Seni seven yalnızlığın
Seni seven yalnızlığın
- 04-12-2022 20:02
- 8088
- 04-12-2022 20:02
- 8088
Yalnızlığa dair yeni şeylerde bugün ne varsa dünden ayrı yarından bağımsız değil.
Yalnızlık için de tabii ki her şey gibi biraz uğraşmak lazım; her şey emek istiyor… Sevmek gibi yemek-içmek gibi, gülmek gibi hayatta her şey emekle değer bulur; her şey emek ister yalnızlık bile...
Emek… Belki bizden en çok emek isteyen bir değerdir o sade yalnızlığımız da…
Yalnızlık demek aynı zamanda yığınla tecrübe demek...
Yığınla özveri, yığınla insan, yığınla acı-tatlı, yığınla sevgi ve sevgisizlik, yığınla anlatım, anlama, anlaşılamama, yığınla varlıkla yokluktur yalnızlık.
Hele şu yaşadığımız zamanda zorlukla kazanılan bir yığın ne varsa pek çok şey için imkan varken pek çok şey de imkansız sanılabilir ama olay o değil; bütün bu varlık-yokluk arasında en çok yalnızlık da bu zamanda yaşanıyor desek yeridir...
İnternet ve ona bağlı çok çeşitli uygulamanın her geçen gün daha da çok yaygınlaşması ile büyük-küçük, yaşlı-genç ellerinde tabletler, telefonlarla yalnızlığını daha çok katladı ve insanın insana ihtiyacı kalmadı sanki.
“Telefonum yanımda, kimseye ihtiyacım yok!”, “Telefondan nasıl olsa ulaşabilirim” diyen bir nesil oluştu... Belki biraz geç oldu bu ‘keşif’ diyenleriniz olabilir benim gibi tabii ama yine de bilinen gerçektir; “her şey olması gereken zamanda gerçekleşir” bu da yazılı olmayan kuraldır...
Zamanından önce yaprak dahi düşmezken biz nasıl olur da olmuş olana karşı gelebiliriz ki!..
Göklerden gelen kararla biz nasıl olur da olan bir şey karşısında “geç oldu, nasıl oldu, niye oldu” diyebiliriz.
Ve yine yalnızlık, sessiz bir emir gibi koşar gelir bize...
İnsanı hiç bırakmayan sadık bir yar gibi sarar, hiç olmadık yerde “ben buradayım” dercesine sarar insanı o yalnızlık, sanki bir sevgili gibi, aşk gibi, umut gibi…
Onun için de gittikçe hoşuna gider insanın bu en anlayışlı yari ve kalabalıklar içinde bile onunladır hep...
Allah, yar ve yardımcısıdır her “yalnızım” diyenin.
.
Mine Tuna, dikGAZETE.com
Yalnızlığa dair yeni şeylerde bugün ne varsa dünden ayrı yarından bağımsız değil.
Yalnızlık için de tabii ki her şey gibi biraz uğraşmak lazım; her şey emek istiyor… Sevmek gibi yemek-içmek gibi, gülmek gibi hayatta her şey emekle değer bulur; her şey emek ister yalnızlık bile...
Emek… Belki bizden en çok emek isteyen bir değerdir o sade yalnızlığımız da…
Yalnızlık demek aynı zamanda yığınla tecrübe demek...
Yığınla özveri, yığınla insan, yığınla acı-tatlı, yığınla sevgi ve sevgisizlik, yığınla anlatım, anlama, anlaşılamama, yığınla varlıkla yokluktur yalnızlık.
Hele şu yaşadığımız zamanda zorlukla kazanılan bir yığın ne varsa pek çok şey için imkan varken pek çok şey de imkansız sanılabilir ama olay o değil; bütün bu varlık-yokluk arasında en çok yalnızlık da bu zamanda yaşanıyor desek yeridir...
İnternet ve ona bağlı çok çeşitli uygulamanın her geçen gün daha da çok yaygınlaşması ile büyük-küçük, yaşlı-genç ellerinde tabletler, telefonlarla yalnızlığını daha çok katladı ve insanın insana ihtiyacı kalmadı sanki.
“Telefonum yanımda, kimseye ihtiyacım yok!”, “Telefondan nasıl olsa ulaşabilirim” diyen bir nesil oluştu... Belki biraz geç oldu bu ‘keşif’ diyenleriniz olabilir benim gibi tabii ama yine de bilinen gerçektir; “her şey olması gereken zamanda gerçekleşir” bu da yazılı olmayan kuraldır...
Zamanından önce yaprak dahi düşmezken biz nasıl olur da olmuş olana karşı gelebiliriz ki!..
Göklerden gelen kararla biz nasıl olur da olan bir şey karşısında “geç oldu, nasıl oldu, niye oldu” diyebiliriz.
Ve yine yalnızlık, sessiz bir emir gibi koşar gelir bize...
İnsanı hiç bırakmayan sadık bir yar gibi sarar, hiç olmadık yerde “ben buradayım” dercesine sarar insanı o yalnızlık, sanki bir sevgili gibi, aşk gibi, umut gibi…
Onun için de gittikçe hoşuna gider insanın bu en anlayışlı yari ve kalabalıklar içinde bile onunladır hep...
Allah, yar ve yardımcısıdır her “yalnızım” diyenin.