?>

Ekonominin rotası nereyi gösteriyor?

Muhammed Işık

4 yıl önce

Şartlar olgunlaştığında veya değişim kaçınılmaz hale geldiğinde dinamikler harekete geçerek yeni, temiz bir sayfa açılır.
Eski sayfaya dair tüm karalamalar unutulur, yok sayılır, yerle yeksan edilir. 
Eski, daha henüz yeniyken övgü dolu söz ve yazılar revaçtayken gözden düşüp de ‘eski’ olunca tedavülden kaldırılır. 
- Giden gitmiştir, gittiği an bitmiştir. 
Hele ki sitem dolu ayrılıklarda, gidişin açtığı yara, kolay kolay kapanmaz. 
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ani bir kararla görevinden ayrıldı, Cumhurbaşkanlığı tarafından “görevden affı” kabul edildi. 
Bu gidişi, devlet kolay kolay kabullenip kanıksayamazken, medya af kararına kadar sansüre uğradı. 
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. 
Damat Berat Albayrak’a yakınlığıyla bilinen, yakın çalışma arkadaşı olarak görebileceğimiz Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal değişip yerine Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal atanınca sular karışmaya başlamıştı.
Naci Ağbal’ın, Cumhurbaşkanı’na yaptığı sunumların bu durumda etkili olduğunu yazıp çizenler oldu. 
Asıl olan bir rota değişikliğidir. İsimlerin değişmesi, rotanın değişmesinin işaretidir. 
Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın olması da bu değişkenin bir başka unsurdur. 
Berat Albayrak’ın çalışmalarının meyvelerini yemek belki Lütfi Elvan’a da nasip olmayacak. 
Şimdi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda Fatih Dönmez’e nasip olan meyve yeme fırsatını belki bir sonraki Hazine ve Maliye Bakanı bulabilir. 
Damat Berat Albayrak, kötü ekonomi yönetimi sebebiyle mi görevinden oldu?

Üzümü yemek isteyenlerin önce bağcıyı dövdüklerini söyleyebilirim.
Üretim yeterli olmayınca ve yanlış finanse edilince, zor koşullar altında toparlanmanın olması kolay değil. 
Dışa bağımlılık devam ettiği sürece, gelip giden sıcak paralar, hararetin yükselmesine sebep oluyor. 
Türkiye, yakın gelecekte doğalgaz rezervlerinden yeterince istifade edebilirse dışa bağımlılığını azaltacaktır. 
O vakte kadar üretim odaklı çalışmaların yapılması gerekiyor.
Çin’den uzaklaşan yatırımcının ülkemizi cazibe merkezi olarak görmesi için dövizin yüksek seyrini devam ettirmesi, TL’nin değer kaybının sürmesi, Çin gibi ucuz üretim merkezi olmamız gerekiyor.
Bu durumda yüksek maliyet sebebiyle ithal mallara olan ilginin azalması olağanlaşacaktır. 
Biraz fedakâr olmamız kaçınılmazdır. 
İstesek de istemesek de uluslararası koşullar, bizi bu rotaya doğru sürüklüyor. 
Dolar 15 TL, Euro 17 TL civarında olması durumunda, bu acı reçeteye damat ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı dayanamaz. 
Damat üzerinden Cumhurbaşkanı makamına saldırıların olması normaldir.
Bu acı reçeteyi uygulamaya koyacak güvenilir birine ihtiyaç duyulması da normaldir. 
Ülkede yeterli üretim olursa, fiyat istikrarı sağlanırsa, gelir dağılımında adalet olursa millet olarak birkaç yıl sürecek bu acı reçeteye kolaylıkla dayanırız. 
Dağlık Karabağ, Libya, Suriye meseleleri, bu bağlam dâhilindedir. 
Türkiye, acı reçeteyi doğu ile iyi ilişkiler kurarak, Rusya ile stratejik ortak olarak, ABD ile arasına mesafe koyarak, zaman zaman çatışarak uygulayacaktır.
ABD seçim sonuçları da bunu göstermektedir.
Suriye’de PYD (ABD) ile savaş olasıdır, bu durumda Suriye’de bölünme olursa, Türkiye orada kendine bağlı, özerk bir devlet kurabilir. 
İlk on ekonomiden biri olacaksak, bir kaç yıl, pandemi şartlarında, her türlü acı reçeteye razı olacağız.
Bunlar olurken, sosyal ve hukuksal problemlerimizi de bertaraf etmek durumundayız.
Buna dair atılan işaret fişeklerini de yakından görmek lazımdır. 
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI