Uzun vadeli düşünen nesiller ile kısa vadeli düşünen nesiller çatışır!..
Uzun vadeli düşünen nesiller ile kısa vadeli düşünen nesiller çatışır!..
- 30-07-2020 09:07
- 709
- 30-07-2020 09:07
- 709
Toplumun katmanlarında birtakım girişim ve davranışlar uzun vadede neticeye ulaşacağı için uzun vadeli planlamaya adapte olabilenler ile kısa vadeli planlara adapte olan bireyler arasında çatışma alanları oluşurken bu durum, bir tarafı başarılı, diğer tarafı ise başarısız kılar.
Toplumun uzun vadeli plan ve hedefleri, bireysel plan ve hedeflerden daha fazla zamana hem ihtiyaç duyar hem de daha komplike bir durum arz eder.
Eğitim, bireyin gelişmesinde etkili bir faktördür. Lakin verilen eğitimin kalitesi ve hedefi, bireyin dolayısı ile toplumun ve hatta toplumdan beslenen devletin akıl yapısını doğrudan etkileyen ve şekillendiren faktördür.
- Kısa vadeli planlar ve hedeflenen sonuç ile birlikte beklentilerin aciliyeti farklıdır…
- Uzun vadeli planlar ve hedeflenen sonuç ile birlikte beklentilerin aciliyeti farklıdır…
Genç nesiller hayata hazırlanırken, “terbiye etme” adı altında uygulanan baskı ve zorlamalar, kişiliklerini oluşturmaya çabalayan yeni nesillerin bu maruz kaldıkları etkiler altında uzun vadeli veya kısa vadeli planlamalar yapmalarını da şekillendirmektedir.
Hayata adaptasyonları aşamasında yapılan baskıcı uygulamalar ile serbest gelişmelerini sağlayan ve yeni nesillerin kendi doğal mecralarını bulmalarını teşvik edici şekildeki uygulamalar, toplumda farklı algı, anlayış ve davranışları da beraberinde tetiklemektedir.
Baskıcı bir ailede yetişen genç birey, baskıya maruz kalmamak adına kısa vadeli ve çabuk sonuçlara götüren planlama dairesindeki bir döngüyü tercih ederken;
kendi doğal mecrasını bulması için serbest yetişen genç birey ise farklı seçeneklerin değerlendirmesini de yaparak zorlama ve zamanlama kısıtlamasına maruz kalmadan uzun vadeli ve katma değeri yüksek sonuçlara ulaşmanın yol ve yöntemlerini deneyimleme ve donanımlarını kazanma şansına sahip olacaktır.
Bu şekilde olgunlaşan ve gelişen iki farklı akıl yapısındaki donanımlar, toplumda farklı rekabet alanlarını ve anlayışını oluşturmaktadır.
Kısa vadeli planlama, bireyin kendisine küçük katkılar ekleyerek hayatın akış hızının altında gelişmesini sağlarken…
Uzun vadeli planlama, bireyin kendisine daha etkili donanımlar ekleyerek hayatın akış hızına uygun olarak gelişmesini sağlayacaktır…
Böylelikle aynı ortamda yaşayan ve gelişen genç bireyler, akıl ve zihin dünyalarının yapılanmasında iki farklı yola ve maceraya yelken açmış olacaklardır.
Toplum, her kurum ve yapıyı beslerken, genç nesillerin oluşturduğu potansiyel ise toplumun beslenmek zorunda olduğu yegâne kaynaktır.
İki farklı yönde gelişen genç nesiller, zamanı geldiğinde özel sektör veya devlet kurumları içerisinde görev aldıklarında ise oluşan bu iki katman etkisini göstermeye başlayacaktır.
İşleyiş içerisinde her ne kadar KISA, ORTA VE UZUN VADELİ planlamalar yapılmış olsa da sistem içerisindeki bireylerin verimlilikleri, kendi zihin yapıları müsaade ettiği oranda sağlıklı bir şekilde işleyebilecek ve sisteme aynı oranda katkı sağlayabilecektir…
Çünkü insan, kendi tabiatının dışına çıkmak zorunda bırakılır veya çıkmaya zorlanırsa, fıtratına yabancı bir hayat standardına sahip olacaktır.
Bu aşamada, bireylerin hem kendi kendileri ile hem de içinde bulundukları toplum ve dahi insanlık ile ciddi çelişkiler yaşamaları kaçınılmaz olacaktır…
Bu tespit, çatışmanın temellerini oluşturmaktadır.
AİLE, TOPLUM, SİYASET VE HATTA DEVLETİN BİLE BU AÇIDAN BAKILARAK DEĞERLENDİRİLMESİ ZORUNLULUĞU VARDIR…
Neden rekabet alanlarında bazı devletler kısa vadede kaybediyor görüntüsü verirken, uzun vadede başarılı olmaktadırlar!?.
