Elon Musk'ın amacı ne! Starlink Projesi neyi hedefliyor?
Elon Musk'ın amacı ne! Starlink Projesi neyi hedefliyor?
- 22-06-2020 09:57
- 10291
- 22-06-2020 09:57
- 10291
Elon Musk 2015 yılında SpaceX şirketinin bir iletişim uydusu üzerinde çalıştığını açıkladı. Amaç hızlanmak ve bilgi sahibi olmak mottosuyla Starlink’i yani uydu takımyıldızı projesini kamuoyuna duyurdu.
SpaceX başkanı Gwyne Shotwell, “2022 sonuna kadar, isteyen herkesi dünyanın her yerinde internete bağlayacağız” dedi.
Starlink nedir?
Starlink, SpaceX tarafından gezegenin en izole yerlerine yüksek kaliteli interneti düşük gecikmeyle yani ortalama “30ms” gecikme ile ulaştıracak dünyanın küresel en hızlı ve en ekonomik geniş bant internet hizmeti sağlamak üzere tasarlanan bir uydu zinciridir.
Sistem nasıl çalışacak?
SpaceX tarafından fırlatılan Falcon 9 roketlerine her seferinde 60 adet Starlink uydusu yüklenebiliyor.
Starlink uydularının her biri yaklaşık 260 kg ağırlıkta ve bir valiz büyüklüğünde.
Uzayda kapsülün dış kapakları açılınca tek tek çıkıp zincir oluşturmaya başlıyorlar ve bu dizilime, “uydu treni” adı veriliyor.
Uydular, Dünya’dan 350 ila 1.550 km yükseklik arasına konumlandırılıyor.
Bunlar “Low Earth Orbit” yani kısaca “LEO” diye adlandırılan alçak yörünge uydularıdır. Enerjilerini ise görev yerlerine vardıklarında üzerlerindeki akordeon şeklinde açılan güneş panellerinden elde ediyorlar.
Yörüngeden çıkmayı önlemek için yön değiştirme özelliği olan ve manevra yaparak yörüngede yükselip alçalmalarını sağlayan özel kripton motorlarının itici gücüyle hareket ediyorlar.
Bu arada Starlink, “motorlarında kripton yakıtı kullanan ilk uzay aracı” olarak da tarihe geçmiştir.
Normalde uydu iticileri için ideal olan ‘xenon’dur çünkü yüksek bir atom kütlesine sahip olduğundan daha fazla itme gücü sağlar.
Fakat ‘xenon’un nadir bulunması onu çok daha pahalı hale getirdiği için Starlink mühendisleri kripton elementinin, motorlarında kullanılmasının hem ekonomik hem de daha verimli olacağını düşünmüşler.
Üzerlerinde bulunan dört adet güçlü anten ile kendi aralarında ve jeo-senkron iletişim sistemleri aracılığıyla, yer istasyonu ile senkronize çalışıyorlar.
Uydular arasında bilgi alışverişi şu anda kullanılan en hızlı fiber optik kablo data transferinden yüzde 53 daha hızlı.
Yine bu uydularda özel olarak üretilmiş hassas bir jiroskop ve navigasyon cihazı da var.
Bu donanımlar, haberleşmeyi hızlandırmanın ve iletişimi daha iyi hale getirmenin yanı sıra sayıları giderek artan ve diğer uydular ile uluslararası uzay istasyonu gibi araçlarla çarpışmamak için çarpışma önleyici bir sistem de bulundurmakta.
Yani uydu, bir çarpma durumu algıladığında hemen hareket edip konumunu değiştirebiliyor.
Görev süresi bittikten sonra (tahmini 5 yıl) ya da tamiri mümkün olmayan bir sorunla karşılaşıldığında bir kamikaze uçağı gibi atmosferde kendini yakarak imha ediyor.
Bilgi, yeryüzünden uzaya oradan yerdeki yüksek kulelere, yüksekteki kulelerden alçaktaki çanaklara gönderilerek cep telefonunuza ulaşmakta.
Fakat bu kulelerden uzaklaştıkça bağlantılar kötüleşiyor.
Issız bir bölgede az sayıda insan olduğu için telekomünikasyon firmaları zarar etmemek için buralarda yatırım yapmıyor.
