Büyükeceli Andlaşması
Büyükeceli Andlaşması
- 28-04-2023 07:17
- 3435
- 28-04-2023 07:17
- 3435
BÜYÜKECELİ Andlaşması
Gerçekler saklanamaz.
Yalanlar çoğaltılır.
Gerçekler görülmez, bakılmaz hale gelecek kadar,
Ortalık karıştırılır, çatıştırılır, toz dumana katılır.
... Yöntemi budur.
Tam olarak böyle olmasa da bu ifadenin nereden alıntı olduğunu OKUyanlar bilir.
Bu, yakın geçmişten de malum artık.
**
BÜYÜKECELİ, memleketimin cennet köşelerinden biri.
Rus yetkiliyi ilk gördüğünde büyülemiş: “Yazık, çok güzelmiş. Üzücü.”
Akkuyu dediler bir ara.
BÜYÜKECELİ desen kimse bilmez gayrı. Akkuyu aldı yürüdü.
Yine propaganda aracı olmuş baktım da; Bu hadsizce aşırı doz rahatlık nedir sahi?
Resmî Gazete’de hepsi bir bir yazıyor.
İnanmayan, ayrıntıları merak eden 2010 tarihli Milletlerarası Andlaşmayı açsın kendi okusun! (1)
Artık aramalarda 'Yeni Sözleşme' olarak öne çıkan, taşeron sözleşmesi.
Santral;
Yüzde 100'ü Rusların
Yüzde 49'u istediklerine satabilirler.
Son olaylardan sonrasını takip etmedim. Bu yüzdeyi kimler almış, aslıyla açıklayabilecek biri var mı?
Üretimin yarısını tavan fiyattan satın almayı taahhüt etmişiz. Kalanı istedikleri gibi satabilirler vs vs...
Daha neler neler söylenir de, geçelim.
Asıl kafaya taktığım;
7. maddenin genişliği ve iş buraya gelince dikkat çeken muğlak, yuvarlak, çelişkili ifadeler.
Ve hangi 'Türk devleti' bu sahi?
- Santral arazisi alt yapısıyla bedelsiz tahsis.
- Türk devletine ait ilave arazi bedelsiz tahsis.
Neresi, ne boyutta niye?
Şu acayip manzaralı yerlere kurulan yerleşkeler buna dahil mi?
Başka?
Haddi hududu ne?
- Orman fonuna ödeme yaparak arazi alabilir(miş).
Zaten orada duran, ezelden bizim olan ormanı çevirip 'akkuyu hatıra ormanı' yazması şaka mı hakaret mi?
Bu 'tavan fiyattan' mı bilmiyoruz. Had hudud da belli değil yine.
- Ve bunlar da yetmez, doyurmaz ise;
TC Kanun ve Düzenlemeler kapsamında ihtiyaç duyulan TÜM özel mülklerin kamulaştırılmasında KOLAYLIK sağlayacakmışız.
TC Kanun ve Düzenlemeleri dedin bitti. Yanına 'tüm' ve 'kolaylık' koymak ne?
Ötesini berisini bıraktık. Bu bir çevre veya enerji meselesi de değil zaten.
Bildiğin,
MEMLEKET MESELESİ.
**
Bölge Rus istilasında sanırsın. Her yerdeler.
Tam faal de olmayan bir santralde en fazla kaç Rus çalışabilir? Bizden de çok çalışan varken.
Ya, az ötedeki İncekum NATO Limanı ve içindekiler? Bunlar inlerinden pek çıkmazlar.
1. derece sit alanına yapıldı. Yıllar önce. Yağmurdan su kaçırırcasına. Kimseciklerin 'haberi' olmadan.
Tarihi Liman Kalesi ve 1. derece sit alanı yarımadanın da bulunduğu koy, duvarlar ardında kayboldu.
Duvarın yanında duraklayamıyorsun. Terk eyleyene kadar kademeli alarm. Terk etmezsen olacakları deneyecek cesuryürek çıkmamış daha.
Geceleri gizli gizli pişti mi oynuyorlar acaba?
Güvenlik, ihanet olasılığı konularını da geçelim mi?
Güvenlik ve afet konularındaki hallerimizi?
Peki bölgenin stratejik önemini ne yapalım?
Bir ihtimal, belki geri dönüşü olmayacak götürüsünü?
Ya aslında bunlar da hep masalsa?
Ve bir gece, bir de bakmışsın, alarmlar çalıyor.
