Cinayet üzerinden Fetökulli tezgâh!

Cinayet üzerinden Fetökulli tezgâh!

CİNAYET ÜZERİNDEN YENİ FETÖKULLİ TEZGÂH! 

Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in şaibeli bir şekilde görevden alınması ve belli bir müddet sonra da bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine ilki öldürüldüğü gün olmak üzere değişik tarihlerde altı yazı kaleme aldım.

12.01.2023 tarihinde “Sinan Ateş Üzerinden Dönen FETÖKULLİ İşler”, isimli makalede bu cinayeti FETÖ denen şer şebekesinin militanları vasıtasıyla maniple ettiklerini ortaya koymuştum. (*)

12.01.2023 tarihinde “Ölüm Üzerinden Kim Neyin Peşinde?” isimli makalemde de Sinan Ateş’in ölümü üzerinden birilerinin MHP ve Ülkü Ocaklarını niçin hedef aldıklarını ve bu işin arkasında uluslararası istihbarat örgütleri ve yerli piyonlarının olduğunu delilleriyle ortaya koymuştum. (**) 

05.06.2023 tarihinde “Kusursuz Cinayet Yoktur” isimli makalede de hiçbir cinayetin çözülemeyecek kadar kusursuz olamayacağını ve bir cinayetin faillerinin o cinayetten en çok faydalananlar içinde aranması gerektiğinin üzerinde durmuş ve İP’in bu şiten en çok faydalanan parti olduğunu dile getirmiştim. (***)

17.06.2024 tarihinde “MHP ve Ülkü Ocaklarına Saldıranlar” isimli makalede ise MHP ve Ülkü Ocaklarının bu ülkenin en güzide iki kurumu olduğunu ve bunlara ancak vatan ve millet düşmanlarının düşman olacağını ortaya koymuştum. (****)

04.07.2024 tarihinde “Şeytan Üçgeni Sinan Ateş Hattında” isimli makalemde Sinan Ateş cinayetinde başta ABD olmak üzere, FETÖ, PKK, CHP, İP vb. kliklerin bir şeytan üçgeni oluşturarak MHP ve Ülkü Ocaklarını nasıl düşman ilan ettiklerinin üzerinde durdum. (*****)

04.09.2024 tarihinde “Sinan Ateş Kumpası Çöktü” isimli makalemde de Sinan Ateş üzerinden MHP ve Ülkü Ocaklarına kumpas kuranların kurdukları tezgahların çöktüğünü delilleriyle ispat etmiş ve başta Ayşe Ateş olmak üzere bu tezgahlara alet olanların bir gün pişman olacaklarını yazmıştım. (******)

Bu altı makalede genel olarak Sinan Ateş cinayetinin baştan beri MHP ve Ülkü Ocaklarını karalamak için kullanılmaya çalışıldığını, Ülkü Ocaklarının terörist bir örgüt olarak kabul edilmesi için tezgâh üstüne tezgâh yapıldığını delilleriyle ele aldım. Bunun uluslararası bir tezgâh olduğu cinayeti MHP ve Ülkü Ocaklarına yıkmak isteyenlerin profilinden hemen belli oluyordu. Zira ABD’de bir gazete “Ülkü Ocakları kapatılsın, terörist ilan edilsin.” diye haber yapınca başta FETÖ denen şeytani yapının yurtdışında kaçak olan Cevheri Güven, Adem Yavuz Arslan, Erk Acarer gibi trolleri ve tetikçileri, Almanya’ya kaçan militanları, Türkiye’de ise başta CHP, PKK, İP, Halk TV, SözcüTV, Tele1 gibi bilumum solcu ve MHP’de bir mama bulamayarak kaçan bazı menfaatçiler olayın içine dahil olmuş ve hep bir ağızdan, “Ülkü Ocakları kapatılsın” teranesini çalmaya başlamışlardı.

İşin ilginç yanı ise bu saldırılarda aparat olarak, öldürülen Sinan Ateş’in hanımı Ayşe Ateş’in ve Sinan Ateş ailesinin kullanılıyor olmasıydı. Kayınpederi vefat edene kadar sesi çıkmayan Ayşe Ateş, daha önce, “Bu cinayeti siyasi oyunlarınıza alet etmeyin.” diyerek açıklama yapmasına rağmen birdenbire cinayeti MHP ve Ülkü Ocaklarına yıkmak için harekete geçmesi ve bunu adeta bir siyasi şova döndürmesi ise mideleri bulandırdı. Ayşe Ateş’in iddiaları ve söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi. Kocasının Ülkü Ocakları Başkanı iken gazeteci dövdürdüğünü, pizzacı kılığında evlerine adam yollayarak tehdit ettiğini bu dönemde Ayşe Ateş’in açıklamalarından öğrendik. Yine bu dönemde, Ayşe Ateş’in 4 lüks daire satın aldığı da medyaya yansıdı. Yapılan açıklamalarla bazı gazeteler Sinan Ateş için, “Mafya babası” gibi yayınlar yaptılar. FETÖ borsası yöneterek büyük gelirler elde edildiğini yazanlar da çıktı.

Ayşe Ateş bununla kalmadı, MHP ve Ülkü Ocaklarının üst yönetiminden birçok kişinin Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi olduğunu dile getirdi. Delil var mıydı; elbette yoktu ama nereden cesaret ve destek almışsa bu mesnetsiz iddiaları sakız gibi her gün medya önünde ve televizyonlarda çiğnemeye başladı.

Mal bulmuş mağribi gibi olayın üzerine gidenler ve Ayşe Ateş’e destek verenler arasında CHP, İP, PKK, Milliyol gibi partilerin genel başkanları, bilumum solcu ve komünist yazarlar, Sinan Ateş’in hayatta iken tehdit ettiği ve dövdürdüğü gazeteciler ve bazı Ülkü Ocakları kaçaklarının olması meseleye ayrı bir boyut kazandırmıştı. Hülasa; hıyar görünce tuz alıp koşanlar gibi davranan bu kesimler, cinayetten kendilerine bir şeyler devşirmenin ucuzluğuna başvurmuşlardı. Malum ülkemizde eğer suçlananlar rakip partiden ise herhangi bir delile ihtiyaç duymadan suçlamak modadır.

Ülkü Ocaklarından yetişen, gençliğini davası için hapishanelerde geçiren, davası uğrunda kurşun ve bomba yiyen bir gazeteci olarak böyle bir olaya bigâne kalmam düşünülemezdi ve kalmadım da. Elimden geldiğince olayı derinlemesine inceledim ve yukarıda belirttiğim gibi altı makale kaleme aldım.

Sosyal medya hesaplarımdan da bu meselenin bir FETÖKULLİ olduğunu, işin içinde olanlara bakınca çok açık biçimde anlaşıldığını delilleriyle yayınladım. MHP ve Ülkü Ocaklarına, ABD merkezli bir planla saldırmanın kimseye bir şey kazandırmayacağını, ülkenin teminatı olan MHP ve Ülkü Ocaklarını yıpratmaya bu tür şer şebekelerinin gücü yetmeyeceğini yazdım ve söyledim. Bu arada kaleme aldığım “Kusursuz Cinayet Yoktur.” (05.06.2023) (***) başlıklı bir makalemde, cinayet kimin işine yarıyorsa failleri orada aramak gerektiğini delilleriyle ortaya koydum ve özellikle İP gibi partilerin bu olaydan en çok fayda sağladıklarını; MHP’nin ise olaydan zarar gördüğünü yazdım.

Olayın azmettiricisi ve tetikçisi yakalanmış, itirafçı olmuş ve cinayeti bir alacak meselesi yüzünden yaptırdığını kabul etmişti. Ancak olayda kullanılan mermilerin 3 değişik silahtan çıkması, tetikçinin sıktığı mermilerin Sinan Ateş’in ayaklarına gelmesi, başına ve karnına gelen öldürücü kurşunların başka bir silahtan çıktığı balistik raporlarıyla da ortaya kondu ama ne hikmetse olayı soruşturan ilk savcılar, olaydan sonra Sinan Ateş’in korumaları tarafından kaçırılan silahların ve cinayetteki bu ayrıntının peşine düşmedi.

