- 13-11-2024 00:33
- 1896
Dış Politikadaki heyecan içeriye de yansımalı
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Türkiye’nin dış politikasını nasıl tanımlamalıyız?
Türkiye Yüzyılında devletin milli dış politikası; temel ulusal çıkarlarının güvence altına alınması, insanlığın ortak değerlerine katkı sağlanması olarak uygulanmaya başladı.
Türkiye’nin dış politikasını tanımlarken; kısaca proaktif politika olarak tanımlıyoruz.
Bu politikanın temelinde çok katmanlı/ her bölge için yerel dinamiklerle iş birliğini içeren; barışı ve ekonomik refahı hedefleyen anlayış benimsendi.
Küresel ilişki ağında ‘uzak’ kavramı; dış politika sözlüğünde yer almıyor. Türkiye, bölgesinde sorun yaşadığı; Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi, Ermenistan ve Mısır gibi ülkelerle ikili görüşmelere başladı. Burada hedef; çözülebilecek sorunları öncelikle konuşarak halletmek, sıkıntılı konuları ise şimdilik rafa kaldırarak ileride daha ince detaylandırılarak çözüm yolu aranıyor.
Dikkatinizi çekmiştir!..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi sonrası lobide Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri (GKRY Cumhurbaşkanı) Nikos Hristodulides arasında samimi bir görüşme gerçekleşti. Görüşme esnasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da vardı.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Zirvesi/ Bakü’de yine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ve GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulides arasında ayaküstü bir görüşme gerçekleştirildi.
Kıbrıs Rum Kesimi, Kıbrıs ile ilgili taleplerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a direkt ilettiler.
Türkiye, Kıbrıs’ta tekrardan insiyatif alarak yeni bir çözüm süreci başlatacak. Malum; Rum Yönetimi adaya asker yığdı.
Ya savaş ya barış!..
Tehdit, sınama, kazanç ve kırılganlıkların iç içe olduğu bir alanda, Türkiye’nin masada ve sahada güçlü bir diplomasi yürütmesi şart.
Türkiye, bölgesel sorunlarda bölgesel sahiplenme ve çözümleri savunmaktadır. Barış için “Arabuluculuk”; Türkiye ile yan yana yer almaya başladı. Türkiye, uluslararası toplumda insan merkezli ‘Yumuşak Güç’ odaklı çalışsa da ‘Sert Güç’ olarak da ağırlığını koymaktadır.
“Türkiye Yüzyılı” vizyonu çerçevesinde bağımsız ve milli dış politika anlayışı; hükümetin dikkatle takip ettiği bir olgu olarak devam ediyor. Türkiye, kriz ve çatışmaların sahne aldığı dünya siyasetinde bütünleştirici, ihtilaflara çözüm arayışı içerisinde bir dış politika belirledi.
Türkiye, dış politikada yükselen bir ivme yakalasa da iç politikada sıkıntı devam ediyor. Elbette iç dinamiklerin ortak paydada bütünleştirilmesi için gayret sarf edilse de ekonomi tam rayına oturmamış gibi görünüyor.
En düşük seviyeli emekli ücreti ile asgari ücret, gün geçtikçe eriyor. Marketlerde temel ihtiyaç maddeleri ve gıdalara her gün yansıtılan zam; şaşırtmıyor.
Sağlıklı ve sürdürülebilir gıda tedariki, aileler için zorlaşıyor. Et ve süt ürünleri sofralardan uzaklaştıkça; yeni nesil, hayvansal protein almadan kalitesiz beslenme ile avunuyor.
Hijyenik olmayan; et ve süt ürünleri benzeri paketli ürünler raflarda yasal etiketleri ile birlikte yer alsa da Tarım Bakanlığının mutat denetlemeleri sonrası sahte ürünlerle yüzleşebiliyoruz.
Hükümet acilen Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilir sağlıklı beslenmeye el atmalı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önce Türk Devletleri Teşkilatı'nın 11. Zirvesi için Kırgızistan’a gitti.
Burada Türk Devletleri liderleri Yüksek Düzeyde Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 6. Toplantısına katılarak; küresel ve bölgesel güç birliğini pekiştirdi. Türk Dünyası Yüzyılı için önerilen hedefler doğrultusunda yeni anlaşmalar imzalandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan’dan Macaristan'ın başkenti Budapeşte’ye giderek Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi/ European Political Community (EPC)'ne katıldı.
Macaristan Başbakanı Victor Orban toplantının açılışında acı gerçeği Avrupalı liderlerin yüzüne açıkça söyledi.
Avrupa'nın yeni gerçeklikle yüzleşmesi gerekiyor.
Bugün tartıştığımız durum zor, karmaşık ve tehlikeli olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda Avrupa'nın barışı, istikrarı ve refahı da tehdit altındadır.
Avrupa Birliği içerisinde “beyaz koyunların arasındaki siyah koyun” muamelesi gören Macaristan Başbakanı Victor Orban; Türk Devletleri Teşkilatından aldığı gücün farkında. Avrupa’da ötekileştirilen Orban; Türk Devletleri Teşkilatında gayet muteber bir katılımcı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’daki toplantıdan sonra İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi için Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a oradan da Bakü'de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Zirvesi'ne katılmak için Azerbaycan’a gitti.
Baş döndürücü bir trafik. Allah kolaylık versin.
Türkiye dış politikada yakaladığı başarılı ivmeyi iç politikaya da yansıtmak zorunda. Dış politikadaki başarı; yurt içerisine yansıtılırken küçülüyor.
Cumhur İttifakını oluşturan parti teşkilat ve vekilleri yurt sathına dağılıp vatandaş ile hemhal olmalı. Gün geçtikçe sokağın dikkati dağılıyor.
Vakit daralıyor!
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com