20 Nisan 2020 itibariyle BM veri tabanına göre bugüne kadar uzaya 9 bin 447 araç gönderilip yörüngeye yerleştirilmiş ve şu anda aktif olarak görevde bulunan toplam uydu sayısı ise 2 bin 860.
Ulusal İletişim Komisyonu (FCC) Nisan 2019 tarihinde Starlink’in 12 bin uydusunu yörüngeye yerleştirmesini onayladı.
Starlink operasyon merkezi Redmond Ridge Corporate, Washington’da Şubat 2018’de “Tenten A” ve “B” uydularını ilk kez yörüngeye yerleştirdi.
İki test uydusunun ismi, çizgi roman kahramanı Tenten’in “Ay Kaşifleri” maceralarından esinlenerek koyulmuş.
24 Nisan 2019, SpaceX 60 uydu ile dolu bir “Falcon 9” roketiyle ilk üretim uydularını yörüngeye fırlattı ve projeyi başlattı.
İnsanlar gece boyunca hareket eden bu uydu treninin gidişine tanıklık ettiler.
2020 Nisan’ındaki fırlatışı ile Starlink uydu sayısı 422’ye ulaştı.
Ayda 2 kez fırlatılacak roketlerle düzenli olarak 60 ila 120 tane uydu gönderilmesi planlanıyor çünkü uzayda kurulmaya başlanan bu internet ağının hızlı ve sürekli olarak çalışabilmesi için ilk etapta yani 10 yıl içinde 12 bin, ikinci etapta ise 30 bin uydu gönderilmesi gerekmekte.
İlk 12 bin uydunun 3 yörünge üzerinde bulunması planlanmış.
İlki, yerden 550 km yükseklikte toplam 1.600 uydu.
1.550 km yükseklikte ise yaklaşık 2 bin 900 uydu bulunacak.
340 km yükseklikte ise yaklaşık 7 bin 500 olmakla beraber 30 yılda 42 bin uydu olacak.
Sistemin deneme çalışması 1 Ocak 2021’de başlıyacak.
Peki Bu Proje, ne kadara mal olacak?
Bugün data transferinde okyanusların altına döşenmiş kablolar kullanılıyor.
Bu maliyetli işin amacı, bilgiyi bizlere daha hızlı iletmek.
Starlink sistemi, okyanusların altındaki optik kablolardan daha hızlı ve ekonomik çalışacak.
Atlas Okyanusu’nda varolan hatlardan, birkaç milisaniye daha hızlı olabilmesi için milyarlarca dolarlık yatırım yapılarak yeni kablo hatları devamlı olarak döşeniyor.
Sadece 7 yıl içinde, okyanusların altına döşenecek optik kabloların maliyeti, Starlink projesinin 15 katı; yani 150 milyar USD.
Dünyanın en önemli hattı olarak kabul edilen ve Londra’yı New York’a bağlayan Hibernia Atlantik optik ağı, 12 bin 200 km’lik fiber optik kablo, tüketicilerine data transferinde 62.7 milisaniyelik bir gecikme yaşatıyor.
Özellikle borsa yatırımcıları ve büyük şirketler için her milisaniye çok büyük finansal değerler taşıyor.
Starlink uyduları, 550 km gibi oldukça alçak bir yörüngeye yerleştirildikleri için bu gecikmeyi 25 ile 35 milisaniyeye çekmeyi hedefliyor.
Ayrıca 60 uydulu paketin gönderilmesi yaklaşık 80 milyon USD’ye mal oluyor.
Starlink için toplamda 10 milyar USD’lik bir bütçe ayrılmış.
Bir yandan interneti hızlandırırken bir yandan maliyetleri radikal bir şekilde düşürmeyi hedefliyor.
Örneğin, Türksat 5B, 4.5 ton ağırlığında olacak. Falcon 9 ile 62 milyon dolar fırlatma maliyetiyle uzaya gönderilecek.
Daha önce gönderilen Türksat 2A da 300 milyon USD.
Türksat 3A’da ise 200 milyon USD; “4B”de ise 571 milyon USD fırlatma maliyeti vardı.
