Kültür ve sanat evrensel diyalog dili olmaya devam ediyor

Kültür ve sanat evrensel diyalog dili olmaya devam ediyor

Kültür ve sanat evrensel diyalog dili olmaya devam ediyor

Rusya'nınkuzey başkentiSt. Petersburg, yalnızca Rus sanatının başkenti değil, fakat aynı zamanda 21. Yüzyıl’ın başlıca kültürel diplomasi merkezlerinden biri olduğunu kanıtlamaya devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda düzenlenen “11. Uluslararası Birleşik Kültürler Forumu”, onlarca ülkeden çok sayıda temsilciyi bir araya getiren önemli bir etkinlik olarak öne çıktı. Bu yılki forum, aralarında birçok ülkenin kültür bakanları; büyük müze, tiyatro ve sanat dernek başkanlarının da bulunduğu, toplam 69 ülkeden 50’den fazla resmi yabancı heyet ve 2000'den fazla katılımcıyı bir araya getirmeyi başardı.

Avrupa ve Moskova arasındaki ihtilafın ortasında, birçok Batılı ülkenin hem resmi düzeyde hem de günlük yaşamda Rus kültürüne dair hemen her şeyi "iptal etmeye" çalıştığı bir dönemde, “St. Petersburg forumu”, Rus kültür ve sanatının küresel diyalogun aranan ve saygı duyulan bir parçası olmaya devam ettiğini ve kültür ve sanat platformlarının dünyanın dört bir yanından sanatçıları, müzisyenleri ve düşünürleri çekmeye devam ettiğini göstermiş oldu.

Ülkeler ve halklar arasında kültürel bağlara müdahale girişimleri başarısızlığa mahkûm!..

St. Petersburg’daki kültürler forumunun hem genel kurul oturumunda hem de çok sayıda katılımcının konuşmalarında yankı bulan ana temalarından birisi, ülkeler ve halklar arasındaki kültürel bağlara, siyasi müdahale girişimlerinin nihayetinde başarısızlığa mahkûm olduğuydu.

Sanatsal gelişim dönemlerinin her zaman açık bir fikir, ekol ve gelenek alışverişiyle ilişkili olduğu, bu konuda izolasyonun ise yozlaşmaya ve manevi boşluğa yol açtığı gerçeğini unutmamak gerekiyor. Petersburg'daki etkinliklerde defalarca dile getirilen bu tez, yalnızca Rusya toplumuna değil, ama aynı zamanda insani alanda sadece Rusya'yı değil, çok daha fazlasını etkileyen "yaptırım kampanyası”nı gözlemleyen uluslararası topluma da doğrudan bir mesaj olma niteliği taşıyordu. Küresel gerilimlerin arka planında bir dizi Batılı ülkenin, farklı derecelerde de olsa, gerek Çin sinemasına gerekse de “Küresel Güney”in diğer ülkelerinin kültür ve sanat ürünlerine son derece düşmanca tavır sergilediği bilinen bir gerçek.

Avrupa’nın önemli bölümü, Soğuk Savaş'ın en kötü uygulamalarına dönüşe hazır değil!..

Bugünkü gibi gergin bir uluslararası ortamda bile, Batı’nın yaptırım politikalarını aktif biçimde uygulayan ülkelerin temsilcilerinin Rusya'nın kuzey başkentindeki foruma katılması hakikaten de dikkat çekici. Forum boyunca devam eden sayısız etkinliğe katılanlar arasında İtalya, Fransa, Avusturya ve Almanya'nın kültür sahasından tanınmış isimler, sanat tarihçileri, oyuncular, yönetmenler ve müzisyenler yer aldı.

Fransa’nın efsanevi Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle'ün torunu ve Rusya'nın "dünya kültürünün temel değerlerini" korumadaki önemini açıkça dile getiren Pierre de Gaulle'ün St. Petersburg'daki varlığı özellikle yankı uyandırdı. Avrupa Birliği (AB) ve Fransa'daki resmi kurumlar, insani alanda bile Rusya'nın tamamen boykot edilmesini talep ederken, bu hamle Avrupa toplumunun önemli bir bölümünün Soğuk Savaş'ın en kötü uygulamalarına geri dönmeye her şeye rağmen hazır olmadığını gösteriyor.

Yapay zekâ, sanat üretiminin doğasını değiştirdi ama asıl iş insan özgünlüğünü korumak!..

