'Türk Bilim Senatosu' bir an önce kurulmalıdır!

'Türk Bilim Senatosu' bir an önce kurulmalıdır!

Dünyanın ve insanlığın yeni bir istikamete doğru sürüklenmekte olduğu bu kaotik ve belirsiz dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bundan etkilenmemesi mümkün olamayacağından dolayı, bu sarsıntılı dönemde edilgen değil “etken” olmamız zaruri bir şart halini almıştır.

Denge uçları ve merkez noktası henüz netleşmemiş olan yeni dünya düzeninde -merkez olma konusunda en önemli adaylardan birisi Türkiye olsa da- nasıl bir vaziyet alacağımızı ortaya koymuş, buna uygun bir yol haritası çıkartmış değiliz.

İktidar ya da muhalefet farketmeksizin, Türkiye’nin vaktini ve enerjisini siyasi çekişmelerle harcayanlar, büyük bir vebali de hepimizin boynuna yüklemiş olmaktadırlar; zira bu tarihi dönüm noktası, belki de istikbalimiz için son şans olacaktır.

Bugünkü mevcut hükümet ya da sonrasında gelecek olan yeni hükümet farketmeksizin, tüm devlet erkanı ile liderlere öncelikli ve acil çağrımız “Bilim Senatosu”nun bir an önce kurulmasıdır.

Dünyayı ve olguları yeniden okuyabilmek, doğru anlamlandırabilmek, yaklaşan küresel çalkantılara karşı en hızlı ve etkili çözümleri bulabilmek için, siyaset üstü bir mecranın kurulma vakti gelmiştir!
İşte bu üst mecra, tarihimizde daha önce de bulunmuş olan bir İstişare/Şura meclisi (senatosu) vasfını da almış olacaktır.

Bugünkü istişare kurulları, siyasiler ve onların atadığı siyasi isimlerden teşekkül ettiği için, gerçek manada öncü ve rehber olabilecek bir senato haline gelememişlerdir.

Önermiş olduğumuz “siyaset üstü mecra” veya senato, siyaseten çözümsüz olan meseleleri de aşmanın en makul yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kendi alanlarında uzman kişilerden oluşacak olan bu senato, ekonomiden dış politikaya kadar birçok konu ve alanda ortak aklın, kollektif çalışmanın bir eseri olarak devlet yöneticilerine adeta bir ışık tutmuş olacaktır.

Madem ki böylesi bir dönemde “Başkanlık” sistemine geçmiş bulunuyoruz, o halde bu sisteme uygun şekilde üst bir karar alma mekanizmasının kurulması da artık olağan bir durumdur.

TBMM’nin çalışmaları ile uyumlu, yetkili bir devlet organı haline getirilecek olan bu senato, siyasi değil bağımsız ve milli bir niteliğe sahip olacağı için, siyasi çekişmelerden münezzeh şekilde çeşitli kararlar alabilecektir.
Bu “Bilim Senatosu” tabii ki çağın şartları ve ihtiyaçlara binaen de kendi içerisinde akademik kurul, danışma kurulu, tetkik merciler, sosyal ve beşeri bilimler, fen bilimleri gibi alanlara da ayrılacaktır.
Misal olarak tarihi ve siyasi bir meselenin analizi ya da iktisadi bir meselenin çözümü, siyasi partilerin propagandacı vekillerince değil, “Türk Bilim Senatosu”nun tetkik etmesiyle ortaya konulacaktır.

Hükümetin belirleyeceği kritik politikalarda ve Meclis’in alacağı her türlü kararda, politika ve kararların doğru tayin edilebilmesi için bir çeşit “bilimsel süzgeç” vazifesi görecek olan bu senato, siyasi partileri ve bu partilerin popülist söylemlerini de artık önemsiz kılacaktır.
Devletin hedeflerini ve bu hedeflere ulaşma yönünü/ istikametini akamete uğratmamak adına, Türkiye’de her gelen yeni siyasi anlayışa veya partilere göre değişkenlik gösteren politikalara karşı, “Devlet Aklı” kavramını yeniden ihya edebilmek için de böylesi bir senatoya ihtiyacımız vardır.

Bilim Senatosu” ile birlikte Türkiye’nin siyaset dışı kalmış olan “iç dinamiklerini” harekete geçirerek, ülkenin dış politikasını da bu manada yeniden tesis edebilmek hem bölgesel hem de küresel denkleme etki edecektir.

Son derece kritik bir sürece girilirken, bundan sonra bir hesap ya da zamanlama hatası yapmamak adına -Kitabî uyarıya da uygun olarak- işleri ehline teslim etmek mecburiyetindeyiz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşid (yol gösterici) ilimdir” sözüne binaen de, söz konusu senatonun oluşturulması, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, geleceğin yüksek ufuklarına taşıyacak olan dinamik kadrolar için bir ilham kaynağı olacaktır.

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com

...