SpaceX, 571 milyon USD fırlatma maliyetini 62 milyon USD’ye çekmeyi başardı.
İnternet hizmetleri, devletlerin tekelinde olduğu için çıtayı yükseltmekten çok, kontrol edilebilir bir bilgi akışı sağlıyor.
Bu yüzden gelişme biraz ağır oluyor.
Elon Musk, bu açığı görüyor ve devletlerin uzay ajansların fırlatma maliyetlerini yüzde 400 azaltmanın yollarını bulup SpaceX’i kuruyor.
Peki Elon bu kadar parayı ne yapacak?
ABD’de 4 ve 5G bağlantılarını tüketiciye taşımak için 7 yılda 150 milyar USD gerekiyor.
Bu oranı dünyada uyarlarsak 240 milyar USD.
Buna karşılık tüm Starlink projesi 10 milyar USD.
Starlink uyduları, Falcon 9 roketlerini kullandıkları için fırlatma maliyetlerinden de tasarruf ediyorlar.
Bu başka bir uydu üreticisinin sahip olmadığı bir imkan.
2020’nin son çeyreğine beta uydularının Kanada ve ABD’nin kuzeyinde hizmete açmayı planlıyor.
Önümüzdeki yıl da Avrupa ülkelerine ve 2027 yılında tüm dünyanın her yerine aynı hızlı interneti sunmayı düşünüyor.
18 milyar USD dünyadaki tüm ülkelerin toplam uzay bütçesi.
NASA’nın bütçesi ise 20 milyar USD civarında.
SpaceX ise tek başına 125 milyar USD bütçe kullanıyor.
Elon Musk, Starlink projelerinden elde ettiği geliri, Mars ve Ay projelerini gerçekleştirmek için finans kaynağı olarak kullanmak istiyor.
Mars için Dünya’daki uydu iletişim sistemlerinin bir benzer versiyonunu geliştirmeye devam ediyor.
Elon Musk’ın rakipleri var mı?
Virgin Havayolları’nın sahibi Sir Richard Branson, 700 uydu takımyıldızı olan One Web’i kurdu ve kısa bir süre sonra iflasını açıkladı.
Amazon’un sahibi Jeff Bezos, Nisan 2019’da “Project Kuiper” adını verdiği “3 bin 236 LEO” uyduluk projesini Starlink uydularının gönderildiği dönemde açıkladı.
11 bin kişinin istihdam edildiği ve 7.000.000.000 USD’lık iş yapan Broadcom şirketi, 23 Mart 2013’te Space-X’i mahkemeye verdi.
Gerekçe ise SpaceX’in 5 Broadcom mühendisini çalmış olması.
Mühendisler 2015’te istifa ederek SpaceX’te çalışmaya başladılar çünkü bu 5 mühendis, uzay projesinin kilit noktasında görevliydiler.
Büyük resim ne gösteriyor?
“Ucuz ve hızlı bilgi erişimi” vaadeden Elon Musk, çılgın bir girişimci mi, başarılı bir iş adamı mı yoksa yüzyılın dâhisi mi?
Aslında basit bir analiz yapmak için şirketlerine ve ortaklıklarına bakabiliriz.
- Nerede ne şekilde olursanız olun bilgiyi ulaşabilecek yönetebilecek ve ortak akıl oluşturabilecek Starlink projesi ile SpaceX,
- Transhümanizm ve otonom makinalarla makineleşmiş yani çiplenmiş insanları hedefleyen OpenAI,
- Tüm deniz, hava ve karayollarının kontrolünü ve her türlü taşımacılığı GPRS’e bağlayacak olan The BORING Company ve Hyperloop,
- Dünyadaki tüm enerji kullanım alışkanlıklarını değiştirecek TESLA,
- Askeri, robotik ve medikal çalışmalarla süper insan yani dijital insan projesini yöneten NEURALINK.
Bilgi yönetimini, enerjiyi, savunmayı, ekonomiyi ve en önemlisi insanı değiştirip, bunların hepsini Starlink’le kontrol ettiğinizi düşünün!..
Basit bir “ucuz hızlı ve her yerden çeken internet projesi” gibi görünen Starlink, aslında sistemi yönetmeyi amaçlayan dev bir projenin küçük bir parçası.