Sonra: “Sakıncalı buralar, terk et!” derse?
Her ihtimali düşünecek olan olanlar biz miyiz?
Bir ihtimal, 'uzaktakilere' dokunmaz mı sanıyordunuz?
Ve düşünsene. Sadece “Git buradan, tehlikeli!..” dediler insanlara.
Plandemiden pay biç. Deprem bölgesindeki suskunluktan...
Sahi ne oldu bu insanlara?
O kadar yardım da yağdı.
Tanıdıklarım hep; Çalışanlar, çadırda orada burada kalıyor. Çocukları, çalışmayan aile bireyleri başka şehirlerde.
Aileler dağılmış.
Ya kimsesiz çocuklar ne oldu, çocuklar?
Neler yapıldı.
Merak ediyoruz, insanız işte.
Ne kadarı gerçek ne kadarı yalan, o zaman da asla bilemeyeceksin.
Hep diyecekler sadece.
Bir iki bağırana da türlü etiketler yapıştıracaklar yine. Kriptozlar araya sinsilenecek.
Bilemezsin.
**
Hadi o kadarı komplo;
Peki her bir siyasi adaya tekrar sormak istiyorum o zaman. 2010'dan bu yana sorduğum gibi:
- MİLLETLERARASI SÖZLEŞMEYİ OKUDUNUZ MU?
Bu andlaşmaya imza atan devlet görevlileri, OKUdunuz mu?
Bunu tam olarak nasıl anlamalıyız, siz açıklayın lütfen.
Böyle bir iş için asla oy vermedim, vermem.
Fatih Altaylı, dönemin Enerji Bakanı Binali Yıldırım ile yaptığınız ‘teketek’ programında söylediklerinizi ispata davet ediyorum.
Sözleşmeyi okudunuz mu?
Hemen ardından e-posta yazıp linki de iletmiştim.
Döneminin tüm milletvekillerine e-posta yazmıştım,
- Sözleşmeyi okudunuz mu?
Öz be öz memleket toprağımı geri istiyorum.
Bunun için asla oy vermedim, vermem.
Bu kadar mı ya?!
Tek değilim fakat açıklayabilen tek vekil bulamadık.
Mevlüt Tezel, 1 Nisan 2015 tarihli köşe yazısı. Hani uzun elektrik kesintisi ardından gelen.
Açık mektup yazmıştım;
Okumayı sevmediğiniz yazdıklarınızdan belli de, izninizle sizi biraz rahatsız edeceğim. Sözleşme uzun zira.
Okuyun ve bilerek veya bilmeyerek, hangisiyse artık, halkı kandırmayı bırakın.
Araştırmamışsınız belli;
Ruslar Çernobil’i deney yaparken patlatmış.
Fukushima da tsunami sebebiyle değil, tsunaminin sebep olduğu elektrik kesintisi sonucunda patlamış.
Ne ironik!..
Sokaklara afiş afiş reklamlarını koyanlar,
Size de soruyorum. Bu afişlerdeki iddiaları kanıtlayınız.
Şu sıra bu meseleyi boş-beleş propaganda aracı yapanlar,
Size ne diyelim?
Kendinizi daha iyi bilirsiniz.
Ve Melih Gökçek,
Bu millet, bununla tam olarak nasıl uçuyormuş, sözleşme ışığında açıklayabilir misiniz lütfen?
CHP, bu konuda hak arayan Mersin Milletvekilini hep bir yalnız, hatta saf dışı bıraktınız sanki.
Düşün?!
Koca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir tek milletvekili bile...
Onca zaman!
Barolar desen;
Konu Danıştay’dayken, onbinlerce ağacımız çatır çatır kesilmiş. Çevrilmiş araziye avukatlarımız alınmamış yani...
Neymiş, taş ocağı ruhsatı vermişler. Onlar da 'taş ocağı’na yangın yolu açıyormuş-muş... Taşlar yanmasın diye zaar.
**
Geçen bir parti standına gidip:
"Akkuyu, Plandemi, Legebete, iklim krizi, ezcümle küresel ajanda ittifaklarına oy yok. Bilin istedim.” dedim.
Göreceksiniz siz; ağız büküp, el hareketleri yapmayı.
Yok birbirlerinden farkları.
YeDüDü ittifakı.
Biz seçiyormuş-muşuz.
**
Sahi?
Ondan taraf…
Bundan taraf…
E hani benden taraf?