“Kusursuz Cinayet Yoktur” (***) başlıklı yazımda da belirtiğim gibi bazı savcıların İP yöneticileriyle ilişkilerini ortaya koyan açıklamalar ortalıkta geziyordu. Tetikçinin Ülkü Ocaklarına ait bir arabaya bindiğine dair yalanlar havada uçuşuyor ama ne hikmetse bu bir türlü ispatlanamıyordu.

Neticede içlerinde bazı MHP yöneticilerinin de bulunduğu çok sayıda kişi, olayın azmettiricisi kabul edilerek tutuklandı ve mahkeme sonunda bunlardan ikisine ceza verildi. Ancak verilen cezalardaki gariplikler, olayın normal seyrinde bir yargılama süreci geçirmediğini ortaya koyuyordu. Neticede verilen cezalar Yargıtay’a gönderildi ve sonuç beklenmektedir.

Sinan Ateş cinayetinde azmettirici oldukları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan bazı MHP ve Ülkü Ocakları yöneticilerinin davaları, başka bir dosya içinde soruşturuluyordu.

Nihayet 22 Ocak 2025 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Sinan Ateş suikastı soruşturmasında aralarında MHP eski Milletvekili Olcay Kılavuz’un da bulunduğu 22 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi. Savcılık, böyle bir dosyanın delil olmadığı için daha fazla elde tutulamayacağına karar vererek dosyayı kapattı. Böylelikle MHP ve Ülkü Ocakları, bazı yöneticileri hakkındaki asılsız iddialar, yargı tarafından kabul edilmedi ve şer şebekelerinin kurdukları FETÖKULLİ kumpas bir kez daha çöktü. Zaten bu çöküşü daha önce 04. 09.2024 tarihinde kaleme aldığım “Sinan Ateş Kumpası Çöktü” (******) isimli aşağıdaki linkte bulunan makalemde de gerekçeleriyle yazmış ve iddiaların nasıl birer kumpas ürünü olduğunu ortaya koymuştum.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının vermiş olduğu bu kararla, MHP ve Ülkü Ocaklarına çekilen kumpas, tarihin çöplüğüne gönderildi. Şimdi sırada bu kumpası yapanların yargı önünde hesap vermeleri var. Öyle ya MHP ve Ülkü Ocakları gibi kurulduğu günden beri milli ve manevi değerlerin savunucusu olan ve devletin sigortası gibi ayakta duran iki önemli kuruluşu karalamak kolay değildir. Atılan iftiraların elbette bir karşılığı olacaktır. MHP ve Ülkü Ocaklarına atılan iftiralarla kendilerine siyasi, maddi ve manevi çıkar devşirenlerin yaptıklarının cezası hukuk önünde karşılığını bulacaktır.

İP genel sekreteri Uğur Poyraz’ın attıkları iftiraların yersiz olduğunu belirttiğim bir makalemden dolayı suç duyurusunda bulunarak (Güya bu makalem ile halkı kin ve nefrete davet ediyormuşum.) hakkımda Ankara Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmasının karşılıksız kalması, yeni iftiralar atacak olanlara cesaret vereceği için gereken elbette yapılacaktır.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hem MHP ve Ülkü Ocakları bazı yöneticileri hakkında verdiği takipsizlik kararı hem de İP Genel sekreteri Uğur Poyraz’ın hakkımdaki suç duyurusunun yersiz olduğuna dair savcılık kararı, bir kez daha şimdiye kadar Sinan Ateş cinayeti hakkında yazdığım altı adet makalemdeki tezlerimin doğruluğunu teyit etmiş oldu. Bu kararlar, adi bir alış-veriş üzerinden işlenen Sinan Ateş cinayetinin siyasi bir yönü olmadığını da ortaya çıkardı. Eminim ki mahkemenin 2 MHP yöneticisi hakkında asılsız iddialara dayanarak verdiği cezalar da Yargıtay tarafından bozulacak ve olayın MHP ve Ülkü Ocakları ile hiçbir alakasının olmadığı ortaya çıkacaktır.

Baştan beri MHP ve Ülkü Ocaklarını asılsız iddialarla hedefe koyan ve Sinan Ateş’in öldürülmesinden sonra kocası hakkında yaptığı açıklamalarla adeta onu bir “mafya babası”na döndüren; mahkeme boyunca siyasi şovlarıyla meseleyi maniple eden Ayşe Ateş’in ve ona sırf MHP ve Ülkü Ocaklarına düşmanlıklarından dolayı destek verenlerin bu iftiralarından dolayı yargılanacağı günleri de sabırsızlıkla bekleyeceğiz.

