Dış politikada son yıllarda yaşanan atılımlar ve gelişmeler, Türkiye'nin bölgesel dengelerdeki etkinliğini artırmıştır. Türkiye’nin dış politikası, uluslararası arenada önemli bir aktör olarak kendini göstermeye devam ediyor.
2022 yılında da Türkiye'nin bölgesinde belirleyici, karar verici ve dengeleyici bir güç, dünyada da önemli bir aktör olarak dış politika faaliyetlerini sürdürmeye devam edeceğini öngörebiliriz.
Irak ve Suriye krizindeki tecrübelerini eski devlet geleneklerinden edindiği tecrübeyle birleştiren Türkiye, bunu Rusya-Ukrayna savaşında başarıyla uygulayarak, sorun çözme işlevi ve güven verici girişimleriyle dış politikada adından söz ettiriyor.
Ayrıca yaptığı askeri operasyonlarla sınır ötesinde oluşturulmaya çalışılan terör koridorlarına da izin vermedi. Özellikle Zeytin Dalı Harekâtı ile askeri kabiliyeti ve gücü ile düşmana korku salarken, dostuna güven verdi. Bu harekâtın ardından kurulan masalarda Türkiye, gözlemci olmanın ötesinde bir karar alma gücü kazandı.
Suriye'den ülkemize gelen sığınmacılara sağladığı imkânlar ve misafirperverliği ile gönüllere taht kurdu. Bu alanda elde ettiği başarı, koordinasyon ve iyi yönetim ile devlet geleneklerine bağlılığın sağladığı kültürel birikim, ırk ayrımı yapmadan insanlara verdiği değer, bölgede önemli bir aktör olmasını kolaylaştırmıştır.
Türkiye, ABD ve Rusya ile iyi ilişkiler kurarak Suriye'deki dram ve sıkıntılara bir nebze de olsa çözüm bulmayı başarırken, aynı zamanda Rusya-Ukrayna savaşında ABD ve Rusya arasındaki çatışmalara da taraf olmamıştır.
Türkiye, başarılı dış politika adımları atan ve askeri alanda kısa sürede üstün başarılar elde etme kapasitesine sahip, kendine güvenen bir devlet olduğunu dost ve düşmanlarına göstermiştir.
Bu kadar girift, karmaşık ve hızla değişen dengeleri gözlemlemek, pozisyon almak, strateji belirlemek, kararlar alıp olumlu sonuçlar almak hiç de kolay değildir.
ABD, Çin ve Rusya'nın dış politikasına göre hareket tarzını belirlemek, bu ülkelerle iyi ilişkileri sürdürmek ve kendi stratejilerini belirlemek, ancak Türkiye gibi köklü devletlerin elde edebileceği bir başarıdır.
ABD-Rusya çatışmasının devamı öngörülürken İran rejimini zor günler beklemektedir. İran'da suların kısa-orta vadede ısınacağını düşünüyorum. Bu bir rejim değişikliğine de dönüşebilir. Rejim değişikliğinin İran halkına ne ölçüde fayda sağlayacağı tartışmaya açıktır.
Irak, İran ve ABD'nin örtülü bir savaş içinde olduğu bir ülke olarak yakın gelecekte sıkıntılı günler geçirmeye devam edecektir.
Haşdi Şabi milisleri, muhtemelen Irak'ı sıkıntıya sokacak operasyonlar yapacak ve bu durum Iraklı Şiileri memnun etmeyecektir.
İranlı Şiiler ile Iraklı Şiiler arasındaki huzursuzluk derinleşiyor. Bunun yansımalarını yakın gelecekte gözlemlemek mümkün olacaktır.
Suriye rejimi ile Türkiye'nin uzlaşması, kaçınılmaz bir sonuç olarak masada varlığını sürdürmektedir. Bunun nasıl olacağı, ABD, Rusya ile Türkiye arasındaki iyi ikili ilişkilerin devam edip etmeyeceğine bağlı olarak değişecektir.
Türkiye, Esad'la aynı masaya oturmama konusunda kararlıdır.
Türkiye, bölgedeki haklarından vazgeçmeden, ülke sınırları içindeki mültecileri Suriye'ye geri göndermek ve Suriye'nin yeniden yapılanma sürecine katkıda bulunmak için Rejim ile masaya oturabilir. Rejim ile aynı masaya oturmamakta ısrar edilmesi veya stratejik olarak masada duran Suriye Geçici Hükümeti'nin (Resmi Suriye Hükümeti olarak) resmi olarak tanınmaması durumunda, Suriye topraklarında atacağı adımlar stratejik önemde olacaktır.
Türkiye, her koşulda (Libya'da olduğu gibi) uluslararası hukuka uygun girişimler, adımlar ve hamleler yapmak zorundadır. Aksi takdirde Suriye'deki iç savaş bittiğinde işgalci olma tehlikesi yadsınamaz bir gerçektir.
Bu bağlamda sınır ötesi operasyonlar son derece gerekli ve stratejik olarak önemlidir.
Türkiye, PKK'ya karşı başarılı operasyonlar yürütürken, İsveç ve Finlandiya ile de NATO üzerinden masada müzakerelerini sürdürüyor. Aslında bu müzakereler, örtülü de olsa ABD ile Türkiye arasında gerçekleşiyor.
Yunanistan ile Türkiye arasında gerilimin yükselmesini tetikleyen faktör yine ABD olarak görünüyor. Rusya, bu süreci temkinli takip ediyor.
Çin'in genişleme politikası için ABDve Rusya'nın bulacağı çözüm, yaptırım ve anlaşmalara göre siyasi dengeler sürekli olarak değişmektedir.
Türkiye'nin, Türk ve İslam dünyası ile kuracağı ve geliştireceği ikili ilişkilere göre Türkiye'nin elde edeceği güç ve kazanımlar, dünya dengelerinde eksen değişikliklerine neden olabilir.
Türkiye ihtiyatlı ve dinamik, stratejik ve akılcı bir dış politika izlemeye devam ederse, bölgesel bir aktör olarak savaşların seyrini değiştirmesi muhtemeldir. Böylece Türkiye, güneydeki savaşın gidişatını batıdaki savaşa göre yönlendirebilir.
Doğu Akdeniz'de umduğu kazanımları elde edenTürkiye'nin ekonomik olarak istediği yere geleceği ve küresel güç potansiyeline ulaşabileceği unutulmamalıdır ve buna göre çalışmalar yapılmalıdır.