FETÖ bir bataklığın ismidir.
FETÖ bir zihniyetin ismidir.
FETÖ bir ihanetin anatomisidir.
FETÖ bataklık kurutulmadan FETÖ’cüler bitmez.
Bataklık kurutulmadan, ürettiği sivrisinekleri tek tek öldürmekle sonuca varılmaz. Sonuca varmak istiyorsak bataklığı güllük gülistanlık bahçeye çevirmek zorundayız. Bu olmazsa olmaz bir gerçekliktir. Aksi halde sadece sivrisinek öldürmekle meşgul olursak FETÖ gider, adı METÖ, SETÖ, TETÖ, İTÖ vs. olan yeni FETÖ’ler gelir.
Ne yazık ki bugün yaşanan budur.
O yüzden makalenin başlığını “BU KAFAYLA FETÖ BİTMEZ” koydum.
Gelin isterseniz FETÖ ile mücadele sürecinde yaşananları beraberce tahlil edelim:
Her gün yeni FETÖ operasyonları yapılıyor. Yüzlerce kişi gözaltına alınıyor. Bazıları tutuklanırken bazıları serbest bırakılıyor.
İşin ilginç yanı gözaltına alınanların hemen hepsinin ortak noktası; “FETÖ için yeniden yapılanma çalışmaları içinde olmaları” geliyor. Çünkü FETÖ bataklığı kurutulmadığı için yeni sivrisinekler üretmeye devam ediyorlar.
Terör örgütü ilan edildiği 2014 yılından beri FETÖ denen iblisi yapıyla ilgili ciddi mücadeleler verildi.
Devlet, refleks göstererek suçu sabit olmasa da FETÖ iltisaklı olabileceği gerekçesiyle yüzbinlerce kişi Kamudaki görevlerinden uzaklaştırıldı. On binlercesi tutuklandı.
Özellikle 15 Temmuz darbesine katıldığı sabit olan binlerce asker ve sivil, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da dâhil olmak üzere çeşitli cezalara çarptırıldılar.
Yargıtay kimisini tasdik ederken bazılarını da bozuyor ve örgütle alakası olanlar yeniden yargılanıyor.
15 Temmuz darbesine fiili olarak katıldığı ispat edilemeyen örgüt üyeleri ise ya örgüte üyelikten ya da üyelikleri sabit olmasa da yardım ve yataklıktan 3 ile 10 yıl arasında çeşitli hapis cezalarına çarptırıyor.
2014 yılından bu yana bu tür ceza alanların çoğu cezalarını çekip yeniden toplum içine katıldılar.
Örgütle iltisaklı olan on binlerce kişi de kaçak geziyor, emniyet güçlerince aranıyor.
Cezasını çekip, toplum içine katılan örgüt mensuplarından pişman olan var mıdır?
“Yok” demek haksızlık olur ama kahir ekseriyeti ihanetlerine kaldıkları yerden devam ediyor ve örgütsel faaliyetlerde bulunuyor.
Son zamanlarda yapılan operasyonlarda yakalananların çoğu cezasını yatıp çıkmışlar veya KHK ile kamudan atılanlar oluşturuyor.
Yani kısaca bataklık kurutulmadığı için FETÖ denen iblisi örgüt mensupları Pennsylvania’dan aldıkları emirlerle ihanetlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar.
FETÖ’nün yeniden yapılanmasını sağır sultan da biliyor.
Emniyetin de MİT’in de haberi var. TSK’da yeniden yapılanmaya izin verilmemeye çalışılsa da oraya da sızma çalışmalarının devam ettiği biliniyor.
TSK’da ve devletin diğer kurumlarında 15 Temmuz’dan bu yana yedi yıl geçmesine rağmen hala operasyonların yapılıyor ve yeni hücrelerin ortaya çıkarılıyor olması bunu açık biçime gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir operasyon, FETÖ’nün ülke çapında yeniden yapılanma sürecine girdiğini ortaya çıkardı.
