Gelecek şimdiye gelecek

Gelecek şimdiye gelecek

Teşekkür ederim.

GELECEK ŞİMDİYE GELECEK

Bazı gelecek vizyonu anlatanları dinlerken dikkat: 

Takip edilen bazı kanallar malum tarikatı ifşa ediyormuş gibi görünürken projelerini anlatıyor aslında.

Kavramlarda ve kullanılan dilde “Seçeneksizsiniz, çaresizsiniz” alt mesajları algılatır.

Anlatılan kesin olacakmış, herkes de haklı olduğunu görecekmiş havasında sadece projeleri, masal gibi dinlettirir.

İşte bu ayara şuursuz bakılırsa bilerek veya bilmeyerek kitlesel bilinçaltı yazılımına girer.

Ben de diyorum ki çareSİZsiniz

Bizzat kendiniz.

Hani  filmlerde yaptıkları gibi hikayeyi kafana sokarlar önce, gerisini kendisi yapar nasılsa diye...

Mutlu olmayı seçen değil, haklı olma peşinde insanlık. Tam olarak da istenen bu.

Kendini o kadar da tanımıyorsun ve bilmiyorsun çünkü.

Çocukluğunu önünde geçirdiğin ‘miki fare’ çizgi filminin şifrelerine filan yeni uyanmış bir insanlık.

İfşa etmek, açığa çıkanların altındaki olası ard niyetleri akletmeyi ve buna göre davranmayı yapmayı da içerir. Henüz olmamışı da  kesinlik vurgusuyla yazmayalım lütfen.

Mücadele duygusuyla da değil.

Şuursuz parçalarımızı görüp, artık bilinçli seçimler yapmakla...

Açığa çıkanlardaki kendi baskılanmış parçalarımızı, ortaya çıkan duygularımızı bilinçle gözlemleyip kabul edeceğiz ve bunların ışığında yeni varoluş seçimleri yapacağız.

Misal sen kendin, hangi geleceği seçerdin hiç düşündün mü? Hayal ettin mi?

Yoksa istediklerini düşünürken bile istemediklerin üzerinden mi ifade ediyorsun halen.

"Yalan söylemesin artık" değil, "Dürüst, samimi, açık, olsun” içinden nasıl geliyorsa artık.

Senin geleceğe dair bir fikrin, seçimin, hayalin yoksa el çalıp oynuyor oynatıyor gibi sanki.

Bu da ısrardan beklentiden geçmiyor.

Tohumu ekip, arada güzel güzel neşeyle bakmak ve kendini gerçekleştireceğine itimat etmek.

Elit… Dünyayı yöneten… Üst akıl… Küresel güç…” gibi tanımlamaları, isimleri ve benzer algılatışların tümünü iptal edin lütfen.

Çete de, tarikat de..

Yeter ki kendinin üzerinde sayacağın tek şey, yine daha iyi kendin olsun.

BU yaşamında varsa, bir tek elit asil üst akıl güç var.

KENDİNSİN.

İnsanın süper gücünden hiç bahsetmeden.

"Bunları anlatıyorum ama hiçbirine inanmayın lütfen. Amacımız sadece deşifre ettiğimiz bu planları yıkmak,  bunlara tedbir almak, yapılacaklar şu bu.." demiyorlar da.

Film anlatır gibi anlatıyorlar.

İstedikleri bir şey bu.

Bu gibi yayımlar izlerken, okurken elini göbeğine koy ve:

"Beni kapatıyorum!” de.

Duygusal bağları keserek izlemeni kolaylaştırır.

Duygularımız kendi enerjimiz. 

Bunları kendimiz hissetmeli ve kendini ifade edenlerle içtenlikle yüzleşmeliyiz...

Tüm putları yık!

Hemen kökten, yıktığını bitirdiğini sanmadan. 

Bilince çıkanlarla tek tek yüzleşe yüzleşe...

Put” dediğin bir taş figür değildir sadece.

Biat edilmiş inanç sistemleri, bu ışık, şu enerji, onun bunun tanımlı sembolleri, sabit fikirler, kavramsal etiketler, gerçek kılınmış mitler, tarihi hikayeler, masallar derken uzar gider...

