İsrail ve HAMAS Arasındaki Tünel Savaşları
Son gelişmeler, HAMAS'ın Gazze'deki yer altı tünellerine çekilmeye başlamasıyla birlikte İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve Netanyahu hükümeti için ciddi zorluklar ortaya çıkarıyor. Bu durum, savaşı tünellere taşıyarak çatışmayı ikinci bir aşamaya geçirebilir.
Gazze'deki tüneller, yer üstündeki ateş ve teknolojik avantajların tam anlamıyla işlevsel olmadığı bir ortam sunuyor.
Bu, savaş koşulları açısından olmasa bile talih açısından tarafları eşit hale getirebilir.
HAMAS için stratejik bir avantaj doğurabilecek bu taktik gelişim, IDF'nin yeni stratejik zorluklarla yüzleşmesine neden olabilir.
HAMAS'ın yapmış olduğu hazırlıklar ve genişleyen tünel ağı, IDF için çatışmayı yer üstünde "360 derecelik" bir çatışmadan ziyade, her açıdan saldırıya uğrayabilecekleri bir "3 boyutlu" çatışmaya dönüştürüyor.
Bu durum, geleneksel savaş stratejilerinin geçerliliğini yitiren bir ortam yaratmakta ve IDF'nin çeşitli cephe ve yönlerden potansiyel tehditlere karşı daha karmaşık bir mücadele yürütmesini gerektirebilir.
IDF'nin tünellere girişi, yeraltında savaşmanın zorluklarını aşmak için önceden unutulmuş askeri taktiklere başvurmasını da gerektirebilir.
Tünellere girmek için IDF’nin mümkün olduğunca çok girişi belirlemesi gerekecek, ancak bu, büyük bir alanı kapsayan (500 kilometrekare kadar) geniş bir tünel ağı düşünüldüğünde zorlu bir görev olacaktır.
Uydu sinyalleri, toprağa nüfuz edemediğinden GPS konumlandırma cihazları, tünellerde işe yaramayacaktır. Bu sebeple IDF'nin tünel girişleri konusundaki hazırlıkları, manyetik sensörler ve adım sayaçları gibi yer altında etkili olan teknolojileri içerecektir.
Ancak tünellerin karmaşıklığı, IDF'nin geleneksel savaş stratejilerini terk edip yeni ve adaptif askeri taktiklere yönelmesini gerektirebilir.
Tünellerin içyapısını çıkarmak, IDF'nin karşılaşacağı zorlukları aşmak için, manyetik sensörlerle birleştirilmiş, yer altında çalışabilen cihazların kullanılması gerekebilir.
IDF, tünelde ilerlerken ışık disiplini açısından gece görüş gözlükleriyle çalışacak ve yüzeydeki birimlerle iletişim kurmak için radyo kullanamayacak, dolayısıyla yukarıda dediğimiz gibi onlarca yıl öncesi teknolojiye sahip ‘saha telefonları’nı kullanmak zorunda kalacaklardır. Ve bu da askerler, kabloları hareket halindeyken birbirine bağlayarak ilerlemek zorunda kalmaları sebebiyle harekâtı daha da yavaşlatacaktır.
Gelen taciz ve saldırılara karşı savunma yapmak için her yan ve ana tünelde küçük bir kuvvetin bırakılması gerekecektir.
Neredeyse her zaman giriş için kullanılan dikey bir kuyu bulduklarında, duraklamaları, konumu haritalandırmaları ve bunu yüzeydeki birimlere iletmeleri gerekecektir.
Yüzey birimlerinin o bölgeyi bulup emniyete alması gerekecek; IDF tarafından kontrol edilmeyen bir bölgedeyse ya onu işgal etmek zorunda kalacaklar ya istihkâm birimlerine durmalarını ya da etrafından dolaşmalarını söyleyeceklerdir.
Ve bu yüzlerce kez tekrarlanacaktır.
Geçmişte, öncü olarak faydalı olabilecek, geçitleri keşfedebilecek ve gece görüş videolarını geri gönderebilecek tünel yetenekli robotlarının videolarını yayınlamıştı İsrail. Ancak merdivenlere veya engellere tırmanamadıkları için yalnızca medyatik bir şov olarak kaldı.
HAMAS da bu harekata karşı gerekli önlemleri muhakkak ki alacaktır.
Çoğu tünel, muhtemelen önceden el yapımı patlayıcılarla, bubi tuzaklarıyla dolmuştur bile.
Bunlara uzaktan kumandalı fünyeler bağlanabilir, ancak aynı zamanda ışığa, titreşime, gürültüye, harekete ve hatta insanlar mevcut olduğunda artan karbondioksit konsantrasyonuna tepki veren özel fünyeler tarafından da tetiklenebilirler.
İsrailliler tüm kabloları, bu sebeple kesemeyeceklerdir çünkü bazı fünyeler, elektrik beslemesi kesildiğinde tetiklenebilir.
Madencilikle bağlantısı olan herkesin bildiği gibi, kapalı tünellerdeki patlamalar, yüzeydeki patlamalardan çok daha ölümcüldür. Daha da yayılırlar ve oksijeni emerler, böylece ilk patlamadan sağ kurtulanlar sonrasında sıklıkla boğularak ölür.
HAMAS ayrıca, içeridekileri oksijenden yoksun bırakan ve yüksek hızlı ani yangınlar olarak yayılan ya da kalın, genellikle zehirli duman oluşturan yangın çıkarıcı bileşikleri de ateşleyebilir.