Emniyet ve MİT tarafından özellikle ceza alıp çıkmış ve KHK ile kamu görevinden uzaklaştırılmış FETÖ’cülere yönelik yapılan ve “Gazi Turgut Arslan” adı verilen operasyonda 543 kişi gözaltına alındı.
Evet, yanlış okumadınız 59 ilde eş zamanlı yapılan bu operasyonda 543 kişinin son sekiz aydır takip edilen örgüt militanlarının yeniden yapılanma faaliyetleri içinde olduğu belirtildi.
15 Temmuz öncesi, örgüt yargıyı adeta ele geçirmişti. Yapılan çalışmalarda 4 bin 500 civarı hâkim ve savcı örgütle iltisakı dolayısıyla meslekten atıldı ama bunların beş yüze yakını geri döndü.
15 Temmuz’dan bu yana yargıya alınan hâkim ve savcılar içerisine örgütün ne kadar yeni eleman soktuğu ise henüz bilinmiyor.
Bilinen bir şey varsa, yapılan operasyonda ortaya çıkan sonuca göre FETÖ’nün kamu kuruluşlarında hala etkin olduğu ve örgütün kullandığı hücre evlerinin halen faal biçimde çalıştıkları belirlendi.
Yapılan araştırmalar sonunda FETÖ’nün özellikle KHK ile atılan ve ceza alarak yatıp çıkanlar üzerinde yoğunlaştığı ortaya çıktı.
Örgüt, yaptığı yeniden yapılanma faaliyetleri arasında kendilerine göre mağdur olmuş örgüt üyelerine ve ailelerine yardım etmeyi hedeflemiş.
2014’ten beri çok büyük oranda militan kaybeden örgütün, bu yapılanma faaliyetleri ile yeni eleman devşirme çalışmaları yaptığı da ortaya çıktı.
“Cezaevlerinde kalan örgüt militanlarına işkence yapılıyor, hakları verilmiyor!” diye yapılan algı operasyonlarında da 15 Temmuz darbesine katılmış bazı generallerin açlık grevine giderek katılmaları da bu örgütün hala sistemli biçimde cezaevlerinde bile boş bırakılmadığını ortaya koyuyor.
Örgüt, yeniden yapılanma faaliyetlerinde sosyal medyayı etkin biçimde kullanıyor. “Twitter, Facebook, Instagram vb.” gibi sosyal medya ağlarında çalışan elemanları sayesinde örgüt ile mücadele edenlerin hesapları kapatılma veya ceza verilme yöntemiyle engelleniyor.
Sosyal medya üzerinden örgüt militanlarının mağdur edildiği, KHK ile kamudan atılanların hukuksuzluğa maruz bırakıldığı gibi algı operasyonları da yapan örgütün, bu konuda oldukça başarılı olduğu görünüyor.
FETÖ’nün yeniden yapılanmasında görev alan ve örgütsel talimatlara harfiyen uyan örgüt mensuplarına düzenli olarak yüksek oranda para transferi yapıldığı da ortaya çıktı.
Yapılan ödemelerde örgüt üyesinin etkin pişman olup/olmama durumu, örgüte bağlılık, örgütsel konumuna göre doğru orantılı olarak değiştiği de tespit edildi.
Para transferlerinin yapılmasında kullanılan dijital yöntemler ise şeytanın bile aklına gelmeyecek şekilde dizayn edilmiş. Bu da örgütün dijital yapısının hala ayakta olduğunun açık bir göstergesini oluşturmuş.
Para transferlerinde kullanılan kuryeler ise ya KHK ile atılmış polis, asker veya üniversite mensuplarından oluşuyor.
Aslında FETÖ isimli şeytani yapının yapılanması hiç durmadı ve devam etti.
FETÖ denen İblisi yapı 50 senedir efendilerinin kurduğu istihbarat örgütlerinin himayesinde faaliyetlerini sürdürüyor.
