Zırnık

Zırnık

Zırnık Zırnık

-Herkesin her şeye inandığı ve de zırnık bir şey bilmediği günler- Oscar Wilde

Her insan kendi terbiyecisini seçer.

Mavi bir daire, aynı maviden bir kare ile aynı renk değildir.

İçinde bulunduğumuz şekil rengimizi, yoğunluğumuzu, görünüşümüzü bütünüyle değiştirir.

İnsanlık, ruhu değil de bedeni, meşguliyet olarak görmeye başlayalı, sistemler kuralı, savaşlar kazanalı - kaybedeli, çarçabuk sevmelere çarçabuk kızmalara alışalı… Kahveyi lüp-leteli ya paspas ya basan olalı…

Üç alalı beş satalı

Mağara adamının da ilk hedefi karnını doyurmaktı.

Tek fark şu an bunu telefonlarımız ellerimizde yapıyoruz…

Zıddımıza çekiliyor olmamızın belki de en acıklı yanı değişim talebimizdir.

Başaramadığımız, güç yetiremediğimiz değişim.

Bizi biz kılacak olana öyle açız ki…

Kendimizi aradan çıkararak sevinemiyor, kendimizden gayrı düşünemiyor, kendimize rağmen yapıyoruz.

Tanrı bilincine çok yakın yahut çok uzak iki insan da aynı durumda…

Tamamen dünya başarılarında yahut zelilliğinde olan da aynı durumda…

Aynı atmosferde aynı acılara bakarken buluyor kendini.

Bu dünyayı terkedeceğimizi biliyoruz; bir daha da gelmeyeceğimizi…

İnsanların akıllarında kalmak, yüreklerinde olmak gizli hissi, özlenmek hevesi, anılmak arzusu içten içe elinde tutuyor bizi…

Rahat kafa, tedirginsiz yaşamak isteğimizi bastıramıyoruz.

Kimin gayesi neyse ona koşuyor bu vesileyle…

Camii kiliseye yetişemiyor, kocası kadına…

Bir hız, onu geçen diğer hıza…

Maaş ay sonuna…

Büyük yatırım yeni kârına…

Zerre dediğimiz şey yüzümüzde beliren küçük çizgilerdir, aynada aniden gördüğümüz beyaz saç kılı…

Zerre, iğneler, ilaçlar kar etmeyen, yayılan durdurulamayan…

Zerre, yapabildiklerimizden vazgeçemememiz…

Zerre,beni eğit, beni bük, beni insanı kamil et!..” diye tutup yanımıza diktiğimiz sonra da beğenmeyip, sıkılıp yamuk yaptığımızdır…

Zerre, doğuda bir kadın adı…

Teksas’ta bir kum tanesi, okyanusta kayadır…

Eriyen buzul, delinen atmosfer, kayan göktaşı

Makro bir fotoğrafa uzaktan bakmaktır.

Küçümsediklerimiz başımızın belası, en büyük hezeyanımızdır.

İster inanın ister inanmayın!

Muhakkak yed-i kudret, hepimizin kafasını yere koyduracaktır.

Muhakkak bu hengamenin sonu gelecek.

Toz duman ortadan kalkacak.

Kimin atlı kimin yaya… 

Kimin zırnık kimin halt olduğu…

Her bir zerre ortaya çıkacaktır.

Bugün hepimiz terbiyecimizi seçmişiz…

Lütfen şikayet etmeyelim.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

-Herkesin her şeye inandığı ve de zırnık bir şey bilmediği günler- Oscar Wilde

Her insan kendi terbiyecisini seçer.

Mavi bir daire, aynı maviden bir kare ile aynı renk değildir.

İçinde bulunduğumuz şekil rengimizi, yoğunluğumuzu, görünüşümüzü bütünüyle değiştirir.

İnsanlık, ruhu değil de bedeni, meşguliyet olarak görmeye başlayalı, sistemler kuralı, savaşlar kazanalı - kaybedeli, çarçabuk sevmelere çarçabuk kızmalara alışalı… Kahveyi lüp-leteli ya paspas ya basan olalı…

Üç alalı beş satalı

Mağara adamının da ilk hedefi karnını doyurmaktı.

Tek fark şu an bunu telefonlarımız ellerimizde yapıyoruz…

Zıddımıza çekiliyor olmamızın belki de en acıklı yanı değişim talebimizdir.

Başaramadığımız, güç yetiremediğimiz değişim.

Bizi biz kılacak olana öyle açız ki…

Kendimizi aradan çıkararak sevinemiyor, kendimizden gayrı düşünemiyor, kendimize rağmen yapıyoruz.

Tanrı bilincine çok yakın yahut çok uzak iki insan da aynı durumda…

Tamamen dünya başarılarında yahut zelilliğinde olan da aynı durumda…

Aynı atmosferde aynı acılara bakarken buluyor kendini.

Bu dünyayı terkedeceğimizi biliyoruz; bir daha da gelmeyeceğimizi…

İnsanların akıllarında kalmak, yüreklerinde olmak gizli hissi, özlenmek hevesi, anılmak arzusu içten içe elinde tutuyor bizi…

Rahat kafa, tedirginsiz yaşamak isteğimizi bastıramıyoruz.

Kimin gayesi neyse ona koşuyor bu vesileyle…

Camii kiliseye yetişemiyor, kocası kadına…

Bir hız, onu geçen diğer hıza…

Maaş ay sonuna…

Büyük yatırım yeni kârına…

Zerre dediğimiz şey yüzümüzde beliren küçük çizgilerdir, aynada aniden gördüğümüz beyaz saç kılı…

Zerre, iğneler, ilaçlar kar etmeyen, yayılan durdurulamayan…

Zerre, yapabildiklerimizden vazgeçemememiz…

Zerre,beni eğit, beni bük, beni insanı kamil et!..” diye tutup yanımıza diktiğimiz sonra da beğenmeyip, sıkılıp yamuk yaptığımızdır…

Zerre, doğuda bir kadın adı…

Teksas’ta bir kum tanesi, okyanusta kayadır…

Eriyen buzul, delinen atmosfer, kayan göktaşı

Makro bir fotoğrafa uzaktan bakmaktır.

Küçümsediklerimiz başımızın belası, en büyük hezeyanımızdır.

İster inanın ister inanmayın!

Muhakkak yed-i kudret, hepimizin kafasını yere koyduracaktır.

Muhakkak bu hengamenin sonu gelecek.

Toz duman ortadan kalkacak.

Kimin atlı kimin yaya… 

Kimin zırnık kimin halt olduğu…

Her bir zerre ortaya çıkacaktır.

Bugün hepimiz terbiyecimizi seçmişiz…

Lütfen şikayet etmeyelim.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com