıl ve birleştirici anlayış”ın, siyasi çıkar ve menfaatlerin manevraları karşısında akamete uğramaması adına, tüm Anadolu insanının, devletine sahip çıkacak şekilde davranması elzemdir.
Şiddete bulaşmış ve sürekli çatışıp yıkan bir zihniyet ve davranışlar silsilesinde mi yaşamak istiyoruz!..
Yoksa, birliktelik ve ortak gelecek ruhunu inşaa ederek topyekün kalkınma yolunda mı ilerleyeceğiz!..
Çünkü, geçmiş nesillerin fedakarlıkları sayesinde bugünkü sahip olduğumuz mirası, gelecek nesillere devretme şansını yitirmemiz kaçınılmaz olacaktır.
Son Söz;
Emanet aldığımız mirasın sahibi değil ‘’emanetçisiyiz’’ bu böyle bilinmeli ve sorumluluklar çok ağır olsa dahi unutulmamalı…
Kalın sağlıcakla…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @KARANIAli , @dikgazete