Neden mi?
Yeni bir dünya düzeni oluşturmak için.
.
Nickola Berrygele, dikGAZETE.com
Elon Musk 2015 yılında SpaceX şirketinin bir iletişim uydusu üzerinde çalıştığını açıkladı. Amaç hızlanmak ve bilgi sahibi olmak mottosuyla Starlink’i yani uydu takımyıldızı projesini kamuoyuna duyurdu.
SpaceX başkanı Gwyne Shotwell, “2022 sonuna kadar, isteyen herkesi dünyanın her yerinde internete bağlayacağız” dedi.
Starlink nedir?
Starlink, SpaceX tarafından gezegenin en izole yerlerine yüksek kaliteli interneti düşük gecikmeyle yani ortalama “30ms” gecikme ile ulaştıracak dünyanın küresel en hızlı ve en ekonomik geniş bant internet hizmeti sağlamak üzere tasarlanan bir uydu zinciridir.
Sistem nasıl çalışacak?
SpaceX tarafından fırlatılan Falcon 9 roketlerine her seferinde 60 adet Starlink uydusu yüklenebiliyor.
Starlink uydularının her biri yaklaşık 260 kg ağırlıkta ve bir valiz büyüklüğünde.
Uzayda kapsülün dış kapakları açılınca tek tek çıkıp zincir oluşturmaya başlıyorlar ve bu dizilime, “uydu treni” adı veriliyor.
Uydular, Dünya’dan 350 ila 1.550 km yükseklik arasına konumlandırılıyor.
Bunlar “Low Earth Orbit” yani kısaca “LEO” diye adlandırılan alçak yörünge uydularıdır. Enerjilerini ise görev yerlerine vardıklarında üzerlerindeki akordeon şeklinde açılan güneş panellerinden elde ediyorlar.
Yörüngeden çıkmayı önlemek için yön değiştirme özelliği olan ve manevra yaparak yörüngede yükselip alçalmalarını sağlayan özel kripton motorlarının itici gücüyle hareket ediyorlar.
Bu arada Starlink, “motorlarında kripton yakıtı kullanan ilk uzay aracı” olarak da tarihe geçmiştir.
Normalde uydu iticileri için ideal olan ‘xenon’dur çünkü yüksek bir atom kütlesine sahip olduğundan daha fazla itme gücü sağlar.
Fakat ‘xenon’un nadir bulunması onu çok daha pahalı hale getirdiği için Starlink mühendisleri kripton elementinin, motorlarında kullanılmasının hem ekonomik hem de daha verimli olacağını düşünmüşler.
Üzerlerinde bulunan dört adet güçlü anten ile kendi aralarında ve jeo-senkron iletişim sistemleri aracılığıyla, yer istasyonu ile senkronize çalışıyorlar.
Uydular arasında bilgi alışverişi şu anda kullanılan en hızlı fiber optik kablo data transferinden yüzde 53 daha hızlı.
Yine bu uydularda özel olarak üretilmiş hassas bir jiroskop ve navigasyon cihazı da var.
Bu donanımlar, haberleşmeyi hızlandırmanın ve iletişimi daha iyi hale getirmenin yanı sıra sayıları giderek artan ve diğer uydular ile uluslararası uzay istasyonu gibi araçlarla çarpışmamak için çarpışma önleyici bir sistem de bulundurmakta.
Yani uydu, bir çarpma durumu algıladığında hemen hareket edip konumunu değiştirebiliyor.
Görev süresi bittikten sonra (tahmini 5 yıl) ya da tamiri mümkün olmayan bir sorunla karşılaşıldığında bir kamikaze uçağı gibi atmosferde kendini yakarak imha ediyor.
Bilgi, yeryüzünden uzaya oradan yerdeki yüksek kulelere, yüksekteki kulelerden alçaktaki çanaklara gönderilerek cep telefonunuza ulaşmakta.
Fakat bu kulelerden uzaklaştıkça bağlantılar kötüleşiyor.
Issız bir bölgede az sayıda insan olduğu için telekomünikasyon firmaları zarar etmemek için buralarda yatırım yapmıyor.
