Cumhuriyet tarihindeki gizemli adam; Münir Hayri Egeli…

Cumhuriyet tarihindeki gizemli adam; Münir Hayri Egeli…

İstanbul’da dünyaya gelen Münir Hayri Egeli’nin doğum tarihi, kimi kaynaklara göre 1903 olarak geçse de çoğunlukla 1899 olarak kabul edilmektedir. (*)

Alemdar Mustafa Paşa’nın sülalesinden olan Egeli, Darülmuallim’den (Erkek Öğretmen Okulu) mezun olmuş ve 1917-1918 senesinde Darüşşafaka’da tarih ve resim öğretmeni olarak görev yapmıştır.

İlginç bir yaşam öyküsüne sahip olan Münir Bey, 1922’de Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde Psikopatoloji eğitimi almıştır.

Paris’te eğitim aldığı yıllarda, Doktor Nihat Reşat Belger’in kurduğu Türk İstihbarat Bürosunda müdürlük yaptığı bilinen Münir Bey’in, Fransızcanın yanı sıra Rusça, Arapça ve Farsça öğrendiği de bilinmektedir.

Bazı kaynaklara göre 1923 senesinde yurda dönen Münir Bey, aynı sene içerisinde Matbuat ve İstihbarat kurumunda istihdam edilmiştir.

Bir arşiv kaydında Münir Bey’in, Anadolu Ajansı adına müfettişlik görevini üstlendiğini beyan ettiği, yabancı ajanslarla da bu beyan üzerine görüşmeler yaptığı, fakat kurumun tahkikatı sonucu, kendisine böyle bir görevin verilmediği ortaya çıkmış, ardında kurumdan uzaklaştırılmıştır.

İkinci Meclis binasının inşaatı esnasında görev alan Münir Bey, orada Atatürk tarafından farkedilir; böylece Münir Bey’in ilginç yaşam öyküsü, Atatürk ile karşılaması sonucunda daha da ilginç bir hale gelmiştir.

Atatürk tarafından tekrar öğretmenliğe teşvik edilen Münir Bey, 1923-1925 yıllarında Trabzon Lisesine Fransızca öğretmeni olarak atanmıştır.

Atatürk’ün Trabzon seyahati esnasında Valilik tarafından görevlendirilen Münir Bey, orada Atatürk ile tekrar karşılaşınca, bu defa Ankara’ya Türk Hava Mecmuası müdürlüğüne tayin edilmiştir.

Daha sonra ise Ankara Musiki Muallim Mektebinde görev alan Münir Bey’e, bu defa son derece mühim bir görev verilerek, Atatürk’ün kaleme aldığı “Nutuk” adlı eseri düzenlemesi istenmiştir! (Münir Bey’e bu görevi, Tayyare Cemiyeti başkanı Fuat Bey’in verdirdiği bilinmektedir.)

1928 senesinde Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey’in daveti ile, “Halkevleri”nin kuruluş aşamalarında görev alan Münir Bey, bu görevinin ardından 1932’de İsmet Paşa Kız Enstitüsü Müdürlüğüne getirilmiştir.

Bazı kayıtlarda, bu dönemde Münir Bey’in sinema eğitimi alması için Atatürk tarafından Berlin’e gönderildiği yazılmaktadır.

Türk opera ve balesi çalışmalarının yaygınlaşması ve benimsetilmesi amacıyla Münir Bey’e tekrar görev verilmiş, böylece “İlk Türk Operası” sayılan, bestesi Adnan Saygun tarafından yapılan “Özsoy Operası”nın sözleri Münir Bey’e yazdırılmıştır. Atatürk’ün talimatı ile bu opera, İran Şahı’nın Ankara ziyareti esnasında sahnelenmiştir.

(Bu operanın konusu, bizzat Atatürk tarafından belirlenmiş, Türk ve İran toplumlarının kardeş ülkeler olduğu ve iki ulusun mitolojik birlikteliği mesajı verilmiş, böylelikle Türk-İran dostluğunu pekiştirme amaçlanmıştır.)

Münir Hayri Egeli, 1960’lı yıllara kadar bu yazıya sığdıramayacağımız kadar icraat ve eserler yapmıştır, birçok büst tasarlayan ve yapan Egeli, kaynağını halk masalları, efsane ve mitolojiden alan birçok masal derlemiş ve bunları “Bu Toprağın Öz Masalları” adıyla da kaleme almıştır.

Münir bey, 1947-48 yıllarında Cemal Kutay’ın çıkardığı Millet Dergisi’nde, “Eski Bir Atatürkçü” mahlası ile “Bilinmeyen Atatürk’ten Hatıralar” başlığı altında yazılar yazmıştır. 

Bu yazılarda, Atatürk ile ilgili doğruluğu tartışmalı hatıraları ve Atatürk’ün kendi el yazısı ile yazdığı iddia edilen yazıları yayımlamıştır. 

Münir Bey’in ilginç yaşam serüveninde yolu bu defa da Ayhan Işık ile kesişir.

Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu olan Ayhan Işık’ın, Türk Sinemasına adım atmasını sağlayan ilk filminin senarist ve yönetmenliğini Münir Bey yapmıştır.

1951 yapımı “Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan” isimli film ile sinemaya adım atan Ayhan Işık, bu filmin yapımını Münir Bey’e borçludur.

Cumhuriyet tarihinde Yavuz Sultan Selim’i ve bir Yeniçeri’yi işleyen ilk senaryoyu Münir Bey’in yazmış olması tesadüf olmasa gerek…

Tıpkı 1826’dan sonra Osmanlı tarihinde ilk defa Yeniçeri kıyafeti giyen kişinin Gazi/Eren Atatürk olması gibi…

Cumhuriyet’in kuruluş ve yükseliş dönenimde Münir Bey’i Atatürk’ün yanına özellikle yanaştıran, ona önemli görevler verdiren tarihsel ve dinamik bir yapının olduğundan bahsedebilir miyiz?

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com

(*) Ölümü: 25 Ekim 1970, İstanbul

 

...