Senden ayrı, dışında, uzakta bireysel tanrı algılarını, öğretilmiş isimleri, tanımları, kavramsal algılatışlarıyla iptal et.

Hiç yapamıyorsan; zihnen ve bütün varlığınla, hiç yorumlamadan şimdiye bakmaya odaklan.

Bilinç, zihinde dolaştıkça, ‘şimdi’ burada olmayanların enerjisini, şimdiye çeker.

'Sihir' şimdide ve varlığın sadece ‘şimdi’de nefes verip alır. 

Aşina olmayanlara çok ilginç hurafe fikirler gibi gelebilir.

Bunlar bize ‘hurafe’ dedikleriyle yapar hepsini.

Son zamanlarda merak edilen konulardan biri de bu; "İyi de bunları şu filmde, bu belgeselde, çizgi filmde harfiyen göstermişlerdi. Zaman yolculuğu mu yapıyorlar acaba?" sırf bunları araştıran fenomenler var artık.

O kadarını bilemem tabi de şu kadarını bilebilirim: Yok, duygusal bir coşku anında inanman yeterli. 

Kitlesel yayımlarda ortaya çıkardıkları ne varsa aslında sadece inanç sistemleri açısından bir amaca hizmet eder. Bunlara aslında gidemedikleri 'uzaya' gönderdikleri füze şovlarıyla neler yaptıkları da dahil...

Kitlesel inanç arak sistemlerini de ilerleyen zamanlarda yeri geldikçe açıklayacağım.

Şimdilik lütfen araştırmaları, duygusal bağları koparıp yapalım.

Duygularımızı kendimizi kendimize hissedelim.

Ve ŞİMDİ, GEÇMİŞ ANDA KALDI.

Kendindeki Bir-Bütünlüğüne bak.

Bırak…

İtimat et!..

Ekranlardan gösterilenlerden söylenenlerden değil…

Şimdi buradaki Bir-Bütün varlığından ilham al.

Ve hemen yap!

Araları neşeyle, coşkuyla yaşam sevinciyle doldur.

Bu yaşam, yaşayanın...

Bu yaşamın tek ışığı kendinsin. 

BU?

?

.

Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com

Teşekkür ederim.

GELECEK ŞİMDİYE GELECEK

Bazı gelecek vizyonu anlatanları dinlerken dikkat: 

Takip edilen bazı kanallar malum tarikatı ifşa ediyormuş gibi görünürken projelerini anlatıyor aslında.

Kavramlarda ve kullanılan dilde “Seçeneksizsiniz, çaresizsiniz” alt mesajları algılatır.

Anlatılan kesin olacakmış, herkes de haklı olduğunu görecekmiş havasında sadece projeleri, masal gibi dinlettirir.

İşte bu ayara şuursuz bakılırsa bilerek veya bilmeyerek kitlesel bilinçaltı yazılımına girer.

Ben de diyorum ki çareSİZsiniz

Bizzat kendiniz.

Hani  filmlerde yaptıkları gibi hikayeyi kafana sokarlar önce, gerisini kendisi yapar nasılsa diye...

Mutlu olmayı seçen değil, haklı olma peşinde insanlık. Tam olarak da istenen bu.

Kendini o kadar da tanımıyorsun ve bilmiyorsun çünkü.

Çocukluğunu önünde geçirdiğin ‘miki fare’ çizgi filminin şifrelerine filan yeni uyanmış bir insanlık.

İfşa etmek, açığa çıkanların altındaki olası ard niyetleri akletmeyi ve buna göre davranmayı yapmayı da içerir. Henüz olmamışı da  kesinlik vurgusuyla yazmayalım lütfen.

Mücadele duygusuyla da değil.

Şuursuz parçalarımızı görüp, artık bilinçli seçimler yapmakla...

Açığa çıkanlardaki kendi baskılanmış parçalarımızı, ortaya çıkan duygularımızı bilinçle gözlemleyip kabul edeceğiz ve bunların ışığında yeni varoluş seçimleri yapacağız.

Misal sen kendin, hangi geleceği seçerdin hiç düşündün mü? Hayal ettin mi?

Yoksa istediklerini düşünürken bile istemediklerin üzerinden mi ifade ediyorsun halen.