20 Nisan 2020 itibariyle BM veri tabanına göre bugüne kadar uzaya 9 bin 447 araç gönderilip yörüngeye yerleştirilmiş ve şu anda aktif olarak görevde bulunan toplam uydu sayısı ise 2 bin 860.
Ulusal İletişim Komisyonu (FCC) Nisan 2019 tarihinde Starlink’in 12 bin uydusunu yörüngeye yerleştirmesini onayladı.
Starlink operasyon merkezi Redmond Ridge Corporate, Washington’da Şubat 2018’de “Tenten A” ve “B” uydularını ilk kez yörüngeye yerleştirdi.
İki test uydusunun ismi, çizgi roman kahramanı Tenten’in “Ay Kaşifleri” maceralarından esinlenerek koyulmuş.
24 Nisan 2019, SpaceX 60 uydu ile dolu bir “Falcon 9” roketiyle ilk üretim uydularını yörüngeye fırlattı ve projeyi başlattı.
İnsanlar gece boyunca hareket eden bu uydu treninin gidişine tanıklık ettiler.
2020 Nisan’ındaki fırlatışı ile Starlink uydu sayısı 422’ye ulaştı.
Ayda 2 kez fırlatılacak roketlerle düzenli olarak 60 ila 120 tane uydu gönderilmesi planlanıyor çünkü uzayda kurulmaya başlanan bu internet ağının hızlı ve sürekli olarak çalışabilmesi için ilk etapta yani 10 yıl içinde 12 bin, ikinci etapta ise 30 bin uydu gönderilmesi gerekmekte.
İlk 12 bin uydunun 3 yörünge üzerinde bulunması planlanmış.
İlki, yerden 550 km yükseklikte toplam 1.600 uydu.
1.550 km yükseklikte ise yaklaşık 2 bin 900 uydu bulunacak.
340 km yükseklikte ise yaklaşık 7 bin 500 olmakla beraber 30 yılda 42 bin uydu olacak.
Sistemin deneme çalışması 1 Ocak 2021’de başlıyacak.
Peki Bu Proje, ne kadara mal olacak?
Bugün data transferinde okyanusların altına döşenmiş kablolar kullanılıyor.
Bu maliyetli işin amacı, bilgiyi bizlere daha hızlı iletmek.
Starlink sistemi, okyanusların altındaki optik kablolardan daha hızlı ve ekonomik çalışacak.
Atlas Okyanusu’nda varolan hatlardan, birkaç milisaniye daha hızlı olabilmesi için milyarlarca dolarlık yatırım yapılarak yeni kablo hatları devamlı olarak döşeniyor.
Sadece 7 yıl içinde, okyanusların altına döşenecek optik kabloların maliyeti, Starlink projesinin 15 katı; yani 150 milyar USD.
Dünyanın en önemli hattı olarak kabul edilen ve Londra’yı New York’a bağlayan Hibernia Atlantik optik ağı, 12 bin 200 km’lik fiber optik kablo, tüketicilerine data transferinde 62.7 milisaniyelik bir gecikme yaşatıyor.
Özellikle borsa yatırımcıları ve büyük şirketler için her milisaniye çok büyük finansal değerler taşıyor.
Starlink uyduları, 550 km gibi oldukça alçak bir yörüngeye yerleştirildikleri için bu gecikmeyi 25 ile 35 milisaniyeye çekmeyi hedefliyor.
Ayrıca 60 uydulu paketin gönderilmesi yaklaşık 80 milyon USD’ye mal oluyor.
Starlink için toplamda 10 milyar USD’lik bir bütçe ayrılmış.
Bir yandan interneti hızlandırırken bir yandan maliyetleri radikal bir şekilde düşürmeyi hedefliyor.
Örneğin, Türksat 5B, 4.5 ton ağırlığında olacak. Falcon 9 ile 62 milyon dolar fırlatma maliyetiyle uzaya gönderilecek.
Daha önce gönderilen Türksat 2A da 300 milyon USD.
Türksat 3A’da ise 200 milyon USD; “4B”de ise 571 milyon USD fırlatma maliyeti vardı.
SpaceX, 571 milyon USD fırlatma maliyetini 62 milyon USD’ye çekmeyi başardı.
