Dünyada yaşıyoruz, dünyalı değiliz!
Dünyada yaşıyoruz, dünyalı değiliz!
- 23-02-2024 21:12
- 1918
- 23-02-2024 21:12
- 1918
Dünya'da Yaşıyoruz, Dünya'lı Değiliz
İdrak edebildiğin andan itibaren yetinmeyi bilmedin.
Belki sustun, tevazu ettin, yokluğu da anlayışla karşıladın ama kalbinden hep daha fazlasını istedin.
Upuzun bir istekler listesi yazdın, sonsuz bir kavuşma arzusuyla onları bekledin.
Geniş bir zamanın olsa elbette hepsini yapacak ve yerine koyacak gücün vardı.
Fakat zaman, senin isteklerini gerçekleştirmeni beklemeden aktı; gitti.
Zaman yetiştiremediğin nice planla kala kaldın son dakika geldiğinde.
Elbiselerin, planların, eşyaların o çok sevdiklerin, elinden düşürmediklerin, her gün kullandıkların, eşyaya dair her şey ve dahası sevdiklerin, hepsi burada kaldı; sen gittin.
Çocukken zorlandığın anlarda “Bunu öğrenmek hayatta benim ne işime yarayacak şimdi?” diye sorgulamıştın.
O zamanlar dışında(!) bekleyip hazırlandığın hayat, zorluklarla ve acılarla seni içine aldığında bunları ne için çektiğini sormuyor musun?
İnsan, hayatın erken zamanlarında hayata hazırlanmak için zorluk çekiyorsa, büyüdükçe ne için yaşar zorlukları?
Netice o ki; bu dünyada ne tam anlamıyla mutlu olabiliyoruz ne isteklerimizi tam olarak gerçekleştirebiliyoruz.
Aslına bakarsanız kader denilen bilinmezlikte hiçbir şeyi tam olarak anlayamadan ve kontrol edemezken bir yerden gelip bir yere gidiyoruz.
Belki de kaderin yazıldığı dili bilmiyoruz, okuyamıyor, anlayamıyoruz.
İnsan, bir gayya kuyusu; sonsuz mutluluğu ve huzuru bulma telaşı içinde.
Sırf bu sonsuz arzuyu düşününce bile; insanın bu dünya için tasarlanmadığı çok açık değil mi?
.
Nickola Berrygele, dikGAZETE.com
Dünya'da Yaşıyoruz, Dünya'lı Değiliz
İdrak edebildiğin andan itibaren yetinmeyi bilmedin.
Belki sustun, tevazu ettin, yokluğu da anlayışla karşıladın ama kalbinden hep daha fazlasını istedin.
Upuzun bir istekler listesi yazdın, sonsuz bir kavuşma arzusuyla onları bekledin.
Geniş bir zamanın olsa elbette hepsini yapacak ve yerine koyacak gücün vardı.
Fakat zaman, senin isteklerini gerçekleştirmeni beklemeden aktı; gitti.
Zaman yetiştiremediğin nice planla kala kaldın son dakika geldiğinde.
Elbiselerin, planların, eşyaların o çok sevdiklerin, elinden düşürmediklerin, her gün kullandıkların, eşyaya dair her şey ve dahası sevdiklerin, hepsi burada kaldı; sen gittin.
Çocukken zorlandığın anlarda “Bunu öğrenmek hayatta benim ne işime yarayacak şimdi?” diye sorgulamıştın.
O zamanlar dışında(!) bekleyip hazırlandığın hayat, zorluklarla ve acılarla seni içine aldığında bunları ne için çektiğini sormuyor musun?
İnsan, hayatın erken zamanlarında hayata hazırlanmak için zorluk çekiyorsa, büyüdükçe ne için yaşar zorlukları?
Netice o ki; bu dünyada ne tam anlamıyla mutlu olabiliyoruz ne isteklerimizi tam olarak gerçekleştirebiliyoruz.
Aslına bakarsanız kader denilen bilinmezlikte hiçbir şeyi tam olarak anlayamadan ve kontrol edemezken bir yerden gelip bir yere gidiyoruz.
Belki de kaderin yazıldığı dili bilmiyoruz, okuyamıyor, anlayamıyoruz.
İnsan, bir gayya kuyusu; sonsuz mutluluğu ve huzuru bulma telaşı içinde.
Sırf bu sonsuz arzuyu düşününce bile; insanın bu dünya için tasarlanmadığı çok açık değil mi?
.
Nickola Berrygele, dikGAZETE.com