Bu şer şebekesinin faaliyet alanında merkez üs olarak Türkiye seçilse de dünyanın 160 ülkesinde kendisine küresel efendileri tarafından verilen misyonu, uluslararası casusluk görevini yürütmeye çalışıyor.
Küresel çetelerin taşeronluğunu yapan bu karanlık örgüt, 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemize yönelik gerçekleştirdikleri darbe girişimi ile büyük bir yenilgi almış görünse de kısa zamanda kendini toparlamış ve yeniden yapılanma çalışmalarına kaldıkları yerden devam etmiştir.
FETÖ’nün bunca pervasızlığının altında biraz da ona karşı verilen mücadele stratejisinin yanlışlığı yatmaktadır.
FETÖ, sadece emniyet ve yargı kanalıyla mücadele edilerek bitirilecek yapıdaki bir örgüt değildir.
Kuruluşunda İslam dinini kendisine maske olarak kullandığı için büyük kitleleri Allah ile aldatabildi. Ancak bu aldatmayı bizler milletimize yeterince anlatamadık.
İslami, fikri, siyasi, sosyal, akademik, ekonomik alanlarda yapılanmasını sürdüren böyle bir örgüte yönelik mücadele stratejisi de İslami, fikri, siyasi, sosyal, akademik ve ekonomik öğeler taşımalıydı.
Bunlar yapılırken bir yandan da bu şer şebekesinin İslam dinini nasıl kullandığı yapılan yayınlarla, basılacak kitaplarla, dergilerle, televizyon kanallarıyla milletimize anlatılmalıydı.
Yine bu yapının başta yargı, emniyet, TSK, MİT vb. kurumlarımızla beraber devletimizin, diğer bütün bakanlıklarda ve müesseselerin de de örgütlendiği açık biçimde delilleriyle milletimize izah edilmeli ve ikna edilmeliydi.
FETÖ denen bu şer şebekesine karşı çok ciddi mücadele edilmediğini söylemek bu mücadeleye katkı sağlayanlara haksızlık olur. Ancak verilen mücadele stratejisinin yanlışlığı ve her alana uygulanmaması bu şeytani örgütle mücadeleyi kadük bıraktı diyebilirim.
Özellikle parti ayrımı gözetmeksiniz siyasi alandaki yapılanmasına dokunulmadığı için verilen mücadeleler değişik manipülasyonlarla tesirsiz bırakıldı.
Devletin hemen her kademesindeki ve sivil örgütlemelerdeki FETÖ militanları, kamufle olarak bulundukları mevkilerde bir yandan verilen mücadeleyi engellerken, diğer yandan da örgüt militanlarını cesaretlendirerek yeniden yapılanma çalışmalarını teşvik ettiler.
Muhalefeti oluşturan partilerin kahir ekseriyetinin iktidara gelmeleri halinde “KHK ile atılanların tümünün yeniden devlete geri alınacağını” açıklamaları da bu şeytani örgütün çalışmalarına büyük katkı sağlamaktadır.
15 Temmuz meşum darbe girişiminin üzerinden daha birkaç yıl geçmeden başlayan bu yeniden yapılanmalar, devletin hemen her kademesi tarafından bilinmekte ve raporlar hazırlanmaktadır.
Mesela 2019 yılında Emniyet Genel Müdürü olan İbrahim Kulular, hazırladığı bir raporda bu yapının faaliyetlerine ara vermeden devam ettiğini açıklamıştı.
Hatırlanacağı üzere o raporda FETÖ isimli şeytani örgütün, yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da yüzlerce ülkede hâlâ faal olarak ticaret yapıp, okullarını çalıştırıp, toplantılar yapıp Türkiye aleyhinde kulis yaptıkları açık biçimde delilleriyle ortaya konmuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir operasyonda da FETÖ denen iblisi yapının, özellikle üniversite içinde yapılandığı, örgütte deşifre olmamış kişiler üzerine yeni özel kız ve öğrenci yurtları açtıkları, öğrenci evlerini organize ettikleri ve bunları yaparken “Falcon” ve “TNG” isimli programlar aracılığıyla haberleştikleri ortaya konmuştu.
