- 30-01-2022 20:08
- 3476
Son dönemlerde Rusya’nın özellikle Kafkaslar ve Karadeniz etrafında etkinliğini arttırmış olmasına rağmen, ABD/NATO bloğunun buna karşı yeterince engel olamadığı dile getirilmektedir.
Rusya’nın bugünlerde Ukrayna sınırına askeri yığınak yapmış olması da, artık NATO açısından bardağı taşıran bir hamle gibi görülse de, ABD’nin bu konuda çok ciddi bir askeri karşılık vermesi beklenmemektedir.
Peki gerçekten de ABD/NATO bloğu şu an görüldüğü gibi Rusya’dan çekinmekte ya da tüm bu hamlelere seyirci mi kalmaktadır?
Bunun tam da böyle olmadığını, farklı hesaplar ve uzlaşmalar ile ABD ve Rusya arasında bazı bölgesel tahkimatlar yapıldığını 2014’ten bu yana net şekilde görmüştük.
Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhakının ardından, aynı yıl içerisinde ABD, ilk defa Suriye’de bir hava saldırısı gerçekleştirmiş, sonrasında ise Suriye’nin kuzeyinde bazı bölgelerde üs kurarak zaman zaman rejim güçlerini vurmuştur.
ABD, Rusya’nın Kırım’ı ilhakına fazla ses çıkarmayıp, buna karşı Suriye’ye girerken, burada iki ülke arasında zımni bir mutabakat olduğu çok açıktır.
Şimdi benzer bir mutabakatın Ukrayna ve İran meselelerinde olması muhtemel hale gelmiştir, çünkü İran meselesi ABD için artık geri dönülemez bir aşamaya gelmiştir.
ABD, İran’ın bugüne dek yaptığı dış politik hamleleri bir oyalama taktiği olarak görmüş, İran’ın özellikle “Uranyum Zenginleştirme Programı” ve Ortadoğu’daki bazı yapılar üzerindeki etkisinin engellenmesi hususunda somut hamleler yapmak istemektedir.
Dolayısıyla daha önce Rusya’nın Suriye sahasında ABD’ye göz yumduğu bölgesel stratejisinin bir örneğini İran’da da görmek mümkün olacaktır.
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesine ABD’nin sessiz kalışı, İran’da yakın zamanlarda çıkması muhtemel iç karmaşa karşısında ABD’nin müdahalesinin önünü açacaktır.
Ki böylece aynen Suriye’de olduğu gibi İran’da da 3 ya da 4 parçalı bölgesel yönetimler ile merkezi yönetim arasında sınırlar belirlenmiş olacaktır.
ABD/Batı bloğunun İran’da özellikle Azeri nüfusun yoğun olduğu bölgelerde etkinlik göstereceği varsayılırsa, Türkiye’nin de İran’da buna uygun bir pozisyon alacağını söylemek kehanet olmaz, zira İran’ın “Güney Azerbaycan” bölgesinde, etkin güç olarak Türkiye’nin öncü olması beklenecektir.
Buraya kadar izah etmeye çalıştığımız bu senaryo, sadece askeri/politik bir analizdir; bu, bizlerin temennisi değildir.
Fakat bölgesel realite icabı, olabilmesi muhtemel senaryoları şimdiden görmeliyiz ve buna uygun politikalar üzerine düşünmeliyiz.