Evet, Sinan Ateş saldırısının “kusursuz cinayet” olmadığı, gün gibi açığa çıktı. Tetikçi ve azmettirici açık biçimde bir alacak davasından dolayı böyle bir yola başvurduklarını itiraf ettiler. Bu itiraf, meselenin siyasi bir yönü olmadığını ortaya koymaya yetti.

Şunu kimse unutmasın ki MHP ve Ülkü Ocakları gibi iki güzide kurumun hafızasında ve geçmişinde asla iç infaz yoktur. Sinan Ateş’i MHP’liler ve Ülkü Ocaklılar öldürmedi ve azmettirmedi. Bunu yaptı diye iddia edenler tarihin en alçak iddiasında bulunan zavallılardan başkaları değildir.

Hangi şer odağı hangi şeytani tezgahı kurarsa kursun temelinde dua olan bir hareketin iki güzide kurumu olan MHP ve Ülkü Ocaklarına atılan iftiralar tutmamıştır. Başta FETÖ, PKK, CHP, İP ve bir kısım Ülkü Ocakları kaçkınları, attıkları iftiralardan utanırlar mı bilmem ama tarihin onları iki güzide kuruma iftira atan hainler olarak yazacağından eminim.

Bütün deliller ortada olmasına rağmen Ayşe Ateş’in kamuoyuna yönelik yaptığı yeni açıklama, bu mesele üzerinden yeni kumpasların kurulmasına alan açmaktadır. Ayşe Ateş“Kamuoyuna duyurulur: Az önce elime ulaşan yargı kararına göre iddianame hazırlanmasını beklediğimiz ikinci soruşturma dosyasındaki bütün sanıklar hakkında takipsizlik kararı verildi. Bu kararla birlikte Sinan Ateş’in neden katledildiği, katledilmesi talimatını kimlerin verdiği gibi sorular cevapsız kaldı. Elleri kanlı azmettiricilere normal hayatları hediye edilirken bana ve iki kızıma bir ömür boyu ölüm tehdidi altında yaşamak layık görüldü. Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanı’m bana tahsis ettiğiniz iki yakın silahlı korumanın artık bir anlamı kalmamıştır. Sinan Ateş’i makamınızın bir kilometre ötesinde katlettirenler bu saatten sonra aldıkları bu cesaretle Ayşe Ateş’e ve iki kız çocuğuna neler yapmazlar. Değil iki koruma, bir orduyu yanımıza verseniz onları durduramazsınız. Ben ve kızlarım önce yüce Allah’a, sonra aziz milletimizin vicdanına, şefkatine ve iyiliğine sığınıyoruz.” diyerek MHP ve Ülkü Ocaklarına yönelik yapılabilecek yeni bir kumpasa/tezgâha alan açmıştır.

Bunu kendi mi istemiştir yoksa onu yönlendiren mi bilmem ama MHP ve Ülkü Ocaklarını kapattırmak isteyen karanlık mahfiller, kendi açıklamasıyla kendini açık hedef yapan Ayşe Ateş’i yeni bir kumpasın içine dahil edebilirler. Başta MHP ve Ülkü Ocakları olmak üzere, devletin emniyet birimleri bu hususta çok dikkat etmeli ve yeni kumpaslara alan açacak gelişmelere meydan vermemelidir.

.

Selim Çoraklı, dikGAZETE.com

(*) https://www.dikgazete.com/yazi/sinan-ates-cinayeti-uzerinden-donen-fetokulli-isler-5207.html

(**) https://www.dikgazete.com/yazi/olum-uzerinden-kim-neyin-pesinde-5192.html

(***) https://www.dikgazete.com/yazi/kusursuz-cinayet-yoktur-5713.htm

(****) https://www.dikgazete.com/yazi/mhp-ve-ulku-ocaklarina-saldiranlar-6951.html

(*****) https://www.dikgazete.com/yazi/seytan-ucgeni-sinan-ates-hattinda-7005.html

(******) https://www.dikgazete.com/yazi/sinan-ates-kumpasi-coktu-7192.html 

...