FETÖ’nün yeniden yapılanma faaliyetleri içinde Kur’an kurslarını kullandığı da belirlendi.
FETÖ, alışılagelmiş Kur’an kurslarından farklı olarak “Modern görünümlü yeni kurs” konseptinde yapılandığını görüyoruz. Bunu özellikle Türkiye’de yaptığı gibi Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde de kamufle olmak için kullanıyor.
Geçenlerde Almanya’daki bir arkadaşım aradı; kız çocuğunu bir kursa götürmüş. Yaşadığını şu cümlelerle özetledi:
“Kurs alışılagelmiş Kur’an kursu değil. Çok modern. Hocalar alışılmış hoca değil. Şüphelendim. Siz kimsiniz deyince FETÖ’cü olduklarını söylediler. Burada da mı hainlik yapıyorsunuz diyerek bağırıp çağırdım ve çocuğumu alıp çıktım.”
FETÖ’nün ülkemizdeki yapılanmalarından biri de yayınevleri vasıtasıyla yürütülüyor.
15 Temmuz öncesi FETÖ ile iltisaklı olan yayınevleri (Bizzat örgütün kurdukları hariç. Onlara devlet el koydu) örgütün deşifre olmamış militanlarının kitaplarını basıp dağıtıyor.
Bilindiği üzere 17/25 Aralık ve 15 Temmuz öncesi FETÖ’nün hizmetinde olan bu tür yayınevleri, birden “döndük” havası vermek için büyük gayret sarf ettiler ama ortalık biraz gevşeyince yine efendilerinin emriyle hareket etmeye başladılar.
Ne yazık ki galiba kollayanları olmalı ki yaptıklarından hiçbir hesap da vermediler.
Takiyyeci bir yöntem kullanarak kurtuldular ama ilk fırsatta kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Bu tür yayınevleri FETÖ aleyhine hiçbir kitap basmamayı da ilke edindiler.
Örgütün özel eğitim kurumlarında KHK ile atılan öğretmenlerin yanı sıra deşifre olmamış öğretmenler çalıştırılarak eleman kazanma faaliyetlerinin devam ettiği biliniyor.
Siyaset, Diyanet, TSK, Emniyet, Üniversite öğretim elemanları, öğrenciler, İşadamları, KHK’lılar, ceza yatmış çıkmış kişiler ve aileleri, Borsa, STK’lar, yayınevleri, Özel Eğitim Kurumları, Özel Kız ve Erkek öğrenci yurtları, öğrenci evleri gibi alanlarda bu iblisi örgütün yapılanmasına birilerinin dur demesi gerekir.
Devletimizin birimleri, elinden geldiğini yapmış olsa da yanlış mücadele taktikleri sebebiyle 40 senedir devletin en kılcal damaklarına girmiş olması sebebiyle mücadelede istenen başarı elde edilemiyor.
FETÖ denen bataklık kurutulmadığı için de yeni sivrisinekler üremeye devam ediyor.
Başta yazdıklarımızı yeniden hatırlayarak makalemizi bitirmek istiyorum:
FETÖ bir bataklığın ismidir.
FETÖ bir zihniyetin ismidir.
FETÖ bir ihanetin anatomisidir.
FETÖ bataklık kurutulmadan FETÖ’cüler bitmez.
Bataklık kurutulmadan, ürettiği sivrisinekleri tek tek öldürmekle sonuca varılmaz.
Sonuca varmak istiyorsak bataklığı güllük gülistanlık bahçeye çevirmek zorundayız. Bu olmazsa olmaz bir gerçekliktir. Aksi halde sadece sivrisinek öldürmekle meşgul olursak FETÖ gider, adı METÖ, SETÖ, TETÖ, İTÖ vs. olan yeni FETÖ’ler gelir.