İnternet hizmetleri, devletlerin tekelinde olduğu için çıtayı yükseltmekten çok, kontrol edilebilir bir bilgi akışı sağlıyor.
Bu yüzden gelişme biraz ağır oluyor.
Elon Musk, bu açığı görüyor ve devletlerin uzay ajansların fırlatma maliyetlerini yüzde 400 azaltmanın yollarını bulup SpaceX’i kuruyor.
Peki Elon bu kadar parayı ne yapacak?
ABD’de 4 ve 5G bağlantılarını tüketiciye taşımak için 7 yılda 150 milyar USD gerekiyor.
Bu oranı dünyada uyarlarsak 240 milyar USD.
Buna karşılık tüm Starlink projesi 10 milyar USD.
Starlink uyduları, Falcon 9 roketlerini kullandıkları için fırlatma maliyetlerinden de tasarruf ediyorlar.
Bu başka bir uydu üreticisinin sahip olmadığı bir imkan.
2020’nin son çeyreğine beta uydularının Kanada ve ABD’nin kuzeyinde hizmete açmayı planlıyor.
Önümüzdeki yıl da Avrupa ülkelerine ve 2027 yılında tüm dünyanın her yerine aynı hızlı interneti sunmayı düşünüyor.
18 milyar USD dünyadaki tüm ülkelerin toplam uzay bütçesi.
NASA’nın bütçesi ise 20 milyar USD civarında.
SpaceX ise tek başına 125 milyar USD bütçe kullanıyor.
Elon Musk, Starlink projelerinden elde ettiği geliri, Mars ve Ay projelerini gerçekleştirmek için finans kaynağı olarak kullanmak istiyor.
Mars için Dünya’daki uydu iletişim sistemlerinin bir benzer versiyonunu geliştirmeye devam ediyor.
Elon Musk’ın rakipleri var mı?
Virgin Havayolları’nın sahibi Sir Richard Branson, 700 uydu takımyıldızı olan One Web’i kurdu ve kısa bir süre sonra iflasını açıkladı.
Amazon’un sahibi Jeff Bezos, Nisan 2019’da “Project Kuiper” adını verdiği “3 bin 236 LEO” uyduluk projesini Starlink uydularının gönderildiği dönemde açıkladı.
11 bin kişinin istihdam edildiği ve 7.000.000.000 USD’lık iş yapan Broadcom şirketi, 23 Mart 2013’te Space-X’i mahkemeye verdi.
Gerekçe ise SpaceX’in 5 Broadcom mühendisini çalmış olması.
Mühendisler 2015’te istifa ederek SpaceX’te çalışmaya başladılar çünkü bu 5 mühendis, uzay projesinin kilit noktasında görevliydiler.
Büyük resim ne gösteriyor?
“Ucuz ve hızlı bilgi erişimi” vaadeden Elon Musk, çılgın bir girişimci mi, başarılı bir iş adamı mı yoksa yüzyılın dâhisi mi?
Aslında basit bir analiz yapmak için şirketlerine ve ortaklıklarına bakabiliriz.
- Nerede ne şekilde olursanız olun bilgiyi ulaşabilecek yönetebilecek ve ortak akıl oluşturabilecek Starlink projesi ile SpaceX,
- Transhümanizm ve otonom makinalarla makineleşmiş yani çiplenmiş insanları hedefleyen OpenAI,
- Tüm deniz, hava ve karayollarının kontrolünü ve her türlü taşımacılığı GPRS’e bağlayacak olan The BORING Company ve Hyperloop,
- Dünyadaki tüm enerji kullanım alışkanlıklarını değiştirecek TESLA,
- Askeri, robotik ve medikal çalışmalarla süper insan yani dijital insan projesini yöneten NEURALINK.
Bilgi yönetimini, enerjiyi, savunmayı, ekonomiyi ve en önemlisi insanı değiştirip, bunların hepsini Starlink’le kontrol ettiğinizi düşünün!..
Basit bir “ucuz hızlı ve her yerden çeken internet projesi” gibi görünen Starlink, aslında sistemi yönetmeyi amaçlayan dev bir projenin küçük bir parçası.
Neden mi?
Yeni bir dünya düzeni oluşturmak için.