Bu, tünellerin çoğunlukla hasar görmemesini sağlayacak ve HAMAS savaşçılarının, düşmanı dışarı attıktan sonra tünelleri tekrar kullanmalarına olanak tanıyacaktır.
IDF ise neredeyse her askerini bu sebeplerden dolayı solunum aparatları ile donatacak ancak hantal maskeler ve hava tankları, iletişimi ve savaşı daha da zorlaştıracaktır.
IDF komutası, teknoloji ve silahlardaki avantajının sahada – yüzey üstünde olduğunu biliyor; bu nedenle HAMAS'ı dışarı atmaya ve yeryüzünde savaşmaya zorlayacaktır.
Bunu yapmak için tünellerde uzun yol kat edebilen göz yaşartıcı gaz gibi kimyasal maddeler kullanabilir.
HAMAS'ın tünel savaşçıları için yeterli koruyucu donanıma sahip olmaması muhtemeldir, dolayısıyla gaz bazlı herhangi bir saldırı, etkili olabilir.
Geçmişte tünelleri su altında bırakmak ve içindekileri dışarı çıkmaya zorlamak için su, sıklıkla kullanılmıştı, ancak Gazze'de yeterli su yok. Fakat başka seçenekler de olabilir; IDF’nin Akdeniz kenarına birçok pompa ile su depoladığı da iddia ediliyor.
Meskun mahal harekatları zordur, özel bilgi ve ekipman gerektirir; tünel savaşı daha da zorlu ve uzmanlık isteyen bir alandır. İstihkâm sınıfının yıllar önce bulduğu gibi, sıradan silahlar kapalı alanlarda kullanılamayacak kadar büyük ve hantaldır.
Hangi ateşli silahı seçerlerse seçsinler, tünel savaşçılarının ateş gücü sınırlı olacaktır, çünkü aynı anda yalnızca iki asker ateş edebilecektir orada; biri diz çökmüş, diğeri onun üzerinde durarak ekibin geri kalanı için ateş alanını kapatmış olacaktır.
El bombaları ve tüfek bombalarının yanı sıra her türlü roketatarın da kullanılamayacağı kesindir.
Sersemletici ve flaş bombaları, düşmanı geçici olarak sağır ve kör hale getirerek IDF avantaj sağlayabilir, ancak bunların kendi taraflarına zarar verme ihtimali de çok yüksektir.
Yüzlerce yıllık uygulamalara uygun olarak, göğüs göğse muharebenin olacağı kesindir; her iki taraf da birimlerini mutlaka savaş bıçakları veya palalarla donatacaklardır.
İsrail'in tünellerde kullanılmak üzere hazırladıkları saldırı köpekleri hakkında çok fazla konuşma yapıldı, ancak köpeklerin, aşırı savaş stresi koşullarında ve bir çatışma esnasında, yüksek ışık ve gürültü altında kendi taraflarına döndükleri pek çok durum yaşanmıştır.
Ve bu büyük bir risktir.
HAMAS'ın tünellere ihtiyacı vardır ve düşmanın belirli bir tüneli kullanmasını önlemek için küçük patlamalar kullanarak tünelleri tamamen yok etmek yerine sadece bazılarını taktiksel olarak engellemek isteyebilir.
Savaş koşullarında kazmak, pratik değildir ve engel kaldırıldığı anda istihkâm birimleri, namlularını ona doğrultmuş unsurlar karşısında savunmasız hale gelir, dolayısıyla tıkanmış bir tünelin çatışma süresince öyle kalması daha mantıklıdır.
İsrailli savaş mühendisleri, hızla genişleyen köpük oluşturan iki kimyasal maddeyi içeren bir cihaz olan “sünger bombası”nı test ettiklerini açıklamıştı. Buradaki fikir, tünelleri kapatmak için anında beton gibi sert bir tıkaç oluşturmaktı, ancak kullanımda aksilikler yaşandığı da daha sonra ilan edildi.
IDF, tüneli engellemek yerine, aldığı her tüneli yok etmek isteyecek; bu yüzden sadece girişlerin değil, tüm yapıların çöktüğünden emin olmak zorunda kalacaktır.
Çoğu durumda bu, patlayıcıların tünellere yerleştirilmesiyle yapılmaz.
Daha kalıcı bir yıkım için, genellikle tünel duvarlarında ve tavanlarında derin delikler kazmak, bunları patlayıcı dinamitle doldurmak ve derin yapıyı sarsacak ve toprağı dolduracak şekilde patlatmak gerekir.
Çatışma sırasında bu kadar büyük bir mühendislik girişimine kalkışmak oldukça mantıksız görünüyor; dolayısıyla IDF; önce HAMAS savaşçılarını imha etmek, ardından da onların tüm yeraltı ağlarını ortadan kaldırmayı ilk görev olarak görebilir.
Savaşın ikinci kısmına ulaşmak, IDF'in aylarını alabilir ve önce yeraltı savaşını kazanması gerekir, bu da çok daha fazla zaman alacak bir şeydir.
HAMAS'ın tünellerdeki avantajını kullanma potansiyeli, IDF'nin taktik ve teknolojik adaptasyonlarını neredeyse sıfıra düşürecektir.
Tünel savaşı, her iki taraf için de zorlayıcı olacak ve çatışmanın seyrini belirlemede kritik bir rol oynayacaktır. Ancak böyle bir harekâtta HAMAS’a karşı IDF güçlerinin başarı kazanması çok zor olacaktır.