"Yalan söylemesin artık" değil, "Dürüst, samimi, açık, olsun” içinden nasıl geliyorsa artık.

Senin geleceğe dair bir fikrin, seçimin, hayalin yoksa el çalıp oynuyor oynatıyor gibi sanki.

Bu da ısrardan beklentiden geçmiyor.

Tohumu ekip, arada güzel güzel neşeyle bakmak ve kendini gerçekleştireceğine itimat etmek.

Elit… Dünyayı yöneten… Üst akıl… Küresel güç…” gibi tanımlamaları, isimleri ve benzer algılatışların tümünü iptal edin lütfen.

Çete de, tarikat de..

Yeter ki kendinin üzerinde sayacağın tek şey, yine daha iyi kendin olsun.

BU yaşamında varsa, bir tek elit asil üst akıl güç var.

KENDİNSİN.

İnsanın süper gücünden hiç bahsetmeden.

"Bunları anlatıyorum ama hiçbirine inanmayın lütfen. Amacımız sadece deşifre ettiğimiz bu planları yıkmak,  bunlara tedbir almak, yapılacaklar şu bu.." demiyorlar da.

Film anlatır gibi anlatıyorlar.

İstedikleri bir şey bu.

Bu gibi yayımlar izlerken, okurken elini göbeğine koy ve:

"Beni kapatıyorum!” de.

Duygusal bağları keserek izlemeni kolaylaştırır.

Duygularımız kendi enerjimiz. 

Bunları kendimiz hissetmeli ve kendini ifade edenlerle içtenlikle yüzleşmeliyiz...

Tüm putları yık!

Hemen kökten, yıktığını bitirdiğini sanmadan. 

Bilince çıkanlarla tek tek yüzleşe yüzleşe...

Put” dediğin bir taş figür değildir sadece.

Biat edilmiş inanç sistemleri, bu ışık, şu enerji, onun bunun tanımlı sembolleri, sabit fikirler, kavramsal etiketler, gerçek kılınmış mitler, tarihi hikayeler, masallar derken uzar gider...

Senden ayrı, dışında, uzakta bireysel tanrı algılarını, öğretilmiş isimleri, tanımları, kavramsal algılatışlarıyla iptal et.

Hiç yapamıyorsan; zihnen ve bütün varlığınla, hiç yorumlamadan şimdiye bakmaya odaklan.

Bilinç, zihinde dolaştıkça, ‘şimdi’ burada olmayanların enerjisini, şimdiye çeker.

'Sihir' şimdide ve varlığın sadece ‘şimdi’de nefes verip alır. 

Aşina olmayanlara çok ilginç hurafe fikirler gibi gelebilir.

Bunlar bize ‘hurafe’ dedikleriyle yapar hepsini.

Son zamanlarda merak edilen konulardan biri de bu; "İyi de bunları şu filmde, bu belgeselde, çizgi filmde harfiyen göstermişlerdi. Zaman yolculuğu mu yapıyorlar acaba?" sırf bunları araştıran fenomenler var artık.

O kadarını bilemem tabi de şu kadarını bilebilirim: Yok, duygusal bir coşku anında inanman yeterli. 

Kitlesel yayımlarda ortaya çıkardıkları ne varsa aslında sadece inanç sistemleri açısından bir amaca hizmet eder. Bunlara aslında gidemedikleri 'uzaya' gönderdikleri füze şovlarıyla neler yaptıkları da dahil...

Kitlesel inanç arak sistemlerini de ilerleyen zamanlarda yeri geldikçe açıklayacağım.

Şimdilik lütfen araştırmaları, duygusal bağları koparıp yapalım.

Duygularımızı kendimizi kendimize hissedelim.

Ve ŞİMDİ, GEÇMİŞ ANDA KALDI.

Kendindeki Bir-Bütünlüğüne bak.

Bırak…

İtimat et!..

Ekranlardan gösterilenlerden söylenenlerden değil…

Şimdi buradaki Bir-Bütün varlığından ilham al.

Ve hemen yap!

Araları neşeyle, coşkuyla yaşam sevinciyle doldur.

Bu yaşam, yaşayanın...

Bu yaşamın tek ışığı kendinsin. 

BU?

?

.

Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com