Dün gazetemizin usta ve duayen yazarlarından Ömür Çelikdönmez çok güzel bir konuya değindi; “İsrail İstihbaratı Nasıl Şapa Oturdu” (*) diye yazdı. Güzel – akıcı ve oldukça da bilgilendirici bir yazıydı. “Şapa oturmak” terimi, başta aşağılayıcı gelse bile aslında çok yerinde ve muhteşem bir tespitle kullanılmış bir deyimdi. Ben de o yazıda öğrendim deyimin aslında ne olduğunu…
Tane tane, madde madde açıkladı.
Ve çok doğal olarak bu kaotik ortamın ilk gününden beri hedefte olan ‘İsrail İstihbarat Servisleri’ni o da tahtanın ortasına koydu. Haklıydı. Ve haklılığını da yazısında gördük, okuduk.
Ve konuyla alakalı birçok yorum, değerlendirme ve analiz de yapıldı, hala da yapılıyor.
Ben ise olaya farklı bir yönden yaklaşmak istiyorum.
İstihbarat servislerinin yaratılış anatomisinde ve işleyiş fizyolojisinde “hata” en temel direktir, saç ayağıdır. Ve olmazsa olmazdır. Ancak hatanın boyutudur burada mühim olan.
Alanda operasyon sırasında düşürülmüş bir dokümandan, düşman tüm taktiklerinizi öğrenebilir ya da bir frekans takibinde, cihaz başında dikkatsiz bir operatör, tüm topraklarınızın yerle bir olmasına sebep olabilir.
İsrail istihbarat servislerinin ise “bir tek” hatası yoktu bu yaşananlarda. “Dikkatsizlerdi” demek ya da “kendilerine çok güveniyorlardı” demek işin kolayına kaçmaktır.
Biraz teknik ve pratik analiz yaparsak ilk başta;
‘Yanlış İstihbarat Toplama ve Analiz’ gelebilir sanırım; istihbarat servisleri, yanlış bilgilere veya yanlış yorumlara dayalı istihbarat toplama ve analiz hataları yapabilirler.
Bu normaldir…
Ancak bu öyle bir coğrafyada yapılırsa sonuç bu olur.
Son yıllarda HAMAS’ın telsiz kodlarına güvenmek, teknik ve teknolojik istihbarat ürünlerine bel bağlamak hatta bölgedeki HUMINT operasyonlarınızı seyreltmek bu sonuçları doğurur.
İlk ve en önemli parametre bu olmalıyken İsrail istihbarat servisleri ilk hatayı burada yaptı.
HAMAS’ın basit tuzaklarına düştüler. Ve birde tabii ‘şımarıklık’ seviyesinde kendine güven vardı. Ve kibir, bu olayın ateş alan ilk fitili oldu.
‘İstihbarat Paylaşımı ve İşbirliği Eksikliği’ gelebilir sanırım ikinci sırada.
İstihbarat servisleri, farklı ülkeler ve kurumlar arasında bilgi paylaşımı ve işbirliği yaparlar.
Özellikle post-modern istihbarat döneminde bu oldukça yaygındır. Özellikle “terörizm” konularında istihbarat servisleri, birlikte bir politika oluşturma konusunda hassas davranmalıdırlar. Çünkü terörizm globalde olabilir, yerelde, ulusalda.
Ve bu tehdide karşı siz bir tek kurumu görevlendirirseniz ne yazık ki fatura böyle acı olur. MOSSAD suçu ŞİN BET’e, ŞİN BET suçu AMAN’a attı.
Bu, farklı istihbarat kurumları arasındaki iletişimsizlik veya güvensizlik ne yazık ki suçu hepsine birden değil bu kurumlar arasında iletişim kesikliğine sebep olana yazdı.
Buna hükümet deyin, hırslarının kurbanı direktörler deyin…
Ne derseniz deyin ama sonuç değişmeyecek.
‘İstihbarat Kaynaklarının Eksikliği’ en önemli noksanlıklardan biri işte buydu.
Teknolojik olarak siz sınırınıza yaklaşan yaya ya da oto düşmanı anında tespit edip, etkisiz hale getirebilirsiniz. Şeş kaza, hava sahanıza girmiş bir düşman unsurunu anında imha edebilirsiniz. Denizden gelecek tehditleri bile bertaraf etme konusunda milyarlar harcamış olabilirsiniz. Ama o şeş kaza (!) hava – kara ya da deniz sahanıza girmiş ya da girmeye niyetlenmiş düşmanınızı, o teknolojiniz çok öncesinden tespit edemiyorsa ne yazık ki ciddi problemleriniz var demektir. Bu da kesinlikle “Kaynak Eksikliğine” bağlıdır.
Düşman unsurları arasında, bölgesinde ya da teknik takip mesafesinde birimleriniz, casus ve ajanlarınız (HUMINT) yoksa sabah evinizin balkonunda kucağınızda ilkel bir mermi ile uyanmanız çok doğaldır.
İsrail istihbarat servislerinin en büyük düşmanı aslında HAMAS ya da farklı unsurlar değildi. Kendi ‘İstihbarat servislerinin politize’ olmasıydı.
Özellikle son dönemlerde İsrail sokak olaylarında, istihbarat servislerinin kendi üzerlerine hiç de vazife olmayan operasyonlarda bulunması, taraf ya da karşı taraf durmaları çok doğal olarak servis içlerinde bölünmelere, diyalog kopukluklarına ve daha da önemlisi fikir ayrışmalarına sebep oldu.
Ve; karar almaya başladılar.
İşte sonun başlangıcı aslında tam da burada başladı. Ancak en korkulan bu değildi.
Asıl mesele; İsrail İstihbarat servisleri üzerindeki politik etkiler, politik baskılara veya yönlendirmelere maruz kalması, objektif istihbaratın elde edilmesini ve kullanılmasını zorlaştırmaya başladı.
Politika ile istihbaratın karışması, İsrail istihbarat servislerinin etkinliğini olumsuz etkiledi.
Ve kaos ortamında yetersizlikler ortaya çıktı. Bu da HAMAS’ın isteyip de bulamadığı bir fırsata dönüştü.
Belki şimdi yazacağım, bu konudaki uzman ve çalışma yapanlar için çok önemli durmayacaktır ancak bir sorun daha vardı bu başarısızlığın temelinde.
‘Bilgi Aşırı Yükleme ve Bilgi Karmaşası’ İsrail istihbarat servisleri, bölgedeki terör eylemleri konusunda o kadar septikleşti ki bu durum, artık bir paranoya halini aldı.
Ve en ufak bir tehdit seviyesinde analizler yapıldı, görevler oluşturuldu, personel temin edildi, sorgulamalar, infazlar ve analiz dosyaları tutuldu hatta amatörce ve primitif hatalar da bunlarla birlikte geldi.
Açılan her analiz dosyası da sadece raflarda değil uzmanların, analistlerin hatta taktik operasyon birimlerinin bile kafasının içinde kaldı.
Küçük görünebilir bu sorun ama bence alanda olanlar için en büyük tehdittir bu.
Kafanızda hep bir düşman riski olduğu sürece bu, önemli bilgilerin gözden kaçmasına yol açabilir.
Aynı şey analistler ve diğer uzmanlar için de geçerlidir.
Etraflarında o kadar çok kirlik – kontamine olmuş ve sağlıksız – temelsiz – havada bilgi vardı ki asıl olanlar, aslolanlar gözden kaçtı.
Ve siz o koca akvaryumda küçük balıklarla o kadar uğraştınız ki gelen büyük beyaz köpek balığını görmediniz.
Tüm bu cadı kazanının içine bir de “HAMAS’ın değişen – gelişen - nihai hedeflerini belirleyen ve ona göre kendini şekillendiren taktikleri” de devreye girince, kayıp ve acı kaçınılmaz oldu.
HAMAS, istihbarat operasyonlarına karşı önlemler aldı ve taktik değişiklikler yaptı.
Bu, İsrail istihbarat servislerinin bilgi toplama yeteneklerini zayıflattı. Ancak HAMAS, bunu o kadar kurnazlıkla yaptı ki kimse farkında değildi bu oyunun.
Geliştirdiler kendilerini, evrim geçirdiler.
Ve içlerinde bulundukları dünyaya göre savunma ve taarruz sistemleri oluşturdular.
Ki o çok da barışçıl bir dünya değildi.
Öyle bir dünyada hayatta kalmak için her canlının yaptığı gibi koşullara uyum sağladılar.
Ve İsrail istihbarat servisleri bunu fark etmedi, fark edemedi. Ta ki o sabaha gözlerini açıncaya kadar…
Hemen kapatmak istediler gözlerini ama olan olmuştu.
Sonuç olarak, istihbarat servisleri yukarıda da dediğimiz gibi ‘hatalarıyla’ var olur. Bu doğanın ve eşyanın tabiatına aykırı değildir. Ancak bu hatalar üst üste binip, bir zincir yaratırsa o zincirde boğulmanız da çok olağandır.
Diğer yandan İsrail - HAMAS olaylarının altında birçok farklı sebep de olabilir. Eyyam olabilir, karşı atak olabilir, yansıtma ya da yadsıma operasyonu bile olabilir.
Ancak dışarıdan olaylara bakıldığında ne yazık ki bu hatalar mevcuttur. Ortadadır. Ve üstü çizilip, yok sayılacak türden de değildir. Duymamak – görmemek için gözünüzü – kulağınızı kapatıp, bağıra bağıra şarkı söyleseniz bile bunlar vardır ve tam karşınızdadır.
Bu noktadan sonra bu hatalardan ders alıp almaması çok önemli değildir İsrail istihbarat servisleri için…
Ancak diğer servisler için ders notu, kurs kitabı hatta teorik / pratik uygulama esasları kadar üzerinde durulmalıdır.
Çünkü, istihbarat dünyasının en önemli profesyonel kalelerinden biri sözüm ona köyün çiftçileri, çobanları, zanaatkarları hatta çömlekçileri tarafından düşürülmüştür.