?
.
Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com
(1)
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/10/20101006-6.htm
BÜYÜKECELİ Andlaşması
Gerçekler saklanamaz.
Yalanlar çoğaltılır.
Gerçekler görülmez, bakılmaz hale gelecek kadar,
Ortalık karıştırılır, çatıştırılır, toz dumana katılır.
... Yöntemi budur.
Tam olarak böyle olmasa da bu ifadenin nereden alıntı olduğunu OKUyanlar bilir.
Bu, yakın geçmişten de malum artık.
**
BÜYÜKECELİ, memleketimin cennet köşelerinden biri.
Rus yetkiliyi ilk gördüğünde büyülemiş: “Yazık, çok güzelmiş. Üzücü.”
Akkuyu dediler bir ara.
BÜYÜKECELİ desen kimse bilmez gayrı. Akkuyu aldı yürüdü.
Yine propaganda aracı olmuş baktım da; Bu hadsizce aşırı doz rahatlık nedir sahi?
Resmî Gazete’de hepsi bir bir yazıyor.
İnanmayan, ayrıntıları merak eden 2010 tarihli Milletlerarası Andlaşmayı açsın kendi okusun! (1)
Artık aramalarda 'Yeni Sözleşme' olarak öne çıkan, taşeron sözleşmesi.
Santral;
Yüzde 100'ü Rusların
Yüzde 49'u istediklerine satabilirler.
Son olaylardan sonrasını takip etmedim. Bu yüzdeyi kimler almış, aslıyla açıklayabilecek biri var mı?
Üretimin yarısını tavan fiyattan satın almayı taahhüt etmişiz. Kalanı istedikleri gibi satabilirler vs vs...
Daha neler neler söylenir de, geçelim.
Asıl kafaya taktığım;
7. maddenin genişliği ve iş buraya gelince dikkat çeken muğlak, yuvarlak, çelişkili ifadeler.
Ve hangi 'Türk devleti' bu sahi?
- Santral arazisi alt yapısıyla bedelsiz tahsis.
- Türk devletine ait ilave arazi bedelsiz tahsis.
Neresi, ne boyutta niye?
Şu acayip manzaralı yerlere kurulan yerleşkeler buna dahil mi?
Başka?
Haddi hududu ne?
- Orman fonuna ödeme yaparak arazi alabilir(miş).
Zaten orada duran, ezelden bizim olan ormanı çevirip 'akkuyu hatıra ormanı' yazması şaka mı hakaret mi?
Bu 'tavan fiyattan' mı bilmiyoruz. Had hudud da belli değil yine.
- Ve bunlar da yetmez, doyurmaz ise;
TC Kanun ve Düzenlemeler kapsamında ihtiyaç duyulan TÜM özel mülklerin kamulaştırılmasında KOLAYLIK sağlayacakmışız.
TC Kanun ve Düzenlemeleri dedin bitti. Yanına 'tüm' ve 'kolaylık' koymak ne?
Ötesini berisini bıraktık. Bu bir çevre veya enerji meselesi de değil zaten.
Bildiğin,
MEMLEKET MESELESİ.
**
Bölge Rus istilasında sanırsın. Her yerdeler.
Tam faal de olmayan bir santralde en fazla kaç Rus çalışabilir? Bizden de çok çalışan varken.
Ya, az ötedeki İncekum NATO Limanı ve içindekiler? Bunlar inlerinden pek çıkmazlar.
1. derece sit alanına yapıldı. Yıllar önce. Yağmurdan su kaçırırcasına. Kimseciklerin 'haberi' olmadan.
Tarihi Liman Kalesi ve 1. derece sit alanı yarımadanın da bulunduğu koy, duvarlar ardında kayboldu.
Duvarın yanında duraklayamıyorsun. Terk eyleyene kadar kademeli alarm. Terk etmezsen olacakları deneyecek cesuryürek çıkmamış daha.
Geceleri gizli gizli pişti mi oynuyorlar acaba?
Güvenlik, ihanet olasılığı konularını da geçelim mi?
Güvenlik ve afet konularındaki hallerimizi?
Peki bölgenin stratejik önemini ne yapalım?
Bir ihtimal, belki geri dönüşü olmayacak götürüsünü?
Ya aslında bunlar da hep masalsa?
Ve bir gece, bir de bakmışsın, alarmlar çalıyor.
Sonra: “Sakıncalı buralar, terk et!” derse?