Petersbug’da onlarca ülkenin temsilci heyetlerinin çeşitliliği, hayata geçen canlı tartışmalar ve düzenlenen etkinliklerin ölçeği; Rusya'nın Doğu ve Batı, Kuzey ve “Küresel Güney”in temsilcilerini bir araya getirmek için gerçekten de mühim bir yer olmaya devam ettiğini tanıtladı.

Hermitage Müzesi’nin salonlarında, Mariinski Tiyatrosu sahnelerinde ve de “Birleşik Kültürler Forumu” etkinliklerinin yayıldığı çok sayıda mekânda; yeni eğitim standartları, yaratıcılıkta dijital teknolojilerin kullanımı ve ülkeler arasında güven inşa etmede kültürün rolü gibi sanatın çok ötesinde konular tartışıldı. Forumda bilhassa yeni teknolojilerin sanat ve kültür hayatı üzerindeki etkilerinin tartışıldığı oturumlar, katılımcılar ve medya tarafından özellikle ilgi gördü. Yapay zekânın son sürat geliştiği günümüzde; özellikle müzik, tiyatro ve sinemada uygulanmasına izin verilen sınırlar ele alındı. Forum katılımcıları, yapay zekâ ürünü modellerin sanatsal üretimin doğasını değiştirdiğini, ancak asıl görevin "insan unsuru”nu -bir eseri özgün kılan canlı unsur- korumak olduğunu belirttiler haklı olarak.

Rusya, Asya, Afrika ve BDT ve Orta Doğu ülkeleri arası ortak kültür sanat projeleri…

Rusya’nın Kuzey Başkenti’ndeki forumun atmosferini belirleyen yalnızca kültür dünyasının figürleri, politikacılar ve sanatçıların sunumları değildi fakat kent aynı zamanda farklı ülkelerin kültür bakanlıkları, film yapımcıları, tiyatrolar ve medya kuruluşları arasında belirli iş birliği anlaşmalarının imzalandığı bir metropol haline de geldi forum süresince. Gene forumun etkinlikleri sırasında Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri, Rusya, Asya, Afrika ve Orta Doğu'daki dost ülkeler arasında ortak film projeleri, eğitim değişim programları, restorasyon programları ve ikili girişimler ele alındı. Ana programın yanı sıra, Çin ve Etiyopya kültürlerini konu alan kültür festivalleri, kültürel diplomasinin geleneksel diplomatik araçlardan daha hızlı ve etkili olabileceğini herkese tanıtlamış oldu.

Türkiye, Rusya Federasyonu'ndaki kültürel ve sanatsal faaliyetlerini giderek ilerletiyor…

Modern dünyada kültür şüphesiz çok özel bir ekonomik boyuta da sahip. Son yıllarda Amerikalı ve Avrupalı ​​izleyiciler, Rusya’nın büyük ve kıdemli opera ve bale topluluklarının performanslarından mahrum kalırken ve Batılı film yapımcıları da devasa Rus pazarında çalışamamaktan dolayı gelir kaybederken Türkiye ise Rusya Federasyonu'ndaki kültürel varlığını giderek geliştiriyor.

Son yıllarda Rus televizyon kanalları ve yayın platformları, on milyonlarca Rus izleyici tarafından sevilen Türk film ve dizilerinin önemli alıcıları haline geldiler. Türk şarkıcılar, oyuncular ve film yapımcıları Rus meslektaşlarıyla aktif olarak iş birliği yapıyor ve bu, yalnızca kültürel iş birliği için güçlü bir köprü olmakla kalmıyor, ama aynı zamanda gerçek ve karşılıklı fayda sağlayan bir ticari ortaklık da oluşturuyor.

St. Petersburg Uluslararası Birleşik Kültürler Forumu”, kültürün, geçici ve durumsal jeopolitik ve jeoekonomik çatışma ve anlaşmazlıklara rağmen, engelleri yıkan ve gelecek hakkında tartışmaları mümkün kılan dil olduğunu kanıtladı. Yaptırım baskılarına rağmen St. Petersburg'a gelen Avrupalı ​​temsilcilerin katılımı bile, AB içinde Rusya ile yeni bir diyalog için gizli bir talebin varlığını ortaya koydu.

Kültürel temaslar, “düşmanlık paktı”ndaki ilk çatlak olup, kültür ve sanatın siyasi çıkarlardan daha güçlü olduğunu ve insanlığın en zor zamanlarda bile konuşmaya devam ettiği evrensel bir dil olduğunu işaret ediyor.

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

...