Bu bakış açısı bizlere bir ip ucu olacaktır kanaatindeyiz…
Bu aşamadan sonra, yatay bir geçiş yaparak birey, toplum, siyaset ve devlet ilişkilerinde geri kalmış (bıraktırılmış) devletlerin dünya rekabet arenasında ne tür ilişkilere sahip oldukları ve “Etken-Edilgen, Sömüren-Sömürülen” tarafların serüvenlerine değinelim.
Elbette ki teknoloji ve makinaların etkileri göz ardı edilemez, lakin her şeyi de bunlara bağlamak kendimizi kandırmak anlamına gelecektir…
Çünkü serbest çalışan ve baskı altında olmayan AKIL VE ZİHİN DÜNYASI, var eden ve oluşturan bir ivmeye sahiptir.
“Dış güçlerin etkisi” denilen olgu izin verildiği kadarı ile etki edebileceği gibi yeni nesillerin yetiştirilmesi de hayata adaptasyonlarını şekillendirirken topluma ve devlet kurumlarına katma değeri yüksek potansiyelleri kazandıracaktır...
Egemen güçlerin baskı politikalarına karşılık, devletin politik yapılanması ile değil de birçok açmazı olan siyasetin dili ile karşı koymalar sergilemek, tıpkı uzun vadeli planlama ile kısa vadeli planlamanın rekabetine benzeyecektir…
Bundan dolayıdır ki devletin, politik planlar ile duruşu, daima kazandıran ve toplumun hem iç işleyişinde hem de uluslararası rekabet arenasında olmazsa olmaz ihtiyaçtır...
Nefret suçu, şiddet suçu ve benzerleri toplumu, dolayısı ile devletin kurumlarını da temelden sarsacak tehlike potansiyellerini içinde barındırmaktadırlar.
GELECEK NESİLLERİ ZİHİN DÜNYALARINDA, DÜŞÜNCE YAPILARINDA FARKLILAŞTIRACAK VE AYRIŞTIRACAK BASKI, ZORLAMA, YÖNLENDİRME VE DAVRANIŞLARDAN UZAK DURMAK, UZUN VADELİ PLANLAMALARA ADAPTE OLABİLMİŞ, SABIRLI NESİLLERİN OLUŞMASINI SAĞLAYACAKTIR.
Geleceğimizin sahibi nesillerimiz olan gençlerin, en verimli olacakları kendi doğal mecralarına ulaşmalarını sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesi dileği ile…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com
Toplumun katmanlarında birtakım girişim ve davranışlar uzun vadede neticeye ulaşacağı için uzun vadeli planlamaya adapte olabilenler ile kısa vadeli planlara adapte olan bireyler arasında çatışma alanları oluşurken bu durum, bir tarafı başarılı, diğer tarafı ise başarısız kılar.
Toplumun uzun vadeli plan ve hedefleri, bireysel plan ve hedeflerden daha fazla zamana hem ihtiyaç duyar hem de daha komplike bir durum arz eder.
Eğitim, bireyin gelişmesinde etkili bir faktördür. Lakin verilen eğitimin kalitesi ve hedefi, bireyin dolayısı ile toplumun ve hatta toplumdan beslenen devletin akıl yapısını doğrudan etkileyen ve şekillendiren faktördür.
- Kısa vadeli planlar ve hedeflenen sonuç ile birlikte beklentilerin aciliyeti farklıdır…
- Uzun vadeli planlar ve hedeflenen sonuç ile birlikte beklentilerin aciliyeti farklıdır…
Genç nesiller hayata hazırlanırken, “terbiye etme” adı altında uygulanan baskı ve zorlamalar, kişiliklerini oluşturmaya çabalayan yeni nesillerin bu maruz kaldıkları etkiler altında uzun vadeli veya kısa vadeli planlamalar yapmalarını da şekillendirmektedir.
Hayata adaptasyonları aşamasında yapılan baskıcı uygulamalar ile serbest gelişmelerini sağlayan ve yeni nesillerin kendi doğal mecralarını bulmalarını teşvik edici şekildeki uygulamalar, toplumda farklı algı, anlayış ve davranışları da beraberinde tetiklemektedir.
Baskıcı bir ailede yetişen genç birey, baskıya maruz kalmamak adına kısa vadeli ve çabuk sonuçlara götüren planlama dairesindeki bir döngüyü tercih ederken;
kendi doğal mecrasını bulması için serbest yetişen genç birey ise farklı seçeneklerin değerlendirmesini de yaparak zorlama ve zamanlama kısıtlamasına maruz kalmadan uzun vadeli ve katma değeri yüksek sonuçlara ulaşmanın yol ve yöntemlerini deneyimleme ve donanımlarını kazanma şansına sahip olacaktır.