Her ihtimali düşünecek olan olanlar biz miyiz?
Bir ihtimal, 'uzaktakilere' dokunmaz mı sanıyordunuz?
Ve düşünsene. Sadece “Git buradan, tehlikeli!..” dediler insanlara.
Plandemiden pay biç. Deprem bölgesindeki suskunluktan...
Sahi ne oldu bu insanlara?
O kadar yardım da yağdı.
Tanıdıklarım hep; Çalışanlar, çadırda orada burada kalıyor. Çocukları, çalışmayan aile bireyleri başka şehirlerde.
Aileler dağılmış.
Ya kimsesiz çocuklar ne oldu, çocuklar?
Neler yapıldı.
Merak ediyoruz, insanız işte.
Ne kadarı gerçek ne kadarı yalan, o zaman da asla bilemeyeceksin.
Hep diyecekler sadece.
Bir iki bağırana da türlü etiketler yapıştıracaklar yine. Kriptozlar araya sinsilenecek.
Bilemezsin.
**
Hadi o kadarı komplo;
Peki her bir siyasi adaya tekrar sormak istiyorum o zaman. 2010'dan bu yana sorduğum gibi:
- MİLLETLERARASI SÖZLEŞMEYİ OKUDUNUZ MU?
Bu andlaşmaya imza atan devlet görevlileri, OKUdunuz mu?
Bunu tam olarak nasıl anlamalıyız, siz açıklayın lütfen.
Böyle bir iş için asla oy vermedim, vermem.
Fatih Altaylı, dönemin Enerji Bakanı Binali Yıldırım ile yaptığınız ‘teketek’ programında söylediklerinizi ispata davet ediyorum.
Sözleşmeyi okudunuz mu?
Hemen ardından e-posta yazıp linki de iletmiştim.
Döneminin tüm milletvekillerine e-posta yazmıştım,
- Sözleşmeyi okudunuz mu?
Öz be öz memleket toprağımı geri istiyorum.
Bunun için asla oy vermedim, vermem.
Bu kadar mı ya?!
Tek değilim fakat açıklayabilen tek vekil bulamadık.
Mevlüt Tezel, 1 Nisan 2015 tarihli köşe yazısı. Hani uzun elektrik kesintisi ardından gelen.
Açık mektup yazmıştım;
Okumayı sevmediğiniz yazdıklarınızdan belli de, izninizle sizi biraz rahatsız edeceğim. Sözleşme uzun zira.
Okuyun ve bilerek veya bilmeyerek, hangisiyse artık, halkı kandırmayı bırakın.
Araştırmamışsınız belli;
Ruslar Çernobil’i deney yaparken patlatmış.
Fukushima da tsunami sebebiyle değil, tsunaminin sebep olduğu elektrik kesintisi sonucunda patlamış.
Ne ironik!..
Sokaklara afiş afiş reklamlarını koyanlar,
Size de soruyorum. Bu afişlerdeki iddiaları kanıtlayınız.
Şu sıra bu meseleyi boş-beleş propaganda aracı yapanlar,
Size ne diyelim?
Kendinizi daha iyi bilirsiniz.
Ve Melih Gökçek,
Bu millet, bununla tam olarak nasıl uçuyormuş, sözleşme ışığında açıklayabilir misiniz lütfen?
CHP, bu konuda hak arayan Mersin Milletvekilini hep bir yalnız, hatta saf dışı bıraktınız sanki.
Düşün?!
Koca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir tek milletvekili bile...
Onca zaman!
Barolar desen;
Konu Danıştay’dayken, onbinlerce ağacımız çatır çatır kesilmiş. Çevrilmiş araziye avukatlarımız alınmamış yani...
Neymiş, taş ocağı ruhsatı vermişler. Onlar da 'taş ocağı’na yangın yolu açıyormuş-muş... Taşlar yanmasın diye zaar.
**
Geçen bir parti standına gidip:
"Akkuyu, Plandemi, Legebete, iklim krizi, ezcümle küresel ajanda ittifaklarına oy yok. Bilin istedim.” dedim.
Göreceksiniz siz; ağız büküp, el hareketleri yapmayı.
Yok birbirlerinden farkları.
YeDüDü ittifakı.
Biz seçiyormuş-muşuz.
**
Sahi?
Ondan taraf…
Bundan taraf…
E hani benden taraf?
?
.
Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com
(1)
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/10/20101006-6.htm