Bu şekilde olgunlaşan ve gelişen iki farklı akıl yapısındaki donanımlar, toplumda farklı rekabet alanlarını ve anlayışını oluşturmaktadır.
Kısa vadeli planlama, bireyin kendisine küçük katkılar ekleyerek hayatın akış hızının altında gelişmesini sağlarken…
Uzun vadeli planlama, bireyin kendisine daha etkili donanımlar ekleyerek hayatın akış hızına uygun olarak gelişmesini sağlayacaktır…
Böylelikle aynı ortamda yaşayan ve gelişen genç bireyler, akıl ve zihin dünyalarının yapılanmasında iki farklı yola ve maceraya yelken açmış olacaklardır.
Toplum, her kurum ve yapıyı beslerken, genç nesillerin oluşturduğu potansiyel ise toplumun beslenmek zorunda olduğu yegâne kaynaktır.
İki farklı yönde gelişen genç nesiller, zamanı geldiğinde özel sektör veya devlet kurumları içerisinde görev aldıklarında ise oluşan bu iki katman etkisini göstermeye başlayacaktır.
İşleyiş içerisinde her ne kadar KISA, ORTA VE UZUN VADELİ planlamalar yapılmış olsa da sistem içerisindeki bireylerin verimlilikleri, kendi zihin yapıları müsaade ettiği oranda sağlıklı bir şekilde işleyebilecek ve sisteme aynı oranda katkı sağlayabilecektir…
Çünkü insan, kendi tabiatının dışına çıkmak zorunda bırakılır veya çıkmaya zorlanırsa, fıtratına yabancı bir hayat standardına sahip olacaktır.
Bu aşamada, bireylerin hem kendi kendileri ile hem de içinde bulundukları toplum ve dahi insanlık ile ciddi çelişkiler yaşamaları kaçınılmaz olacaktır…
Bu tespit, çatışmanın temellerini oluşturmaktadır.
AİLE, TOPLUM, SİYASET VE HATTA DEVLETİN BİLE BU AÇIDAN BAKILARAK DEĞERLENDİRİLMESİ ZORUNLULUĞU VARDIR…
Neden rekabet alanlarında bazı devletler kısa vadede kaybediyor görüntüsü verirken, uzun vadede başarılı olmaktadırlar!?.
Bu bakış açısı bizlere bir ip ucu olacaktır kanaatindeyiz…
Bu aşamadan sonra, yatay bir geçiş yaparak birey, toplum, siyaset ve devlet ilişkilerinde geri kalmış (bıraktırılmış) devletlerin dünya rekabet arenasında ne tür ilişkilere sahip oldukları ve “Etken-Edilgen, Sömüren-Sömürülen” tarafların serüvenlerine değinelim.
Elbette ki teknoloji ve makinaların etkileri göz ardı edilemez, lakin her şeyi de bunlara bağlamak kendimizi kandırmak anlamına gelecektir…
Çünkü serbest çalışan ve baskı altında olmayan AKIL VE ZİHİN DÜNYASI, var eden ve oluşturan bir ivmeye sahiptir.
“Dış güçlerin etkisi” denilen olgu izin verildiği kadarı ile etki edebileceği gibi yeni nesillerin yetiştirilmesi de hayata adaptasyonlarını şekillendirirken topluma ve devlet kurumlarına katma değeri yüksek potansiyelleri kazandıracaktır...
Egemen güçlerin baskı politikalarına karşılık, devletin politik yapılanması ile değil de birçok açmazı olan siyasetin dili ile karşı koymalar sergilemek, tıpkı uzun vadeli planlama ile kısa vadeli planlamanın rekabetine benzeyecektir…
Bundan dolayıdır ki devletin, politik planlar ile duruşu, daima kazandıran ve toplumun hem iç işleyişinde hem de uluslararası rekabet arenasında olmazsa olmaz ihtiyaçtır...
Nefret suçu, şiddet suçu ve benzerleri toplumu, dolayısı ile devletin kurumlarını da temelden sarsacak tehlike potansiyellerini içinde barındırmaktadırlar.
GELECEK NESİLLERİ ZİHİN DÜNYALARINDA, DÜŞÜNCE YAPILARINDA FARKLILAŞTIRACAK VE AYRIŞTIRACAK BASKI, ZORLAMA, YÖNLENDİRME VE DAVRANIŞLARDAN UZAK DURMAK, UZUN VADELİ PLANLAMALARA ADAPTE OLABİLMİŞ, SABIRLI NESİLLERİN OLUŞMASINI SAĞLAYACAKTIR.
Geleceğimizin sahibi nesillerimiz olan gençlerin, en verimli olacakları kendi doğal mecralarına ulaşmalarını sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesi dileği ile…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com